BASIN & MEDYA ve SİVİL TOPLUM; SATIN Alınabilir mi?

Basın & Medya, TV Programcıları ve gazeteciler, sanatçılar, yazar çizerler, halkı şekillendirdiği için denetimde tutulmalı, diyor, küresel ve emperyalist güçler!

Alaycı KUŞ; duyduğu her sesi taklit ( 22 KUŞ Türü ) yeteneğine sahip bir kuş türü!

Amerikan istihbaratı, Soğuk Savaş dönemi ve halen, Alaycı Kuş adını verdiği gazetecileri, Ulusal Çıkarları çerçevesinde, kullanmaktadır!

Peki, Alaycı Kuş, operasyonu halen devam ediyor mu?! Alaycı Kuşlar ile halk, ikna edilmeye çalışılır!

Peki, Ulusal ve Yerel Basın & Medya sektöründe, Gazeteci kimlik altında, Küresel Güçlerin Alaycı Kuşlarını tanıyabilir miyiz?

Ya da Yerel çerçevede, Basın & Medya sektöründe, Gazeteci kimlik altında, PARAYI Verenin düdüğü çaldığı – çaldırdığı, Alaycı KUŞ sayısı ne kadardır?

Peki, Küresel güçler ve işbirlikçilerinin yerel basın medya sektöründe kullandığı ALAYCI KUŞLAR, kim ya da kimler olabilir?

Basın & Medya ve Sivil toplum; vatandaşın talep ve önerilerini aşağıdan yukarıya doğru oluşturulması yolu ile yönetime iletilmesi anlamına gelmektedir! Peki, realite böyle midir?!

Basın & Medya ve Sivil toplum; hangi küresel güçler veya büyük devletler tarafından finanse edilmekte, fonlanmakta veya yönlendirilmektedir?! Acaba, neden?!

  • Devlet ve milletin ali menfaatleri çerçevesinde; yerel, yerli ve milli bir duruş sergileyen basın &medya ve sivil toplum örgütlerini tenzih ederiz!

Basın & Medya ve Sivil toplum dernekleri; küresel güçler ve büyük devletler tarafından neden ve nasıl desteklenmekte ve yönlendirilmekte, olduğu, ehlince malumdur!

İnsanlar arasındaki bilgi alışverişi ve haberleşme olayına iletişim diyoruz! Bilgi alışverişi için kullandıkları araçlara da iletişim ve kitle iletişim araçları denir!

İnsanlar, çevrelerindeki olayları takip etmek ve yeni bilgiler edinmek, haberdar olabilmek için iletişim ve kitle iletişim araçlarını kullanır! Teknolojinin gelişmesi ile iletişim ve kitle iletişim tabii ki kolay bir hale gelmiştir!

Kamuoyu, iletişim ve kitle iletişim araçları vasıtası ile tüm gelişmeleri izler! Hükümet ve devlet politikaları ve ülkenin karşı karşıya olduğu iç ve dış sorunlar hakkında bilgi sahibi olur! Ancak haberlere erişim imkânı tabii ki tek başına yeterli değildir!

Bir haber oluşurken, bazılarının ön plana çıkarılması veya bazılarının gözlerden kaçırılması, bazı bilgilerin saklanması veya görmezden gelinmesi, haberin kurgulanması, haberin edit ve re-dakte edilirken bunları yapan kişilerin, politik, sosyal, siyasi, demografik, ekonomik ve kültürel ilgileri eşik bekçiliği faaliyetleri arasında sayılır!

Eşik bekçileri; Editör, yazı işleri personeli ve yayıncılar, haberin yazım ve sunumu ile ilgili yaptıkları seçimlerle kamuoyunda gerçekliğin şekillenmesi ve kamuoyu oluşmasında çok önemli bir etkiye sahiptir!

Eşik bekçileri, medya tüketicisi kamuoyunu istenilen veya istedikleri yönde harekete geçirmek veya yönlendirmek için kimi zaman aşırı uç yöntemlere başvurduğuna şahit oluruz!

Haber medyasında içerik üreten insanların kişilik özellikleri, haberin oluşturulmasında önemli bir süzgeç işlevi görmektedir!

  • Medya çalışanlarının kültürü ve yetiştikleri coğrafya, ait oldukları din, mezhep ve etnik köken, aldıkları eğitim ve cinsiyetleri, mesleki tecrübe ve kişisel yetenekleri, olayların siyak ve sibakını idrak dereceleri, mensubiyet ve meşrep gibi öznellikler haberin toplanmasından, haberin dokusu ve haberin kamuoyuna sunumuna kadar etki etmektedir!
  • Küresel güçlerin, ulusal ve yerelde ki kullanışlı işbirlikçi taşeron basın & medya çalışanları ya da tipi bizden fakat çipleri dışarıda olan; ALAYCI KUŞLAR, bu milletin soysal dokusu ve birliğini bozabilmek adına, her bir köşesi ve kademesinde cirit atmaktadır!
  • Basın & medya ve Sivil toplum Örgütlerini; küresel işbirlikçilerin yancısı – taşeronu – borazanı ve yerli – milli olmak üzere iki sınıfta toplayabiliriz!
  • Şimdi diyeceksiniz ki medyanın yancısı ve yalancısı olduğu gibi yerli görünümlü yabancısı ve taşeronu da var mıdır? Bazıları göbekten bağlı! Bazıları da ekonomik olarak! Bazı çalışanlar ise ikbal beklentisi zaviyesinden duygusal olarak bağlı!
  • Para, kadın, güç, makam ve mevki insanlar için motive eden bir etken olduğuna göre! Peki, Yerel ve Ulusal Basın & Medya çalışanlarının MOTİVASYONU nedir?

Allah; kimseyi, dünyalık üç – beş kuruş ve geçici makamlar uğruna; Aziz DEVLET ve Asil MİLLETE, HAİNLİK ve İHANET konumuna düşürmesin! İHANETİN bedeli; bu dünya da ve öbür tarafta, ehline malumdur!

Konya Valilik ve B. Şehir Belediye Binası Yapılıyormuş!..

2024 yılı Aralık ayı içinde; ülkemizde SEKSEN BİR Vilayet, her vilayetin bir Valisi ve Valilik Hükümet Konağı olduğunu, ifade eden bir yazı kale almıştım!

  • Peki, Türkiye’de, Seksen bir Vilayet olmasına rağmen, Valilik Hükümet Konağı olmayan İl, var mıdır?
  • Peki, Türkiye’de, Otuz Büyük Şehir Belediyesinden Belediye Hizmet binası olmayan Büyük Şehir, var mıdır?

Böyle bir soru mu olur dediğinizi de, duyar gibiyim!

  • Hem de, iktidar partisine, kurulduğu tarihten itibaren en yüksek desteği esirgemeyen ve oy veren bir il olduğunu söylesem!

Konya Valilik Hükümet Konağının bir yıl kadar önce, ihalesi yapılmak suretiyle, TADİLAT işleri başlamıştır! Daha sonra TADİLAT, Tarihi binanın RESTORASYONU olarak değiştirilmiş ve süreç biraz daha uzamıştır!

  • Peki, geldiğimiz noktada, Konya Valilik Hükümet Konağında ki; Tarihi binanın Restorasyonu ve Valilik Hizmet birimlerinin taşınma süreci, ne durumdadır?
  • Konya Kamuoyu ve tüm KAMU Kurumları, bu yaz, Tarihi Binaya, Konya Valilik Hizmet birimlerinin taşınacağını beklemektedir!
  • Peki, Konya Kamuoyu ve Konya’daki tüm Kamu kurum ve kuruluşları, eksik bilgiden kaynaklı boş hayal mi kurmaktadır?
  • Bakanlık, Konya Büyük Şehir Belediyesi ve Konya Valilik makamı ile yapılan protokol çerçevesinde, Tarihi binanın KENT MÜZESİ olması için YEREL yönetimlere devir edildiği, Eski Sanayi ve Karatay Sanayi bölgesinde, yirmi bin metrekarelik bir alana, Valilik Hükümet Konağı ve Valilik hizmet birimlerinin de, yerel yönetimler tarafından yapılacağı, ifade edilmektedir!

