Deprem Gerçeği!.

Geçtiğimiz Cuma akşamı,  Elazığ merkezli,  Malatya ve civarında meydana gelen depremde, hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil ve yaralılara da acil şifalar dilerim!. Deprem akabinde,  Devlet, Devlet olmanın gereği, tüm imkanlarını seferber etmiş, vatandaşların dertleri ile hem dert olmuş  ve depremde zarar gören beldelere anında erişmiştir!. Peki, asil milletin duruşu, vakarı ve  yaraları sarmak için bir an önce deprem bölgesine gitmeliyim, psikolojisi ve davranışını nasıl izah etmeliyiz?!.  Var mıdır dünyada eşi ve benzeri! Eskiler ne güzel ifade buyurmuş!.  Üzüntü, Dert ve Keder, paylaştıkça azalır!. Mutluluk, Sevgi ve Sevinçler  ise paylaştıkça çoğalır!. Tabii ki böyle bir doğal afetin olmasını kimse arzu etmez!. Fakat, insanoğlu yaratılışın gereği olarak,  başına gelebilecek, tüm semavi ve arazı afetlere karşı, imanın ve aklın gereği olarak,  dikkatli olmak ve tedbir almak zorundadır!.

Afet ve acil durumlara müdahalede Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP)  dönemi ile; Ülkemizde yaşanabilecek her tür ve ölçekteki sıkıntılarda etkin müdahale için görev alacak, kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve gerçek kişileri kapsıyor!. Entegre planlama yaklaşımı ve modüler yapısıyla afet sırasındaki operasyon risklerini en aza indirecek bir sistem!. Bu sistemde, daha kısa zamanda, daha geniş alanda ve daha çok hayat kurtarılmasını!. Kaynakların etkin kullanımı ile müdahale çalışmaları hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini! Ekonomik ve sosyal kayıpların en aza indirilmesini! Kesintiye uğrayan yaşam faaliyetleri en kısa sürede normale dönecek hale gelmesi planlanmaktadır!. Elazığ depreminde, Türkiye Afet Müdahale Planı  ile  Devletin çok kısa bir sürede organize olduğunu,  bir kriz ve kaosa da sebebiyet vermeden çözüm yolunda hızlı bir şekilde adım attığına şahit olduk!.

Deprem Gerçeği!…

İnsan olarak başımıza gelebilecek semavi ve arazı afetlere karşı dikkatli olmak, önlem ve tedbir almak, tevekkül dediğimiz böyle bir şeydir!. Tedbir almadan, tevekkül olmaz!. Tevekkül, tüm insanı önlem ve  tedbirleri aldıktan sonra, imanın gereği, daha sonra da  yüce makama teslimiyettir!. Eskilerin ifadesi ile; Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra da Allaha teslim ol!. Tevekkül, Allah’a  teslim olmak ve güvenmektir!. Tevekkül, önlem almaya asla mani değildir!. Bize akıl veren, aklımızı kullanmadan ve üzerimize düşeni yapmadan, her şeyi Allah’a ısmarlamak, tevekkül değil, kuru bir ahmaklıktır!. Gerçek tevekkül, insani olarak üzerimize düşeni yaptıktan sonra, gerisini Allah’a havale etmek ve sonucun iyi olmasını da Allah’tan ümit etmektir!

Deprem öldürmez, ihmal ve bina öldürür gerçeği,  her zaman olduğu gibi burada da karşımıza çıkmaktadır!.  Bu ifadeyi dünya’da Japonya’nın en iyi kavradığına şahit oluyoruz!. Bu nedenle ülkedeki tüm evler bir miktar sarsıntıya dayanacak şekilde inşa edilmektedir!. Yasalarla belirlenmiş depreme uygunluk standartları oldukça katıdır!. Tokyo’daki binaların yaklaşık yüzde 87’sinin depreme dayanabildiği söyleniyor!.  Birçok yapı, sarsıntı sırasında esneme payına sahiptir!. Bunlardan bazıları ani bir şokta hareket etmesini sağlayan teflon üzerine inşa edilirken; diğerleri ise genleşebilir, kauçuk veya sıvı dolu zeminlere sahiptir!.

Depreme Dayanıklı Bina Yapılmalı!.

Peki, deprem ya da fay nedir? Fay kırılması ne demektir?! Yerkabuğundaki çeşitli ölçekteki kayma yüzeyleri, üzerinde deprem olan ve hareket eden iki levha ya da levhacık arasındaki ara yüzey FAY olarak adlandırılır!. Tarihsel dönemde deprem oluşturmuş olan tüm faylar diri fay olarak isimlendirilir!. 2 milyon yıldan daha yaşlı olmayan,  kesen faylar, ötelenmiş genç akarsu yatakları, ötelenmiş akarsu ve  deniz şekiller, basınç sırtı ya da çöküntü gölcükleri ve uzamış sırtlar gibi genç morfolojik şekiller oluşturmuş faylar, diri faylar, olarak ifade edilmektedir!.

Türkiye’deki deprem kuşakları ve hangi ilerimizi kapsadığı ise şöyledir!. Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı; Van Gölü’nün kuzeyinden itibaren Erzincan, Tokat, Amasya, Gerede, Bolu, Adapazarı, İzmit Körfezi ve Marmara Denizi’nden, Saroz Körfezi’ne kadar uzanır. Bu kuşağa Kuzey Anadolu Fay Hattı da denir. Ülkemizde depremlerin en çok görüldüğü kuşak burasıdır. İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, Çankırı, Niksar, Erbaa, Erzincan, Erzurum, Pasinler bu kuşak üzerinde yer alır. Güney doğu Anadolu Deprem Kuşağı; Van Gölü çevresinden başlayarak Güneydoğu Torosları takip eder ve İskenderun Körfezi’ne kadar uzanır. Muş, Varto, Elazığ, Malatya, Elbistan, Kahramanmaraş, Adana, İskenderun bu kuşak üzerinde yer alır. Batı Anadolu Deprem Kuşağı; Ege Bölgesi’nde yer alan çöküntü alanlarını kaplayan bu kuşak, Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes ovaları ile Burdur, Uşak, Kütahya civarını içine alır. Deprem Riski Az Olan Bölgeler; Bu üç fay kuşağının dışında kalan Tuz Gölü ve Konya çevresi, Antalya – Mersin arası, Ergene Havzası, Ş.Urfa ve Mardin çevresi deprem tehlikelerinin az olduğu yerlerdir!.

Malzemeden çalmadan Bina yapılmalı!.

Depremin zararlarını en aza indirebilmek için insani olarak alabileceğimiz bazı tedbir ve önlemleri de  şu şekilde sıralayabiliriz!.  Yerleşim alanlarını, kırıklar ve fay,  hattından uzak ve sağlam zeminler üzerinde kurmalı! Alüvyal dolgulu ve gevşek yapılı zeminlere yerleşim yapılmamalı! Depremi önceden haber verebilen sistem ve yöntemler geliştirilmeli! Binaların yapı malzemesi ve yapı tekniği depreme dayanıklı olmalı! Vatandaşlar deprem konusunda duyarlı hale gelmeli ve eğitilmelidir!.

Yazımızın başına tekrardan dönecek olursak, ülkemiz bir deprem kuşağında bulunmaktadır!. Ülke olarak, Deprem gerçeğine göre yaşamak zorundayız!.Yani depreme karşı önceden önlem ve tedbir almak adına, dere yatağına bina yapılmamalıdır!. Binalar depreme dayanıklı ve malzemeleri de deprem yönetmeliğine uygun ve  kaliteli olmalıdır!. İskan noktasından sıkıntılı olan binalara yandaş mantığı ile oturma izni belediyeler tarafından verilmemelidir!. Yasa, kanun ve yönetmeliklere uygun olmayan binalar acilen yıkılmalıdır!. Belediyeler ve yapı denetim firmalarında, yasa, kanun ve yönetmeliklere aykırı davranan ve bunları da görmezden gelmek sureti ile, can ve mal kaybına sebebiyet veren, böyle sorunlu binalara da iskan veren firma, kişi ve memur hakkında adli işlem başlatılmalıdır! İnsan hayatı, bu kadar ucuz olmamalıdır, diye düşünüyorum!.

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir