Arap Baharı ve Suriye Meselesi!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; Suriye meselesi; Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun yeniden dizayn edilmesinin ürünüdür, diyor!

Suriye meselesi; Satranç Tahtası, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun yeniden dizayn edilmesi ve haritalarının yeniden çizilmesi olarak okumak gerekir!

Satranç Tahtası; Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun yeniden dizayn edilmesi, Arap Baharı süreci ile başlayan yirmi iki ülkenin parçalanması ve kanton devletçiklerin kurulması meselesi, Suriye de tıkanmıştı!

Büyük devletler ve küresel güçler, ekonomik kaygılarından savaşları tetiklemiştir! Hedef ülkelerde ki taşeron örgütler vasıtası ile savaş ya da dış müdahale zemini hazırlanmaktadır!

  • Yeni bir düzen ve sistem kurulması akabinde, Eşek Arısı; Vekalet ve Vesayet örgütleri, bölgenin barış – huzur – selameti ve güvenli bir ticaret koridorları adına, tasfiye edilecektir!

2011 yılında ki Arap Baharı süreci ile Suriye İç savaşı patlak vermiştir! Savaşın gerekçesini Suriye halkına ve dünya milletlerine büyük devletler açıklayamaz!

Emperyalist ülkeler; Irak, Afganistan ve başka ülkelerdeki işgal ya da dış müdahalelerin gerekçesini açıklayamaz! Yitirilen ve karartılan umutlar, talan edilen hanümanlara rağmen!

  • Neymiş efendim! İşgal ya da dış müdahale edilen ülkelere; Barış – Huzur ve Özgürlük getireceklermiş! Peki, Irak ve diğerlerine; Barış – Huzur ve Özgürlük geldi mi? Ya da geliyor mu? Yoksa yakın bire gelecekte de gelecek gibi mi?

Yeni dünya sistematiği zaviyesinden yeni bir dizayn döneminin eşiğinde olduğumuzu sürekli olarak vurgulamaya çalışıyorum!

Suriye, yeni dünya düzeni ve dizayn sürecinin tıkındığı düğüm olarak on yıldır karşımızda durmaktadır!

Küresel iki EKOL, son günlerde, Suriye’de yaşanılanlara göre, artık düğümü bir şekilde çözecekler! Bölgeyi de, bölgenin eski sahiplerine devir edecekler!

Küresel ve Emperyalist güçler arasında, yeni dünya düzeni ve sistematiği yönünde, uzun bir dönemdir anlaşma sağlanamadığı için örtülü savaşlara, sosyal ve ekonomik, kaos ve kaotik bir döneme şahitlik ediyoruz!

Vekalet orduları üzerinden yürütülen savaşta, taraflar birbirlerine kısmen zarar vermiştir! Taraflar karşılıklı olarak birbirlerine tabiri caiz ise el ense çekmiştir! Fakat sonuca taalluk eden bir ilerleme olamamıştır!

İnsanlığın barışı, huzuru ve güvenliği adına bir gelişme sağlanamamıştır! Peki, Dünya ve insanlık, ne zamana kadar böyle kaotik bir dönemi yaşamaya devam edecektir?! Kaotik dönemin sonu gelecek midir?

İkinci dünya savaşı akabinde kurulan ve savaşların olmadığı soğuk savaş dönem benzeri bir dönem olacak mıdır? Suriye de son günlerde yaşanılanlar, Soğuk Savaş benzeri yeni bir DÖNEM ve DENGENİN işaret fişekleri olacaktır!

Yeni dünya düzeni ve dizaynı açısından Türk Devleti olmadan gelişmenin olamayacağını yazılarımızda ifade etmeye çalışıyoruz!

Türk Devleti küresel ve emperyalist güçler arasında, yeni dünya düzeni ve sistematiğinin sıklet ve denge merkezi olduğunu da vurgulamıştık!

Kadim Türk Devlet hafızası ve geleneği, Devlet Aklı, tarih, kültür, medeniyet ve coğrafya aklı ancak Türk Devletine bölge için böyle bir görev ve rol yüklemektedir!

Sıklet ve denge Türk Devletidir! Taraflar arasındaki tercih noktasında, Türk Devletine karşı tazyik ve başkaca operasyonlara şahit olduk!

Dünyanın yeni dizayn ve sistematiğinin merkezi Orta Doğu, Afrika ve Avrasya bölgesidir! Bu bölgelerin anahtarı, kilidi ve denge ülkesi, Türk Devleti ve Türk Milletinden başkası değildir!

Yeni dünya düzeni ve sistematiği, yüz yıl önce olduğu gibi bu bölgede kurulacaktır! Hem de Türk Devleti öncülüğünde! Sadece ve sadece başrol ve yardımcı oyuncular değişecektir!

Yirmi dört milyon kilometre karelik gönül coğrafyasına hâkim, Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Diasporası, Türk Devleti ve Türk Devlet Aklı olmadan hareket edemezler!

Mesele seksen beş milyon devletin beka ülküsü çerçevesinde, tek yürek ve tek bilek olabilmek! İç kale sağlam olursa, dışarıdan gelebilecek her türlü operasyonları bertaraf edebiliriz! Düşman ya da hain içeriden olursa kilit tutmayacaktır!

Mesele tüm farklılıklarımızı zenginlik kabul etmek ve Coğrafya kaderdir ilkesi çerçevesinde, seksen beş milyon bir ve beraber olabilmektir!

Konya Uçuşları, Hava Şartlarından Sürekli Erteleniyor!

Geçtiğimiz günlerde, İstanbul da ikamet eden ve işleri sebebi ile sürekli olarak Konya’ya gelen ve yatırımları da bulunan, Konyalı bir dost ile sohbet ederken; Yağmur – Kar – Kış – Rüzgar vb. hava şartları sebebi ile sürekli olarak, ya Konya – İstanbul ya da İstanbul – Konya uçak seferlerinin ya iptal edildiği ya da rötar yaptığı konusunda uzun bir sohbetimiz oldu!

Peki, neler olmaktadır? Konya – İstanbul ya da İstanbul – Konya uçuşları, hava şartlarından kaynaklı, neden ertelenmekte ya da rötar yapmaktadır?

Peki, dünya bu konuda nerededir? Dünyada, Türkiye’den kar – kış – rüzgar – fırtına ve yağmur vb. hava şartları daha ağır olan ülke ve şehirlerde durum nasıldır?

Başka ülkelerde de sürekli olarak uçuşlar ertelenmekte ya da rötar olmakta mıdır? Yoksa teknolojinin nimetlerinden faydalanmak suretiyle sorunlar bir nebze de olsa izale edilmekte midir?

Daha önceki yıllarda, askeri havalimanı olduğundan ve ertelenme ya da rötar sebebi bundan kaynaklı olduğundan dem vurulurdu?

Peki, gerçek sebep nedir? Uçuşlar sürekli olarak neden hava şartlarından kaynaklı ya ertelenmekte ya da rötar yemektedir?

Peki, Uçuşların hava şartlarından dolayı ertelenmesi ya da rötar yemesinin sebepleri arasında, LLZ/DME ( Localizer/Distance Measuring Equipment ) cihazının olmaması olabilir mi?

Ya da etkili ve yetkili makamlarda bulunan kişilerin bu konuda bir derdi ve tasası var mıdır? Yoksa böyle bir sorun olmadığını düşünmek suretiyle görmezden ve duymazdan mı gelinmektedir?

Peki, etkili ve yetkili makamlarda bulunan arkadaşlar, böyle bir sorunu görmezden ve duymazdan gelmek suretiyle sorunlar izale olmuş ve çözüme kavuşmuş oluyor mu?

  • Peki, LLZ/DME ( Localizer/Distance Measuring Equipment ) cihazı nedir ve ne işe yaramaktadır?

LLZ/DME (Localizer/Distance Measuring Equipment) cihazı, düşük görüş koşullarında uçakların güvenli iniş yapabilmesini sağlayan, hassas yönlendirme ve mesafe ölçümü yapabilen bir sistemdir!

LLZ/DME ( Localizer/Distance Measuring Equipment ) cihazı, özellikle sis, yağmur veya kar gibi olumsuz hava koşullarında uçuş güvenliğini artırmak için kullanılmaktadır!

Geçtiğimiz günlerde, aynı sorunları yaşayan, Kahramanmaraş Havalimanına LLZ/DME ( Localizer/Distance Measuring Equipment ) cihazın takıldığı haberleri basına yansıdı! Tebrikler Kahramanmaraş. Emeği geçen ve vesile olanlardan Allah razı olsun!

Peki, LLZ/DME ( Localizer/Distance Measuring Equipment ) cihazı, Konya Havalimanına neden takılamıyor? Çok mu pahalı bir sistem? Ya da diğer şartlar, bu cihazın takılmasına elverişli değil midir? Yoksa başkaca ne gibi sebeplerden dolayı bu cihaz takılmıyor?

Peki, LLZ/DME ( Localizer/Distance Measuring Equipment ) cihazı ve sistem nedir? Nasıl çalışmaktadır?

ILS, uçağın bir piste yaklaşmasında hem yatay hem de dikey rehberlik sağladığı! Pilotların pisti görmeden bile bir piste iniş yapmak için kullanabilecekleri kadar hassas hale getirildiği, ifade edilmektedir!

Aletli İniş Sistemi ( ILS – Instrument Landing System ) ilk kez 1930’ların sonlarında, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden önce tanıtıldığı! Bugüne kadar, pilotlar için en doğru yaklaşma yardımı olmaya devam ettiği vurgulanmaktadır!

ILS için uçaktaki aletler ile yerdeki aletlerin birbirleri ile aynı frekansta haberleşmesi gerektiği, ifade edilmektedir!

Küresel Siyasi ve Ekonomik Konjonktür; Siyasi DEĞİŞİM diyor!

Son günlerde; ekonomi ve özellikle siyaset gündemi çok yoğun! Gündem yoğunluğundan kafamızı kaldıramıyoruz, desek yanlış olmaz! Okumak, anlamak, yorumlamak ve karar vermekte zorlanıyoruz? Peki, neler oluyor?


Gündem yoğunluğundan sosyal – ekonomik ve siyasi kararları okumalarımız çerçevesinde, bir erken seçimi işaret eder gibi! Peki, tüm bu göstergeler bir seçimi işaret etmemesine rağmen, ülkenin bir erken seçime ihtiyacı var mıdır?

  • Vakit tamam olabilir mi? Haydi, Abbas vakit tamam! Akşam diyordun işte oldu akşam! Peki, VAKİT kim ya da kimler için TAMAM olacaktır?

Aksi halde içeride BİRLİĞİ sağlayamayız! Eskiden olduğu gibi EKOL çatışmalarından başımızı kaldıramayız! Dışarıda OPERASYON yapabilmek için içeride SAĞLAM durmak gerektir!

Türkiye gibi ülkelerde, EKOL temsilcilerini yok sayamayız! Her daim etkin ve etkili konumdalar!

Hem de, Ukrayna – Rusya ve İsrail – Filistin asimetrik savaşı üzerinden, SOĞUK SAVAŞ benzeri bir DENGENİN kurulmakta olduğu günümüzde!

Bugün itibari ile yükselmekte olan bir gücün egemen bir gücü, onun yerine geçmekle tehdit etmesinden dolayı oluşan gerilim, bir savaşa dönüşebilir?

Peki, böyle bir dönemde yeni bir Dünya düzeni ya da dengesi nasıl kurulacaktır? Bu sürecin iç siyasete yansımaları nasıl olacaktır?

Bir erken ya da baskın seçim kapımıza dayandığı takdirde, bu kararı kim ya da kimler alacaktır?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Yönetim Siteminde, iki kurum, seçim kararı alabilir! Bunlardan biri; TBMM ve diğeri de Cumhurbaşkanlığı makamıdır!

  • Türkiye’de; İktidar ve hükümet yönetim sisteminde; Siyasal İslam hikâyesi, dönemi ve devri kapanmıştır!

Anadolu coğrafyası; Anadolu kültürü, Anadolu irfanı, Anadolu medeniyet temsilcileri Anadolu direniş ve diriliş erleri tarafından yönetilecektir! Anadolu’nun idaresi ve devlet kademesinde, küresel işbirlikçi sızıntı ve emperyalist ekol temsilcilerine hiçbir şart ve şekilde artık yer olmayacaktır!

Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklının denetim ve kontrolünde; Kuvay-i Milliye Ruhu ve Kurucu İrade gelenek ve kültürüne sahip, bürokrasi de; yeniden adalet ve güvenin tesis edildiği, yeniden ehliyet ve liyakatin öne çıktığı; RESTORASYON süreci akabinde; yeni bir dönemin başlamak üzere olduğunu düşünüyorum!

  • Kuvayı Milliye Ruhu; Ülkenin geleceği tehlikeye girerse, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, halkın yeniden örgütlenip bir araya gelerek; birlik ve beraberlik, özgürlük ve direnişi temsil eder!

Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde ki Türkiye’de; kazasız ve belasız, sağ ve salimen bir seçim akabinde ki devir teslim akabinde; 2053 ve 2071 hedeflerine doğru, Tünelin Ucundaki IŞIK görünmektedir!

Adalet ve Ehliyet, Liyakat ve Hakikat temelli; devletin stratejik politika ve yatırımlarında hiçbir değişikliğe mahal vermeden; Kuvay-i Milliye Ruhu – Kurucu İrade Temsilcisi; 2053 ve 2071 hedefleri çerçevesinde; yeni bir dönem başlamak üzere, olduğu kanaatindeyim!

Yeni bir Dünya Düzeni ve Bilek Güreşi!.

Son günlerde, dünya ve sınırlarımız ölçeğinde, yaşadığımız tüm olay ve olgulara, yeni dünya düzeni ve sistematiği çerçevesinde, küresel iki EKOL ve bunların çevresinde konuşlanmış devletler arasında, görünür veya görünmez, BİLEK GÜREŞİ olarak okuma yapmak gerekir!

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçelinin açıklamalarına da, ön almak – tedbir almak, küresel kirli oyun ve tuzakları bozmak, Nizam-ı Alem ülküsü çerçevesinde, yeniden bir Oyun kurmak şeklinde, okumak daha sağlıklı olacaktır!

Türk Devleti, kurulacak yeni dünya düzeni – sistematiği ya da DENGESİ çerçevesindeki BİLEK GÜREŞİNİN başat aktörü olduğunu da hatırlatmak isterim!

Yerli ve Milli politikalar üreten ve geliştiren Türk Devleti, küresel sinsi bir oyun ve tuzak kuranların hoşuna gitmiyor! Bağımsız ve güçlü bir Türk Devleti istenmediği için olabilir mi? Söz dinleyen ve sadece verilenlerle yetinen!

15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması ile Türk Devleti tamamen istenmiştir! Türk Devleti ebed müddet devam ülküsü çerçevesinde ya Var olacak! Ya da bu topraklardan tamamen yok olup, silinip gidecek!

Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı ile binlerce yıl bu topraklarda güçlü bir şekilde VAR olacağını, tüm küresel emperyalist güçler ve işbirlikçilerine, 15 Temmuz hain karanlık gece beyan etmiştir! Devlet Aklı zaten Beka dönemlerinde ortaya çıkmaktadır!

İkinci dünya savaşının galipleri tarafından kurulan Soğuk Savaş veya İki kutuplu dünya düzeni, Sovyetler Birliğinin dağılması ile birlikte bozulmuştur! Tek kutuplu ara bir dönem ve yeniden vekalet savaşları akabinde kurulmaya çalışılan yeni bir dünya düzeni ve sistematiği!

Dünya halkları, yeni dünya düzeni sistematiği ve dengesi kurulamaz ise çok sıkıntılar yaşar!
Son dönemde yaşanılan tüm sıkıntılar ya da savaşlar, yeni dünya düzeni ve sistematiğinde çerçevesinde, küresel güçler ve çevresindeki devletlerin bir birlerine el ense çekmesine şahit olmaktayız! Veya diğer bir ifade ile Bilek Güreşi!

Yeni dünya düzeni ve sistematiği, tek kutuplu veya iki kutuplu olamaz ve sürdürülemez! Dünya eski dünya değildir! Avrasya bölgesinde hegemonyal güçler zuhur etmiştir! Dünyanın ekonomik ve askeri dengesi Doğuya kaymıştır!

Avrasya ve Afrika bölgesinin anahtar, merkez ve sıklet ülkesi Türk Devleti olduğuna göre! Türk Devleti olmadan yeni dünya düzeni ve sistematiği asla kurulamaz!

Yeni dünya düzeni ve sistematiği çerçevesindeki küresel ve emperyalist güçler, bilek güreşi bölgemizde ve hinterlandımızda cereyan etmektedir!

  • Peki, Bilek güreşi nedir? Bilek güreşinin genel özellikleri nelerdir? Bilek güreşi; erkekler arasındaki bir kapışmadan ibaret zannediyor olabiliriz! Aslında bilek güreşi, bir güç sporudur!
  • Bilek güreşi güçle birlikte çok fazla teknik gerektiren bir spor! Çünkü bilek güreşinde teknik, gücün çok daha ötesinde bir noktadadır! Doğru tekniği doğru şekilde uyguladığımızda tahmin bile edemeyeceğiniz kişileri alt edebiliriz!
  • Bilek güreşi birçok insan tarafından “güce dayalı” diye değerlendirilen bir spor dalıdır!. Bu teknik ve taktikler bazen kendimizden çok daha güçlü birini yenmenizi sağlayabilir. Kolumuzun gücünü makineler de ölçebilir!
  • Bilek güreşi strateji içeren bir müsabakadır! Bilek güreşi, genellikle taraflardan hangisinin fiziksel olarak daha üstün olduğunu belirlemek için yapılır! Ancak müsabakanın galibi her zaman daha güçlü olan taraf olmaz! Gücün önemi büyük olmakla birlikte teknik de çok önemlidir!. Vücudunu nasıl kullanması gerektiğini bilen taraf önemli bir avantaj elde eder!

Türk Devletinin, Kadim Türk Devlet Aklı ile birlikte giriştiği tüm askeri ve ekonomik hamleler, küresel ve emperyalist güçlerin uykularını kaçırmaktadır! Yeni dünya düzeni ve sistematiği, Ortadoğu ve Avrasya bölgesinde kurulacaktır!

Dünyanın tüm küresel ve emperyalist güçleri Ortadoğu ve Avrasya bölgesindedir! Doğal olarak bilek güreşi de, bu bölgede olacaktır! Hem de Türk Devleti ve diğerleri şeklinde! Yüz yıl önce yedi düvel ile olduğu gibi!

Bölgenin, tarihi, sosyal, kültürel, dini ve gönül bağları olan tek ülkesi Türk Devleti olduğuna göre! Türk Devleti olmadan bu bölgelerde adım atamazlar! Türk Devleti olmadan bu bölgede yeni dünya düzenine yönelik masa kurulamaz!

Türk Devleti, Kadim Türk Devlet Aklı ile Anadolu’da var olabilmek adına kalkınma hamlelerini bir bir atmaktadır! Ankara Vizyonu ve Kriterleri çerçevesinde; Beka, İstiklal ve İstikbali uğruna, Kadim Türk Devlet Aklının denetiminde; 2053 ve 2071 hedef ve vizyonuna kilitlenmiştir!

Yeni dönemin güçlü ve kalkınmış ülkesi Türk Devleti olacaktır! Yeter ki seksen beş milyon yüz yıl önce olduğu gibi tek bilek ve tek yürek olalım! Aksi halde parça parça ederler!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi ( UTTS ) Devreye Giriyor!

Akaryakıt sektöründe, kayıt dışı ile mücadele için 1 Ocak 2025 tarihinde devreye girecek; Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS), sektörde önemli değişikliklere yol açacağı ve sektörün daha güvenli hale geleceği planlanmaktadır!

Akaryakıt sektörü, kayıt dışılığın en yüksek olduğu sektörlerden biri olarak kabul edilmektedir! Plaka bilgisi, istasyonlardaki ödeme kayıt cihazlarına pompacılar tarafından manuel olarak girilmektedir!

  • Peki, böyle bir sistem, OTUZ MİLYON araca değil de, sadece toptan akaryakıt alımı yapan firmalar için uygulanabilir mi? Sistem başka bir ülkede uygulanıyor mu? Yoksa dünyada pilot uygulaması Türkiye’de mi olacaktır?
  • SEKSEN MİLYAR TL böyle bir yatırıma değer mi? Seksen Milyar TL, askeri veya teknolojik başkaca bir yatırıma aktarılabilir mi? Vatandaştan Seksen Milyar TL başka bir yöntem ile tahsil edilebilir mi?
  • Devlet, böyle bir sistemden vergi haricinde ne gibi bir menfaati olacaktır? Araçlara takılacak sistemin başkaca mahzurları var mıdır? Dünya, dijital olarak sansasyonel operasyonlara meyyal olduğu bir dönemde, sistemin başkaca açıkları var mıdır? Daha başkaca sorular ve sorular!

1 Ocak 2025 tarihinden itibaren satın aldığı akaryakıtı gider olarak göstermek isteyen şirketler, UTTSS sisteme geçmeli ve Taşıt Tanıma Birimi (TTB) isimli cihazı taktırmak zorunda olduğu! Bir zorunluluk olmadığı fakat şirketler TTB’yi taktırmaz ise satın aldığı yakıtı gider olarak gösteremeyeceği!

21 Ekim 2024 tarihinde, Resmi Gazete ’de yayımlanan UTTS’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğe göre; 1 Temmuz 2025 tarihinden itibaren satın alınacak tüm sıfır kilometre araçlarda, TTB cihazı zorunlu olarak bulundurulacağı! Bu tarihten önce satın alınan sıfır km araçlarda TTB zorunluluğu olmayacağı!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi ( UTTS ) hakkında kabaca bilgiler şu şekildedir!

  • 1 Ocak 2025 tarihinde, akaryakıt alımını gider olarak göstermek isteyen şirketlerin UTTSS’ye dahil olması zorunlu olacağı, 1 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla ise sıfır kilometre araçlar için de bu sistem geçerli olacağı!
  • İkinci el araç sahipleri için taşıt tanıma başvurusu için 30 Haziran 2025 tarihi son olduğu!
  • 2024 yılı için cihazın montaj dahil fiyatı 1.810 TL + KDV olarak belirlendiği fakat 2025 yılı için fiyatların açıklanmadığı!
  • TTB cihazı, taşıtların yakıt depo girişlerine takılacak küçük bir sensörlü cihaz ve yakıt alımı sırasında plaka bilgisi otomatik olarak kayıt edileceği!
  • TTB cihazının montajı, Darphane tarafından yetkilendirilmiş firmaların yapacağı! Türkiye genelinde 78 şirketin, 1000 noktada montaj yapma yetkisi bulunduğu!
  • Türkiye genelinde yaklaşık 12.500 akaryakıt istasyonu bulunmaktadır! İlk etapta 8 milyon şirket aracı bulunduğu!
  • UTTSS, akaryakıt sektöründe usulsüz fiş ve faturaların engellenmesi amacıyla vergi kaybını önleyeceği! Yıllık 15 milyar TL’lik vergi kaybının önüne geçilmesi hedeflendiği!
  • www.utts.gov.tr üzerinden başvuruların yapılacağı ifade edilmektedir!

Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ( GİB ) tarafından yapılan açıklamada; UTTS, vergi mükelleflerinin işte kullandıkları taşıtlar için yapılacak akaryakıt ve LPG alımlarında 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren zorunlu olarak kullanılmasının öngörüldüğü!


Gelir İdaresi Başkanlığı; Akaryakıt pompalarının tabancalarına taşıt tanıma okuyucu cihazı takılması, bu cihazın taşıt tanıma birimini okuması sonucunda taşıt plakasının otomatik olarak yeni nesil pompa ödeme kaydedici cihaza (YN Pompa ÖKC) güvenli olarak iletilmesinin söz konusu olacağı!


Gelir İdaresi Başkanlığı; Akaryakıt alımı sırasında, pompalara takılan taşıt tanıma okuyucu cihazı ile depolara takılacak birimlerin elektronik haberleşmesiyle taşıtın plaka bilgisi YN Pompa ÖKC’lere otomatik aktarılacak ve plaka bilgisinin elle girilmesi söz konusu olmayacağı!


Gelir İdaresi Başkanlığı; Taşıt tanıma birimi takılma zorunluluğu getirilen taşıtlar için UTTS kapsamında düzenlenmeyen belgeler, vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılacağı, sistem üzerinden düzenlenmeyen ÖKC fişleri akaryakıt giderlerinin belgelendirilmesinde kullanılamayacağı, vurgulanmaktadır!

Üzülme!. Der; Hz. Mevlana ve Devam Eder!

Bir yandan korku, Bir yandan ümidin varsa!

İki kanatlı olursun, Tek kanatla uçulmaz zaten!.

Sopayla kilime vuranın gayesi, Kilimi dövmek değil, Kilimin tozunu almaktır!.

Allah sana sıkıntı vermekle; Tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?

Taş taşlıktan geçmedikçe, Parmaklara yüzük olamaz!

Yüzük olmak dileyen taş, Ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır!

  • Siyaset dünyasında; son günlerde, bir kişiyi ya da siyasi bir lideri veya parti ismi zikretmek suretiyle, diğer bir parti liderini, ağır eleştiri ve karalamalarına şahit oluruz! Peki, Neler olmaktadır?

Peki, bu kişiler arasında kan davası yok ise ve eleştirilen ya da karalanan kişi ya da parti de vatan haini değilse, bu kadar ağır eleştiri veya karalamanın gayesi ve hedefi nedir? Bu karalama, kimin işine yaramaktadır?

Peki, son günlerdeki siyasette akla ziyan açıklamalara neler demeli? Yüz yıl önceki konuları tekrar tekrar ısıtıp gündeme getirmenin kime ne faydası olacaktır?

Aç insanların karnı mı doyacaktır! Aş gitmeyen vatandaşın evine aş mı gidecektir? Ya da iş bulamayan vatandaş iş mi bulacaktır? Siftah edemeyen esnaf bolluk berekete mi kavuşacaktır? Olmayacağına göre!

Yüz yıl önceki konuları tarihçilere bırakmak daha etkili olacaktır? Peki, yüz yıl önceki konuları gündeme taşımak ve buradan siyasi rakibe yüklenmenin vatandaşın aşına ve işine ne gibi faydası olacaktır?

Demek ki burada başka bir akıl ve plan var olduğunu düşünmek gerekir! Siyasette söylenenler kadar söylenmeyenlere de odaklanmak gerekir!

  • Pazarlama, Pazarlama İletişimi, Marka, Marka Yönetimi, Reklam ve PR çalışmalarının temel kuralı; Reklam ya da PR çalışmasının kurum veya marka adına, iyisi ya da kötüsü olmaz! Peki, durum veya sonuç gerçekten böyle midir?
  • Kitlelere bir şeyin ne kadar kötü olduğunu söylerseniz, sonuçta öyle bir şeyin varlığını haber vermiş oluruz! İletişim, Reklam ve PR çalışmasının temel hedefi; ürün, marka, kurum, kişi veya hizmet hakkında hedef kitleye bilgilendirme yapmaktır! Karalama ile rakip, marka ve ürünün bilinirliğine hizmet etmiş olmaktadır!
  • Peki, günün her saati rakibi tarafından kötülenen, eleştirilen veya karalanan bir marka, bir kişi ya da bir kurum bu durumdan ne kadar etkileniyor? Ya da kitleler böyle bir duruma nasıl bir tepki veriyor?

Siyasi rakip tarafından yapılan karalama, eleştiri, bilgilendirme veya yönlendirme süreci neden ve nasıl olmaktadır? Ya da şöyle devam edelim! Siyasi rakip bu işi bilinçli veya kasıtlı bir şekilde, kitleleri karşı tarafa bloke ya da konsolide etmek için yapıyor olabilir mi?

  • Ünlü yazar Oscar Wilde bu konuda; konuşulmaktan daha kötü olan tek şey konuşulmamaktır, diyor!

Yani rakibin konuşması, eleştirmesi ya da kötülemesi, bir reklam ve PR çalışmasıdır! Peki, bu süreç planlı bir şekilde, ürün veya kişi, kitleler nezdinde parlatmak veya bilgilendirmek adına yapılıyor olabilir mi?

Peki, Böyle bir süreç veya işlem, Kadim bir Akıl tarafından planlı bir şekilde, kitleleri Konsolidasyon adına yapılıyor olabilir mi?

Kadim Anadolu diyarı ve dünyanın merkez üssü konumunda ki Türkiye’de, Kadim Türk Devlet Aklının içinde olmadığı bir plan, bir hesap konsolide ya da yönlendirme kimin işine yarayacaktır?

Ya da siyasette bir şeyler vuku buluyorsa, Yerel – Yerli ve Milli bir AKIL tarafından kurgulandığından emin olmalıyız! Aksi halde küresel EKOL kavgalarından başımızı kaldıramayız!

Peki, 3 Kasım 2002 seçimleri başlayan Siyasal İslami KURGU, bugün için siyasette yeni bir sayfa mı açılmaktadır? Hem de yeni yüzler ve yeni siyasi aktörler ile! Neden olmasın ki?!

Türkiye ve Konya’nın en BÜYÜK TARIM Kooperatifinde NELER olmaktadır?

2021 yılı Genel Kurul öncesi, Tarım Kooperatif bünyesinde ki şirketlerin şu kadar milyon dolar borcu olduğu! Yasal süreçlerin kapıya dayandığı! Fabrikaların tam kapasite ile çalışmadığı! Fabrikaların satıldığı ya da satılmak üzere olduğu ile ilgili bir dünya tezvirat ve dedikodulara şahit olduk! Peki, Neden?

2024 yılı olağanüstü Genel Kurul öncesi ve akabinde, aynı tezvirat ve dedikodulara tekrardan şahit olduk! Peki, Neden ve Neler olmaktadır? Peki, kim ya da kimler bu tezviratları neden yapmaktadır? Dert ve hedefleri nedir?

2024 yılında yapılan Olağanüstü Genel Kurul sonrası, sürecin başkaca yerlere evirilmekte olduğu da, etkili ve yetkili isimler tarafından ifade edilmektedir? Peki, NEDEN ve NELER olmaktadır?

Türkiye’nin üreten gücü konumundaki kooperatif ve bünyesindeki şirketler, ilk 500 sıralamasından bu durumlara neden ve nasıl düşmektedir? Öncesi ve Sonrası ile birlikte; Kötü yönetim dediğinizi duyar gibiyim!

  • Süreç, başkaca bir duruma – konuma eviriliyor derken, EHLİNE ve EHLİNCE malum olduğunu da, ifade etmeliyim!

Türkiye ve Konya’nızın en büyük TARIM KOOPERATİFİ ve bünyesinde ki şirketlerin güllük gülistanlık ve GÜL BAHÇESİ olmadığını, başkanlık için ADAY olan arkadaşlar ve seçilen yönetim bihaber olabilir mi?

Peki, farz edelim ki, GÜL Bahçesi olmadığından bihaber olduğunuzu kabul edelim! Çözüm ile ilgili bir teklif ya da önerileriniz de mi, yoktur?

Şöyle ifade edelim! Bir hastamız var ve sol kolunda bir hastalık olduğu herkesin malumu! Ehli bir doktora gidiliyor ve acilen sol kol kesilmesi gerekir, aksi halde hastalık tüm vücuda metastaz yapabilir! SOL KOL kesilir!

Bir kaç ay sonra, aynı hasta olan kişinin bu defa SAĞ kolunda bir hastalık nüksediyor! Yine aynı doktora gidiliyor ve doktor tedavi yollarına bakmadan ve araştırmadan hemen acil ve ivedi olarak SAĞ KOLUN da kesilmesi gerektiğine karar veriyor ve SAĞ KOL da kesiliyor!

Aradan biraz zaman geçiyor ve aynı hasta kişinin bu defa Sağ ve Sol bacaklarının da aynı hastalık nüksettiği ve aynı doktor tarafından bu defa sağ ve sol bacaklarının da kesilmesi gerektiği! Aksi halde tüm vücuda metastaz yapacağı ifade ediliyor! Bu defa da SAĞ ve SOL BACAKLAR kesiliyor! Peki, geride yaşamak adına ne kaldı?

Süreç böyle devam edecekse; yarın bu hastanın kalbi veya beyninde de, bir hastalık görülürse, bu defa hastanın KALBİ ve BEYNİ de mi kesilip atılacaktır?! ÇÖZÜM ya da TEDAVİ yolları neden aranmıyor?

Peki, hasta bir kişinin KALBİNİ ve BEYNİNİ söküp attıktan sonra, yaşamak adına geriye ne kalacaktır? Bu kadar eziyete değer mi?

  • Türkiye ve Konya’nın en BÜYÜK TARIM KOOPERATİFİN de yaşananlar mezkur hastadan bir farkı yok gibi! Verimli olmayan, Kar etmeyen fabrikaları kapatalım! Sonra da rahat rahat fildişi kulelerde KEYFİMİZE bakalım, öyle mi?

Beyler! Böyle bir çözümü DOKSAN YAŞINDA ki NENEMİ getirseniz aynısını yapar! Size ne gerek var?

Beyler! Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, İki kazma kürek, iki de ırgat gerek! Ancak, hadi gel yapalım şunu geri desen, Bir Sinan, bir de Süleyman gerek!

Siz bu yola çıkarken, elinizde iki kazma kürek ve ırgat ile mi geldiniz! Yoksa bir SİNAN ve SÜLEYMAN olarak mı geldiniz! Yapmaya mı yoksa YIKMAYA mı? Hangisi?

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ yönetimine; Konya Kamuoyu ve TARIM KOOPERATİFİ üyesi Konya Çiftçisi adına, Kamu adına bir gazeteci olarak, aşağıdaki sorulara cevaplar aramaktadır!

  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; lokomotif fabrikanın güncel BORCU ne kadardır? BORÇ çevrilemez boyutlara mı erişmiştir?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; lokomotif fabrikanın üretmiş olduğu Hurmalı süt ürünlerine, reklam ve görselleri için Ticaret Bakanlığına, ne kadar ceza ödenmiştir? Neden?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki, Enerji firmalarının, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ne kadar BORCU bulunmaktadır? Borcun ödenmediğinden kaynaklı yasal süreç başlatılmış olabilir mi? Neden?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİNE, 2021 yılı Ekim ayında yapılan Genel Kurul ve 2024 yılı Temmuz ayında yapılan olağanüstü Kongre arasında; ON BİN yeni üye, yasal ve mevzuata uygun olarak mı kayıt edilmiştir?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİNE, 2021 yılı Ekim ayında yapılan Genel Kurul ve 2024 yılı Temmuz ayında yapılan olağanüstü Kongre arasında; üyelik kaydı bulunan, YİRMİ BİN eski üye, hangi gerekçelerle ve neden silinmiştir?
  • Peki, Mezkur konuda yasal süreç devam ediyor mu?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; Ham Yağ Fabrikası, hasat döneminde, ayçiçeği alımı neden yapmamıştır?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; Ham Yağ Fabrikası, önceki yıllarda YÜZ BİN TON Ayçiçeği Alımı yaparken, bu yıl neden ÜÇ BİN TON Ayçiçeği alımı yapmıştır?

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ; lokomotif ürettiği ürünleri, rakip fabrikalar ile finansman ve personel maliyetlerden kaynaklı, ya hiç kar etmeden sattığı ya da zarar ettiği ifade edilmektedir!

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ; önceki yıllarda, siyaset ve siyasilerin müdahalesi ile arpalık ve çiftlik haline getirilen KİT ( Kamu İktisadi Teşebbüsleri ) olduğu gibi birileri adına ARPALIK ve ÇİFTLİK haline mi gelmiştir?

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ; aynı ürünleri üreten rakip fabrikalar, bir kişi ile ürettikleri ürünleri, BEŞ veya ON KİŞİ ile neden üretmektedir?

Böyle bir süreç, doğal olarak hem PERSONEL ve hem de FİNANSMAN maliyetlerini şişirmektedir! Kurum gelirleri giderlerini karşılayamaz konuma gelmektedir! Sonra da kurum ZARAR etmekte ya da bilmem şu kadar BORCU var diye konuşuyoruz! Hakkımız var mıdır?

Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı bir Eksendir!

Yeni bir dünya düzeni çerçevesinde; sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel değişimlerin olacağını! Peki, bu değişim nasıl olacaktır? Her doğum tabii ki zor ve sancılı bir sürece gebedir! Aksi halde doğum gerçekleşmez!

Dünya’daki hegemonya değişim sürecinin normal ve sıradan olmasını mı bekliyoruz? Böyle bir şey mümkün olamayacağına göre! Dünya sistematiğine aykırı olduğuna göre!

Dünyada yeni bir jeopolitik eksen oluşmaktadır! Türklere; Tarih ve medeniyetin yüklemiş olduğu sorumluluk gereği; bu eksenin merkez ülkesi Türk Devletidir!

Türkiye; başka eksenlere kaymadan ya da taraf olmadan, Ankara Vizyonu – Stratejisi ve TÜRK Diasporası ekseninde, tarihi Turan – Kızıl Elma ve Nizam-ı Alem yolculuğuna devam edecektir!

Birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi üçüncü bir dünya savaşında olduğumuzu, savaş sonrası kurulacak masa akabinde, yeni bir dünya sistematiği, yeniden teşkil edileceği bir dönemdeyiz!

Mackinder Kara Hâkimiyet Teorisi göre; Dünya, etrafı denizlerle kaplı bir kıtadır! Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları bir bütünlük arz eder ve kalan toprak parçaları, Dünya Adasının uydularıdır!. Bu büyük toprak parçasını heartland olarak nitelendirdiği kalbi ise buzlarla kaplı olan Sibirya’dan başlayıp, Doğu Avrupa’yı da içine alan, İran’a kadar ki bölgedir!

Mackinder, Heartland’ın merkezi Doğu Avrupa Dünya Adasının en önemli yeridir! Merkez bölge olan Doğu Avrupa’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur! Dünyanın en önemli bölgesi, Doğu Avrupa’yı kontrol altına alan iki kuşak; Türkiye, Pakistan, İran, Hindistan, Almanya ve Çin’i de kapsayan Rimland – İç Hilal ve İngiltere, ABD, Kuzey Afrika ve Kanada’yı kapsayan Dış Hilaldir!

Dünyadaki devletleri karacı ve denizci olarak ikiye ayırır! Hâkimiyet kurmak isteyen bir devlet için vurucu asıl güç kara kuvvetleridir! Ancak hem karada ve hem de denizde güçlü olan devlet, en güçlü devlettir, diyor!!

Zbigniew Brzezinski, Soğuk savaş sonrası ABD’nin elde ettiği süper güç konumunu korumak ve sürdürmek için Washington’un nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda öneriler getiriyor!

Amerika’nın çıkarları, Avrasya bölgesinde ortaya çıkabilecek yeni koalisyonlardan yönelebilecek tehditle karşı karşıyadır! Potansiyel olarak en tehlikeli senaryo Çin, Rusya ve İran’ın oluşturacağı bir ortaklık!

Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ise bu senaryoda jeopolitik eksenin diğer önemli unsurlarıdır! Bu ülkelerin Çin, Rusya ve İran koalisyonuna katılması ise Amerikan çıkarları açısından son derece tehlikelidir!

Mackinder, Doğu Avrupa’ya hakim olan Dünyaya hakim olur, diyor! Türkiye, Doğu Avrupa’da hem kara ve hem de deniz kuvvetleri güçlü ve İç Hilal bölgesinin de çok etkili bir ülkesidir!

Türkiye jeopolitik eksende, Orta Doğu, Orta Asya, Kuzey Afrika, Kızıldeniz ve Balkanlar’da tarih, kültür, coğrafya ve devlet aklı ile birlikte, gönül bağları en etkili ülkelerden biridir!

Türkiye, Türk Devlet Aklı nezaretinde, jeopolitik ekseni ve Akdeniz bölgesinde kurulmaya çalışılan, tüm kirli hesap, tuzak ve sinsi planları bozmakta, kendisi ve bölgenin beka, istikbal ve istiklal oyununu kurmaktadır!

Yeni dünya sistematiği, Türk Devletinin jeopolitik ekseninde kurulacaktır! Türk Devletinin bu durumu seyirci locasında izlemesi ve oturması beklenmektedir! Türk Devleti, eksenin ta kendisidir!

Kadim Türk Devlet Aklında tesadüflere yer yoktur! Türk Devleti yeni dünya sistematiğine matuf, Ankara Vizyonu ve Kriterleri çerçevesinde; jeo-politik ekseni ve Türk Dünyası -Türk Keneşi birliğini kurmaktadır!

Dünyanın barış, huzur ve istikrarı adına buna ihtiyaç bulunmaktadır! Aksi halde büyük yıkımlara gebe, nükleer silahların dahi ateşlenebileceği bir üçüncü dünya savaşı dünya devlet ve milletlerinin kapısındadır!.

Büyük ve Güçlü TÜRK Dünyası!

Kıyametin kopacağını bilseniz dahi, elinizdeki fidanı dikiniz, hadisi mucibince, imanın gereği, aksiyoner ve pro-aktif bir konumda her şeye hazırlıklı olmalıyız!

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahrete çalış, hadisi ne demektir?!
Kurulacak yeni dünya düzeni; sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi değişim ve yansımalarına hazır olmalıyız!

Birileri; yaratılış ve cibilliyetlerinin gereği; insanlığa zarar vermek, modern köle yapmak veya yok etmek için kirli hesap ve sinsi plan peşinde olacaktır!

Aksi halde Türklere Anadolu’yu dar ederler! Orta Asya bozkırlarına göndermek için bekleşenlere fırsat vermiş oluruz!

Türk Milleti ve Devleti, Büyük hesap ve planın sahibine tabidir! Akıl, İzan, Basiret ve Ferasetin gereğini yapacaktır! Hesap ve plan yapanların en hayırlısı elbette ki Sonsuz Kudret ve Hikmet Sahibi Yüce Allah’tır!

  • Akıl ve Basiret sahibi birey, imanın gereği, hayrın içindeki şerri ve şerrin içindeki hayrı aramak, bulmak ve idrak etmek zorundadır! Hayrın içindeki şer ve şerrin içindeki hayır! Aksi halde, Dolapçı Beygiri ya da Mayın Eşeğine döneriz!

Kadim Türk Devlet Aklı kontrolündeki Türk Devleti, tüm küresel kirli ve sinsi plan için karşı planları hazırdır! Hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde de hayır vardır, fakat siz bilemezsiniz hükmünde olduğu gibi!

  • Dünya üzerinde Türkçe konuşan devletler, Kadim Türk Devlet Aklının denetimi ve Türk Devletinin moderatörlüğünde, Türk Birleşik Devletleri olarak, ticaret ve dostluğu geliştirme adımları pekişmeye başlamıştır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri; 20. yüzyılın sonlarında, Türk halkları için kullanılan coğrafi ve kültürel bir kavramdır! Oldukça geniş bir coğrafya ve kültürel alanı kapsayan Türk dünyası, batıda Kosova ve Karadağ, en doğuda Moğolistan yer alır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri; Orta Asya’ya ek olarak Türkiye, Avrupa, Kafkasya, Çin ve Rusya içindeki Türk bölgeleri ile Türk diasporasını kapsar!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri kavramı; bağımsız Türk Cumhuriyetleri, Özerk Türk Cumhuriyetleri ve Türk Topluluklarını kapsamaktadır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri ile eş anlamlı Türkeli kavramı, 19. ve 20. yüzyılın başlarında tüm Türk halkları için kullanılmış, coğrafi ve kültürel bir kavram olarak yer almakta ve Türklerin çoğunlukta yaşamış olduğu bölgeler için kullanılmaktadır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri; içindeki ilişkilerin temel yapısı için yol gösterici bir düstur olarak kabul ediliyor!

Orta Asya ile Türkiye arasında ki güçlü bir ilişki ve işbirliğinin 21. Yüzyıldaki siyasi ve güç dengelerini değiştirebileceği ve etkileyeceği aşikârdır!

Hafızasız tarih olmaz ve tarih olmadan gelenek olmaz! Geleneksiz medeniyet olmaz ve medeniyetsiz eğitim olmaz! Eğitim olmadan birey olmaz ve birey olmadan ulus olmaz!

Dünya yeniden saflara, bloklara ve kutuplara bölünürken, yeni bir düzen – denge ve sistem kurulurken; Türkçe Konuşan Ülkeler – Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletlerinin birbirleri ile işbirliği ve güç birliği; uluslararası görünürlük noktasından manidar olduğunu ifade etmeliyim!

Stratejik Türk Devlet Aklı!.

ABD’li politikacı ve dış işleri eski bakanlarından Henry Kissinger; Eğer savaş tamtamlarını duymuyorsanız, sağırsınız demektir, diyor! İlaveten 3. Dünya Savaşının yakın olduğunu da, ifade ediyordu, ölmeden bir kaç yıl önce!

ABD’li stratejist Zbigniew Brzezinski; Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hakim olur, diyordu!
Tarihin seyri içerisinde, denizlere kıyısı bulunan ülkelerin yükseliş ve düşüş eğrilerinin denizdeki hakimiyetleri ile doğru orantılı olduğunu büyük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa; Denizlere hakim olan cihana hakim olur, diyor!