Almış olduğumuz kulis çerçevesinde, Tarihi Konya Valilik Hükümet Konağının Yerel Yönetimlere devir edildiği ve Tarihi binaya da, KENT MÜZESİ yapılması konusunda çalışmalar yürütülmekte olduğunu, daha önceden, kaleme almıştım!

Konya Valilik hizmet birimlerindeki çalışanlar, İller Bankasının eski binasında çalışmalarına devam ettiklerini fakat binanın depreme dayanıklılık raporu olmadığından kaynaklı, tedirgin oldukları, ifade edilmektedir!

Konya Valilik hizmet birimlerindeki çalışanlar, Konya Merkezinde farklı yerlerde olmasından, Tarihi Hükümet Konağındaki Restorasyon sürecinin bitmesi akabinde, hizmetlerin aksamadan devam edebilmesi adına, tarihi binaya taşınacakları günü dört gözle bekledikleri, ifade edilmektedir!

  • Geçtiğimiz günlerde; Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay; Konya Büyük Şehir Belediye Binası ve Konya Valilik Hükümet Konağı, Eski Sanayi ve Karatay Sanayi bölgesinde inşa edileceğini duyurmuştur!

Başkan Altay; Konya Valilik Hükmet Konağı ve Büyükşehir Belediyesinin aynı kompleks içinde yer alacağını; proje ile belediye hizmetleri daha geniş bir alanda, daha verimli sunulacağını ve şehrin yönetim merkezi daha modern bir alana taşınacak, diyor!

  • Peki, Konya Valilik Hükümet Konağı ve Konya Büyükşehir Belediyesi, tek bir çatı altında, ( ademi merkeziyet gibi mi ) bir araya gelecek, derken! Tek bir bina kompleksi şeklinde, sağ taraf VALİLİK ve Sol tarafı da, Belediye şeklinde mi planlanmaktadır?
  • Eski Sanayi ve Karatay Sanayi bölgesinde, inşa edilecek, Konya Valilik Hükümet Konağı ve Büyükşehir Belediyesi, NE ZAMAN hizmete geçmesi planlanmaktadır?
  • Tasarruf Tedbirleri kapsamında; Konya Valilik Hükümet Konağı ve Büyükşehir Belediyesi Hizmet binası İNŞAATI; iyimser ihtimal, DÖRT veya BEŞ yıl süreceği tahmin edilmektedir!
  • Eski Sanayi ve Karatay Sanayi bölgesinde, esnafın taşınması, arsa – dükkan sahipleri ile anlaşma ve inşaatının da DÖRT – BEŞ sene süreceği varsayımından hareket ile TARİHİ KONYA VALİLİK HÜKÜMET KONAĞI restorasyon akabinde, Valilik hizmet birimleri tarihi binaya taşınabilir!
  • Konya Valilik Makamı, İstanbul yolu üzerinde YİKOP binasında olmasından kaynaklı, Eski Sanayi ve Karatay Sanayi Bölgesinde İnşaat devam ederken, Şehir Merkezinde DAR-ÜL MÜLK Sergi Sarayında ki bir Kat tefriş edilmek suretiyle, sadece Sayın Vali Beyin kullanması da planlanmaktadır!
  • Peki, Valilik hizmet birimleri, birim müdürleri ve Vali yardımcılarının da aynı bina da olmadığı bir durumda, Sayın Vali, hangi işe yetişebilir ya da hangi işleri zamanında bitirebilir?

Konya Büyük Şehir Belediyesi çalışanları; farklı yerlerde hizmet vermekten ve özellikle de, SGK eski bina ve Askeri Hastane binalarının hem eski ve hem de, Deprem Raporu olmadığından kaynaklı, tedirgin bir durumda oldukları da,  ifade edilmektedir!

1 -) 14 Ocak 2025 tarihli KÖŞE YAZIM; Konya Valilik Hükümet Konağı; Nereye ve Ne Zaman Taşınacak?

https://ahmetunver.com.tr/2025/01/14/konya-valilik-hukumet-konagi-nereye-ve-ne-zaman-tasinacak/

2 -) 8 Şubat 2025 tarihli KÖŞE YAZIM; Yerelde DEVLET’E AYAR Vermek!

