Kuran; Kıssa, Hafıza, Bilinç ve İnsan!.

Hafızayı beşer nisyan ile maluldür, derler!. Yani insan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır!. Peki ne yapmalısınız?! İnsan hayatı öncelikli olarak bu günü doğru anlamak ve yarına da daha sağlıklı bakabilmek için dünü yani geçmişini çok iyi bilmek zorundadır! Dünü ve geçmişi olmayan insan olamaz!  Peki, İnsan için böyle bir realite karşımızda dururken, toplum ve millet için nasıl olmalıdır?!  Millet dediğimiz herhalde gökten zembil ile inmemiştir! Elbette ki bir milletin geçmişinde, iyi veya kötü, güzel veya çirkin tarihi yaşanmışlıkları mutlaka olacaktır!  Bir milletin mensupları geçmişini yok sayamaz! Bu şekilde ileriye sağlıklı bir şekilde bakamaz! Tarihi olmayan milletin geleceği de olamaz! Bir milletin mensubu olarak bu geçmişi her daim hatırlamak ve yâd etmek gerekir! Neden ve niçin?! Tabii ki bir milletin mensubu olan her bireyde milli bilinç ve milli şuurun tam olarak yerleşmesi için! Aksi halde böyle toplumlar başka toplumların sömürgesi olmaya adaydır!

Kutsal kitabımız Kuranı Kerim geçmiş ümmetlerin durumları ve güzellikleri, hataları ve sevapları, bazı toplumların da neden ve nasıl ilahi gazap ile yok edildiklerini, tekrar tekrar Peygamber efendimize ve onun şahsında da biz ümmetine hatırlatmaktadır!  Yani bir nevi hafızamızı tazelemektedir! Peki, neden? Tabii ki geçmiş ümmetlerin durumuna düşmemek için! Tabii ki İmanı ve insani olarak kamil bir dereceye erişebilmek için! İnsan için dünya hayatı başkaca ne demektir? Aksi halde insan her an esfeli safilin derekesine düşebilir!  Kuran’ı Kerim’de; Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. Salih, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. İshak, Hz. Lut, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Davut, Hz. Süleyman, Hz. Eyüp, Hz. Yunus, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve Hz. İsa gibi enbiya kıssaları çok geniş bir yer tutar.  Bunlardan bazıları üzerinde tekrar tekrar ve daha büyük bir önemle durulur. Peki, neden? Hz. Adem’in yaratılması, kendisine bütün isimlerin öğretilmesi, meleklerin ona secde etmeleri ve Cennetten çıkartılmaları… Hz. İbrahim’in babasını hakka davet etmesi, kavminin putlarını kırması, Allah’ın tek bir İlah olduğunu öğretmek için kavmine doğru yolu göstermesi, Nemrut ile tartışması ve Kabeyi inşa etmesi… Hz. Musa’nın doğumunu çevreleyen ortam, ırmağa bırakılması Firavun’un sarayında büyütülmesi, Firavunu hakka davet etmesi ve onunla yaptığı çeşitli münakaşalar, Firavun’un sihirbazları ile karşılaşması, İsrail oğulları ile birlikte Mısır’dan çıkışı ve altın buzağı olayı… Hz. İsa’nın babasız olarak Hz. Meryem’den dünyaya gelmesi, beşikte iken konuşması, gösterdiği çeşitli mucizeler, İsrail oğullarını irşat etmesi, öldürülmek istendiği halde bunun başarılamaması… Ve daha da fazla kıssalar!. Hz. Peygamber Efendimizin hayatı ve nübüvvetin tüm safhalarına ait olaylar, İsra, miraç, hicret, Bedir, Uhut, içtimai ve ailevi hayatı ile ilgili kıssalar bulunmaktadır.  Peki, Sonsuz Kudret Sahibi yüce Allah biz iman ehli kullarına bu kıssaları neden tekraren anlatmaktadır? Sürekli olarak akıl sahipleri için ibretler vardır! Düşünen kullarım için elbette ki geçmiş ümmetlerin kıssalarında ibretler vardır! Ne zaman akdedeceksiniz ve çok az düşünüyorsunuz,  gibi uyarı ve ikazlarda bulunmaktadır!

İnsan denen ve iman şerefine nail olan varlık,  Kuran kıssalarında anlatılan iyi kişileri ve olayları takdir edip, kötülerden ve yanlış işlerden nefret edip sakınmak lüzumunu hisseder!  Aksi halde dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir!. Çünkü tarihin işleyişi, her iki grubun akıbetlerini açıkça ortaya serdiği görülür. Toplumlar çeşitli özellikleriyle, sadece tarihin bir köşesinde gelip geçmiş birer kavim ve olaylar zinciri olmadığı, örneklerinin her zaman dünyada bulunabileceği işaret etmektedir!  Kuran kıssaları, ilahî kanunların birtakım hareketler, görüntüler ve sesler halindeki tarih manzaralarıdır. Kuran kıssalarının gerçek kahramanı insanın iman,  inanç, ahlâk ve davranışlarına sıkı bir şekilde bağlı olan tarihî kanundur. Kıssanın kahramanı, Hz. İbrahim ve muhatapları değil,  iman ve küfür, tevhit ve şirk, tarihî realitesidir. İnsan için dünyada iken her an geçerli olduğu gibi!. Hz. Yusuf ile ev sahibesi değil, Yusuf’taki iffet ve emanet ile kadındaki şehvet anlatılmaktadır!  Kuran’da hayat, unutamayacağımız bazı şahsiyetlerde hareket eder. Fakat Kuran hâdiseye dikkat çektiğinden, zaman ve mekân unsurlarına yer vermez ve onları bildirmez. Zira hâdiseler ibret almak ve vermek gayesine hizmet etmeyen ayrıntılarına girmek, meseleyi teferruata boğmak kıssadan çıkacak olan ibret ve hisseye gölge düşürecektir!

İnsan, toplum, millet, tarih, geçmiş, kıssa,  bilinç,  hafıza ve tarihten ibret almak hakkında bazı ifade ve sözleri şu şekilde sıralayabiliriz!. Tarih bir milletin hafızasıdır. Hafızası olmayan insan ne ise tarihi olmayan millet de onun gibidir. Geçmişini bilmeyen, geleceğini bilemez. Geçmiş tarihini bilmeyenlerin haritasını, başkaları çizer.  Kökü olmayan bitki ve ağaçların yaşayamayacağı gibi, tarihinden sulanmayan milletler de yaşayamaz.  Gönüllerinde maziye ait sevgi bulunmayan insanlardan korkunuz.  Kökünü beğenmeyen dal, dalını beğenmeyen meyve çabuk çürür. Hafızası olmayan milletler nereden geldiklerini, şu an nerede durduklarını ve nereye gideceklerini bilmezler!  Hafızasını kaybeden milletler ise yok olmaya mahkumdur!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir