Fare Çuvalı Teorisi!.

Fare Çuvalı Teorisi; bir toplum ya da grubun dikkatini asıl önemli meselelerden uzaklaştırmak, huzur ve istikrarı bozmak amacıyla, bilinçli olarak; kaos, kargaşa, karmaşa, çatışma ve korku yaratma yöntemlerini açıklayan bir metafor.

Fare Çuvalı Teorisi; iş dünyası ve kurumsal ortamlarda, aşırı rekabetin kişi ve toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini anlatan bir metafor olarak da kullanılır.

Özellikle, dar bir alanda, çok sayıda kişinin bir araya geldiği, yoğun rekabet ve sınırlı kaynakların olduğu ortamlarda gözlenen davranışları açıklamaya çalışır.

Teoriye göre, sınırlı bir çuvalın içine konulan fareler, hayatta kalmak ve kaynakları elde etmek için birbirleriyle mücadele etmeye başlar. Bu durum, stres, düşmanlık ve nihayetinde tükenmişlik gibi olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.

  • Peki, İslam alemini yüz yıllardır, birbirleri ile çatışmasını, tüm enerjilerini ve PETRO DOLARLARI boş yerlere harcamasını nasıl okumak gerekir?
  • İslam aleminde insanlar; bir kuru ekmek kavgası verirken, etnik ve mezhep çatışmaları ile birbirlerini de boğazlarken, ABD Başkanı üç günlük Orta Doğu ziyaretinde, neredeyse DÖRT TRİLYON DOLARI alıp gitmesini nasıl okumak gerekir?

Fare Çuvalı Teorisi yönetilemediğinde, stres, çatışma, düşük moral, düşük verimlilik ve birçok olumsuz etki ortaya çıkmaktadır.

İslam dünyasında İKİ MİLYAR Müslümanın FARE ÇUVALI Teorisi tuzağından çıkamadığı için dünyanın her bir bölgesinde ki Müslümanlar, her gün ZULÜM adına neler neler yaşamaktadır?


Bireysel – toplumsal ve bölge halkları olarak, Fare Çuvalından çıkabilmek dileklerimle! Ya da Fare Çuvalını sallayanları görebilmek ümidiyle!

  • Mısır’ın bir köyünde, tarım mühendisi olarak çalışan bir kişi, Kahire’ye gitmek üzere trene biner. Yanına, köyün yaşlı çiftçilerinden biri oturur.

Mühendis, çiftçinin ayakları arasında bir çuval olduğunu fark eder ve yol boyunca çiftçi, her çeyrek saatte bir çuvalı çevirip içindekileri karıştırır, sonra tekrar ayakları arasına yerleştirir.

Bu durum yolculuk boyunca devam eder.

Mühendis: çiftçinin bu hareketini garipseyerek çuvalın hikayesini, sorar.

Çiftçi: Fareleri ve sıçanları yakalayıp bunları Kahire’deki Ulusal Araştırma Merkezi’ne satıyorum; orada laboratuvar deneylerinde kullanılıyorlar, diyor.

Mühendis: Peki, bu çuvalı neden sürekli çevirip sallıyorsun, diye sorar.

Çiftçi: Bu çuval fareler ve sıçanlarla dolu, eğer çuvalı çeyrek saatten fazla sallamaz ve çevirmezsem fareler ve sıçanlar rahatlayacak ve yerleşecekler. Bu durumda, onların gerginlikleri azalacak ve çuvalı kemirip delmeye başlayacaklar, diyor.

Bu yüzden onların korku ve gerginliklerini artırmak için her çeyrek saatte bir çuvalı sallıyorum.

Böylece birbirleriyle çatışırlar, içgüdülerine kapılırlar ve çuvalı unuturlar, ta ki Araştırma Merkezine varana kadar, diyor.

Mühendis: çiftçinin düşünce şekli ve Fare Çuvalı Teorisi karşısında şaşkınlığa uğrar, küresel ve emperyalist güçlerin, Türkiye gibi ülkelerde, uyguladığı siyasi tuzakları doğru analiz etmek ve doğru anlamak gerektiğini!

Aksi halde, Fare Çuvalı Teorisi gereği, yüz yıllardır olduğu gibi eften ve püften ya da etnik ve mezhepsel konu veya sorunları bahane etmek suretiyle bir birimize yemeye ve boğazlamaya devam ederiz!

Türkiye gibi ülkelerde, ekonomik istikrar – kalkınma ve toplumsal barışa yönelik girişimler olduğunda, dışarıdan destekli ve içerdeki işbirlikçiler maharetiyle, Fare Çuvalı neden sallanmakta olduğunu, doğru okumak, anlamak, yorumlamak ve konum almak gerekir!

Küresel güçler ve Emperyalistler, ülkemiz ve bölgemizdeki, sinsi hesap ve kirli planlarını gerçekleştirmek için yüz yılardır salladıkları FARE çuvalından kurtulmak için uyanık olmak ve kim ya da kimlerin FARE ÇUVALINI, neden sallamakta olduğunu, idrak etmek gerekir!

Aksi halde bir YÜZ YILI daha HEBA ederiz!

Aksi halde bir YÜZ YIL daha ETNİK ve MEZHEP Kavgalarına devam ederiz!

Başkan Ağıralioğlu: Razı Değiliz!

Siyaset; insanların yaşamlarını düzene sokan, bununla ilgili genel kuralları koyan ve bu kuralları hem koruyan hem de yeri geldiğinde değiştiren faaliyetlerin tümü olarak ifade edilmektedir!

Peki, bugün siyaset kurumu ve siyasiler, vatandaşın hayatını düzene sokmak ya da kolaylaştırmak ve sorunlarına da, çözüm aramak – üretmek gibi bir dertleri var mıdır?

Geçtiğimiz hafta sonu, Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin il kongresi ve il başkanlık hizmet binasının açılış programı için Konya’ya geldi!

Konya Spor ve Kongre Merkezinde ki; Büyük Halk Buluşması temalı, Anahtar Parti Konya İL Başkanlık Kongresi ve İL binası açılışındaki; kalabalığı, katılımcıların heyecanı ve coşkusunu, kaleme almayacağım!

Siyaset; kalabalıklar – heyecan ve coşku işi olduğunu da, not etmeliyim!

  • Yavuz başkan; konuşmasına, Hz. Süleyman ve Yaralı Kuş hikayesi ile başladı!

Yaralı bir kuş; Hz. Süleyman’a gider, kanadını bir dervişin kırdığını söyler ve şikayetçi olur!

Hazreti Süleyman, hemen dervişi çağırır ve yargılamaya başlar!

Derviş, kuşu avlamak istediğini, ancak kuşun kaçmadığını, teslim olacağını düşündüğü için üzerine atladığını anlatır ve bu esnada kanadı kırıldı, diyor.

Müşteki durumundaki kuş, bu sözlere hemen itiraz eder: Avcı olsa hemen kaçardım. Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Derviş olan birinden bana zarar gelmez, diye düşündüm, diyor!

Hz. Süleyman; kuşu haklı bulur ve ceza olarak dervişin kolunun kırılmasına hükmeder!

Yaralı kuş; Hz. Süleyman’ın verdiği cezaya itiraz eder!

Efendim, kolunu kırarsanız iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi üzerindeki derviş hırkasını çıkarın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın, başka kuşları da DERVİŞ HIRKASI ile ATDATMASIN, diyor!

Siyasal İslamcılık kisvesi altında, olmadık fırıldak ve dolap çevirenlere, ders ve ibret olması dileklerimle!

Siyasal İslamcılık kisvesi altında; Takiyye ve Münafıklık alametleri her yerde ve her kurumda!

Siyasal İslamcılık kisvesi altındakilere; Hz. Süleyman ve Yaralı Kuş hikayesinden bir hisse kapmaları dileklerimle!

Aksi halde, yaşadığı gibi inanmayan veya inandığı gibi yaşamayan siyasal İslamcılık kisvesi altında, samimi ve ihlaslı olmayan, muhafazakar – mütedeyyin ailelerin çocuklarını; ateist – deist veya başkaca fraksiyonlara yöneldiği ya da kaybolduğuna şahit olmaya devam edeceğiz!

  • Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, ülkede cereyan eden bazı olaylar ve olgulara da; RAZI DEĞİLİZ, şeklinde ifadelerde bulundu!

2025 yılında, bize yaşattığınız bu sorunlara; Razı Değiliz.

Adaletsizliğe; Razı Değiliz.

Adaletteki gecikmeye; Razı Değiliz.

Yüksek enflasyona, dünyanın en yüksek enflasyonu altında kalıp ayakta kalmaya çalışmaya; Razı Değiliz.

Bu kadar yüksek faize; Razı Değiliz.

Çocuklarımızın işsizliğine; Razı Değiliz.

Üretimden ayırarak kayırarak israf ederek memleketin yükü haline getirdiğiniz bu berbat iklime; Razı Değiliz.

Asgari ücrete; Razı Değiliz.

Emekli aylığına; Razı Değiliz.

Eğitimin bu kadar bozulmasına, adaletin bu kadar siyasetin gölgesinde kalmasına; Razı Değiliz.

İsrafa; Razı Değiliz.

Yoksulluğa; Razı Değiliz.

Bu aziz milletin, bu garip milletin, bu çalışkan milletin alın terini dünya sermayedarlarının cebine indirdiğinize; 23 yılda, 623 milyar dolar faiz ödediğinize; Razı Değiliz.

Her şehre bir üniversite açtınız. Eğitimin niteliğini bozdunuz. Akademiyi hasarladınız. Mezun olan çocuklarımıza iş veremiyorsunuz. Mezun olan çocuklarımızın mülakat adaletsizliğinin altında haklarının yenmesine, mezun oldukları halde atanamıyor olmasına, ülkelerini terk edecek kadar ümitlerinin kırılmasına rağmen giderlerse gitsinler demenize; Razı Değiliz.

Emeklilere verdiğiniz en düşük emekli aylığının 14 bin 500 lira olduğu bununla yaşayın demekten utanmadığınız siyasi maharetsizliğe; Razı Değiliz.

Öğretmenleri, ücretli öğretmenler, atanamayan öğretmenler girdabında. boğduğunuz; 500 bin öğretmeni biriktirecek kadar plansızlık yapıp çocuklarımızın hayallerini yıktığınıza; Razı Değiliz.

14 bin lirayla ayın bir haftasını geçiremeyen emeklilere, 4.000 lira ikramiye verip utanmamanıza; Razı Değiliz.

Millet, fakr-ü zaruret içinde yaşarken, sürdüğünüz saltanata, tasarruf milletten yapılır zannedip, ekonomi programını dar gelirli ve asgari ücretlinin üstüne boca edip, zenginleri kayırmanıza; Razı Değiliz.

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun Konya Spor ve Kongre Merkezinde ki; Büyük Halk Buluşması temalı, Konya İl Kongresinde yapmış olduğu konuşmalarında ki; Hz. Süleyman – Yaralı Kuş hikayesi ve RAZI DEĞİLİZ temalı vurgularını, kamuoyunun takdir ve yorumlarına bırakıyorum!

Akören İlçesinin KADERİ, Değişebilir!

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, makus talihini yıkabilmek adına, öncelikle Bakanlar Kurulu, Konyalı Bakanlar, Konya Valiliği ve Konya Büyük Şehir Belediyesinin hassaten ilgi ve alakasını beklemektedir!

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, tarihi Glistra ve kalıntıları yok olma durumuna gelmiş olan Dinorna kentlerinin izlerini de, taşmakta olduğunu hatırlatmak isterim!

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, destinasyon turizmi açısından yapılacak dokunuş ile turizme kazandırabilir!

Özellikle KIRK KAPI mağarası, Tınaztepe mağarası gibi turizme kazandırılabilir!

KIRK KAPI mağarasının olduğu bölgede, MERMER OCAĞI işletmekte olan firma tarafından dinamit patlamasından kaynaklı tarihi mağaranın yok olma noktasına geldiğini de, hatırlatmak isterim!

  • Ülkemizde en yaygın ulaşım kara yolu türüdür. Yük taşımacılığının % 70’i, yolcu taşımacılığının da %90’ı kara yolu ile yapılmaktadır.

Ulaşım; Kişi ve eşyanın ekonomik, hızlı ve güvenli bir şekilde bir yerden başka bir yere taşınarak yerlerinin değiştirilmesi şekline tanımlanmaktadır.

Ulaşım ekonomik, toplumsal ve kültürel anlamda çok geniş bir etki alanlarına sahiptir.

Bir ülkenin özellikle ekonomisi ve sanayisinin gelişebilmesine etki eden ulaşım sektörünün önemi tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Gelişmiş ülkeler, şehirler arası ve uluslararası ulaşımda kara yolları yerine, demir yolu ve hava yolunu tercih etmektedir.

Ülkemizde, ulaşım sektöründe ciddi sorunlar yaşandığı, çözülemeyen ulaşım problemleri ülke genelinde sanayi ve ekonominin gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Uluslararası ulaşım ve enerji koridorları üzerinde yer alan Türkiye’nin acilen ulaşım sistemini geliştirmesi gerekmektedir.

  • Konya; Bozkır arasında Akören üzerinden giden iki yol bulunmaktadır. Akören – Kara Hüyük – Alan – Avdan – Pınarcık – Yol Ören Mahalleleri üzerinden Bozkır’a giden yol.
  • Akören – May ( Kaya su ) Akkise Mahalleleri üzerinden Bozkır – Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerimize giden diğer yol.
  • Her iki yol, inişli – çıkışlı – engebeli ve alternatif olarak planlanan ve çalışmalarının büyük bir kısmı bitirilen, diğer yola kıyasla, çok uzun ve yorucudur.
  • Büyük bir kısım alt yapı çalışmaları tamamlanan, vatandaşlar tarafından halen kullanılmakta olan, Akören Mavi Boğaz mevkiinden Bozkır Bağ yurdu Mahallesi ( Sofran Köyü ) ve 4 ilçemizi ( Akören, Bozkır, Yalıhüyük ve Ahırlı ) daha kolay bir şekilde birbirine bağlayan alternatif başka yol.

Ulaşım, mesafe ve diğer avantajlarından dolayı.. Konya merkezde yerleşik olan bu bölge insanımız mezkur dört ilçemize de minimum 70 km. daha kısa mesafe ile kolay bir şekilde ulaşım sağlamış olacaktır.

Akören ilçesinden başlayan ve Bozkır, Ahırlı, Yalıhüyük merkez ilçe ve mahallelerinde ki vatandaşlar açısından çok verimli ve zahmetsiz bir yol olacaktır.

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçeleri de, alternatif yol ile ulaşım ve diğer yatırımlar için de, gelişmesinin önü açılabilecektir.

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi; hem Konya Valiliği, hem Büyük Şehir Belediyesi ve hem de yatırımcı iş insanlarının ilgisini de beklemektedir.

  • Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören ilçesinin makus talihini değiştirebilecek küçük dokunuşları şöyle ifade edebiliriz!

Konya – Akören arası 53 km’si asfalt ve Akören – Bozkır arası alternatif yol olarak planlanan, altyapısı bitmiş, asfalt çalışması yapılması gereken 26 km’yi, Kara yollarının yatırım planlarında bulunmuyorsa, Konya Büyük Şehir Belediye Başkanı ve yetkililerden, bölge insanı olarak tamamlanmasını!

Akören, Bozkır, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerimizi kolay bir şekilde birbirine bağlayan ve Antalya iline açılan kapı olacak alternatif yol için Konya Valiliği ve Konya Büyük Şehir belediyesine yakışır bir şekilde hamilik yapmasını ve 6360 sayısı yasa çerçevesinde, talep ediyorum.

Mavi Boğaz suyunun Akören dağlarından geçmekte olduğunu ve Boğaz – Abdurrahman Sarnıcı bölgesinden açılacak bir SU kanalı ile Akören ilçesinin hem görsel ve hem de tarımsal çeşitlilik zaviyesinden çehresinin değişeceğini, ilgililere buradan hatırlatmak isterim.

Akören İlçesinde, Bakanlar Kurulu kararı ile Hayvancılığı teşvik etmek ve geliştirmek için tahsis edilen bölgeye; elektrik, su ve diğer alt yapı çalışmalarının başlaması, hayvancılık alanında yatırım yapmak isteyen iş adamlarını, bölgeye teşvik edecektir.

Konya Merkezinde yeni Organize Sanayi bölgesi açılmayacağı için Akören İlçesinin Sanayi bölgesi olarak ilan edilmesi, arsa tahsisi ve diğer alt yapı işlemlerinin başlaması akabinde, yatırım yapmak isteyen hem bölge iş adamları ve hem de diğer iş insanlarını, bölgeye teşvik edecektir.

BEYLER! DEVLET Asla İHMAL Etmez!

Geçtiğimiz günlerde, önceki, bir TAŞRA İLÇE Belediye Başkanı hakkında, SAYIŞTAY incelemesi ve SAYIŞTAY BİLİRKİŞİ Raporlarının, Taşra ilçe SAVCILIĞINA SEVK edildiği hakkında, bir paylaşımda bulunmuştum.

Yolsuzluk – Usulsüzlük – Zimmet ve Rüşvet konusunda, iktidardaki bir partinin belediye başkanı da olsa, işlem yapılamayacağını ifade ve iddia eden, dostlarımız olduğunu da, not edelim.

Peki, Beş bin yıllık Türk Devleti, devlet-i ebed müddet nasıl devam edebilecektir? Türk Devleti, varlığını ve devamlılığını nasıl sürdürebilecektir?

BEYLER! Yeryüzü ve Gökler, Adalet sayesinde ayakta durur! Hukuk ve Adalet, bütün erdemlerin başıdır.

Hukuk ve Adalet, Devletin temelidir! Bir Devlet; Hukuk ve Adalet olmadan, belki bir dönem fakat sonsuza kadar varlığını devam ettiremez.

Hukuk ve Adaletin olmadığı kurum ve toplumlarda, kaos – kargaşa ve karmaşa hakim olur!

Hukuk ve Adaletin olmadığı, kurum ve toplumlarda, sosyal barış ve huzur temin edilemez!

Peki, bir Belediye Başkanı, bir Üniversite Rektörü veya bir kurumdaki müdür hakkında, USULSÜZLÜK – ZİMMET vb. iddia ya da sabiteler hakkında, yasal işlemlerin başlatılabilmesi için illaki başkanlıktan – rektörlükten ve müdürlükten düşmesi ya da alınmasını mı beklemek gerekir?

Böyle bir durumda, toplumsal barış ve huzuru nasıl temin edeceğiz? Böyle bir durumda, KAOS – KARMAŞA ve KARGAŞA, topluma ve kurumlara hakim olacaktır.

Eskiler, Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, derler! Bir Belediye Başkanı, bir Üniversite Rektörü veya bir kurumdaki müdür hakkında, görevi devam ederken, mezkur konular, ilgililer tarafından NEDEN DİKKATE alınmaz? Gerekçesi ne veya neler olabilir ki?

Bir Belediye Başkanı, bir Üniversite Rektörü veya bir kurumdaki müdür hakkında, USULSÜZLÜK ve ZİMMETİ, Mısır’daki SAĞIR SULTANI bile duymasına rağmen, etkili ve yetkililer,

DUYMAZDAN ve Görmezden gelmekte, NEDEN, ÜÇ MAYMUNU oynamaktadır?

Neymiş Efendim! HAK Yenir fakat Hazım edilemezmiş! Peki, TÜYÜ bitmemiş YETİM HAKKI, KAMU MALI yiyenler, nasıl hazım edecek? Ya da edebilirler mi?

BEYLER! Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır! Akıllılar bir kez hata yapar! Akılsızlar aynı hatayı hep tekrar eder.

Peki, KAMU kurumlarını, babasından MİRAS ya da babasının çiftliği gibi yöneten, AKILSIZ; Belediye Başkanı, Akılsız Üniversite Rektörü ve Akılsız kurum müdürlerine, neler demeli?

Devletin tüm işlerinde; kanun ve kurallara kesinlikle uymalı! Devlet kurumlarında; kanun, yasa, düzen ve nizamın olmadığı durumlarda ise sisteme kaos ve karmaşa hakim olur!

Kaos, kargaşa demektir! Türk Devlet Aklı, kaos – karmaşa ve kargaşaya a izin vermeyecektir! Devlet, birilerinin babasının ÇİFTLİĞİ değildir.

Devletin makam ve görevleri, sadece asil millete hizmet etmek için vardır! Devletin makamları, fantezi üretme yerleri değildir!

Devlet kurumları ve makamlarda; Devlet, nasıl olsa görmüyor ve duymuyor şeklinde kuruntulara kapılanlar olacaktır! Farkında olmadan haddini aşacaktır! Devlet, böyle bir durumda sadece UYUR ROLÜ yapar! Vakti saatini bekler.

Kadim Türk Devleti, her gün 18 yaşındadır! Kadim Türk Devletinin beş bin yıllık, devlet yönetim kodları, tarihi, hafızası ve gelenekleri olduğunu hatırlatmak isterim.

Türk Devleti, devlet ve millete yapılan hatayı ihmal etmez, sadece mühlet verir! Vakti zamanı geldiğinde cezasını keser! Devlet, nizam, düzen, kanun ve adalet demektir.

Devlet, çok güzel ölü taklidi yapar! İhanet içinde onlalar, zanneder ki; Devlet yok ve çöktü; şımardıkça şımarır! Sonra üzerine bir ağırlık çöker! Ve sonrası mı, mezkur kişiler için, yoktur.
Devlet; adalet, yasa ve töre ile ayakta kalır! Devlet, acele etmez! Devlet, devlet ve millete karşı yapılan tüm ihmal ve hataları yarına bırakır fakat kimsenin yanına bırakmaz.

Türk Devlet yönetim kodları ve sistematiği; Töre, Kanun, Adalet ve Hakkaniyet değerleri üzerine bina edilmiştir.

Hakikat ve Adalet, bir gün mutlaka tecelli edecektir! Gerçeklerin her daim gün yüzüne çıkmak gibi bir özelliği vardır.

Kadim Türk Devlet Aklı; kimsenin yaptığı hata ve ihaneti, yanına ve yarına bırakmayacaktır!

Devlet; devlet ve milletin malına, özellikle de tüyü bitmemiş yetim hakkına tecavüz eden ve göz diken, yolsuzluk yapan, haramzadelerden, bir gün hesabını sorar ve cezasını keser!

YÜKSEK YÜKSEK ÜCRETLİ YÜKSEK LİSANS EĞİTİMİ

Geçtiğimiz günlerde, Konya’daki üç Üniversite de ( SELÇUK – NEÜ ve KARATAY KTO ) Fen – Edebiyat ve Sosyal Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde, Lisans düzeyinde eğitim veren PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ bulunmakta olduğunu içeren bir paylaşımda bulunmuştum.

Peki, LİSANS düzeyinde, PSİKOLOJİ alanında, Yüksek Öğretim verilen ÜÇ Üniversite de; YÜKSEK LİSANS PROGRAMI NEDEN açılmaz? Gerekçeleri neler olabilir?

Lisans mezunu öğrencilerden Yüksek Lisans noktasında, talep olmadığı için olabilir mi? Ya da toplumsal bir karşılığı olmayacağı gerekçesi ile olabilir mi?

Beşeri bir program olan Psikoloji alanında, hem uzmanlaşmak, hem derinleşebilmek ve hem de toplumsal karşılığı olabilmesi için yüksek Lisans eğitiminin önemli, olduğunu da not edelim.

Peki, TEMATİK bir alanda, Yüksek Öğretim için kurulan, GIDA ve TARIM Vakıf Üniversitesi bünyesinde, PSİKOLOJİ Lisans programı var mıdır?

Hem de, Vakıf Üniversitesi ve özellikle de GIDA ve TARIM alanında, araştırma – geliştirme ve uzmanlaşmayı artırmak adına kurulmuş TEMATİK bir Üniversite de!

Tematik olarak, hem GIDA ve TARIM alanında kurulmuş ve hem de PSİKOLOJİ LİSANS düzeyinde yüksek öğreitim programı olmayan bir Üniversite de, YÜKSEK LİSANS EĞİTİM Programı, nasıl ve kimler vermektedir?

Yoksa, Taşımalı eğitim sistemi, akademisyenler başka üniversitelerden getirilmek ya da taşınmak suretiyle mi, Yüksek lisans eğitimleri yapılmaktadır?

Hem GIDA ve TARIM alanında Tematik bir Vakıf Üniversitesi olarak kurulması ve hem de PSİKOLOJİ LİSANS düzeyinde öğretim programı olmamasına rağmen, YÜKSEK LİSANS EĞİTİMLERİ, 300 ile 500 bin TL arasında, olduğunu da, not edelim!

Peki, Selçuk – NEÜ ve Karatay KTO üniversitelerinde, Lisans düzeyinde Psikoloji öğretimi alan, hem akademik ve hem de sektörde uzmanlaşmayı planlayan ve ekonomik durumu olmayan mezun öğrenciler, yüksek yüksek rakamlara, hem de özel bir üniversite de, YÜksek Lisans programlarına nasıl devam edebilecektir?

Peki, PSİKOLOJİ LİSANS düzeyinde öğretim programı olmayan bir Vakıf üniversitesin de, YÜKSEK LİSANS EĞİTİMİNİ, kimler ya da hangi akademisyenler vermektedir?

Yoksa PSİKOLOJİ Lisans Eğitimi verilen ÜÇ Üniversitede ki ( Selçuk – NEÜ – KARATAY KTO ) Akademisyenler, Vakıf Üniversitesinde ki yüksek yüksek rakamlara Yüksek Lisans programlarına ÜCRETİ muakbil mi, gelmektedir?

PSİKOLOJİ Lisans Eğitimi verilen ÜÇ Üniversitede ki ( Selçuk – NEÜ – KARATAY KTO ) Akademisyenler, mezun öğrencilerini, Yüksek Lisans yapmaları için Tematik Gıda ve Tarım Vakıf Üniversitesine mi yönlendirmektedir? NEDEN acaba?

  • Peki, Ön lisans, Lisans ve Yüksek Lisans öğretimi ne demektir, kabaca izah etmeye çalışalım.

Ön lisans, yükseköğretim de ortaöğretime dayalı en az iki yıllık eğitim programıdır. Lisans öğretiminin ilk kademesini oluşturur ve ortaöğretimin devamı niteliğindedir.

Ön lisans, farklı sektörlere ara insan kaynağı yetiştirmek amacıyla faaliyet gösteren bir eğitim programıdır. Meslek Yüksek Okulları (MYO) ve Yüksekokul adı verilen kurumlarda eğitim verilir.

Lisans eğitimi, akademik bir derecedir. Ortaöğretime dayalı en az sekiz yarı yıllık yükseköğretim programıdır. Lisans alabilmek için bir üniversitenin fakültesinde veya bir bölümünde en az 4 yıllık eğitim almak gerekir.

Lisans eğitimleri, bir Fakülte ve bir üniversiteye bağlı olarak yüksek düzeyde eğitim ve öğretim veren kurumdur. Bilimsel araştırma ve yayınlar yapar. Fakültelere bağlı birimler ve enstitüler bulunur. Fakülte ve yüksekokullarda bilim dalı, sanat dalı, anabilim dalı gibi akademik birimler vardır. Bilim dalı veya sanat dalı, bilim ve sanat alanında eğitim, öğretim, araştırma ve uygulama faaliyetleri yürütür. En küçük akademik birimdir. Anabilim, bir veya birden fazla bilim veya sanat dalını kapsayan akademik birimdir.

Yüksek lisans, Lisans eğitiminin ardından verilen lisansüstü eğitim programı. Lisans öğretimine dayalı eğitim, öğretim ve araştırmanın sonuçlarını ortaya koymak ve alanla ilgili bilimsel yetkinlik kazandırmaktır.

Master olarak da bilinir. Branşta uzmanlaşmayı hedefler. Yüksek öğretim kurumları tarafından yürütülen bir programdır. Bilim uzmanlığı, yüksek mühendislik, yüksek mimarlık, yüksek lisans eğitimi ile kazanılan unvan veya akademik derecedir.

Yüksek lisans eğitimi için 4 yıllık lisans programlarının birinden mezun olmak gerekir. Bazı yüksek lisans programları sadece lisans mezunlarına başvuru şansı tanımaktadır. Yüksek lisans programlarına, Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) ile girilmektedir.

Yüksek lisans mezunları, hem akademik bir derece kazanır ve hem de alanında uzmanlık belgesi alır. Özel sektör ve kamu kurumlarında istihdam edilme şansını artıran önemli bir eğitim programıdır. Yükseköğretim kurumlarındaki akademik kadrolara başvurularda da yüksek lisans mezuniyeti şartı aranmaktadır.

2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayı

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından şehrin turizm vizyonunu şekillendirmek amacıyla, 2025 – 2030 Konya Turizm Master Planı Çalıştayı, gerçekleştirildi.

2025 – 2030 Konya Turizm Master Planı Çalıştayına emeği geçenleri tebrik eder, başarılar dilerim.

2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayında; Konya’nın sahip olduğu kültürel, tarihi ve doğal değerlerin daha etkin tanıtılması, turizmde çeşitliliğin artırılması ve sürdürülebilir politikaların oluşturulması hedeflenmektedir.

2025 – 2030 Konya Turizm Mas­ter Planı Çalıştayına; turizm sektörünün paydaşları, ilgili ka­mu kurumları, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılmıştır.

2025 – 2030 Konya Turizm Mas­ter Planı İnteraktif ça­lıştayda; Konya’nın turizm po­tansiyeli, destinasyon çeşitliliği­ ve sürdürülebilir politikaları masaya yatırılmıştır.

2025 – 2030 Konya Turizm Mas­ter Planı Çalıştayını, Nevşehir Kapadokya Üniversitesinin ANA YÜRÜTÜCÜ konumunda olduğunu, ifade etmeliyim!

Peki, Kapadokya Üniversitesinden 2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayına gelen akademisyen ve diğer katılımcılar, KONYA’NIN kaç ilçesi olduğunu bilebilir mi?

Peki, Kapadokya Üniversitesinden 2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayına gelen akademisyen ve diğer katılımcılar, Zafer’den MEVLANA Müzesine gidebilir mi?

2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayına, Konya’daki BEŞ Üniversitenin TURİZM FAKÜLTESİ, EŞ YÜRÜTÜCÜ konumunda, NEDEN DAVET edilmez?

2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayına, Konya’daki BEŞ Üniversitenin TURİZM FAKÜLTESİ akademisyenleri SEYİRCİ LOCASINDA, İZLEYİCİ olarak mı bulunmaktadır?

Peki, Kapadokya Üniversitesi, TURİZM alanında, Konya’daki BEŞ Üniversitenin TURİZM FAKÜLTESİNDEKİ akademisyenlerden daha etkili ve yetkili midir?

Peki, 2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planının BEŞ Yıllık bütçesi ne kadar?

Konya Kamuoyu, 2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı için ayrılan bütçeyi de, hesap verebilir yönetim çerçevesinde bilgilendirilmesi gerektğini düşünüyorum!

2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planının Tasarruf Tedbirlerine rağmen BEŞ Yıllık güncel rakamlar ile YÜZ ELLİ MİLYON TL bütçesinin olduğu da kulislerde konuşulmaktadır!

Peki, Kapadokya Üniversitesinin TURİZM alanındaki önceki başarı ve etkinlikleri nelerdir?

Mademki, 2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayınnda yürütücü konumunda dahi olamayan, Konya’daki Beş Üniversitenin TURİZM alanında EĞİTİME devam eden FAKÜLTE ve Meslek Yüksek Okulları acil ve ivedi olarak kapatılmalı!

Peki, 2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayına, GÖSTERMELİK ( FİGÜRAN – DOLGU MALZEMESİ ve İZLEYİCİ ) olarak DAVET edilen, Konya’daki Üniversite yöneticileri, NEDEN TEPKİ vermemiştir?

Peki, 2025 – 2030 Konya Turizm Master Planı Calıştayı için şehirdeki Üniversite ve Turizm Fakültesi Akademisyenlerinin uzmanlık ve yetkinliklerine GÜVENMEYEN Şehirdeki Yöneticilere neler demeli?

Mademki Şehirdeki yöneticiler, şehirdeki, üniversite – fakülte ve akademisyenlerin TURİZM alanındaki uzmanlık – yetkinlik ve yeterlilik konusunda ŞÜPHE ve GÜVEN SORUNU mu vardır?

Hepsini toptan KAPATALIM, ülke ekonomisine YÜK olmasın!

2025 – 2030 KONYA Turizm Master Planı Çalıştayı ile ilgili, Sosyal medya paylaşımlarımıza istinaden ilgili kurumdan gelen cevabı yazıyı aşağıda paylaşıyorum!

Kapadokya Üniversitesi , Türkiye Turizm master planını hazırlamış ve bu planı tüm Türkiye’de yaygınlaştırmaya çalıştığı, diğer illerin de master planlarını hazırlamakta olduğu!

Kapadokya Üniversitesi, İllerin master planı Türkiye Turizm master planı ile uyumlu olması açısından aynı odak grup tarafından yapılmasının daha doğru bulunduğu!

Nevşehir Kapadokya Üniversitesi, Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’deki 81 ilin, 2025 – 2030 Turizm Master Planı Çalıştayı için yetkilendirilmiş olduğu!

Konya’daki turizm Fakülteleri de, bu plana destek verdiği, zaman zaman ortak çalışmalarla şehrin turizmine katkı sağlamakta olduğu!

Konya Büyükşehir Belediyesi Turizm mastır planını Türkiye’de ilk uygulayan ve bu anlamda tüm Türkiye örnek olmuş bir şehir olduğu!

Akademisyenler, bu çalışmada, raportör konumunda olduğu, master planı, şehir kendi hazırlamakta olduğu!

Farklı turizm kollarından paydaşlar bir araya gelip Konya’yı turizm alanında nasıl daha ileriye taşıyabiliriz diye yuvarlak masa toplantıları yapıldığı!

Kapadokya Üniversitesi ve farklı üniversiteden akademisyenler bu çalışmaları yönettiği ve Konya’da yapılan programa İzmir ve Antalya’dan akademisyenlerin katılım sağladığı, ifade edilmektedir!.

Şair – Yazar, Hakkı DORUK; Deprem Gerçeği, Beka Meselesi

Şair – Yazar, Hakkı DORUK; 24 Nisan 2025 tarihli, ” AFAD ya da DEPREM Bakanlığı Kurulmalı ” ve 25 Ocak 2024 tarihli, ” Deprem Gerçeği ile Yaşamayı Öğrenmek ” Köşe Yazılarımıza istinaden; Deprem Gerçeği, Beka Meselesi,

Deprem Gerçeği, Beka Meselesi

Ahmet Ünver yazdı, yüreklere dokunan, 

Kahramanmaraş’ta acılar,

 23 Nisan’da korkular. Deprem gerçeği yüzümüzde

yine çığlıklar, Kentsel dönüşüm mü, rantsal mı, bu ne canlar?

Yurdum titrer durur, fay hattı boyunca, 

Kuzey Anadolu’da, Güneydoğu’da her anca. 

Batı Anadolu da dinmez, titrer acıyla,

 Deprem değil bina öldürür, bu ne yazık ki hala.

İhmal ve görmezden gelmek, bedeli çok ağır, 

Maddi manevi hasar, ruhlarda derin bir çağır. 

Gelişmekte olan ülkem, travmalarla boğuşur, 

İstanbul titrerse, baka sorunu oluşur.

Fay nedir, kırılması ne, diri faylar ne demek? 

alanı seçerken, sağlam zemin gerek. 

Alüvyonlu toprağa bina, cana kıymak demek, 

Deprem habercisi sistem, neden gecikmek?

Yapı malzemesi sağlam, teknik depreme dayanıklı,

 Vatandaş eğitilmeli, bilinçler her daim canlı. 

Ülkem deprem kuşağında, bu gerçek unutulmamalı, 

Dere yatağına bina, vicdanlara sızımalı.

İskan verilmeli hakka, yandaşa değil asla, 

Yasa, kanun uygulanmalı, ruhsat verilmeli yasa. 

Hukuki süreç başlasın, ihmalkar memurlara, 

İnsan hayatı ucuz değil, feda edilemez paraya.

TAMP planı devrede, afette koordinasyon,

 Kamu, özel, sivil toplum, tam bir entegrasyon.

 Kaynaklar etkin kullanılsın, can kurtarma olsun, 

Ekonomik kayıp azalsın, hayat normale dönsün.

6 Şubat ve 23 Nisan, dersler alınmalı, 

Ülkemiz bir deprem ülkesi, bu gerçek anlaşılmalı. 

Afet Bakanlığı kurulsun, ya da AFAD güçlensin, 

Hakkı Doruk der ki, geleceğe umut yeşersin.

( HAKKI DORUK  )      

Şair – Yazar Hakkı DORUK; Konya’nın Gözyaşları

Şair – Yazar Hakkı DORUK; Darü’l-Mülk; Selçuklu Sultanları – Hanedan Sergi Sarayı, NEREYE Taşınıyor, KÖŞE YAZIMIZA istinaden kaleme almış olduğu Duygu dolu Şiir.

Konya’nın Gözyaşları

Gönül bağım, kadim şehrim, Konya’mın gözyaşı var,

Selçuklunun izleri silinir, yürekte sızı var.

Darü’l-Mülk, ey ocağım, ey atamın yadigarı, 

Uzaklara sürgün mü şimdi, bu nasıl bir karar?

Sultanların nefesi sinmiş her bir taşına, 

Şimdi yabancı eller dokunur, yanar başıma.

 Bir tarih yok oluyor, göz göre göre, 

Kim susturacak bu feryadı, kim güle güle?

Valilik sarayı, bir zamanlar görkemli, 

Şimdi kaderi belirsiz, ruhu matemli.

 Kent müzesi diyorlar, kimler inanır buna?

Asıl miras gidiyor, kimler ağlar buna?

Ankara’dan, İstanbul’dan buyruklar gelir,

 Tarihin kalbine hançer vurulur, kan sızar. 

Her bir eser bir ruh, her bir tuğla bir can, 

Gurbete düşer mi şimdi, bu nasıl bir vicdan?

AHMET ÜNVER susmaz, haykırır bu yası, 

Duyulsun sesim, titresin bu dünya tası. 

Konya’mın feryadı arşa yükselsin, 

Bu büyük hata, bu vebal, bir gün bitsin!

HAKKI DORUK        11/06/2025

Darü’l-Mülk; Selçuklu Sultanları – Hanedan Sergi Sarayı, NEREYE Taşınıyor?

Bir yıl önce, Konya Valilik Hükümet Konağında, önce tadilat ve daha sonra da, tarihi binanın restorasyonu ve devam eden çalışmalar son aşamasına gelmiştir.

Konya Valilik Makamı, Valilik Hükümet Konağına, tarihi binanın restorasyon çalışmaları akabinde taşınacağı günleri sayarken, tarihi binanın YEREL YÖNETİMLERE bila bedel devir edildiği!

Tarihi Konya Valilik Hükümet Konağının Yerel yönetimlere bila bedel devir edilmesi protokolüne göre, Eski Sanayi ve Karatay Sanayinin Büsan Sanayi bölgesine taşınması akabinde, Valilik Hükümet Konağını, bu bölgeye Yerel yönetimler tarafından yapılacağı!

Daha sonra, eriştiğimiz protokol bilgilerine göre, Yerel yönetimler, sadece ARSA tahsisini yapacağı, Valilik Hükümet Konağını, Valilik kendi Mali imkanları çerçevesinde yapılacağı!

Tarihi Konya Valilik Hükümet Konağının yapılan restorasyon sürecinde, Yerel Yönetimlere devir edildiği ve Yerel yönetimlerin de, tarihi binayı KENT MÜZESİ olması yönünde çalışmalar yürütmekte olduğunu!.

Konya Valilik Makamı, bir yıldan fazladır, İstanbul yolu üzerinde ki; AFAD Konya İL Müdürlüğü binasında bir katı kullanmakta olduğunu da hatırlatmak isterim!

Yerel Yönetimler tarafından, Darü’l-Mülk Sergi Sarayının, VALİLİK MAKAMI, Özel Kalem, Basın birimi ve Vali Yardımcılarından bir tanesinin kullanımı için PROJESİNİN onaylandığı ve TEFRİŞ işlerine de başlanacağı, bir yıl içinde de tamamlanacağını, daha önceki köşe yazılarım da, kaleme almıştım.

Vali Yardımcıları ve Konya Valilik Hizmet birimlerindeki tüm çalışanlar da; Eski Sanayi ve Karatay Sanayi bölgesinde yeni yapılacak Konya Valilik Hükümet Konağı tamamlanıncaya kadar; depreme dayanıklılık raporu olmayan, İller Bankasının eski binasında çalışmalarına devam edecektir!

  • Peki, Darü’l-Mülk Sergi Sarayı ve Selçuklu Sultanları ihya projesi, ne zaman ve hangi tarihte başlamıştır?
  • 2017 yılında, Kültür Bakanlığı, Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından kurtarma arkeolojisi, dijital arkeoloji, endüstriyel arkeoloji, adli bilimler ve heykeltıraşlık kapsamı dâhilinde, Türkiye Selçuklu Sultanları projesi, devlet adamları ve aile bireylerinin pozitif kimliklendirme yöntemi ile bir çalışma başlatılmıştır.

Türkiye Selçuklu Sultanları Projesine; devlet adamları ve aile bireylerinin pozitif kimliklendirme yöntemi ile yapılan çalışmaya, proje aşamasından sergi konumuna gelinceye kadar süreçte, emeği geçenleri, öncelikle teşekkür eder ve tebrik ederim.

Türkiye Selçuklu Sultanları Projesi; bir anlamda, bireyleri hayata döndürmek üzere çalışmalar sürdürülmüş; saltanat ailesinin hastalıkları, yeme içme alışkanlıkları, yaş ortalamaları, boy ve kiloları, yaş ve cinsiyetleri gibi verileri içeren proje, bu bilgiler ışığında yeniden yüzlendirme kapsamında çalışılmıştır.

Türkiye Selçuklu Sultanları Projesinde; biyoloji, kimya, mühendislik, yazılım, tarih, kronoloji, endüstriyel bilimler, güzel sanatlar, adli bilimler, biyoarkeoloji, adli arkeoloji ve osteoarkeoloji dahil olmak üzere disiplinler arası bir yol izlenmiştir.

Türkiye Selçuklu Sultanları Projesinde; Alâeddin Tepesi ve çevresinde başlatılan ve sultanların bedenlerini; pozitif kimliklendirme, morfolojik özelliklerinin tespiti, patolojik kanıtlar ve antropometrik, metrik ve metrik olmayan patolojik unsurlar dışında hassasiyet ilkeli bir şekilde muhafaza edilmiştir.

Türkiye Selçuklu Sultanları Projesinde; yapılan işlemlerin ardından, uygun kefenleme işlemleri yapılarak, tek tek bireylerin isimleri ve tanımları etiketler ile iliştirilmiş. Bütün işlemler bireylere, bireylerin manevi haklarına, mahremiyetlerine, insan haklarına ve milli tarihe saygı, projenin hedeflerindeki öncelikli unsur olmuştur.

Türkiye Selçuklu Sultanları Projesinde; bireylerin metrik özelliklerini tespiti, yaş, boy, vücut ağırlığı, cinsiyetleri, DNA analizleri ve nihayetinde yüz rekonstrüksiyonunun ( yeniden yapılandırma ) sonrasında Sultanlar Türbesindeki bireylere ait 3D kafatası replikalarının oluşturulması da gerçekleştirilmiştir.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay; Konya, 200 yıl boyunca, Türkiye Selçuklu Devletine başkentlik yapan, Türk – İslam tarihinin en önemli şehirlerinden biri olma özelliği taşıdığını! Şehirdeki kadim mirası yaşatmak ve sonraki nesillere aktarmak için Türkiye’nin en büyük ihya projesi, Darü’l-Mülk Sergi Sarayını hayata geçirdiklerini! Darü’l-Mülk kapsamında tarihi şehir merkezinin YİRMİ farklı noktasında kentsel dönüşüm ve restorasyon çalışmaları yürüttüklerini, ifade etmiştir.

Başkan Altay; Darü’l-Mülk Sergi Sarayının Konya’nın tarihi ve kültür hayatı açısından önemli bir eser olduğunu! Yapı içerisinde, Türkiye Selçuklu Devletinin Anadolu’da gerçekleştirdiği dönem savaşlarının resim sanatçıları tarafından yağlı boya çalışmaları ve Anadolu’yu Vatan Kılanlar Resim Sergisinin bulunduğunu da, ifade etmiştir.

Başkan Altay; Darü’l-Mülk Sergi Sarayında, Türkiye Selçuklu Hanedan Sergisinin bulunduğunu; Konya’daki Sultanlar Türbesi, bir arada metfun 12 Sultan naaşıyla Türk tarihinin ilk ve en özel hanedan mezarlığı konumunda olduğunu. Selçuklu sultanlarının daha iyi tanınması amacıyla, vefatlarından yaklaşık SEKİZ ASIR sonra, sultanların bilimsel çalışmalarla yüz ve beden gerçekliklerine uygun olarak silikon heykelleri oluşturduklarını, ifade etmiştir.

Peki, VALİLİK MAKAMI, Vali Yardımcılarından bir tanesi, Özel Kalem ve Basın biriminin kullanımı için Darü’l-Mülk Sergi Sarayı yeniden PROJE ve TEFRİŞ edileceğine göre, Darü’l-Mülk Sergi Sarayında sergilenen Selçuklu Sultanları – Hanedan Sergisi, nerede ve ne zamana kadar sergilenecektir?

Tarihi Konya Valilik Hükümet Konağının YEREL YÖNETİMLERE devir edildiği, YEREL Yönetimler tarafından; yeniden KENT MÜZESİ olarak tefriş edileceği tarihe kadar, Darü’l-Mülk Sergi Sarayında sergilenen tüm ürünler ve Selçuklu Sultanları – Hanedan Sergisinin de, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde, sergileneceği, kulisler de konuşulmaktadır.

Peki, Darü’l-Mülk Sergi Sarayında sergilenen tüm ürünler ve Selçuklu Sultanları – Hanedan Sergisi, İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde, ne zamana kadar sergilenmeye devam edecektir?

Konya KENT MÜZESİNİN proje, yapım – inşaat ve faaliyete geçeceği tarih ve Darü’l-Mülk Sergi Sarayı Selçuklu Sultanları – Hanedan Sergisinin açılış programı belli midir?

Peki, tüm bunlar olurken, TASARRUF TEDBİRLERİNE rağmen, KAMU KAYNAKLARINDAN ne kadar HARCAMA yapılmaktadır?

1 -) 13 Nisan 2025 Tarihli KÖŞE YAZIM; Konya Valilik Hükümet ( YENİ ) Konağı, İNŞAATI, bir Başka BAHARA Kalmış!


https://ahmetunver.com.tr/2025/04/13/konya-valilik-hukumet-konagi-bir-baska-bahara-kalmis/

Konya’daki Üniversite Rektörlerinin BİLİMSEL Karnesi!

Üniversite ve Akademik Camiada, bilimsel bir ÖLÇÜT ve KRİTER olarak kullanılan; “ H-İNDEKS ” ne demektir?

H-İNDEKS; Üniversite – Akademi ve Bilim dünyasında; Akademisyenlerin bilimsel performansını izlemek ve üretkenlik / etkinlik açısından değerlendirmek ve ölçmek için kullanılmakta, olduğu ifade edilmektedir.

H-İNDEKS; bir Akademisyenin, Toplam Yayın Sayısı, Toplam Atıf Sayısı, Yayın Başına Düşen Atıf sayısı ve Nitelikli Yayın Sayısı, kullanılan kriterler ve ölçütler, olduğu ifade edilmektedir.

Türkiye’deki Üniversite Rektörleri arasında; KOÇ Üniversitesi Rektörü, 132 H-İNDEKS Puanı ile İLK SIRADA olduğunu not edelim.

Türkiye’deki Üniversite Rektörleri arasında; ANKARA BİLİM Üniversitesi Rektörü, VERİ YOK – SIFIR, H-İNDEKS Puanı ile SON SIRADA olduğunu da, not edelim.

Selçuk Üniversitesi REKTÖRÜ, Prof. Dr. Hüseyin YILMAZ; 39 H-İNDEKS Puanı ile Türkiye sıralamasında, 14. SIRADA olduğunu!

Selçuk Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’ı, H-İNDEKS Puanı ve Türkiye genelindeki sıralaması için tebrik eder ve başarılarının devamını dilerim.

Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Erol Turan, 14 H-İNDEKS Puanı ile Türkiye sıralamasında, 97. SIRADA olduğunu!

Konya KTO Karatay Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Fevzi Rıfat Ortaç, 11 H-İNDEKS Puanı ile Türkiye sıralamasında, 140. SIRADA olduğunu!

Konya Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Nuri ÇELİK, 9 H-İNDEKS Puanı ile Türkiye sıralamasında, 152. SIRADA olduğunu!

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Cem ZORLU, 3 H-İNDEKS Puanı ile Türkiye sıralamasında, 197. SIRADA olduğunu da, hatırlatmak isterim!

Üniversite – Akademi ve Bilim dünyasında; Yeni bir Doçent akademisyenin H-İNDEKS Puanı, EN AZ 10 olması ve Yeni bir Profesör Akademisyenin de, H-İNDEKS Puanı, EN AZ, 15 olması beklenmektedir.

Üniversite – Akademi ve Bilim dünyasında; ON YILDIR Profesör olarak görev yapmakta olan bir Akademisyenin de, H-İNDEKS Puanı, EN AZ, 25 olması beklenmektedir.

BİLİM yuvası, KONYA TEKNİK Üniversitesi ve Konya Necmettin ERBAKAN Üniversitesi Rektörlerinin H-İNDEKS Puanlarını Konya Kamuoyunun takdirlerine arz ederim.

Üniversite – Akademi ve Bilim dünyasında; Yeni bir Doçent akademisyenin H-İNDEKS Puanı EN AZ 10 olması ve yeni bir Profesör Akademisyenin de, H-İNDEKS Puanı EN AZ 15 olması beklenirken, Konya’daki iki DEVLET Üniversite Rektörlerinin H-İNDEKS puanlarının yeni bir DOÇENT akademisyenin H-İNDEKS puanlarının çok altında olduğunu, hatırlatmak isterim!

H-İNDEKS kriterleri; Toplam Yayın Sayısı, Toplam Atıf Sayısı, Yayın Başına Düşen Atıf sayısı ve Nitelikli Yayın Sayısında sıralamaya dahi giremeyen bir Üniversite Rektörü, yeni DOÇENT ve PROFESÖR atamalarında, kendilerinde olmayan ve bulunmayan, bilimsel kriter ve çalışmaları, talep etmelerine neler demeli?

Üniversite – Akademi ve Bilim dünyasında; ON yıldır Profesör olarak görev yapmakta olan bir akademisyenin H-İNDEKS puanını, EN AZ 25 olması beklenirken, Konya’daki iki DEVLET Üniversite Rektörlerinin H-İNDEKS puanlarını, hem Türkiye genelindeki bilim dünyası, hem Konya bilim camiası ve hem de Konya kamuoyunun takdirlerine sunarım!

Üniversite – Akademi ve Bilim dünyasında; yeni bir Profesör akademisyenin H-İNDEKS puanı EN AZ 15 olması ve On yıllık bir Profesör Akademisyenin de H-İNDEKS puanı da 25 olması beklenirken, Konya’daki iki Devlet Üniversite Rektörlerinin de, H-İNDEKS puanlarının bu ölçüt ve kriterlerin çok altında olmasını nasıl okumak ve değerlendirmek gerekir?