MSRMUN’25 Konferansı Düzenlendi!

Geçtiğimiz günlerde, Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi uhdesinde, Konya Büyükşehir Belediyesi ve Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi dekanlığının destekleri ile Model Birleşmiş Milletler – MUN ( Model United Nations ) konferansı düzenlenmiştir!

MUN (Model United Nations) MSRMUN’25 Konferansa; yurtdışından ( Bosna Hersek ) 4 öğrenci, 15 farklı şehrin 18 farklı okulundan 120 öğrenci, Konya’dan farklı okullardan 140 okuldan toplamda 264 delege öğrenci ve 50 danışman öğretmen katılım sağlamıştır!

Katılımcılar, üç gün boyunca bir araya gelerek günümüz dünyasında yaşanan küresel sorunlar üzerine tartışmalar ve bu sorunlara çözüm önerileri sunmaları, diplomasi yeteneklerini geliştirmeleri hedeflenmektedir!

MUN (Model United Nations) Etkinlik süresince, sekretarya ve organizasyon ekibi, MSRMUN’25’in başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için yoğun bir çalışma yürütmüş ve katılımcılara unutulmaz bir deneyim sunmak için gerekenleri de yapmıştır! Emeği geçenlere teşekkür ederim!

  • Model Birleşmiş Milletler (Model United Nations) eğitim kurumlarının öğrenci delegeler çıkararak belli ülkeleri ve Birleşmiş Milletler kurumlarını temsil ettikleri eğitsel bir simülasyondur!

MUN (Model United Nations) eleştirel düşünme, takım çalışması ve liderlik yeteneklerine ek olarak katılımcıların araştırma, konuşma, tartışma ve yazma becerilerini kullanmalarını ister ve geliştirir!

Programda, öğrencilerin ilgisini çekmek ve onların güncel dünya meseleleri hakkında daha derin bir anlayış geliştirmelerine izin vermek amaçlanmaktadır! Genelde konferans, panel, çalıştay veya forum usulüyle yürütülen toplantıları içerir!

MUN (Model United Nations) topluluğu üye öğrenciler, aktif olarak MUN konferanslarına hazırlanırken, kendi bünyesinde, konferans düzenlemektedir. Bu süreçte topluluk okul içi ve okul dışında çeşitli etkinliklere dahil olarak akademik İngilizce konuşma, dinleme ve yazma yeteneklerini geliştirmektedir!

Genel kültür ve kişisel gelişim anlamında gelişen topluluk üyesi öğrenciler, kimi zaman uluslararası boyutlara ulaşan konferanslarda üniversite sonrası hayatları için network oluşturma şansı elde etmektedir!

  • Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Ahmet Erol; MSRMUN’25 Genç zihinlerin dünyaya dair fikirler üreteceği ve seslerini duyuracağı anlamlı bir buluşma olduğunu! Öğrencilerimizin dünya sorunlarına duyarlılık kazanmaları, analitik düşünme ve problem çözme yeteneklerini geliştirmeleri için bu tür etkinlikler, büyük önem taşıdığını! MSRMUN’25’in gençlerimizin gelecekteki liderlik yeteneklerine katkı sağlayacağına inandığını, vurgulamıştır!

Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi; Konya İmam Hatip Lisesi bünyesinde, Konya Valiliğinin teklifi üzerine, Milli Eğitim Bakanlığının 18.07.1990 tarihli ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü onayı ile İngilizce yabancı dil ağırlıklı olarak eğitim ve öğretime başlamıştır.

1995 – 1996 öğretim yılında, Anadolu İmam Hatip Lisesi Derneğince yaptırılan Selçuklu Anadolu İmam Hatip Lisesi binasına taşınmış, 2016 – 2017 eğitim ve öğretim yılında, Fen ve Sosyal Proje Anadolu İmam Hatip Lisesine dönüştürülmüştür!

İletişim Başkanlığı, DAHA ADİL bir DÜNYA, Paneli!.

