Yeni Dönem Başlıyor!

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, 2023 – 2053 ve 2071 Nizamı Âlem ülküsü; Turan ve Kızıl Elma hedefleri çerçevesinde, yeni bir süreç ve yeni bir döneme adım atması ve tüm gönül coğrafyası ile kucaklaşma yapabilmesi için tek bir operasyona ihtiyaç vardır!

Erken veya zamanında yapılacak bir genel seçim ve devlet yönetiminin devir teslim süreci!

Yeni dönem;  Selçuklu – Horasan, Kurucu İrade ve Kuvay-i Milliye Ruhu devlet kodlarının sisteme hâkim olduğu ve kadim gelenek temsilcileri ile birlikte, TÜRK bir Lider ve kadro maharetiyle; RESTORASYON süreci akabinde; yeniden diriliş ve şahlanışın başlangıcı olacaktır!

Kuvay-i Milliye Ruhu; ihtiyaç olunduğunda, bütün ülke olarak, tek bir yumruk olabileceğimiz ve düşmanın kafasına bu yumruğu indirebileceğimizin; her bir ferdin;  vatanın bekası için elinden gelen her hizmeti verebileceğinin genlerimize işlenmiş halidir!

Yeniden KURUCU ve KURULUŞ KODLARINA dönmeliyiz!

Aksi halde BİRLİK ve BÜTÜNLÜĞÜ sağlayamayız! Birlik ve beraberlik olmadan,  Anadolu’yu dar ederler!

Yeni dönemde; devlet olmadan yaşayamaz, LEGAL ve İLLEGAL ne kadar yapı ve kurum var ise TASFİYE olmak zorundadır!

Ehliyet ve Liyakat, Adalet ve Hakkaniyet temelli yeni bir dönem başlıyor!

Yeni dönemde;  DEVLET olmanın gereği ve beş bin yıllık Kadim Türk Devlet geleneğindeki;   ADALET ve HAKKANİYET üzerine BİNA edilecektir!

Yeni dönemi kabullenemeyen ehliyetsiz – liyakatsiz ve kifayetsiz muhterisler; devlet yönetim sisteminden tamamen ayıklanacaktır!

Direnmeleri boşunadır! Direnmeleri sadece inkârlarını artıracak ve devletin CELAL yüzü ile karşı karşıya kalacaklar! Yapmış oldukları tüm ihanetlerinin hesabı da tek tek sorulacaktır!

Yeni döneme matuf tüm olay ve gelişmelerin PERDE ARKASINDA ki Kadim Türk Devlet Aklının KURGU ve PLANI okumayan, anlamayan, yorumlamayan ve göremeyenler;  MAGAZİN boyutu ile gününü gün eder!

Türk Devleti, muz cumhuriyeti olmadığına göre! Türk Devleti, bir Norveç ve İsveç olmadığına göre!  

Nizamı âlem ülküsü çerçevesinde hareket eden, Türk Devleti ve Türk Milletin, iddiası ve hedefleri olmak zorundadır!

Türkiye gibi kilit ülkelerde ki siyasette; Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden Kadim bir AKIL tarafından kurgulandığı ve planlandığından emin olabiliriz! 

Kadim Türk Devlet AKLININ varlığını kabul etmeyen ve idrak edemeyenlere, diyecek sözümüz yoktur!

Neymiş Efendim! Sözün tamamı ve lafız fazlası, aptala söylenir!

Devlet Başkaca bir şeydir!

Devlet,  başka bir şey! Devlet adamı, başkaca bir şeydir!

Siyaset ve siyasetçi, başka bir şeydir! Olay ve gelişmelere, parti ve siyaset penceresinden bakanlar,  DEVLETİ göremez, tanıyamaz ve bilemez!

Devleti göremeyenler de, hata üstüne hata yapar! Siyasetçi, asla devlet değildir!

Demokratik ülkelerde, siyaset adamı seçimle gelir, parti ve devlet politikaları çerçevesinde yapacaklarını yapar ve daha sonra da seçimle gider!

Hükümet ve Devlet, aynı şey değildir! Hükümet seçimlerle değişir fakat Devlet kalıcıdır!

Siyasetçiye, devlet asla baki değildir!  Siyasal partiler ve siyasetçiler asla kutsanamaz! Asıl olan ve baki kalacak ancak devlettir!

Kadim Devlet Aklı denetiminde ki Türk Devletinde,  2023 – 2053 ve 2071 Büyük Türkiye hedefleri doğrultusunda,  devletin stratejik;  tüm yatırım ve politikaları,  siyasetçi veya partilere göre, artık değişemez ve değiştirilemez!

15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması ile birlikte, devlet ve siyasi partiler,  yeni bir sürece evirilmiştir!

1946 yılında Cumhuriyet Halk partisi ekolünden gelen Demokrat Patinin çıkarılması ve iktidara taşınması ile başlayan,  2001 yılında Refah partinin içinden aynı ekol olarak AK Partinin çıkarılması ve iktidar yapılması!

Hepsi sıradan ve hepsi spontane, öyle mi? Siyasette bir şey oluyorsa bilinmelidir ki arkasında büyük bir KURGU ve AKIL vardır!

Sistemden beslenen asalakların bekleştiği şekilde, ,  malum parti içinden çıkması muhtemel bir parti – LİDER ile siyaset yolculuğuna devam edemeyeceğini, hatırlatmak isterim!

Kadim Türk Devlet Aklının denetim ve kontrolündeki Türkiye’de, Kuvay-i Milliye Ruhu ve Kurucu İrade; gelenek ve kültürüne sahip, TÜRK bir lider ve kadro maharetiyle;  bürokraside ki RESTORASYON akabinde; Ehliyet – Liyakat ve Adalet üzerine bina edilmiş; 2023 – 2053 ve 2071 Büyük ve Güçlü Türkiye yolculuğu başlayacaktır!

Kuvay-i Milliye – Milli Kuvvetler; Kurtuluş Savaşında verilen mücadele sonucu şekillenmiştir! Savaş sonucu, işgal kuvvetlerinin vatanı parçalama girişimlerine karşı, halkın tek yumruk olarak işgalcilere karşı direnmesi,  bu ruhu ortaya çıkarmıştır!

Kuvay-i Milliye Ruhunun temelini; birlik ve beraberlik, özgürlük ve direnişi temsil eder! Ülkenin geleceği tehlikeye girerse, halkın yeniden örgütlenip bir araya gelerek, savunmaya geçeceği; bu kavram çerçevesinde ifade edilmektedir!

Hem dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek – yapmak ve uygulamak lazım, diyeceksiniz! 

Hem de bugüne dair, toplum ve ülkenin tüm sorunlarına matuf, söyleyecek tüm söz ve argümanlarınız tükenmiş olacak!

Bugünün sorunları ve ülkenin geleceğine yönelik; çözüm önerileri,  programı ve argümanı olanlar gelecektir!

Demokrasinin güzelliği de buradan kaynaklanmaktadır! Birileri beğenmese de!

Her gün bir yerden göçmek ne iyi!  Her gün bir yere konmak ne güzel! Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş!  Dünle beraber gitti, cancağızım! Ne kadar söz varsa düne ait!  Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunları ve Selçuklu Yıldızı!

Türkiye’nin ev sahipliğinde,  56 ülkeden 4 bin 200 sporcunun katıldığı, Konya’da düzenlenen 5. İslami Dayanışma Oyunları’nın açılışı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla,  görsel şölen eşliğinde gerçekleştirildi!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunlarına emeği geçen,  bir haftadır Konya’da bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ve ekibine, programın yürütücüsü konumundaki Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve ekibine,  Konya protokolünün diğer üyelerine çok teşekkür ederim!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunları Spor Dalları; Atıcılık, atletizm, basketbol, bisiklet, bocce, cimnastik (artistik, aerobik, ritmik), eskrim, futbol, güreş, halter, hentbol, judo, karate, kick boks, masa tenisi, okçuluk, taekwondo, voleybol, yüzme, geleneksel okçuluk, para-atletizm, para-masa tenisi, para-okçuluk, para-yüzme), şeklinde ifade edebiliriz!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunlarının açılışı ve spor dalları ile ilgili sosyal medyada yapılan eleştirilere kabaca bir bakalım!  

  • Konya’daki İslami Dayanışma Oyunları için açılan (official) internet sitesindeki bazı fotoğrafları “belli alanları” boyayıp kapatarak yayımlamayı düşündüm! Geriye bir şey kalmayınca vazgeçtim!
  • Konya2021 İslami dayanışma oyunları adı altında oynanacak bu oyunlar sadece oyun olarak kalır, İslâm ile alakası olamaz! Göz var izan var, İslâm böyle bir şeyi emretmez!  Yeni nesillere yanlış örnek bu işler!  Çok zora sokuyoruz kendimizi çok!
  • Konya2021 İslami dayanışma oyunları; İslam beldelerinde çocuklar, kadınlar katledilirken bir araya gelemeyen kınamaktan öteye gidemeyen yöneticiler, yarı açık kadınlarla kadın-erkek iç içe spor organizasyonu için 56 İslam yöneticisi bir araya gelebiliyor!

Sosyal medya ve diğer iletişim araçları vasıtası ile yapılan eleştirilere kulak asmadan, sadece ve sadece açılış boyunca dünya insanlığı ve özellikle de 56 ülkenin Devlet Başkanları,  TV başında ve diğer iletişim araçları vasıtası ile tüm izleyenlere; sunulan bir görsel hakkında birkaç kelam etmek istiyorum!

Gelecek TÜRK asrıdır! Ve buna da engel olamayacaklar! Türk; Adalet dağıtan, Hakikatin temsilcisi ve Mazlum milletlerin de hamisi demektir! Sekiz köşeli Selçuklu Yıldızı, Türk demektir!

Anadolu’da,  Selçuklu Yıldızı veya Sekiz köşeli Selçuklu Yıldız olarak bilinen, Orta Asya’da Türkistan Yıldızı olarak bilinmektedir!  İslami literatürde SEKİZ cennetin olduğu ve SEKİZ köşeli yıldızın da, SEKİZ cennet kapısını simgelediği ifade edilmektedir! .

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en önemli şehirlerinden Konya, Sivas, Kayseri, Erzurum, Antalya başta olmak üzere Anadolu’nun her yerinde bu sembolün olduğu yapılara rastlamak mümkündür!

Darüşşifalardan camilerde, medreselerde, taç kapılarda hatta şadırvanlarda bile SEKİZ KÖŞELİ SELÇUKLU YILDIZI mutlaka kullanılmıştır.

İç içe geçen iki kareden oluşan Sekiz köşeli Selçuklu yıldızının her bir ucu bir erdemi simgeler! Bunlar sırasıyla; Merhamet, Şefkat, Sabretmek, Doğruluk, Sır Tutmak, Sadakat, Cömertlik ve Rabbine Şükretmektir!

Selçuklu imparatorluğu kurulduğunda dini inançları, yaşantıları ve diğer halklara karşı saygılı ve hoşgörülü olmak için bazı temel ilkeleri de şiar edinmişler, sekiz köşeli Selçuklu yıldızı,  bu ilkeleri de simgelemektedir!

Her milletin kültüründe belirli dönemlerinin simgesi olan semboller vardır!  Sekiz köşeli Selçuklu Yıldızı da XI. ve XIII. yüzyıllar arasında Anadolu’da hüküm süren Anadolu Selçuklularının bize bıraktığı en önemli miraslardan biridir. Osmanlı da bunu inşa ettiği yapılarda sürdürür!

Sekiz köşeli Selçuklu yıldızının kültürel anlamda ne kadar kıymetli ve süreklilik arz eden bir sembol olduğunun en önemli göstergelerinden biridir! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin etrafında bulunan mermer de sekiz köşelidir! Neden acaba?

Günümüzde Türk Dünyası’nın en önemli sembollerinden birisi diyebileceğimiz Sekiz köşeli Selçuklu Yıldızı;  Türkmenistan Devlet Armasında ve Bayrağında, Azerbaycan Devlet Armasında ve Bayrağında, T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü armasında, Mescidi Aksanın tavan süslemesinde,  Ravza-i Mutahhare de Hz. Peygamber Efendimizin kabri şerifinde ve daha birçok yerde görebiliyoruz!  

Selçuk İletişim Fakültesinin 30. Yılı!

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi; 1993 yılında, Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü ile ilk defa eğitim ve öğretime başlamıştır! 1994 yılında Gazetecilik, 1997 yılında Radyo – Televizyon – Sinema ve 2011 yılında, Reklamcılık Bölümleri ile yükseköğretim hayatına devam etmektedir!

Ülkemizde 70’den fazla İletişim Fakültesi bulunmaktadır! Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türkiye’de ilk kurulan İletişim Fakülteleri arasındadır! Bugüne kadar ‘’ ON BİN İLETİŞİM UZMANI  ‘’ mezunu, sektöre yetiştirmiştir!  

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2022 – 2023 eğitim – öğretim döneminde, 30. KURULUŞ YILINI kutlayacaktır!

Selçuk Üniversitesi, İletişim Fakültesinin kuruluşundan bu günlere kadar gelmesinde,  emeği geçen tüm akademisyen ve çalışanlara teşekkür ederim!

İletişim Fakültesi; dijitalleşen dünyanın anlaşılması ve yakın takibinin gerçekleştirilmesi adına son yıllarda önemi artan bir lisans türüdür!

İletişim Fakültesinde ki bölümlerin amacı, toplumdaki her türlü iletişim noktalarında genel iletişimi kurabilen ve anlayabilen, araştırabilen, sorgulayabilen ve stratejiler geliştirebilen, bireylerin yetişmesini sağlamaktır!

İletişim Fakültesi, mezuniyet sonrası bazı şikâyetler dile getirilmektedir!  Firmaların yeterli istihdam sağlamadığı, farklı bölümlerden mezunların dijitale yönelmesi ve bu alandaki açığı kapatmaya çalışmaları, yeni mezunlara istihdam sağlamayı reddetmesi gibi sorunlar, fakülte mezunları zaviyesinden, zorlukları arasında gösterilmektedir!  

Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven her bireyin bu alanda başarılı olabileceğinden şüphe yoktur!  

Yabancı dilini geliştirmiş, her daim yaratıcı fikirleri ve bakış açısına sahip olan ve geniş hayal dünyasıyla şaşırtan kişiler bu alanda başarılarını kanıtlamakta ve rakiplerinin çok ötesine geçebilmektedir!

İletişim Fakültesi mezunları;  kamu ve özel sektörde iş bulabilecekleri ve çalışabilecekleri pozisyonlar; Dijital ve reklam ajansları, kurumsal firmalar, dergiler ve Radyo-Tv gibi medya kuruluşlarında;

● Sosyal medya uzmanı  ● Metin yazarı  ● Reklam yazarı  ● Editör  ● İçerik editörü  ● Haber editörü ● Haber muhabiri  ● Dijital pazarlama uzmanı  ● Kurumsal iletişim uzmanı  ● SEO uzmanı  ● Kameraman ● Spiker ● Yönetmen, olarak çalışabilmektedir!

İletişim Fakültesinden mezun olanlar, sektörde kendini geliştirmeye başlayan adaylar;  Junior pozisyonundan Senior,  sonrasında yöneticiliğe varan gelişimler gösterebilir!

Günümüzde her şey dijitalleşiyor!  Elimizin altındaki tüm araçlar, artık birer dijital ürünü! Gelecek ise bu değişim ve dönüşümün devam edeceğini söylüyor!  

Dijitalleşen dünyanın en yakın takipçileri de, iletişimciler olmaktadır!

Toplumlararası iletişimin anlaşılması, yeniden inşa edilmesi ve stratejilerinin belirlenmesi hususunda iletişimcilere çok ihtiyaç vardır!  

Pazarlama zekâsı, müşteriler ve toplum ile kurulacak olan iletişimde büyük öneme sahiptir!

İletişim var olduğu ve dijitalleştiği sürece “ İletişim Fakültesi Mezunlarına ” her zaman ihtiyaç olacaktır!

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinin ilk mezunu bir İletişimci olarak, fakültenin kuruluşunun 30. Yılını kutlar ve nice başarılı otuzlu yıllara!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2021/03/14/iletisim-bir-is-mi-yoksa-meslek-midir/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2019/06/16/iletisim-bir-meslek-degildir/

Bir Devir Kapanırken!

Siyaset başka bir şeydir! Seçimle iktidara gelen hükümet başkaca bir şey!

Kadim Türk Devlet Aklı, Devlet ve Devlet yönetim sistematiği ise bambaşka bir şeydir!

Siyaset ve partiler;  seçimle iktidara gelir, meydanlarda vatandaşa verdiği vaatleri,  devletin imkânları çerçevesinde yerine getirebilir ya da getiremez!

Bir sonraki seçimde, vatandaş tercihini başka bir siyasi parti ve liderden yana kullanabilir! Demokrasi dediğimiz kurum ve olgunun güzelliği de buradan kaynaklanmaktadır!

Devletin en üst düzey memurundan aşağıdakine kadar; bulundukları makam – mevkilerin geçici olduğu ve babasından miras kalmadığını,  kendisinden önce bu makamlarda kimlerin bulunduğunu ve bu makamların vatandaşa sadece hizmet yerleri olduğunu, aklından çıkarmamalıdır!

Devlet; haksız ve haram yoldan elde edilen,  tüm dünyalıkları, günü geldiğinde almasını da bilir! Haram ile yol alınamaz!

Devlet; tüyü bitmemiş yetim malına el uzatan haramzadelerin,  ellerini; devlet günü geldiğinde hem kırar ve hem de kesmesini bilir!

Peki, Siyasi değişim nasıl olacaktır? Ya da siyasi değişimin vakti gelmiş midir?

Ya da nasıl bir lider ve siyasi kadro, seçim ile devletin başına gelecektir?

Peki, hangi siyasi parti veya lider,  genel seçimde çoğunluğu göğüsleyebilecektir?

Devletin sahibi kimdir? Devlet, birilerinin tapulu malı mıdır?

Hükumet nedir? Devlet,  kimdir veya nedir?  Devlet ve hükümet aynı şey midir?

Algıları yıkmak ve değiştirmek; atomu parçalamaktan daha zordur! Atom parçalandığı gibi ALGILAR da parçalanacak ve değişecektir!

ATOM parçalanacak! ALGILAR yıkılacak! DEĞİŞİM mutlaka, KADİM bir AKIL kontrolünde vuku bulacaktır!

HER ŞEY DEĞİŞİR! Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir! Değişime direnenler kaybeder! Değişime direnenler yok olur!

Her iş vakti saati gelince vuku bulur! Bir iş veya olgunun vakti saati geldiğini bilmeyen cahil ve inatçı tipler;  sadece direnir ve kibirlenir!

Direndikçe ve kibirlendikçe de,  HATA üstüne HATA yaparlar! Hata kişiye tabii ki İHANETE kadar sevk eder! İhanet edenlerin de sonu ehlince malumdur!

Büyük ve Güçlü Türkiye hedefleri çerçevesinde; Selçuklu – Horasan geleneğinden gelen,  Kuvay-i Milliye Ruhu ve Kurucu İrade temsilcisi; TÜRK bir LİDER öncülüğünde ki kadrolar;  siyasi nöbet ve millete hizmet yarışının devir ve teslimi akabinde; devlet bürokrasisinde ki RESTORASYON süreciyle;  YENİ BİR DÖNEM başlayacaktır!

Naylon Gazeteler ve Naylon Gazeteciler!

Basın İlan Kurumu, 2022 yılının ilk altı ayında, 44 ilde 484 gazeteyi planlı şekilde denetlemiştir! Yapılan denetimler sırasında; Gazete Cemiyet Başkanı ve Basın İlan Kurumu Genel Kurulu Üyelerinin sahibi bulundukları gazetelerde, mevzuata aykırı davranıldığı, tespit edilmiştir!

Denetimlerde;  Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği gereği, saat 17.00’dan önce baskıya girmemesi gereken gazetelerin basılmış olduğu, paketlenerek dağıtım için hazır bekletildiği, görüntülü olarak kayda alınmış!  Günde en az, 2 bin 400 adet basılması ve satması gereken gazetelerin, günlük, sadece 250 adet basıldığı!  Karşılaşılan manzara tek tek tutanakla kayıtlara geçirilmiş ve medyaya bu haber, KURUM tarafından; NAYLON GAZETE OPERASYONU olarak kamuoyuna lanse edilmiştir! 

Cumhurbaşkanlığına yakın kaynaklar da;  Genel kurul üyelerinin denetlenmesi neden şaşırtıcı olsun ki? Basın İlan Kurumu; kim olursa olsun, kadro şişiren, meslek etiğine aykırı ve hileli iş yapan gazeteleri,  dürüst ve ilkeli meslektaşlarımızı korumak adına,   kararlılıkla denetlemeyi sürdürecektir, şeklinde, sosyal medya platformlar da paylaşımda bulunmuştur!

Peki, Naylon gazete nedir, akademik ve uygulamada, nasıl ifade edilmektedir? Böyle bir denetim ve haberlere,  neden, naylon gazete operasyonu, denmiştir? Başka bir şekilde, neden ifade edilmemiştir? Kurum, burada ne gibi bir mesaj vermektedir? Sektörde, Naylon gazete var ise normal olarak, naylon gazeteciler de, var mıdır? Naylon gazetecilere de bir operasyon gelecek midir?

  • Naylon gazeteler; yayımlanış amacı,  yerel ya da genel seçimlerde ortaya çıkan, siyasi içerikli ilan ve reklamlardan elde edilecek gelirden pay almaktır! Genellikle yerel seçimlere birkaç ay kala ortaya çıkar! Söz konusu gazeteleri yayımlayanlar çoğu zaman 5187 numaralı Basın Kanunu’nun 7. Maddesi’nde yer alan beyanname verilmesi hükmüne ( Süreli yayınların çıkarılması için, kaydedilmek üzere yönetim yerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına bir beyanname verilmesi yeterlidir. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen kayıtlar alenidir ) uymaz!  Söz konusu kişilerin amacı yayımladıkları gazetenin süreli yayın özelliğine sahip olmasından çok yerel seçimler bitmeden elde edilecek karı maksimum düzeye çıkartmaktır!
  • Naylon gazeteler; kamu hizmeti ve halka haber vermek gibi endişeleri yoktur!  İçeriklerinin büyük bir bölümünü siyasi reklamlar oluştururken, yayımladıkları haberlerde parti propagandası niteliği taşımaktadır! Söz konusu haberlerde, reklam ve ilanlarda olduğu gibi maddi karşılıklar doğrultusunda hazırlanmaktadır! Bu gazetelerde yer alan haberler haber yazım kurallarına uymamaktadır! Naylon gazeteyi çıkaran ya da çıkmasında rol oynayan kişilerin gazetecilik mesleğini icra etme kaygıları bulunmamaktadır!

Besleme basın ile Naylon gazete tanımlamaları genelde benzer özelliklere sahip gazeteler için kullanılmaktadır! Ancak naylon gazete ile besleme basının yayınlanış amaçları, içerikleri ve amaçları birbirilerinden çok farklıdır!

Yerel medyada gazetecilik mesleğinin kişisel çıkarlar için kullanılması veya para ve diğer çıkarlar karşılığında naylon gazeteler çıkarılmasının önlenmesi için meslek ilkeleri ve etik kuralların hassasiyetle ve kararlı biçimde uygulanması, sektöre emek veren ve sadece gazetecilik emek ve maaşı ile geçinen, Fikir işçilerinin görevi ve sorumluluğudur!

Sektörün geleceği adına,  NAYLON GAZETELER de olduğu gibi NAYLON GAZETECİLERİ de, sektörde barındırmamak gerekir!

Sektörün selameti  adına; Naylon Gazete operasyonunda olduğu gibi Naylon Gazeteci operasyonu da olacak mıdır?

  • Yerel medya;  ulusal basın kadar geniş çaplı olmayan, il, ilçe ve beldelerde günlük, haftalık ya da daha farklı aralıklarla çıkan, ulusal haberler yanında, bölge haberlerine daha fazla yer veren, yöresel gelişmeyi ve bölgenin sorunlarını ön planda tutmaya çalışan, Basın İlan kurumu kanunlarına göre, belli sayıda Basın personeli çalıştırmak zorunda olan, ticari bir işletme olan yayın mecrası, olarak tanımlanabilir!
  • Yerel medya, adından da anlaşılacağı üzere, bölgesindeki tüm gelişmeleri, yatırımları ve hizmetleri izleyici ve okuyucuları ile paylaşan, kamu ile kamuoyu arasında köprü vazifesi gören, sorumluluk ve tarafsızlık ilke sahibi olması gereken ticari kuruluşlardır!
  • Yerel medya, her ne kadar kamu adına iş yapıyor olmasına rağmen, resmi ilan ve işletme reklam gelirleri ile ayakta kalmaya ve varlığını da sürdürmeye çalışan ticari işletmelerdir! Resmi ilan ve ticari reklam gelirleri olmadan yerel medya kamu adına hizmetlerini tam ve sağlıklı olarak yerine getiremez!

Basın İlan Kurumunun kurulmasından ve resmi ilan dağıtımında yetkili olmasından sonra, basının aldığı resmi ilanlar; bir geçim kaynağından çok, maddi destek durumuna gelmiştir!

Resmi ilanlar ile bir gazetenin hayatını idame ettirmesine imkân yoktur! Resmi ilanların dağıtılmasının amacı, gazetelerin giderlerine bir nebze olsun destek olabilmektir! Gazeteler ve özellikle de YEREL Gazeteler,  GAZETECİLİK yapmak zorundadır!

  • Yerel medya; sadece BİK gelirlerine odaklı ve masa başı ajans habercilik yayın politikası ile ayakta kalamaz!
  • Gazetecilik yapmalı, sahada olmalı, firma tanıtım haber ve özel sektör reklamları ile BİK gelirlerinde ki; eksik ya da açığı kapatma yoluna gitmelidir! 
  • Reklam – Haber,  Haber – Reklam ilişkisi ve Advertorial Reklam Haberden bihaber çalışanlar ile sektör tabii ki; NAYLON bir durum ve konuma düşecektir!
  • Naylon bir sektör, doğal olarak, NAYLON çalışanlar tarafından temsil edilecektir!
  • Naylon bir sektör ve naylon çalışanlar ile sektörün nerelere gelmesini ya da KAMU adına ne gibi HAYIRLI İŞLERE; imza atması veya vesile olmasını bekliyoruz! Doğal olarak kocaman bir HİÇ!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2018/09/02/yerel-medya-var-olmalidir/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2022/02/16/yerel-medya-calisan-sorunlari/

3-) https://ahmetunver.com.tr/2020/11/05/basin-sivil-toplum-orumcek-agi/

4-) https://ahmetunver.com.tr/2022/02/09/konya-basininda-kartlar-kariliyormus/

5-) https://ahmetunver.com.tr/2022/04/10/basin-karti-ve-basin-calisani-sorunlari/

6-) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/05/basin-medya-kimlerin-taseronu/

Muharrem Ayı ve Aşure!

