Türkiye ve Konya’nın en BÜYÜK TARIM Kooperatifinde NELER olmaktadır?

2021 yılı Genel Kurul öncesi, Tarım Kooperatif bünyesinde ki şirketlerin şu kadar milyon dolar borcu olduğu! Yasal süreçlerin kapıya dayandığı! Fabrikaların tam kapasite ile çalışmadığı! Fabrikaların satıldığı ya da satılmak üzere olduğu ile ilgili bir dünya tezvirat ve dedikodulara şahit olduk! Peki, Neden?

2024 yılı olağanüstü Genel Kurul öncesi ve akabinde, aynı tezvirat ve dedikodulara tekrardan şahit olduk! Peki, Neden ve Neler olmaktadır? Peki, kim ya da kimler bu tezviratları neden yapmaktadır? Dert ve hedefleri nedir?

2024 yılında yapılan Olağanüstü Genel Kurul sonrası, sürecin başkaca yerlere evirilmekte olduğu da, etkili ve yetkili isimler tarafından ifade edilmektedir? Peki, NEDEN ve NELER olmaktadır?

Türkiye’nin üreten gücü konumundaki kooperatif ve bünyesindeki şirketler, ilk 500 sıralamasından bu durumlara neden ve nasıl düşmektedir? Öncesi ve Sonrası ile birlikte; Kötü yönetim dediğinizi duyar gibiyim!

  • Süreç, başkaca bir duruma – konuma eviriliyor derken, EHLİNE ve EHLİNCE malum olduğunu da, ifade etmeliyim!

Türkiye ve Konya’nızın en büyük TARIM KOOPERATİFİ ve bünyesinde ki şirketlerin güllük gülistanlık ve GÜL BAHÇESİ olmadığını, başkanlık için ADAY olan arkadaşlar ve seçilen yönetim bihaber olabilir mi?

Peki, farz edelim ki, GÜL Bahçesi olmadığından bihaber olduğunuzu kabul edelim! Çözüm ile ilgili bir teklif ya da önerileriniz de mi, yoktur?

Şöyle ifade edelim! Bir hastamız var ve sol kolunda bir hastalık olduğu herkesin malumu! Ehli bir doktora gidiliyor ve acilen sol kol kesilmesi gerekir, aksi halde hastalık tüm vücuda metastaz yapabilir! SOL KOL kesilir!

Bir kaç ay sonra, aynı hasta olan kişinin bu defa SAĞ kolunda bir hastalık nüksediyor! Yine aynı doktora gidiliyor ve doktor tedavi yollarına bakmadan ve araştırmadan hemen acil ve ivedi olarak SAĞ KOLUN da kesilmesi gerektiğine karar veriyor ve SAĞ KOL da kesiliyor!

Aradan biraz zaman geçiyor ve aynı hasta kişinin bu defa Sağ ve Sol bacaklarının da aynı hastalık nüksettiği ve aynı doktor tarafından bu defa sağ ve sol bacaklarının da kesilmesi gerektiği! Aksi halde tüm vücuda metastaz yapacağı ifade ediliyor! Bu defa da SAĞ ve SOL BACAKLAR kesiliyor! Peki, geride yaşamak adına ne kaldı?

Süreç böyle devam edecekse; yarın bu hastanın kalbi veya beyninde de, bir hastalık görülürse, bu defa hastanın KALBİ ve BEYNİ de mi kesilip atılacaktır?! ÇÖZÜM ya da TEDAVİ yolları neden aranmıyor?

Peki, hasta bir kişinin KALBİNİ ve BEYNİNİ söküp attıktan sonra, yaşamak adına geriye ne kalacaktır? Bu kadar eziyete değer mi?

  • Türkiye ve Konya’nın en BÜYÜK TARIM KOOPERATİFİN de yaşananlar mezkur hastadan bir farkı yok gibi! Verimli olmayan, Kar etmeyen fabrikaları kapatalım! Sonra da rahat rahat fildişi kulelerde KEYFİMİZE bakalım, öyle mi?

Beyler! Böyle bir çözümü DOKSAN YAŞINDA ki NENEMİ getirseniz aynısını yapar! Size ne gerek var?

Beyler! Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, İki kazma kürek, iki de ırgat gerek! Ancak, hadi gel yapalım şunu geri desen, Bir Sinan, bir de Süleyman gerek!

Siz bu yola çıkarken, elinizde iki kazma kürek ve ırgat ile mi geldiniz! Yoksa bir SİNAN ve SÜLEYMAN olarak mı geldiniz! Yapmaya mı yoksa YIKMAYA mı? Hangisi?

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ yönetimine; Konya Kamuoyu ve TARIM KOOPERATİFİ üyesi Konya Çiftçisi adına, Kamu adına bir gazeteci olarak, aşağıdaki sorulara cevaplar aramaktadır!

  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; lokomotif fabrikanın güncel BORCU ne kadardır? BORÇ çevrilemez boyutlara mı erişmiştir?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; lokomotif fabrikanın üretmiş olduğu Hurmalı süt ürünlerine, reklam ve görselleri için Ticaret Bakanlığına, ne kadar ceza ödenmiştir? Neden?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki, Enerji firmalarının, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ne kadar BORCU bulunmaktadır? Borcun ödenmediğinden kaynaklı yasal süreç başlatılmış olabilir mi? Neden?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİNE, 2021 yılı Ekim ayında yapılan Genel Kurul ve 2024 yılı Temmuz ayında yapılan olağanüstü Kongre arasında; ON BİN yeni üye, yasal ve mevzuata uygun olarak mı kayıt edilmiştir?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİNE, 2021 yılı Ekim ayında yapılan Genel Kurul ve 2024 yılı Temmuz ayında yapılan olağanüstü Kongre arasında; üyelik kaydı bulunan, YİRMİ BİN eski üye, hangi gerekçelerle ve neden silinmiştir?
  • Peki, Mezkur konuda yasal süreç devam ediyor mu?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; Ham Yağ Fabrikası, hasat döneminde, ayçiçeği alımı neden yapmamıştır?
  • Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ bünyesinde ki; Ham Yağ Fabrikası, önceki yıllarda YÜZ BİN TON Ayçiçeği Alımı yaparken, bu yıl neden ÜÇ BİN TON Ayçiçeği alımı yapmıştır?

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ; lokomotif ürettiği ürünleri, rakip fabrikalar ile finansman ve personel maliyetlerden kaynaklı, ya hiç kar etmeden sattığı ya da zarar ettiği ifade edilmektedir!

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ; önceki yıllarda, siyaset ve siyasilerin müdahalesi ile arpalık ve çiftlik haline getirilen KİT ( Kamu İktisadi Teşebbüsleri ) olduğu gibi birileri adına ARPALIK ve ÇİFTLİK haline mi gelmiştir?

Türkiye ve Konya’nın en büyük TARIM KOOPERATİFİ; aynı ürünleri üreten rakip fabrikalar, bir kişi ile ürettikleri ürünleri, BEŞ veya ON KİŞİ ile neden üretmektedir?

Böyle bir süreç, doğal olarak hem PERSONEL ve hem de FİNANSMAN maliyetlerini şişirmektedir! Kurum gelirleri giderlerini karşılayamaz konuma gelmektedir! Sonra da kurum ZARAR etmekte ya da bilmem şu kadar BORCU var diye konuşuyoruz! Hakkımız var mıdır?

Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı bir Eksendir!

Yeni bir dünya düzeni çerçevesinde; sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel değişimlerin olacağını! Peki, bu değişim nasıl olacaktır? Her doğum tabii ki zor ve sancılı bir sürece gebedir! Aksi halde doğum gerçekleşmez!

Dünya’daki hegemonya değişim sürecinin normal ve sıradan olmasını mı bekliyoruz? Böyle bir şey mümkün olamayacağına göre! Dünya sistematiğine aykırı olduğuna göre!

Dünyada yeni bir jeopolitik eksen oluşmaktadır! Türklere; Tarih ve medeniyetin yüklemiş olduğu sorumluluk gereği; bu eksenin merkez ülkesi Türk Devletidir!

Türkiye; başka eksenlere kaymadan ya da taraf olmadan, Ankara Vizyonu – Stratejisi ve TÜRK Diasporası ekseninde, tarihi Turan – Kızıl Elma ve Nizam-ı Alem yolculuğuna devam edecektir!

Birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi üçüncü bir dünya savaşında olduğumuzu, savaş sonrası kurulacak masa akabinde, yeni bir dünya sistematiği, yeniden teşkil edileceği bir dönemdeyiz!

Mackinder Kara Hâkimiyet Teorisi göre; Dünya, etrafı denizlerle kaplı bir kıtadır! Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları bir bütünlük arz eder ve kalan toprak parçaları, Dünya Adasının uydularıdır!. Bu büyük toprak parçasını heartland olarak nitelendirdiği kalbi ise buzlarla kaplı olan Sibirya’dan başlayıp, Doğu Avrupa’yı da içine alan, İran’a kadar ki bölgedir!

Mackinder, Heartland’ın merkezi Doğu Avrupa Dünya Adasının en önemli yeridir! Merkez bölge olan Doğu Avrupa’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur! Dünyanın en önemli bölgesi, Doğu Avrupa’yı kontrol altına alan iki kuşak; Türkiye, Pakistan, İran, Hindistan, Almanya ve Çin’i de kapsayan Rimland – İç Hilal ve İngiltere, ABD, Kuzey Afrika ve Kanada’yı kapsayan Dış Hilaldir!

Dünyadaki devletleri karacı ve denizci olarak ikiye ayırır! Hâkimiyet kurmak isteyen bir devlet için vurucu asıl güç kara kuvvetleridir! Ancak hem karada ve hem de denizde güçlü olan devlet, en güçlü devlettir, diyor!!

Zbigniew Brzezinski, Soğuk savaş sonrası ABD’nin elde ettiği süper güç konumunu korumak ve sürdürmek için Washington’un nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda öneriler getiriyor!

Amerika’nın çıkarları, Avrasya bölgesinde ortaya çıkabilecek yeni koalisyonlardan yönelebilecek tehditle karşı karşıyadır! Potansiyel olarak en tehlikeli senaryo Çin, Rusya ve İran’ın oluşturacağı bir ortaklık!

Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ise bu senaryoda jeopolitik eksenin diğer önemli unsurlarıdır! Bu ülkelerin Çin, Rusya ve İran koalisyonuna katılması ise Amerikan çıkarları açısından son derece tehlikelidir!

Mackinder, Doğu Avrupa’ya hakim olan Dünyaya hakim olur, diyor! Türkiye, Doğu Avrupa’da hem kara ve hem de deniz kuvvetleri güçlü ve İç Hilal bölgesinin de çok etkili bir ülkesidir!

Türkiye jeopolitik eksende, Orta Doğu, Orta Asya, Kuzey Afrika, Kızıldeniz ve Balkanlar’da tarih, kültür, coğrafya ve devlet aklı ile birlikte, gönül bağları en etkili ülkelerden biridir!

Türkiye, Türk Devlet Aklı nezaretinde, jeopolitik ekseni ve Akdeniz bölgesinde kurulmaya çalışılan, tüm kirli hesap, tuzak ve sinsi planları bozmakta, kendisi ve bölgenin beka, istikbal ve istiklal oyununu kurmaktadır!

Yeni dünya sistematiği, Türk Devletinin jeopolitik ekseninde kurulacaktır! Türk Devletinin bu durumu seyirci locasında izlemesi ve oturması beklenmektedir! Türk Devleti, eksenin ta kendisidir!

Kadim Türk Devlet Aklında tesadüflere yer yoktur! Türk Devleti yeni dünya sistematiğine matuf, Ankara Vizyonu ve Kriterleri çerçevesinde; jeo-politik ekseni ve Türk Dünyası -Türk Keneşi birliğini kurmaktadır!

Dünyanın barış, huzur ve istikrarı adına buna ihtiyaç bulunmaktadır! Aksi halde büyük yıkımlara gebe, nükleer silahların dahi ateşlenebileceği bir üçüncü dünya savaşı dünya devlet ve milletlerinin kapısındadır!.

Büyük ve Güçlü TÜRK Dünyası!

Kıyametin kopacağını bilseniz dahi, elinizdeki fidanı dikiniz, hadisi mucibince, imanın gereği, aksiyoner ve pro-aktif bir konumda her şeye hazırlıklı olmalıyız!

Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahrete çalış, hadisi ne demektir?!
Kurulacak yeni dünya düzeni; sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi değişim ve yansımalarına hazır olmalıyız!

Birileri; yaratılış ve cibilliyetlerinin gereği; insanlığa zarar vermek, modern köle yapmak veya yok etmek için kirli hesap ve sinsi plan peşinde olacaktır!

Aksi halde Türklere Anadolu’yu dar ederler! Orta Asya bozkırlarına göndermek için bekleşenlere fırsat vermiş oluruz!

Türk Milleti ve Devleti, Büyük hesap ve planın sahibine tabidir! Akıl, İzan, Basiret ve Ferasetin gereğini yapacaktır! Hesap ve plan yapanların en hayırlısı elbette ki Sonsuz Kudret ve Hikmet Sahibi Yüce Allah’tır!

  • Akıl ve Basiret sahibi birey, imanın gereği, hayrın içindeki şerri ve şerrin içindeki hayrı aramak, bulmak ve idrak etmek zorundadır! Hayrın içindeki şer ve şerrin içindeki hayır! Aksi halde, Dolapçı Beygiri ya da Mayın Eşeğine döneriz!

Kadim Türk Devlet Aklı kontrolündeki Türk Devleti, tüm küresel kirli ve sinsi plan için karşı planları hazırdır! Hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde de hayır vardır, fakat siz bilemezsiniz hükmünde olduğu gibi!

  • Dünya üzerinde Türkçe konuşan devletler, Kadim Türk Devlet Aklının denetimi ve Türk Devletinin moderatörlüğünde, Türk Birleşik Devletleri olarak, ticaret ve dostluğu geliştirme adımları pekişmeye başlamıştır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri; 20. yüzyılın sonlarında, Türk halkları için kullanılan coğrafi ve kültürel bir kavramdır! Oldukça geniş bir coğrafya ve kültürel alanı kapsayan Türk dünyası, batıda Kosova ve Karadağ, en doğuda Moğolistan yer alır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri; Orta Asya’ya ek olarak Türkiye, Avrupa, Kafkasya, Çin ve Rusya içindeki Türk bölgeleri ile Türk diasporasını kapsar!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri kavramı; bağımsız Türk Cumhuriyetleri, Özerk Türk Cumhuriyetleri ve Türk Topluluklarını kapsamaktadır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri ile eş anlamlı Türkeli kavramı, 19. ve 20. yüzyılın başlarında tüm Türk halkları için kullanılmış, coğrafi ve kültürel bir kavram olarak yer almakta ve Türklerin çoğunlukta yaşamış olduğu bölgeler için kullanılmaktadır!

Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletleri; içindeki ilişkilerin temel yapısı için yol gösterici bir düstur olarak kabul ediliyor!

Orta Asya ile Türkiye arasında ki güçlü bir ilişki ve işbirliğinin 21. Yüzyıldaki siyasi ve güç dengelerini değiştirebileceği ve etkileyeceği aşikârdır!

Hafızasız tarih olmaz ve tarih olmadan gelenek olmaz! Geleneksiz medeniyet olmaz ve medeniyetsiz eğitim olmaz! Eğitim olmadan birey olmaz ve birey olmadan ulus olmaz!

Dünya yeniden saflara, bloklara ve kutuplara bölünürken, yeni bir düzen – denge ve sistem kurulurken; Türkçe Konuşan Ülkeler – Türk Dünyası ya da Türk Birleşik Devletlerinin birbirleri ile işbirliği ve güç birliği; uluslararası görünürlük noktasından manidar olduğunu ifade etmeliyim!

Stratejik Türk Devlet Aklı!.

ABD’li politikacı ve dış işleri eski bakanlarından Henry Kissinger; Eğer savaş tamtamlarını duymuyorsanız, sağırsınız demektir, diyor! İlaveten 3. Dünya Savaşının yakın olduğunu da, ifade ediyordu, ölmeden bir kaç yıl önce!

ABD’li stratejist Zbigniew Brzezinski; Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hakim olur, diyordu!
Tarihin seyri içerisinde, denizlere kıyısı bulunan ülkelerin yükseliş ve düşüş eğrilerinin denizdeki hakimiyetleri ile doğru orantılı olduğunu büyük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa; Denizlere hakim olan cihana hakim olur, diyor!

Zira denizler, taşımacılıkta kestirme ve çok alternatifli güzergahlar sağlamasının yanı sıra, günümüzde petrol ve enerji boru hatlarının geçişinde büyük imkan sağlaması ve teknolojik gelişmelerin de denizlerdeki enerji rezervlerinden yararlanmayı mümkün kılması ile hayati önem arz eden bir ağırlık kazanmış ve stratejik boyutları da derinleşmektedir!

Sanayi devrimi ve seri imalatın gelişimi ile üretimde ihtiyaç duyulan enerji miktarı artmıştır! Günümüze kadar devam eden süreçte, orta çağın takas aracı olan baharat yerini petrol ve diğer enerji unsurlarına bırakmıştır!

19. Yüzyılda enerji ve petrol rezerv coğrafyanın tamamına hâkim Osmanlı İmparatorluğu’nun bölünmesine ve yıkılmasına sebep olmuştur!

Enerji, günümüzde uluslararası ilişkilerde barışın ve savaşın belirleyici bir unsuru olduğu için bulunduğu ülkeler kadar enerjinin taşındığı güzergâhları da, etkin ve güçlü kılmaktadır!

Kuzeyinde Rusya, doğusunda İran ve Hazar havzası, güneyinde Irak gibi önemli hidrokarbon rezervlerine sahip ülkeler ile batısında yer alan tüketim ihtiyacı sanayi ülkelerinin geçiş güzergâhı!

Tüm ticaret güzergahları ve projeleri kavşak merkezindeki Türkiye, jeo-politik ve jeo-stratejik olarak, büyük bir önem ve konum kazanmaktadır!

ABD’li stratejist Zbigniew Brzezinski, Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur, felsefesi ve Avrasya’nın, büyük bir satranç tahtası olduğu varsayımından hareketle, bölgedeki oyuncu ülkeleri, Jeo-politik Mihver ve Jeo-stratejik Oyuncu olarak ikiye ayırır!

Jeo-politik Mihver olan ülkelerin önemlerinin, hassas coğrafi konumlarından kaynaklandığını ve bu konumun önemli bir bölgeye girmek veya çıkmak için o ülkeye özel bir değer kattığına işaret etmektedir!

Bazı durumlarda ise bu konumun ülkelere hayati bir önem kazandırdığına ve konu ülkelerin bazen bir bölge için koruyucu kalkan fonksiyonu bulunduğunu, Türkiye jeopolitik mihver ülke olduğunu, vurgulamaktadır!

Jeo-stratejik oyuncular ise ABD’nin çıkarlarını etkileyebilecek mevcut jeo-politik ortamı değiştirmek için sınırlarının ötesinde güç uygulama veya oyunu etkileme yeteneğine sahip ülkelerdir!

Jeo-stratejik oyuncu olan ülkeler maksatlarına ulaşmak için ABD’nin gücünü tartar, kendi çıkarları ile ABD’nin çıkarlarının örtüşme nispetini belirler ve daha sınırlı olan kendi Avrasya hedeflerini şekillendirir!

Jeopolitik mihver olan Türkiye aynı zamanda Jeo-stratejik oyuncu olarak nitelendirir ancak Jeo-stratejik oyuncu ve Jeo-politik mihver ülkelerin bu durumlarının kalıcı ve sabit olmadıklarını da ifade etmektedir!

Avrasya’ya hakim olan dünyaya hakim olacağına ve Avrasya da büyük bir satranç tahtası olduğuna göre, Avrasya’nın genel özelliklerine şöylece bir bakalım! Avrasya neden çok önemlidir? ABD’li stratejist ve uzmanlar, Avrasya bölgesine neden önem atfediyor?

Avrasya dünyanın en büyük kıtası ve jeo-politik eksen bir coğrafyadır!. Avrasya’ya egemen olan güç, dünyanın en gelişmiş ve ekonomik olarak en üretken üçte ikilik bölgesini kontrol eder! Avrasyayı kontrol eden Afrika’ya da egemen olur!

Dünya nüfusunun % 75’i Avrasya’da yaşamaktadır! Dünyanın fiziki zenginliğinin çoğu bu bölgededir!. Avrasya dünyanın gayrisafi hasılasının %60’ ına ve dünyanın bilinen enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahiptir! ABD’den sonra dünyanın altı büyük ekonomisi ve ABD dışındaki bütün nükleer güçler Avrasya’dadır!

Tüm bu saydığımız nedenlerle Avrasya, dünyanın hegemonya ve küresel üstünlük için sürdürülen gayretlerin satranç tahtasıdır!

Avrasya bölgesine hakim olmakla dünyaya hakim olmayı planlayan küresel güçler, Avrasya’nın anahtarı konumundaki Türkiye’de sürekli olarak, kaos ve kriz üreteceklerini ifade etmekteler! Aksi halde Türk Devletini durduramayacaklarını biliyorlar!

Türkiye tarihin, coğrafyanın ve kültürün kendisine yüklemiş olduğu sorumluluktan kaçamaz! Türkiye, Türk dünyasının en önemli ülkesi, Selçuklu ve Osmanlı Devletinin mirasçısıdır!

Türkiye, kültürler ve coğrafyalar arası bir köprü ve resmi olarak Atlantik bölgesinde, fiilen Avrasyalı bir konumdadır!

Türkiye, Türk Dünyası ve Türk Diasporası çerçevesinde, Büyük ve Güçlü Türkiye olmaya da mahkumdur! Başkaca bir tercihi yoktur! Türkiye gibi tarihi olan bir ülkenin stratejisinin de kendisine özgü olmak mecburiyeti vardır!

Türk Devletinin açık stratejisi ile mahrem stratejisi arasında büyük fark olması gerekir! Herkesin bilmesi gereken açık stratejisi farklı, bazı kurum ve kuruluşların bilmesi gerekenler daha farklı, hiç kimsenin bilmemesi gerekenler ise daha da farklı olmak zorundadır!

Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı kontrol ve denetiminde; Türkiye Yüzyılı ve Devleti ebed müddet devam ilkesi, 2053 ve 2071 vizyonu çerçevesinde; Akdeniz, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve sınırlarımızdaki; küresel kirli oyun, sinsi plan ve hesaplara yönelik; ABD’li stratejist Brzezinski: Türkiye Stratejik Mihver durumundan her an Stratejik Oyuncu konumuna geçebilir, ifadelerinde olduğu gibi Devletin Bekası ve Milletin Birliği adına; Ankara Vizyonu – Ankara Kriterleri ve Türk Devletleri Teşkilatı – Türk Diasporası çerçevesinde; ‘’ Yeni bir Türkiye ve Türk Dünyası Stratejisi ” ile hareket ettiğini düşünüyorum!

    Lider DEVLET Bahçeli ve Oyun Bozan Türk DEVLET Aklı – 2 –

    MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli; TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında, DEM Partili Millet Vekilleri ile tokalaşması ve daha sonra ki süreçte ki açıklamaları, bazıları adına turnusol görevi gördüğünü ifade edebiliriz!.

    Aman Allah’ın! Milliyetçi ve Muhafazakar olduğunu zan ve iddia edenlerin, olayların sibak ve siyakını anlamadan ya da küresel ve bölgesel konjunktürel bir değişim ve dönüşüm kapımıza dayanmışken, bir istihbari bilgi kırıntısı dahi olmadan, yapmış olduğu karşı açıklamalar ya da tekfir boyutundaki sürece neler demeli?!

    Beyler! Kadim Türk Devlet Aklının bölgemizdeki tüm küresel sinsi plan ve kirli hesaplarına karşılık, oyun bozan konumunda olduğunu, hatırlatmak isterim!

    Beyler! Kimler Kimler ile beraber, iç kaleyi çökertmek için kirli plan yapmakta olduğundan hem bihaber olacaksın ve hem de ileri geri konuşacaksın, öyle mi?

    Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı denetimindeki Türkiye Yüzyılı çerçevesinde; tüm küresel sinsi plan ve kirli hesaplara karşılık, re-aksiyoner konumdan, hem oyun kurucu ve hem de pro-aktif duruma geçmek zorunda olduğunu da, hatırlatmak isterim!

    • Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde, Devletin Bekası ve Milletin Birliği adına; Nizam-ı Alem, Turan ve Kızıl Elma ülküsü hedefleri çerçevesinde, bir İRADE ortaya koymaktadır!
    • Küresel – bölgesel ve ülkesi adına, bir PLANI ve STRATEİJİSİ olmayan Devletler, PLANI ve STRATEJİSİ olan Devlet ve Milletlerin KÖLESİ ve KUKLASI olur!
    • ABD eski Dış İşleri Bakanı Henry Kissinger: Amerika iki sebeple güçlüdür! Ülkesindeki vatan hainlerini bulur, öldürür! Diğer ülkelerdeki vatan hainlerini de bulur ve ulusal çıkarları çerçevesinde kullanır, diyor!

    Dünya da; Soğuk Savaş benzeri yeni bir SİSTEM ve DENGE kurulurken, içeride; Kurucu İrade ve Kuvay-i Milliye Ruhunun Devlet yönetim sistematiğine hâkim olduğu ve RESTORASYON süreci akabinde; diriliş ve şahlanışın başlayacağı, yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuzu vurgulamak isterim!

    İnsan ve öncelikle iman ehli bir müminin hayatı; gelişmeler ve olaylar hakkında, hak ve batıl, doğru ve yanlış arasındaki seçimler, tercihler, imtihan ve bu seçimler sonucundaki yaşadıkları ve tepkileri ile çerçevelidir!

    Her seçiş ve seçim, bir vazgeçiş olduğuna göre! Makam – Mevki – İhale – Rant ve Dünyalıklar uğruna; Neleri seçtiğimiz ve nelerden vazgeçtiğimiz, mühimdir!

    Sonsuz Hikmet Sahibi Yüce Allah; Şura Suresi 20. Ayetinde; Her kim ahiret ekinini (hayatını) dilerse onun için ekininde (hayatını) ziyadelik vücuda getiririz ve her kim dünya ekinini (hayatını) dilerse ona da ondan veririz. Onun için ahirette bir nasip yoktur, buyurmaktadır!

    İnsan ve iman ehli mümin zevk, sefa ve sadece dünya hayatını yaşaması için mi yaratılmıştır? Yaratılış, yaşadıklarımız ve imtihan yani tercihler ve seçimlerimiz!

    Mümin için imtihan ve sıkıntı olmadan, dünya hayatının bir anlamı da olmayacaktır! Bir insanın seçimleri, özellikle de doğru kararlar alabilmesi için okuması, araştırması ve akletmesi, emredilmektedir!

    İnsan olmak, İman etmek, Mümin olmak, seçimler yapmak ve imtihan! Aksi halde Sonsuz Yaratıcı; insanı, esfel-i safilin derekesine düşer, buyurmaktadır!

    İman ehli mümine muhatap olarak gelen Kuran-ı Kerim neden Furkan olarak isimlendirilmiştir?
    Furkan kavram olarak; İmanı küfürden, ihlâsı riyadan, tevhidi şirkten, hakkı batıldan, doğruyu eğriden, hayrı şerden, iyiyi kötüden, helali haramdan, temizi habisten ayıran ve gerçekleri açıklayan demektir.

    Kuran ve ilâhî kitapların tamamı furkandır; hakkı batıldan ayırır ve sadece gerçekleri açıklar. İnsanın Furkan yeteneğine sahip olabilmesi, öncelikle de iman ehli bir mümin, muttaki bir kul, her anında akletmesi, haramlardan arınması ve helal üzere bir hayat yaşaması; tefekkür, tezekkür ve tefehhüm sahibi olması gerekir.

    Sonsuz Kudret Sahibi Allah; Ey müminler! Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, Allah sizi Furkan sahibi yapar, size iyi ile kötüyü ayırt edici bir akletme yetisi ve anlayış verir, bu gerçeğin ta kendisidir, buyurmaktadır!

    İman, mümin, imtihan, sabır, hayır ve şer; düşünmek, akletmek, isabetli kararlar verebilmek ve tercihte bulanabilmek noktasında ki; ayetlere bakalım.

    Sonsuz Kudret ve Hikmet Sahibi Yüce Allah, Bakara Suresi 216. ayeti kerimede; Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz, buyurmaktadır!

    Bu ayeti kerime Rabbimizin bizi imtihan ettiğini, belalara sabır ve nimetlere şükür yapıp yapmadığımızı denediğini bildiriyor!

    Sonsuz Kudret ve Hikmet Sahibi Yüce Allah, Ali İmran Suresi 141. ayeti kerimede; Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar. Bu ayette imtihan amacının müminin imanını kuvvetlendirmek, kâfirin ise azabını arttırmak olduğu bildiriliyor, buyurmaktadır!

    Sonsuz Kudret ve Hikmet Sahibi Yüce Allah, Ali İmran Suresi 142. ayeti kerimede; Yoksa siz; Allah, içinizden cihat edenleri imtihan etmeden ve yine sabredenleri de imtihan etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız, buyurmaktadır!

    Sonsuz Kudret ve Hikmet Sahibi Yüce Allah, Ali İmran Suresi 186. ayeti kerimede; And olsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah ’a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar, yapmaya değer ve azmi gerektiren işlerdendir, buyurmaktadır!

    Tüm olay – olgu – gelişme ve açıklamalara, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 14 Mayıs 2023 tarihinde ki Cumhurbaşkanlığı seçimleri akabinde yapmış olduğu; Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir; Öyle gözüküyor! İnşallah Türkiye değişmez, ifadeleri çerçevesinde okuma – muhasebe ve muhakeme yapmanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum!

    1 -) 20 Eylül 2016 tarihli KÖŞE YAZIM; İsmi ile Müsemma bir DEVLET Adamı; BAHÇELİ!

    https://ahmetunver.com.tr/2016/09/20/tam-devlet-adami/

    2 -) 26 Mayıs 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Devlet Herkes ile Görüşür!


    https://ahmetunver.com.tr/2019/05/26/devlet-herkes-ile-gorusur/

    Lider DEVLET Bahçeli ve Oyun Bozan Türk DEVLET Aklı!

    Neymiş Efendim! Devlet, onunla oturur mu? Devlet, bununla görüşür mü? Yok Efendim! Devletin şöyle ağırlığı olmalı! Devletin böyle ağırlığı olmalı! Devlet dediğiniz kurumun bir duruşu olmalı vb. konuşmalara şahit olmaktayız!

    MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli; TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında, DEM Partili Millet Vekilleri ile tokalaşması ve sonra ki süreçte yapmış olduğu açıklamalar, bazı aklı evvel tipler adına, turnusol görevi gördüğünü ifade edebiliriz!

    Aman Allah’ın! Milliyetçi ve Muhafazakar olduğunu zan ve iddia edenlerin, olayların sibak ve siyakını anlamadan ya da konjunktürel bir değişim ve dönüşüm kapımıza dayanmışken, bir istihbarı bilgi kırıntısı dahi olmadan, yapmış olduğu açıklamalar ya da tekfir boyutundaki sürece neler demeli?!

    Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı denetimindeki Türkiye Yüzyılı çerçevesinde; tüm küresel sinsi plan ve kirli hesaplara karşılık, hem OYUN BOZAN ve hem de OYUN KURUCU, hem re-aksiyoner ve hem de pro-aktif duruma geçmek zorunda olduğunu, hatırlatmak isterim!

    • Toplum olarak, okumadığımız ve derinlikli düşünme yeteneğimizi de geliştiremediğimizden dolayı, dünya ve ülkemiz ölçeğinde gelişen olgu ve olaylar hakkında çabuk karar veriyor ve hatalara düşebiliyoruz!

    Kuranın ilk emri oku! Okumak ve düşünmek! Sonra da akletmek ve isabetli kararlar verebilmek! Akıl, bir defa karar verdiği an düşünme ve araştırmaya son vermektedir!

    Bir olgu, olay veya gelişme hakkında karar vermeden önce etraflıca araştırma yapmalı, olayın öncesi ve sonrasını, perde arkasındaki kişisel veya devlet zaviyesindeki gelişmeleri görebilmeliyiz!

    • Aksi halde yanlış kararlar akabinde yanlış ifadelerde bulunabiliriz! Bugün olduğu gibi!

    Sonsuz Kudret sahibi Yüce Allah; Neden akletmiyorsunuz, Çok az düşünüyorsunuz, Ne zaman düşüneceksiniz vb. uyarı ve ikazları, bu çerçevede değerlendirmek gerekir!

    Hz. Peygamber (sav) efendimiz, Müminin ferasetinden sakının buyurmaktadır! Avam ve yığınlar boyutundan olgu – olay ve gelişmelere bakılmaması gerektiğini emretmektedir!

    • Aksi halde, Sürü ve yığın durumundan kurtulamayız! Öncelikle ve özellikle, KUL ve BİREY olamayız!

    Akıl, feraset, basiret, düşünmek sonra doğru ve isabetli tercihte bulunabilmek ve kararlar verebilmek! İnsan ve özellikle de iman ehli Müminler için İMTİHAN zaten bundan ibarettir!

    Toplum olarak birbirimizi bu sebepten çok kolay bir şekilde yargılayabiliyor, tekfir ve kategorize edebiliyor, hatta çabuk yaftalayabiliyoruz! Farkında olmadan İmanı çerçeveden günaha giriyoruz! Dönülmez ve çıkılmaz yollara sapıyoruz!

    Okumadığımız ve düşünmediğimiz gibi okuyan, düşüne tefekkür eden ve araştıran beyinlere de aklımızca kızıyoruz! Peki, Okumak ve araştırmak, tefekkür ve tezekkür etmek ne demektir?

    Hz. Musa ( a.s.) ve Hz. Hızır ( a.s.) Yolculuğunda, yol arkadaşlığının önemi, hayır ve şer konumunda nerede durmamız gerektiğini, acil kararlar verilmemesini, insan beyni bir karar verdiği an düşünme, tezekkür ve tefekkür kabiliyetini de yitireceği zaviyesinden bugünün aciz insanı bizlere ne gibi ibret ve dersler vermektedir.

    • Aksi halde, İmanı konumda, bir kul ve ve mümin olarak büyük hata yapabiliriz!

    Başımıza bir sıkıntı geldiği veya çok istediğimiz bir şey olmadığında, üzülmeyip, Rabbimizin bizim için yaptığı güzel planlar olduğunu düşünmeliyiz!

    Her şeyde vardır bir hayır deyip, Rabbimize tevekkül etmeli, Sonsuz Yüce Kudrete teslim olmalı ve sabretmeliyiz!

    Her hayrın içinde bir şer, Her şerrin içinde bir hayır vardır demeli ve ümidimizi de yitirmemeliyiz.

    • İman ehlince malum olduğu üzere; Mümin, ÜMİT ve KORKU arasındadır!

    İman ve Ümit birlikte yürür! İnkar ehlinde ümit kesinlikle olamaz! Çünkü sıkıntılar ve dünya kalıcı değil, geçicidir. Halbuki olayların ve gelişmelerin bizim bilmediğimiz nice hikmetleri ve arka planları vardır. Bunu ancak Allah (cc) bilir! Bir de ehline malumdur!

    Aciz insana düşen ye’se kapılmadan, vardır bunda bir hayır diyerek Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah’a teslim olmaktır. Böyle yapmadığımız takdirde, hem Allah’a isyan etmiş, hem de kendimize imanı zaviyeden zarar vermiş oluruz!

    Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Akletmeyecek misiniz – Çok az Tefekkür ve Tezekkür ediyorsunuz; emir ve buyruğunda olduğu gibi yaşadığımız tüm olay – olgu – gelişmeler ve tercihlerimiz arasında ki; ŞERRİN içinde ki HAYRI ve HAYRIN içinde ki ŞERRİ; görebilecek, anlayabilecek, yorumlayabilecek ve idrak edebilecek; Basiret, Fehim ve Feraset vermesini dilerim!

    • Aksi halde, Dolapçı Beygiri ve Mayın Eşeği gibi oradan oraya savrulur dururuz! Hata üstüne hata yapar! Hem dünya ve hem de ahiretimizi hüsrana uğratabiliriz!
    • Aman Dikkat! Aman ha Uyanık olalım! Mayınla dolu bir tarla da yürüyebilmek için ya uzman birine ihtiyacınız vardır ya da Mayın Eşeği olmayı tercih edeceğiz! Hangisi?

    Tüm olay – olgu – gelişme ve açıklamalara, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 14 Mayıs 2023 tarihinde ki Cumhurbaşkanlığı seçimleri akabinde yapmış olduğu; Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir; Öyle gözüküyor! İnşallah Türkiye değişmez, ifadeleri çerçevesinde; okuma – muhasebe ve muhakeme yapmanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum!

    1 -) 20 Eylül 2016 tarihli KÖŞE YAZIM; İsmi ile Müsemma bir DEVLET Adamı; BAHÇELİ!

    https://ahmetunver.com.tr/2016/09/20/tam-devlet-adami/

    2 -) 26 Mayıs 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Devlet Herkes ile Görüşür!

    https://ahmetunver.com.tr/2019/05/26/devlet-herkes-ile-gorusur/

    Yeni bir Sistem ve DENGE Nasıl Kurulacak?

    Birinci ve İkinci dünya savaşlarının çıkması için her yolu deneyen ve savaşlardaki taraflara, hem borç para veren, hem de silah satın almalarını sağlayan küresel finans güçleri, paralarına para ve servetlerine servet eklemiştir!