1999 yılında, ABD’yi ziyaret eden dönemin Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı Ecevit’e, ABD Başkanı Cinton; Sayın Ecevit: Kafkaslardan Balkanlara, Afrika’dan Ortadoğu ve Orta Asya’ya kadar muazzam geniş bir yelpazede muhteşem bir Yumuşak Gücünüz var! Gelin birlikte güçlerimizi birleştirelim, diyordu!

Bölgemizde ve özellikle ülkemizde yaşadığımız ekonomik kaos ve siyasi türbülansı, anlayabilmek ve yorumlayabilmek için Küresel iki EKOL ve GÜÇ arasında, yeni bir DENGE çerçevesinde, ikinci Dünya Savaşı devam ederken ve akabinde kendi aralarında yapmış oldukları konferansları, gizli görüşmeleri ve anlaşmaları dikkatli okumak ve algılamak gerekir!

Bugün, Küresel iki EKOL ve GÜÇ arasında, Dünyanın Barış ve Huzuru, SOĞUK SAVAŞ benzeri Yeni bir DENGE adına, yeniden; sınırlar – konferanslar ve anlaşmalar silsilesine şahit olmaktadır!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı; ” Stratcom Public Forum ” etkinliği kapsamında; Avusturya, İsviçre, Macaristan, Hollanda, Almanya, İngiltere, Polonya, Belçika, Fransa, İtalya’nın başkenti Roma’da gerçekleştirilen ve toplamda YİRMİ ülkede, ” Daha Adil Bir Dünya Mümkün ” temalı, panel düzenlemektedir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun; dünyada; adalet, kapsayıcılık ve eşitlik ilkelerine dayalı bir düzenin mümkün olduğuna inandıklarını ve bu vizyonu kararlılıkla savunduklarını! Türkiye’nin uluslararası alandaki vizyonunu daha geniş kitlelerle buluşturmayı! Çok taraflılık ilkesinin zemin kaybettiği ve uluslararası örgütlerin bu sorunlara etkili çözümler bulma kapasitesinin giderek daha fazla sorgulandığı!

  • Dünya; insanlığını etkileyen küresel sorunların çözümünde önemli bir yol ayrımında bulunmaktadır!
  • Dünya; Birleşmiş Milletlerin Meşruiyet ve kapsayıcılık eksiklikleri, barış ve güvenlik sağlama konusundaki temel misyonunu zayıflattığı bir dönemden geçmektedir!

Altun; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın; Dünya beşten büyüktür, ifadeleri, uluslararası sistemin adalet temelinde yeniden inşa edilmesi gerektiğini! Birleşmiş Milletlerin reforme edilerek daha kapsayıcı, şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya kavuşması gerektiğine dair uluslararası farkındalığın artmasına önemli katkı sağlamakta, olduğunu!

Altun; sadece küresel boyutlara ulaşan sorunların değil aynı zamanda çözümlerin de konuşulması hedeflendiği! ” Daha Adil Bir Dünya Mümkün ” teması altında, küresel adalet ve eşitlik temelinde, kapsayıcı bir uluslararası sistem inşa etme yolundaki önerileri gündeme taşıdıklarını! Devletler, sivil toplum kuruluşları, medya ve düşünce kuruluşları arasında daha güçlü bir diyaloğun kurulması ve sürdürülmesinin temellerini atıyoruz, değerlendirmelerde bulunmuştur!

  • 2023 yılı Haziran aynın son günlerinde, Paris’te, Dünya finans sistematiği çerçevesinde, ‘Daha adil’ yeni bir finansal sistem çağrısı, zirvesi yapılmıştır!

Daha adil yeni bir finansal sistem çağrısı zirvesine; Uluslararası örgüt başkanları ve Afrika ülkelerinden devlet başkanları, katılım sağladı!

‘Daha adil’ yeni bir finansal sistem çağrısı, zirvesi; BM’nin sponsor olduğu iklim zirveleri çerçevesinde bir toplantı olmadığı! G7, G20 veya herhangi bir uluslararası veya bölgesel kuruluş gibi bir çerçeve içinde bir toplantı, olmadığı!