Hicret; sözlükte terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek, anlamına gelir! Hicretin başladığı tarih, Muharrem Ayının ilk günüdür! Hicret;  yanlış ve zulümden, iyiliğe, doğruluğa, Adalet ve hakikate göç etmek demektir!

Kavram olarak,  Dini sebeplerle bir yerden diğer bir yere göç etme ve özellikle Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye göç etmesi anlatılmaktadır!

Hicret, sadece peygamberimizin hayatında vuku bulan bir olay değildir! Kuran-ı Kerim, önceki peygamberlerin ve onlara inananların da, hicret etmeye zorlandıklarını bildirir!

Kuran-ı Kerimde,  Hz. İbrahim;  Doğrusu ben Rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum,  ifadesiyle hicret ettiği, bildirilmektedir!

Hz. Lut,  Hz. Şuayb, Hz. Musa ve daha birçok peygamberin de hicret ettiği, bildirilmektedir!

Muharrem; sözlükte, haram kılınan, yasaklanan,  kutsal olan, saygı duyulan, anlamlarında, savaşmanın haram kabul edildiği dört haram aydan biridir! Hac mevsimini savaşsız geçirmek için uygulanan bir barış geleneğidir.

Haram aylar; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır! İlk üç ay ardışık,  Recep ise daha sonradan gelmektedir!  

Hz. Peygamber Risalet’ten önce ve Medine’ye hicretinden sonra bu günde bir kaç defa oruç tutmuş, Müslümanlara da tutmalarını emretmiş ve Ramazan orucunun farz kılınması ile birlikte bu orucu isteğe bırakmıştır. Muharrem ayının onuncu günü  “ aşure ” olarak adlandır ve kabul edilir! 

Aşure gününün hikmeti, Cenabı-ı Hak on peygamberine, on değişik ikram ve ihsanda bulunduğu için iman ehli zaviyesinden bugün çok önemlidir!

  • Hz. Musa’ya (a.s.) aşure gününde bir mucize ihsan etmiş denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür! 
  • Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cudi Dağı’nın üzerine aşure gününde demirlemiştir. 
  • Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından aşure günü kurtulmuştur.
  • Hz. Âdem’in (a.s.) tövbesi aşure günü kabul edilmiştir. 
  • Hz. Yusuf (as) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşure günü çıkarılmıştır. 
  • Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün Sema’ya yükseltilmiştir.
  • Hz. Davut (a.s) tövbesi o gün kabul edilmiştir.
  • Hz. İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail (as) doğmuştur.
  • Hz. Yakup (a.s.) oğlu Hz. Yusuf’un (as) hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 
  • Hz. Eyyüp (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

Nuh Aleyhi selamın gemisi karaya çıktığı gün, gemideki uzun yolculuktan sonra geride kalan çeşitli tahılları bir araya getirip pişirdiği ve günümüzde de halen şükür manasındaki yemek veya tatlıya verilen isim aşuredir!

Aşure; bir araya gelmez ve olmaz denilen tahıllar, öyle bir karışır ve kaynaşır ki çok enfes bir tatlı oluşur!  İman ettiğini iddia eden fakat ayrılık ve düşmanlık için bahaneler arayan İslam dünyası ne zaman aşure gibi olacaktır?

Ne zaman, bir buçuk milyar İslam âlemi, aşure gibi olabilecektir?

Ne zaman, birbirleri ile hem hal olacak, karışacak ve kaynaşabilecektir?

Ne zaman, bireysel çıkar ve egolarından sıyrılabilecektir?

Ne zaman, ırk ve mezhep ayrılıklarından vazgeçebilecektir?

Mademki, hayat ve dünya, zıddı ile kaimdir! Bir şey zıddı olmadan var olamaz ve değeri de anlaşılamaz!

Gece ve gündüz gibi! İyilik ve kötülük gibi! İnsan denen varlık, hem de iman ettiğini de iddia eden bir Müslüman, kendisi gibi olmayan ve düşünmeyeni neden yok etmeye çalışır?

Yüce Yaratıcı, insan ve dünya hayatı için zıtların birlikteliği ve gücünden kaynaklı bir nizam ve düzen kurmuştur! İnsan denen aciz ve zavallı varlık bu nizamı neden bozmaya çalışır?

Şehrimizde ki; bir DEVLET Üniversitesinde NELER Oluyor?

2015 ve 2018 yılları arasında, şehrimizde ki; bir DEVLET üniversitesinde vuku bulan; gelişmeler hakkında;  kamu görevi yapan bir gazeteci duyarlılığı çerçevesinde, almış olduğumuz duyumlara istinaden, köşe yazıları kaleme almıştım!

Mezkûr köşe yazılarımıza istinaden; BEŞLİ ÇETE olarak isimlendirilen, Akademisyen olduğu iddia edilen bir ekip tarafından, olmadık hakaret ve özellikle de, normal insana dahi yakıştıramadığım,  söz ve ifadelere muhatap olduğumuzu da hatırlatmak isterim!

Mezkûr köşe yazılarımıza istinaden; bulundukları MAKAMLARIN babalarından kaldığını zanneden; Ehliyetsiz –  Liyakatsiz – ÇAPSIZ –  MUHTERİS ve akademisyen olduğunu zanneden ZÜBÜK ve ASALAK TİPLER hakkında; idari soruşturma akabinde, SAVCILIK, gereğini yapmaya başlamıştır! 

Öncelikle ve özellikle; DEVLETİN en tepesinden gelen tüm ARACILAR ve BASKILARA rağmen, böyle idari bir araştırma ve soruşturmanın yapılmasında DİK bir DURUŞ sergileyen ve akabinde adli makamlara gönderilme sürecini başlatan şehrimizde ki DEVLET ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNİ TEBRİK ederim!

Bulundukları makamlarda DEVLET MALINA zarar veren ve TÜYÜ BİTEMİŞ YETİM MALINA EL uzatan, ellerin mutlaka bir gün kırılabileceğini ve böyle işlere tevessül eden ve edecek olanlara da ders olması gerektiğini de bir kenara not edelim!

Yazımızın başında ifade ettiğim, akademisyen olduğunu zanneden ve insanlıktan bihaber BEŞLİ ÇETEYE neler olmuş ya da olmaktadır?

  • Beşli Çetenin bir üyesi; Üniversiteden ayrılmış ve başka bir şehirde ki kadrosunun bulunduğu kuruma gönderilmiştir!
  • Beşli Çetenin diğer üyesi hakkında; üniversite yönetimi tarafından başlatılan idari araştırma ve soruşturma akabinde, ZİMMET ve KAMU malına zarar vermekten kaynaklı yasal süreç başlatılmış ve vermiş olduğu zararın da maaşından TAZMİNİ yoluna gidilmiştir! Tazmin akabinde YARGI yolunun da açılabileceği duyumlarımız arasındadır!
  • Beşli Çetenin diğer üyesi hakkında; fakültede ki odasında savcılık gerekli yasal süreci başlatmış, tüm evrak ve bilgisayarına el konulmuş;  Üniversiteye giriş ve çıkışı yasal olarak engellenmiştir!
  • Beşli Çetenin diğer bir üyesi olan ağzından ne çıktığı, sosyal medya ve diğer mecralarda ne kaleme aldığından bihaber kişi hakkında;  TACİZ vb. suçlardan gerekli kovuşturma başlatılmış ve yasal süreç devam etmektedir!

Şimdi, bu yazıyı tekrardan kaleme almamızın, ana fikri ve vurucu konuya gelelim! Beşli ÇETE olarak ifade edilen kişiler, malum işleri yaparken; dönemin YÖNETİCİ konumunda ki kişi ve kişiler neler yapmıştır? İzleyici locasından tüm olay ve gelişmeleri SEYİR mi etmiştir? Gereği neden yapılmamıştır? İdari soruşturma başlatmak suretiyle, sonuçlar,  adli makamlara neden bildirilmemiştir? Yoksa her dönemde olduğu gibi yapanın yanına kar kalacağı mı düşünülmüştür!

BEŞLİ ÇETENİN YÖNETİCİSİ konumundaki kişi ile yapmış olduğumuz telefon görüşmesinde,  akademik kaydının bulunduğu ve uzun yıllar da yöneticilik yaptığı, DEVLET Üniversitesindeki kadrosundan, EMEKLİLİĞİNİ talep ettiğini, ifade etmiştir!  Peki, neden? Hayırlı olması dileklerimle!

Eskilerin ifadesi ile Bayram değil – Seyran değil, ENİŞTEM, şimdi beni NEDEN öpmüştür?

DEVLET ASLA İHMAL etmez! DEVLET sadece MÜHLET verir! Devlet YARINA bırakır fakat kimsenin yaptıklarını ASLA YANINA bırakmaz!

Tüyü bitmemiş YETİM malına uzanan eller ve bu elleri de görmezden gelenler, DEVLETİN CELAL yüzü ile bir gün, mutlaka karşı karşıya kalacaktır! Bizden hatırlatması!

İnsan denilen varlık HESAP ve SUAL ile sorumludur! Yapmış olduğu tüm fillerden dolayı, hesap vermeden ve sorguya çekilmeden, ne burada ve ne de diğer tarafta, bir adım dahi atamaz! Nereye bu gidiş böyle!

Yine aynı üniversitede çalışan, 4-D Kamu işçilerinin mağduriyetine istinaden kaleme almış olduğum yazıya istinaden, yerel siyaset ve başkaca yerlerden gelen baskılar üzerine, yönetime yanlış bilgiler aktaran ve İŞÇİLERİ MAĞDUR eden, Strateji Daire başkanlığında ki personelin büyük bir kısmı, üniversite yönetimi tarafından, yer değişikliğine maruz kalmıştır!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2021/11/02/4-d-kamu-iscilerinin-magduriyeti/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/12/devlet-asla-unutmaz/

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesine;  Nasıl bir Rektör Atanmalı -2-

Konya Necmettin Erbakan ve Konya Teknik Üniversitesine, rektör atanması ile ilgili yazılarımıza istinaden, arayan ve soran dostlarımıza, öncelikle çok teşekkür ederim! Yazılarımıza matuf tabii ki;  takdir ve teşekkür aldığımız olduğu kadar, eleştirilere de muhatap oluyoruz!

Yaşadığı şehre âşık – sevdalı ve kamu adına gazetecilik yapan bir iletişim uzmanı ve köşe yazarı olarak; şehirdeki üniversitelerin; dünya ve ülke sıralamasındaki yeri,  bilim üretmedeki konumu, ulusal ve uluslararası arenadaki patent ve buluşları, ülke ve dünya ölçeğindeki başarılı öğrencileri zaviyesinden, kalem ve kelam oynatmaya çalışıyoruz! Peki, bunu da mı yapmayalım?   

Üniversiteleri; ülke ve toplum olarak günlük siyasetin dışında,  olması gereken özerk yapısı ve politika üstü kurumlar olarak muhafaza edemedik! Peki, neden? Sistemden karşılıklı olarak beslenenler, birbirini beslediği ve koruduğu için olabilir mi? Neden olmasın?

Bilim ve teknolojide gelişmiş dünya üniversiteleri,  üst düzey araştırmaların yapıldığı ve evrensel anlamda dünyanın her alanda ihtiyacı olan mesleki bilgilerin teorik ve pratik anlamda öğretildiği ve üretildiği yerlerdir!

Mezkûr yapıdaki üniversiteler;  bilgi, beceri ve beynini kullanan bilim insanları ile ilgilenir ve mümkün olduğunca da, kaliteli ve kapasiteli bilim insanlarını bünyelerinde tutmaya çalışır! Bizden değil ve bize benzemiyor diye; sevdalı olduğu üniversitesi, şehri ve ülkesine kimler küstürüldü? Başka şehir veya ülkelere gitmesine sebebiyet verdik? 

  • Üniversiteler; bilim insanı akademisyenlerin ne dinleri,  ne ırkları,  ne de yaşam tarzları ile ilgilenir! Sadece ve sadece ülkesi adına, ciddi projelerinin olup olmadığı ve başarılı işlerle uğraşıp uğraşmadıklarını bakmalıdır!
  • Üniversiteler; insanlığın bir sorununu çözmeye hizmet eder, yeni buluş ve yeni patentlere kapı aralar,  bu çalışmaların sonuçları, önce araştırmanın yapıldığı üniversiteye, şehre ve ülkeye de ekonomik katkı sağlamalı ve faydaya dönüşmelidir!
  • Üniversiteler;  evrensel ölçekte bilim ile ilgili bilgilerin öğretilmesi ve sahada uygulanabilir hale gelmesi için araştırma – geliştirme ve bilimin üretilen yerlerdir!
  • Üniversiteler; her türlü düşüncenin hür ve bağımsız olarak, kimseden çekinmeden ve korkmadan savunulduğu ve tartışıldığı yerlerdir!