    Dünya insanlarının ölmesi üzerinden kazanmak ve dünyayı da, tarumar etmek! Çünkü kurdukları düzende, iki türlü kazanıyorlar! Yıkıyor kazanıyorlar! Yıktıktan sonra inşa ederken de kazanç elde ediyorlar!

    Ya da şöyle ifade edelim! Adamlar kandan besleniyor, büyüyor ve semiriyor! Savaşları kazandığını zanneden ülkeler ise yüz yıl boyunca küresel finans çevrelerine ülkelerinin savaş borçlarını ödemekle ömürleri geçiyor!

    Ülkelerinin Milli olduğu iddia edilen Merkez bankaları ve para basım işlerini de küresel finans çevrelerine teslim etmek zorunda kalmıştır! Ticaretin ve yatırımın gereği kar etmek ve paraya para kazandırmaktır!

    11 Eylül 2001 tarihinden itibaren Dünya ve özellikle de bölgemiz üzerinden yeni bir dizayn ve sistematik kurulması yönünde operasyonlar yürütüldüğünü ifade etmiştik!

    Arap Baharı da işin sosu olmuştur! Yenidünya düzeni ve sistematiği Suriye’de tıkanmış ve kör düğüme dönüştüğünü de yazılarımızda sürekli olarak vurgulamaya çalışıyoruz!

    Bu süreçte küresel ve emperyalist güçlerin bölgemizde alfabedeki tüm harflerden müteşekkil kurdukları vekalet ordularını unutmamak gerekir!

    Peki, vekalet orduları neden kurulmuştur? Bölgemizde bir dünya savaşı mı var? Ya da bugünler için kontrollü Bölgesel bir SAVAŞ için hazırlık mı yapılmıştır?

    Türk Devlet Aklı ile birlikte, yerli – milli ve bağımsız politikalar üretmeye ve sergilemeye başlayan, 2053 – 2071 vizyonu ve Türk Devleti ebed müddet devam ülküsü ile hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devletine gözdağı vermek ya da söz dinler bir konuma gelmesi talep edilmektir!

    Olmayacağına göre! Olamayacağına göre! Yedi cihet ve cepheden gelmeye devam edecekler!

    • Watson Enstitüsü ile Brown Üniversitesi’nin ortak çalışmasına göre Amerika Birleşik Devletleri 11 Eylül 2001 yılından bu yana dünyanın farklı yerlerindeki savaş ve çatışmalara 6,4 trilyon dolar harcamış!

    Rapora göre söz konusu çatışmalarda 800 bin kişi de hayatını kaybetmiş! Raporda; Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Yemen ve ‘diğer’ kategorisindeki savaşlar da ekleniyor! Savaş veya savaşlar nerede ki? Diğer kategorisine giren savaşlar ne olabilir ki?

    Dünyada bir dünya savaşı veya savaşları mı vardır? Ya da bizim haberimiz mi yoktur? Yoksa bir Dünya ya da Bölgesel Savaş tamtamları için hazırlık mı yapılmaktadır?

    Bölgedeki çıkarları uğruna kurmuş oldukları vekâlet ve vesayet ordularına harcadıkları parayı ve rakamları sadece resmi yoldan ifşa ediyorlar!

    • İkinci Dünya savaşının galipleri ve yarım yüz yıl dünyamızı da savaşsız bir şekilde soğuk savaş DENGE paradigması ile idare eden güçler; Türk Devleti olmadan Orta Doğu, Asya, Afrika ve Avrasya’da adım atamayacaklarını çok iyi bilmektedir!

    Soğuk savaşın bitmesi ile ABD uluslararası sistemde tek süper güç olarak kalmış ve tek kutuplu bir yapıyı zaman geçtikçe diğer ülkelere saldırgan politikaları ile dayatmaya çalışmıştır!

    Yeni kurulacak ya da kurulmakta olan yenidünya düzeni ve uluslararası sistem, çoklu bir denge paradigmasına doğru ilerlemektedir!

    Yeni çoklu denge paradigmasının sıklet ve merkez ülkesi, Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Diasporası ile Türk Devletidir!

    İki bin dört yüz yıllık, kültür, tarih, bilim, medeniyet, coğrafya ve Devlet Aklı, Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Devleti ile birlikte yürümekten başka seçimleri yoktur!

    Yirmi dört milyon kilometre karelik gönül coğrafyasına hâkim, Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Diasporası, Türk Devleti ve Türk Devlet Aklı olmadan hareket edemezler!

    Mesele seksen beş milyon devletin bekası ülküsü çerçevesinde, tek yürek ve tek bilek olabilmektir! İç kale sağlam olursa, dışarıdan gelebilecek her türlü operasyonları bertaraf edebiliriz! Fakat düşman ya da hain içeriden olursa kilit tutmayacaktır!

    Mesele tüm farklılıklarımızı zenginlik kabul etmek ve Coğrafya kaderdir ilkesi çerçevesinde, seksen beş milyon bir ve beraber olabilmektir!

    Payitahtta ( Kadim Başkent Konya ) Entrika Bitmez!

    Geçtiğimiz günlerde, AK Sakallı ihtiyar bir dost ile sohbet ederken, konu; Konya’da dönmekte olan dolaplar, siyasi entrikalar ve ayak oyunlarına geldi dayandı!

    Konya’daki ayak oyunları ve siyasi entrikalar neden bitmiyor? Siyasi entrikalar her daim artarak devam ediyor! Hem de, teşkilat başkanlık seçimleri öncesinde! Peki, NEDEN?

    Huzur ve sükûn şehri olarak tanımlanan Konya’da yaşamakta olduğumuz siyasi entrikaları anlamakta, algılamakta ve yorumlamakta zorlandığımız anlar oluyor!

    Seçim öncesi, seçim dönemleri ve teşkilat başkanlık seçimlerinde, bir başka oluyor, entrikaların şiddeti ve boyutu! Peki, neden acaba?

    Konu, Teşkilat Başkanlıkları olunca! Yerel Sermaye grupları ve yereldeki siyasi güçler, kendilerine yakın bir teşkilat başkanı olması için kulis yapmaya başlamıştır!

    Teşkilat başkanlığı için derin mahfil ve kulislerde, eski vekiller ile birlikte, BEŞ – ALTI kişinin ismi planlı olarak konuşturulmaktadır! Neden acaba?

    Mesele, derin mahfil ve kulislerde, konuşulanlara değil, kimlerin kimleri neden konuşturduklarına odaklanmak gerekir!

    Teşkilat başkanlığı için şehrin derin mahfil ve kulislerinde, konuşturulan isimlere girmek istemem! İsimler ve bu isimler; yerel de, hangi siyasi ekol ve sermaye gruplarına yakın oldukları, ehline ve ehlince malumdur!

    AK Sakallı ihtiyar dostum, bilgi ve tecrübesini konuşturmakta mahir olduğu üzere, cevabı da hemen eklemişti! Yaşanılan şehir Payitaht olduğuna göre! Payitahtta yaşamanın tabii ki bir bedeli olacaktır!

    Entrika zaviyesinden Payitaht ile diğer şehirler, kıyas kabul etmez! Payitahtta kavga, ayak oyunları, saray kavgaları ve entrika hiç bitmez! Payitahttaki saray entrikaları da bitmez! Sürekli olarak bu konulardan neden sızlanıyor ve şikâyet ediyorsunuz, dedi!

    Peki, Entrika ne demektir? Entrika, kelime ve kavram olarak, bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, desise ve hile olarak ifade edebiliriz!

    Entrika, herhangi bir işi bozmak veya sağlamak için girilen her türlü hile, dolap, oyun ve dalavere!

    Peki, bir de işin içine siyaset, rant, güç, iktidar, makam, mevki, çıkar, paylaşım, para ve kadın girerse, entrikanın boyutunu, şiddetini ve artçılarını tarif edilemez!

    Şehirdeki sermaye, güç, çıkar, denge ve paylaşım grupları, teşkilat başkanlığı sürecinde, kendi aday ya da piyonlarını, bir bir siyasi arenaya sürecektir!

    Kimse bulunduğu güç, iktidar ve rantı kaybetmek istemiyor? İktidar, güç ve paradan destek ve kuvvet alanlar; bu durum, konum ve makamlara tapınacaktır!

    Varlıkları ve yaşamaları için ancak ve ancak iktidar olmaları ve gücün ellerinde olması gerekir! Aksi halde bir hiç olduklarını, kendileri de farkındadır!

    Vatandaşa, hizmet ve çalışma dediğinizi de duyar gibiyim! Ne hizmeti! Ne çalışması! Kendilerini bu makama taşıyan ağabeylerine hizmet etmek varken, vatandaş ne ve kim oluyormuş!

    Şehirdeki; sermaye, çıkar, denge, güç ve paylaşım grupları son bir hareketle, teşkilat başkanlığı için her yere saldırmaktadır!

    Dışarıdan kontrol ve denetimleri dışındaki bir Vezir oyuna dâhil olmasın diye her türlü ayak oyunu ve siyasi entrikalara şahit oluyoruz!

    Kimse şehirdeki konum, iktidar, mevzi ve gücünü kaybetmek istemiyor! Çünkü, Güç ve İktidar VAR olmak demektir! Aksi halde bir HİÇ olacaklarını biliyorlar!

    Tarihi kaynakları incelediğimizde, payitahttaki entrika ve ayak oyunlarına karşı, bir şekilde dur diyebilmek ve önlem alabilmek için dönemin sultanı tarafından, baba Sultan-ül Ulema, oğlu Hz. Mevlana ve ailesi Belh’den bu şehre davet edilmiştir!

    Hz. Mevlana, turistik bir seyahat için kadim şehir payitahtta gelmemiştir! Bir misyon ve vazife tamamlaması için Sultan tarafından payitahtta özel olarak davet edilmiştir!

    Bir Diriliş ve Direniş Eri Hz. Mevlana ve tüm kurucu bilgelerin Anadolu ve Balkanların Türk ve İslam olarak mayalanmasına önderlik etmesinin arka planında stratejik Kadim Türk Devlet Aklını görüyoruz!

    Hz Mevlana; Konya, şehir olarak altın bir kâse fakat içinde akrepler dolaşır, tespit ve ifadeleri öylesine söylenmiştir!

    Konya, bir Altın kâse ne demektir? Akrepler neyi ifade etmektedir? Arka planı ve yaşanmışlıkları var mıdır? Bugün için bizim almamız gereken tecrübe ve dersler var mıdır?

    Tarihten ibret ve ders alınmadığı için tekerrür edermiş! Allah, kullarına, öncelikle akıl, basiret ve feraset versin! Daha sonra da şuur, idrak, muhakeme yetisi ve fehimlerimizi artırsın! Âmin!

    Merkez ve Denge Ülke; Türkiye!

    Dünyanın 200 yıllık; Siyasi ve Ekonomik Güç dengesinde; Avrupa – Atlantik bölgesi, başta gelmektedir! Ara dönemlerde diğer bölgelere bazen kaydığına şahit oluyoruz!

    Dünyanın Güç dengesi, dün olduğu gibi bugün de, Avrasya – Asya bölgesine kaymaktadır! İkinci Dünya Savaşı akabinde, Savaşın galibi Güçler, emperyalist sürecin devamı adına kurmuş oldukları; Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Bankası ve NATO vb. örgütler ile hegemonyal güçlerine güç katmıştır!

    Geldiğimiz noktada; Avrupa ülkeleri, artık Dünyayı istedikleri gibi sömüremeyeceklerini anlamıştır! Dünya artık eski Dünya değil. Avrupa da artık eski Avrupa değil! Avrasya, Asya ve Afrika bölge halkları artık uyanmıştır!

    Asya bölgesi; Dünyanın ekonomik, siyasi ve enerji üs merkezi olduğunun idrakine varmıştır! Avrupa – Atlantik güçleri, bu uyanışın önüne geçebilmek ve karşılarında bir Güç olmasını engelleyebilmek adına, vekalet ordular ya da devletler üzerinden, operasyon üzerine operasyon çekmektedir!

    Dünyanın ekonomik güç merkezinin Atlantik’ten Avrasya bölgesine kaydığı ve adı konmamış küresel ve asimetrik bir savaşın yaşandığı zaman diliminde, ateş çemberiyle örülen Avrasya ve Ortadoğu’nun gözde ülkesi Türkiye; tarihi liderliğini, yeniden pekiştirmektedir! Tarihin ve coğrafyanın yüklemiş olduğu sorumluluk, bunu emreder!

    Dünyada, Büyük bir Güç olmaya karar vermiş, bir Türk Devleti var! 500 milyonluk Türk nüfusu ile Türk medeniyetini ve 1,5 milyarlık Müslüman ile de İslam âlemini canlandırmaya, uyandırmaya ve birlik olmaya karar vermiş, bir Türk Devleti var! Gelmeye – çevrelemeye ve kuşatmaya çalışacaklar! Ne yapsalar boş!

    Yeni bir Dünya düzeni kurulur ve haritalar çizilirken; küresel ve emperyalist güçler; paylaşım ve bölüşüm savaşında, mazlum halklar üzerindeki etkilerini eskisi gibi devam ettiremeyeceklerini, anladıkları için çözüm yolları aranmaktadır!

    Bu coğrafyada yaşayan tüm halkların kaderi ve kederi ortaktır! Bu toprakların mazisi ve istikbali müşterektir!

    Suriye, Irak ve Libya’da yaşayan halkların başına gelenler, yarın başka bölgelerde ki halkların, başına gelmeyeceğinin bir garantisi yoktur!

    Daha sonra değil, hemen acilen harekete geçmek ve bölge halkları olarak, bölgenin basrışı – huzuru ve istikrarı adına, birlik olmak vaktidir!

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kurulduğu tarihten itibaren, yönetim kademesindeki; erk ve ekoller arasındaki çatışmalardan kurtulmak zorundadır!

    Aksi halde, Türkiye ve bölge halkları olarak, kaybederiz! Aksi halde, Türkiye ve bölge halkları olarak, Varlık ve Beka sorunu ile karşı karşıya kalırız!

    Horasan Erlerinin Türk ve İslam yurdu kıldığı; Anadolu’yu DAR ederler! Bekleştikleri şekilde, Orta Asya’ya göndermeleri için fırsat vermiş oluruz!

    Dünya ve bölgemizde ki paylaşım ve bölüşüm savaşlarına; Büyük ve Güçlü bir Türkiye, karşılık verebilir ya da DENGE olabilir!

    Bölge halkları ve Türkiye; bölgenin barışı – huzuru – istikrarı ve selameti adına; birlik ve beraberlik halinde olmaktan başkaca bir seçimi yoktur!

    Almanya’da duvarların yıkılması ve Sovyetler Birliğinin dağılma sürecine kadar, dünya sistemi; soğuk savaş olarak bildiğimiz, NATO ve VARŞOVA Paktı çerçevesinde, iki kutuplu bir denge de gelmiştir!

    2020 yılında yaşamış olduğumuz pandemi sürecine kadar ağır aksak da olsa tek kutuplu bir süreç yaşanmıştır! Pandemi ile yeni bir denge ve sistem kurulamayınca, 2022 yılı Şubat ayında, Rusya ve Ukrayna arasında baş gösteren savaş, dünya sistematiğinde, yeni bir düzen ve dengenin yeniden kurulma sürecine girdiğini işaret etmektedir!

    Peki, Hamas ve İsrail arasında ki tek taraflı savaşa da bu çerçeveden bakmak gerekir! Bu savaşların akabinde, nasıl bir sistem ve denge kurulacaktır? Soğuk Savaş sürecinde olduğu gibi çift kutuplu yeni bir denge mi kurulacaktır? Yoksa çok kutuplu mu olacaktır?

    Yeni dengede hangi ülkeler saf dışı kalacaktır? Emperyalist ülkelerden hangileri için yok oluş zilleri çalmaktadır! Yeni dengeye hangi ülkeler dahil olacaktır?

    Kadim Türk Devlet Aklı nezaretinde kurulan Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk Diasporası ile Türk Devleti; çok kutuplu yeni denge ve sistemde, başat aktör olduğunu hatırlatmak isterim!

    Türk Devleti ve Türk Devletleri Teşkilatı olmadan yeni bir DENGE ve SİSTEM kurulamayacaktır!

    Aksi halde bölgemizi, yakmaya ve yıkmaya, insanları da öldürmeye devam edecekler!

    Hegemonyal ve Emperyalist; Güçler ve EKOL Savaşı!

    İnsan olarak, güncel haber ve olaylar arasındaki toz dumandan, gelişmelerin arka planını anlamakta ve yorumlamakta, sebepler ve sonuçlar arasında bağlantılar kurmakta zorlanıyoruz!

    Bölgemiz üzerinde, küresel – emperyalist güçler ve egemen ailelerin, kısa, orta ve uzun vadeli, kirli hesapları ve sinsi çıkarları çerçevesinde, gelişmelere, aksiyon geliştirmekte, pro-aktif davranmakta ya geç kalıyoruz, ya da karar verirken hatalar yapabiliyoruz!

    İnsan beyni olaylar zinciri ve gelişmeler hakkında, bir kere karar verdiği an, tekrardan düşünme melekesini de kaybetmektedir! Bölgemiz üzerinde oynanan yüz yıllık kirli oyuna yönelik, gelişmeler hakkında karar vermeden önce araştırma yapmak zorundayız!

    Aksi halde bölge halkları olarak bir yüz yılı daha kaybedebiliriz! Bölge halkları olarak, bu aziz vatan uğruna düşen şehitlerimizin hatırası hürmetine, yeniden bir hata daha yapma lüksümüz olamaz!

    Yüz yıl önce, Osmanlı İmparatorluğunun hakim olduğu bölgelerdeki zenginlikleri, sanayi devriminden kaynaklı eksiklikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda, küresel – emperyalist güçler ve egemen aileler, kirli bir oyun ve sinsi plan yapmıştır!

    Sykes – Picot; Osmanlı Devletinin parçalanması sürecinde, Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Küçük Asya Anlaşması olarak bilinir.

    16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan, daha sonradan Rusya’nın devreden çıkarıldığı, Türkiye’nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli bir paylaşım antlaşmasıdır.

    1915’te Arabistan Yarımadasını ele geçiren İngiltere, Türkiye’ye karşı ayaklanan Mekkeli Şerif Hüseyin’i destekleyerek, Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı, uydu ve kontrol altında Arap devletçikleri kurmayı planlamıştır!

    Osmanlı kara parçasındaki zenginlikleri, kendi aralarında yapmış oldukları anlaşmaya rağmen, bir başka güç ile paylaşmayı sindiremeyen dönemin küresel – emperyalist güçleri, anlaşmanın diğer üyesi Rusya’da devrim için ayrıca bir plan ve hesap içindedir!

    1917 yılında Rusya’da dışarıdan destekli, bir devrim olmuş ve iktidar el değiştirmiştir!

    1917 devriminden sonra Rusya, Sykes – Picot anlaşmasındaki halklarından vazgeçmiş, Lenin gizli olan anlaşmayı Dünya kamuoyuna açıklamıştır.

    Anlaşmanın gizli maddeleri ortaya çıktıktan sonra Osmanlı Devleti, olası bir bölünmenin sonucunda asıl hedefin Büyük Arap Devletini kurmak olmadığını, İngiliz ve Fransızların yönetimlerinin egemen olacağı çok sayıda küçük devletçikler kurulacağını anlatmaya çalıştıysa da, Arap Halkları ve önderlerini ikna edememiştir.

    İkinci Dünya savaşı dönemine kabaca baktığımızda, dünyayı paylaşım noktasında, karşımıza başka küresel güçler çıkmaktadır!

    Birinci Dünya savaşında paylaşım konumunda İngiltere ve Fransa, 2. Dünya savaşında ise ABD ve Rusya’yı görüyoruz!

    İkinci Dünya savaşı döneminde Nazi Almanya’sına karşı birleşen ABD ve Rusya, Avrupa’yı ikiye bölerek dünyayı parsellenmiştir!

    • Peki, bugün bir farkı var mıdır? Yoksa daha fazlası mı? Avrupa, küresel ve emperyalist iddialarından vazgeçinceye kadar, savaş ve ekonomik baskı devam edecek ve tamamen denetim ve kontrol altına alınacaktır!
    • Peki, böyle bir dönemeçte Türk Devleti neler yapmaktadır?

    Dünya, 1945 – 1989 arasında yaşanan SOĞUK SAVAŞ dönemlerinde olduğu gibi bugün de yeniden bölünüyor, parselleniyor ya da dizayn edilmektedir!

    Dün, ABD NATO’yu kuruyor, Rusya da Varşova Paktı ile misilleme yapıyor!

    Bugüne baktığımızda, bir farkı da yoktur! Tez ve Antitez ya da ZIT KUTUP KARDEŞLİĞİ anlaşmalı bir şekilde devam etmektedir! Sentez, dünyanın Soğuk Savaş benzeri yeni bir sistem ve dengeye kavuşması!

    Dünyamızı parselleyen ve paylaşan küresel – emperyalist güçler ve egemen aileler, karşılarında ve paylaşım masasında, bir başka bölgesel gücü istemiyor!

    Paylaşım masasında olmak için bağımsız politikalar geliştirmeye çalışan devletler, vekalet orduları üzerinden asimetrik savaş teknikleri ile engellenmeye, bertaraf edilmeye, yıpratılmaya veya zarar verilmeye çalışılmaktadır!

    Türkiye; içeride devlet, millet, ana muhalefet ve muhalefeti ile birlikte devletin bekası ve milletin birliği adına, bir ve beraber olduğumuz müddetçe, egemen aileler ve küresel – emperyalist güçler, bölgemizdeki kirli oyun ve sinsi planlarına erişemeyecekler!

    Dün paylaşımda anlaşan küresel güçler, bugün kavga etmektedir! Dün,, dünyamızı paylaşım noktasındaki sayıları bir iki olan küresel – emperyalist güçler ve egemen aile sayısı artmış, pastadan alacakları, almayı planladıkları payları da küçülmektedir!

    Bugün yaşamakta olduğumuz, fillerin tepişmesinden kaynaklı ve çimlerin de ezilmesinin tek sebebi, paylaşım konusundaki paya razı olmamaktır!

    • Peki, Türk Devleti, dün, paylaşım masasında paylaşılan durumunda iken, bugün nerede ve hangi konumdadır?
    • Küresel ve emperyalist güçlerin dünya ve bölgemizdeki, hegemonyal – emperyalist konum ve tahtları sallanmaktadır!

    Koridor savaşları dediğinizi duyar gibiyim! Tüm bu yaşadıklarımızı sadece koridor savaşlarına indirgemek eksik olacaktır! Tabii ki tüm ticaret koridorlarına, kimin hakim olacağı ya da kontrol edeceğinin büyük bir etkisi vardır!