‘Daha adil’ yeni bir finansal sistem çağrısı zirve; Uluslararası finansal sistemi dikkatli bir şekilde yeniden şekillendirme ihtiyacının hissedilmesi! İklim değişikliği ve onun yol açtığı felaketlerle başa çıkma konusuna odaklanmaktadır!

‘Daha adil’ yeni bir finansal sistem çağrısı zirve; gelişmekte olan ülkelerde yoksullukla mücadeleden vazgeçilmemesi! Bu nedenle, iki önceliği birlikte gerçekleştirmek için daha fazla fona ihtiyaç duyulduğu!

Fransa Cumhurbaşkanı Macron; derinleşen bölünmelere, çevresel kırılganlığa, Kovid pandemisinin sonuçlarına, dağınık ekonomik aktivitenin yeniden canlanmasına, Ukrayna’daki savaşa ve küresel finansal sistemdeki istikrarsızlığa işaret ederek! Uluslararası finansal yapının başarısızlığını, Dünya Bankası ve uygulamalarını tamamen ahlaksız hale gelmiş, olarak tanımladığı! Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası kurumların performansını kontrol eden kuralları kınamaktan çekinmediği, karamsar bir tablosunu çizmiştir!

Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab; Ulus Devletler bizim gündemimize uymak zorunda! BÜYÜK SIFIRLAMA gündemine uymayan Ulus Devletler; her alanda çok büyük sorunlar ile karşı karşıya kalır! BÜYÜK SIFIRLAMA ile Devletler yönetimlerini de, bize devretmeli ya da Paydaş demokrasi, vurgusunu yapmaktadır!

Dünya da, SOĞUK SAVAŞ benzeri, ÇOK KUTUPLU Yeni bir DENGE – SİSTEM ve DÜZEN kurmak adına; konferans – panel ve arama çalışmalarının olduğu bir dönemde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; Önümüzde yepyeni bir dünya var! Dünya aşırı sağa kayıyor, ırkçı siyasetler ve “aşırı sağcı demagoglar” yükseliyor! Demokrasiler geriliyor, otoriterlik artıyor! Böyle bir gidişatta, Türkiye dünyaya iyi gelebilecek yeni bir çözüm sunabilir! Avrupa Birliği’ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara, içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye, Türkiye’nin tam üyeliği kurtarabilir, ifade ve vurgularının, ” Daha Adil Bir Dünya Mümkün ” mottosu çerçevesinde, dikkate değer olduğunu düşünüyorum!

Rahmet – Mağfiret ve Kurtuluş Ayı; RAMAZAN!

On bir ayın sultanı Ramazan; başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu da, iman ve teslimiyet ehli için cehennem azabından kurtuluş ayıdır! HOŞ geldin Ya Şehri Ramazan!

Rahmete, mağfirete ve cehennem azabından kurtulan kullarından olabilmek ümidiyle!

On bir ayın sultanı Ramazan; tefekkür ve tezekkür ayıdır! Hayatın her anında Kuran ile yaşamayı, tezekkür ve tefekkür halinde olmayı gerektirir!

Aksi halde dünya hayatı, insan için sadece bir yarıştan ibarettir! Mal biriktirme, mal yığma ve sayma, makam, mevki, iktidar ve güç rekabeti – yarışı!

On bir ayın sultanı Ramazan; paylaşım, ikram ve infak ayıdır! Paylaşmanın, ikramın, infakın, sevginin, huzurun, birlik ve beraberliğin tesisine imkân verir!

On bir ayın sultanı Ramazan, sadece aç kalmak ve sadece ibadet mevsimi de değildir!

Ramazan; eşrefi mahlukat olarak yaratılan insanın özüne dönme, kendimi ve çevresini fark etme, Yüce Allah’ın kudreti, lütfu ve inayeti karşısında insanın aciz olduğunun farkında olması gereken fırsatlar sunmaktadır!

On bir ayın sultanı Ramazan, tefekkür ve tezekkür ayıdır! Tefekkür kulun, hayret makamında olması demektir! Kul, aklının kavrayamadığı ilâhî sır ve hikmetler karşısında şaşırıp kalması ve istiğrak haline bürünmesidir!