Peki, uygulamaya gelince! İdare ve idareye yakın; kifayetsiz ve ehliyetsiz, çapsız ve yardakçıların kılıcı, idealist akademisyenlerin tepesinde her an sallanmakta mıdır?

  • Bir üniversiteye rektör adayı veya aday olacak akademisyenler;  öncelikle ve özellikle; üniversitesi,  ülkenin geleceğini emanet edileceği öğrencileri, şehri ve ülkesi adına;  kaygısı, dertleri ve projeleri olmalıdır!
  • Yoksa ehliyetsiz ve liyakatsiz, çapsız muhteris;  onun adamı, şunun yakını, bilmem kimin damadı, oğlu, kızı gelini veya şuraya yakın, buraya yakın, şu partinin veya bu ekolün adamı şeklinde uzayıp giden aracılar ve tavassut, yeterli midir?  Tabi ki tavassut önemli ve referans aranmalıdır! Fakat asıl olan ehliyet, liyakat, kifayet, erdem, ahlak ve adalet, olmalıdır!

Aksi halde, açık, şeffaf ve hesap verebilir yönetim ve kurumdaki aidiyeti, nasıl oluşturacaksınız? Eğer, böyle bir saik ile rektör ataması yapılacaksa, üniversite ve rektörden, ne bilim, ne akademik çalışma, ne de şehri ve ülkesine, fayda ve katkı beklemek hayal olmalıdır!

  • Böyle bir durumda; eş, dost ve tanıdıklar, üniversitenin her biriminde işe alınmaya – atanmaya ve nama yazılı ihaleler havada uçuşmaya başlayacaktır! Sorgusuz sualsiz harcamalar ardı ardına gelecektir!
  • Mezkûr Saiklerle atanmış kişi veya REKTÖR, kendisini, LA YÜS’EL görmeye başlar! Aklına esen tüm HARCAMALARA da, bir KILIF üretilir!
  • Yönetimlerin en büyük özelliği; AÇIK – ŞEFFAF ve HESAP VEREBİLİR olmaktır! Burada gözden kaçan HESAPLAR, bir gün başka bir yerde MUTLAKA açılır!
  • Konya merkez ilçelerinin, yıllık bütçesinin iki katı mali tablosu olan, bir üniversitenin başına, atama yapılması düşünülen rektör adayının;  üniversite, akademisyenler, ülkemizin geleceği göz bebeği öğrenciler,  şehri ve ülkesine;  fayda ve katma değer katmak ve üretebilmek adına;  bir diyeceği, bir sözü, bir derdi,  elle tutulur ve gözle görünür,  uygulanabilir projeleri,  mutlaka olmalıdır!

Bir Üniversiteyi yönetmek ya da REKTÖR olmak; Kuruluşundan kaynaklı, hafıza – gelenek ve derinliğin yok saymak!  Yönetimde ikircikli tavır ve tutum içerisinde bulunulmak ve kurumda ki;  kimseye güvenmemek! Yönetim olarak, herkesi, kötü ve potansiyel suçlu olarak tanımlamak! KAMPÜS YER sorununda ki; İLETİŞİM ve KRİZ YÖNETİMİNDEN kaynaklı, Hami üniversite yönetimi ile anlaşmazlık ve sorunların devam etmesi, demek değildir!

Bir Üniversiteyi yönetmek ya da REKTÖR olmak;  Cv’de Rektör yazması ve bulunduğu makamları da; ARAÇ veya BASAMAK olarak kullanmak suretiyle, başkaca MAKAM ve MEVKİLERE geçiş yapmak yerleri, asla değildir!  

Bir Üniversiteyi yönetmek ya da REKTÖR olmak; bulunduğu şehre ve şehrin tüm dinamiklerine TEPEDEN bakmak, görmezden gelmek ve yok saymak, değildir?

Bir Üniversiteyi yönetmek ya da REKTÖR olmak;  günde üç beş defa, Döner Sermaye müdürlüğünü aramak suretiyle, DÖNER durumunu takip etmek, değildir?

Konya Teknik Üniversite rektörlüğü adaylığı konusunda, daha önce yazmış olduğum potansiyel rektör adayı isimlere ilaveten;  Konya Teknik Üniversite, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi,  Jeoloji Mühendisliği Bölümü; Muazzez Çelik Karakaya, yerel siyaset ve akademik camiada, derinden kulis çalışmalarına devam etmektedir! 

Selçuk Üniversitesi;  Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi Dekanı ve Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı, Abdullah Karaman hoca, yerel siyaset ve YÖK nezdinde,  derinden kulis çalışmalarını yürütmektedir!

Selçuk Üniversitesi;  Teknoloji Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği, Bilgisayar Yazılımı Bölümünden, Adem Alpaslan Altun hoca da adaylığını açıklayan isimler arasındadır!

1-)  https://ahmetunver.com.tr/2022/07/14/konya-necmettin-ve-teknik-universite-rektor-atamasi/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2022/07/16/konya-teknik-universite-rektor-atamasi/

3-) https://ahmetunver.com.tr/2022/07/26/konya-necmettin-erbakan-ve-teknik-universiteye-nasil-bir-rektor-atanmali-1/

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesine;  Nasıl bir Rektör Atanmalı -1-

Üniversite kavramı; Latince; bütün, hep, hepsi ve Fransızca;  toplum bütününe açık ve tüm bilgilerin öğretildiği kurum, olarak dilimize geçmiştir! Osmanlıca; külliye; küll, bütün, genel ve Arapça cami;  toplayan ve içeren ile anlam benzerliği vardır!

  • Üniversiteler; gerçekleri arayan, bilim üreten ve bilim yayan, en üst düzeyde araştırma ve eğitimin yapıldığı, içerisinde fakülte, yüksekokul, enstitü ve araştırma merkezlerini barındıran, ödüllendirme, derecelendirme ve diploma verme yetkisine sahip kurumlardır!
  • Üniversiteler; 2547 sayılı kanuna göre: Milli eğitim sistemi içinde, orta öğretime dayalı, en az dört yarıyılı kapsayan her kademedeki eğitim ve öğretimin tümü!  Bilimsel özerklik ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan yükseköğretim kurumudur!
  • Üniversiteler;  ne fonksiyonel ve ne de fiziksel olarak çağın gerisinde kalamaz! Topluma yön verir ve toplumda itici güç rolünü, üstlenir!  Bilgi ve teknolojide yaşanan gelişmeler, üniversite ve üniversite yönetimlerini de değişim ve değişmeye zorlar!  Eski ve eksi alışkanlıklar ile üniversite yönetilemez!