Zira denizler, taşımacılıkta kestirme ve çok alternatifli güzergahlar sağlamasının yanı sıra, günümüzde petrol ve enerji boru hatlarının geçişinde büyük imkan sağlaması ve teknolojik gelişmelerin de denizlerdeki enerji rezervlerinden yararlanmayı mümkün kılması ile hayati önem arz eden bir ağırlık kazanmış ve stratejik boyutları da derinleşmektedir!

Sanayi devrimi ve seri imalatın gelişimi ile üretimde ihtiyaç duyulan enerji miktarı artmıştır! Günümüze kadar devam eden süreçte, orta çağın takas aracı olan baharat yerini petrol ve diğer enerji unsurlarına bırakmıştır!

19. Yüzyılda enerji ve petrol rezerv coğrafyanın tamamına hâkim Osmanlı İmparatorluğu’nun bölünmesine ve yıkılmasına sebep olmuştur!

Enerji, günümüzde uluslararası ilişkilerde barışın ve savaşın belirleyici bir unsuru olduğu için bulunduğu ülkeler kadar enerjinin taşındığı güzergâhları da, etkin ve güçlü kılmaktadır!

Kuzeyinde Rusya, doğusunda İran ve Hazar havzası, güneyinde Irak gibi önemli hidrokarbon rezervlerine sahip ülkeler ile batısında yer alan tüketim ihtiyacı sanayi ülkelerinin geçiş güzergâhı!

Tüm ticaret güzergahları ve projeleri kavşak merkezindeki Türkiye, jeo-politik ve jeo-stratejik olarak, büyük bir önem ve konum kazanmaktadır!

ABD’li stratejist Zbigniew Brzezinski, Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur, felsefesi ve Avrasya’nın, büyük bir satranç tahtası olduğu varsayımından hareketle, bölgedeki oyuncu ülkeleri, Jeo-politik Mihver ve Jeo-stratejik Oyuncu olarak ikiye ayırır!

Jeo-politik Mihver olan ülkelerin önemlerinin, hassas coğrafi konumlarından kaynaklandığını ve bu konumun önemli bir bölgeye girmek veya çıkmak için o ülkeye özel bir değer kattığına işaret etmektedir!

Bazı durumlarda ise bu konumun ülkelere hayati bir önem kazandırdığına ve konu ülkelerin bazen bir bölge için koruyucu kalkan fonksiyonu bulunduğunu, Türkiye jeopolitik mihver ülke olduğunu, vurgulamaktadır!

Jeo-stratejik oyuncular ise ABD’nin çıkarlarını etkileyebilecek mevcut jeo-politik ortamı değiştirmek için sınırlarının ötesinde güç uygulama veya oyunu etkileme yeteneğine sahip ülkelerdir!

Jeo-stratejik oyuncu olan ülkeler maksatlarına ulaşmak için ABD’nin gücünü tartar, kendi çıkarları ile ABD’nin çıkarlarının örtüşme nispetini belirler ve daha sınırlı olan kendi Avrasya hedeflerini şekillendirir!

Jeopolitik mihver olan Türkiye aynı zamanda Jeo-stratejik oyuncu olarak nitelendirir ancak Jeo-stratejik oyuncu ve Jeo-politik mihver ülkelerin bu durumlarının kalıcı ve sabit olmadıklarını da ifade etmektedir!

Avrasya’ya hakim olan dünyaya hakim olacağına ve Avrasya da büyük bir satranç tahtası olduğuna göre, Avrasya’nın genel özelliklerine şöylece bir bakalım! Avrasya neden çok önemlidir? ABD’li stratejist ve uzmanlar, Avrasya bölgesine neden önem atfediyor?

Avrasya dünyanın en büyük kıtası ve jeo-politik eksen bir coğrafyadır!. Avrasya’ya egemen olan güç, dünyanın en gelişmiş ve ekonomik olarak en üretken üçte ikilik bölgesini kontrol eder! Avrasyayı kontrol eden Afrika’ya da egemen olur!

Dünya nüfusunun % 75’i Avrasya’da yaşamaktadır! Dünyanın fiziki zenginliğinin çoğu bu bölgededir!. Avrasya dünyanın gayrisafi hasılasının %60’ ına ve dünyanın bilinen enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahiptir! ABD’den sonra dünyanın altı büyük ekonomisi ve ABD dışındaki bütün nükleer güçler Avrasya’dadır!

Tüm bu saydığımız nedenlerle Avrasya, dünyanın hegemonya ve küresel üstünlük için sürdürülen gayretlerin satranç tahtasıdır!

Avrasya bölgesine hakim olmakla dünyaya hakim olmayı planlayan küresel güçler, Avrasya’nın anahtarı konumundaki Türkiye’de sürekli olarak, kaos ve kriz üreteceklerini ifade etmekteler! Aksi halde Türk Devletini durduramayacaklarını biliyorlar!

Türkiye tarihin, coğrafyanın ve kültürün kendisine yüklemiş olduğu sorumluluktan kaçamaz! Türkiye, Türk dünyasının en önemli ülkesi, Selçuklu ve Osmanlı Devletinin mirasçısıdır!

Türkiye, kültürler ve coğrafyalar arası bir köprü ve resmi olarak Atlantik bölgesinde, fiilen Avrasyalı bir konumdadır!

Türkiye, Türk Dünyası ve Türk Diasporası çerçevesinde, Büyük ve Güçlü Türkiye olmaya da mahkumdur! Başkaca bir tercihi yoktur! Türkiye gibi tarihi olan bir ülkenin stratejisinin de kendisine özgü olmak mecburiyeti vardır!

Türk Devletinin açık stratejisi ile mahrem stratejisi arasında büyük fark olması gerekir! Herkesin bilmesi gereken açık stratejisi farklı, bazı kurum ve kuruluşların bilmesi gerekenler daha farklı, hiç kimsenin bilmemesi gerekenler ise daha da farklı olmak zorundadır!

Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı kontrol ve denetiminde; Türkiye Yüzyılı ve Devleti ebed müddet devam ilkesi, 2053 ve 2071 vizyonu çerçevesinde; Akdeniz, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve sınırlarımızdaki; küresel kirli oyun, sinsi plan ve hesaplara yönelik; ABD’li stratejist Brzezinski: Türkiye Stratejik Mihver durumundan her an Stratejik Oyuncu konumuna geçebilir, ifadelerinde olduğu gibi Devletin Bekası ve Milletin Birliği adına; Ankara Vizyonu – Ankara Kriterleri ve Türk Devletleri Teşkilatı – Türk Diasporası çerçevesinde; ‘’ Yeni bir Türkiye ve Türk Dünyası Stratejisi ” ile hareket ettiğini düşünüyorum!