Üniversite yönetim ve yapıları, çağın gereksinimlerini karşılamak zorundadır! Aksi halde,  akademisyenler olarak; LİSE ÖĞRETMENİ ve Eğitim olarak da;   YÜKSEK LİSE düzeyinde kalır!

ÜNİVERSİTE REKTÖRÜ; Üniversite kurullarına başkanlık etmek! Yüksek Öğretim üst kuruluşların kararlarını uygulamak! Üniversite kurulların önerilerini incelemek,  karara bağlamak ve üniversiteye bağlı kuruluşlar arasında düzenli çalışmayı sağlamak! Üniversitenin yatırım programları, bütçe ve kadro ihtiyaçlarını, bağlı birimler ve üniversite yönetim kurulu ile senatonun görüş ve önerilerini aldıktan sonra, Yüksek Öğretim Kuruluna sunmak! Üniversite birimleri ve her düzeyde ki personele, kontrol, gözetim ve denetim görevini sürdürmek!  Kanun ve yönetmeliklerle kendisine verilen diğer görevleri de yapmaktır!

ÜNİVERSİTE REKTÖRÜ; mezkûr görev ve sorumluluklarına ilaveten; üniversite ve bağlı birimlerin öğretim kapasitesini rasyonel bir şekilde kullanılması ve geliştirilmesi, öğrencilere sosyal hizmetlerin sağlanması ve gerektiği zaman güvenlik önlemlerinin alınması! Eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma ve yayın faaliyetlerinin planlanıp yürütülmesi! Bilimsel, idari gözetim ve denetim yapılması ve bu görevlerin alt birimlere aktarılması, takip ve kontrol edilmesi ve sonuçların alınmasında,  yasalara karşı birinci derecede yetkili ve sorumlu kişidir!

Yüksek Öğretim Reform Politika Belgesinde;  ‘tematik’, ‘sınırlı alanda uzmanlaşmış’ ya da ‘çok yönlü üniversite’ olmak üzere yeni üç tip üniversite modeline yer vermektedir! Devlet üniversitelerinde, üniversite konseyleri oluşturulacak! Üst yönetim, konsey ile rektörden oluşacak, konsey üniversiteye destek olan, hizmet eden, toplum ile üniversite arasında köprü kurabilecek kişiler arasından atanacak! Rektör dahil tüm atamalarda üniversitelerin misyon ve hedeflerine uygun olarak yürütülmesi için paydaş görüşlerinin alınması, temel prensiplerden biri olacak!

Yüksek Öğretimde çeşitlenen öğrenci profiline uygun talepleri karşılayabilecek, sosyal ve ekonomik gelişime katkı sağlayabilecek, piyasaların çeşitlenen iş gücüne cevap verebilecek, istihdamı arttırabilecek ve artan rekabete uyum sağlayabilecek bir üniversite hedef olacak, diyor!

Peki, Yüksek Öğretim Reform politika belgesinde, üç tip üniversite modeli ve özellikle de tematik üniversite ve alanda uzmanlaşmış üniversite teklifi çerçevesinde, üniversite yönetimleri ve yerel siyasetçilere, soralım!

  • Tematik üniversite yönünde kurulan üniversiteler; ehliyetsiz – liyakatsiz ve çapsız yönetimlerin,  ufuksuzluğu ve kurdukları yalaka kadro, çerçevesinde, ne hallere gelmiştir?
  • Tematik üniversite olarak köklü üniversiteden ayrılan tematik bölüm ve fakülteler, eski üniversitelerde, tekrardan neden açılmaktadır? Dertleri nedir?
  • Tematik üniversiteler, yereldeki güç – iktidar ve çıkar grupları ve siyasetin baskıları sonucunda, tematik üniversite, olmaktan neden çıkarılmaya çalışılır? Peki, hedefleri nedir?

Üniversite rektör adayı; bulunduğu şehir ve ülkenin, sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sağlayabilecek ve piyasada çeşitlenen iş gücüne cevap verebilecek; plan, strateji ve hedefleri olmalıdır!  

Üniversite rektör adayı;  istihdamı artırabilecek ve artan rekabete uyum sağlayabilecek mezun öğrenciler yetiştirebilmek gibi bir dertleri olmalıdır! 

Üniversite rektör adayı;  mezun öğrencilerin hangi alanda ve nerelerde çalıştıkları konusunda bilgi ya da kaygıları olmalıdır!  Ya da mezun öğrenciler, alan dışında nerelerde ve neden çalışmaktadır?

Yüksek Öğretim Reform Politika belgesinde ki öneri, hedefler ve 2023 – 2053 ve 2071 vizyon çerçevesinde; Konya Necmettin Erbakan ve Konya Teknik Üniversitesine aday olmayı düşünen – planlayan – kulis yapan rektör adayı akademisyenlere ve özellikle de karar mercilerine etki edecek siyasilere sormak gerekir!

Konya gibi farklı dinamikleri, çıkar – menfaat – iktidar – güç – denge grupları olan kadim şehirde;  toplum ve sivil toplum, sanayi ve üniversite arasında köprüler kurabilecek,  Konya merkez ilçe belediyelerinin iki – üç katı bütçesi kadar, mali tablosu bulunan,  şehrimizin gözbebeği; Konya Necmettin Erbakan ve Konya Teknik Üniversitesine,  nasıl bir rektör atanmalıdır? 

Karar mercilerine etki eden veya edecek,  yerel siyasetçiler ve tüm etki ajanlarına; Kamu adına,  gazetecilik yapan bir iletişim uzmanı olarak, Nasıl bir REKTÖR ARIYORUZ,   sadece soruyorum!

Üniversite ve kampüs çevresinde,  akademisyenler ve tüm çalışanlar arasında; BARIŞI – HUZURU – ADALETİ – KURUMSAL AİDİYET ve KURUMSAL BAĞLILIK için mücadele edebilecek, bir rektör mü?

Ya da, Uysal ve söz dinleyen, yerel siyasetçilerin her dediğini EMİR telakki eden ve sorgulamayan, EMİR ERİ konumunda bir REKTÖR mü?

Yoksa Ülkesi, şehri, üniversitesi, akademisyenler ve öğrencilerini; dünya ile REKABET edebilecek bir konum ve duruma getirebilmek için ÇABALAYAN – KOŞTURAN – DERT edinen ve GAYRET eden, bir REKTÖR mü? Hangisi?

Her seçim, bir vazgeçiş olduğuna göre! Neyi seçtiğimiz ve nelerden de VAZGEÇTİĞİMİZ çok önemlidir!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2022/07/14/konya-necmettin-ve-teknik-universite-rektor-atamasi/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2022/07/16/konya-teknik-universite-rektor-atamasi/