İnsanın yaratılış safhaları, vücudundaki muhteşem sistemler; çevremizdeki bitkiler, hayvanlar, yeryüzü, gökyüzü, atmosfer, bunlarla temin edilen son derece hassas çevre dengesi!

On bir ayın sultanı Ramazan; Hayatın hızına dur diyebilmek ve yavaşlatabilmek, biraz SUKUNET ve Yavaşlama demektir!

On bir ayın sultanı Ramazan ayında iman ehlinde bir sükûnet hali olmaktadır! On bir ay canla başla koşturulan dünyalık işler yavaşlatılır! Bu ayda inananlara, dinlenin ve çevrenizde ki insanlara neler olup bittiğini anlamaya, anlamlandırmaya ve tefekkür durumunda kalın, mesajı vermektedir!

On bir ayın sultanı Ramazan; hayatın sadece işten, yarıştan, rekabetten, güçlü olmak, güçlü görünmek, makam, mevki ve iktidar yarışından ibaret olmadığını hatırlatmaktadır!

Hayat, sadece iş – güç değildir! Hayat, sadece koşturmaca değildir! Hayat, başka insanlarla yarış ve rekabet değildir! Hayat; makam, mevki, iktidar ve güç yarışı da değildir!

Hayat, fıtrata uygun şekilde, İNSAN olabilmek ve İnsan kalabilmek yarışıdır! Aksi halde zaten esfel-i safilin derekesini boylayacaktır!

Bu Ramazan ve her Ramazanı, son Ramazan ayı olduğunu idrak edebilmeyi!

On bir Ayın Sultanı Ramazanı, son Ramazan ayımız olarak idrak edebilmeyi, her bir manası ile huzur ve huşu içinde idrak ettiği, rahmetinden ve bereketinden ziyadesi ile müstefit olduğu kullarından olabilmeyi! Daha nice Ramazan ve Bayramlara, Sağlıklı bir şekilde erişebilmeyi, Yüce Allah nasip eylesin.

Rahmet, Mağfiret, Bereket, Paylaşma, Sükûnet, İnfak ve Cehennemden Kurtuluş Ayı, Ramazan Şerifimiz Mübarek olsun.

Hem dünya da ve hem de ukba’da kurtuluşa eren, BAYRAM eden kullarından olabilmek ümidiyle!

PART TİME, Rektörlük yapılan bir Üniversite’de, NELER OLUR?

Kafir – Küffar; kavram olarak, Hakikat ve Gerçekler, ortaya çıkmasın ve başkaları da duymasın diye üzerini örten kişi, demektir!

HAKİKAT ve GERÇEKLERİN bir gün ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır! Ne zamana ve nereye kadar, Hakikat ve Gerçeklerin üzerini öretebilir ya da SAKLAYABİLİRSİNİZ?

Mutlaka ama mutlaka bir gün, GERÇEKLER ve HAKİKAT, kendisini haykıracaktır! Hem de; Saklamaya, örtmeye, kapatmaya ve gizlemeye çalışanlara rağmen!

Geçtiğimiz günlerde, Konya’daki bir Devlet Üniversitesinde, hem de bir yüksek öğretim kurumunda, istenmeyen bir olaya şahit olduk! Ümit ederiz ki; böyle olaylar bir daha yaşanmasın!

Peki, yaşanmış bir olayı, birileri, neden basite indirgemeye çalışıyor? Hem de sıradan bir AŞK ya da PLATONİK AŞIK hikayesi gibi! Hadi Oradan! Birileri, Aklımız ile Alay eder gibi!

Peki, Üniversite’de, bu vb. başkaca olaylar olmakta mıdır? Başkaca olaylar, Üniversite ve Fakülte yönetimleri tarafından, saklanmış, gizlenmiş ya da üzeri örtülmüş olabilir mi?!

  • 2024 yılı Aralık Ayının son günlerinde; Konya’daki bir Devlet Üniversitesinde, bir Araştırma Görevlisi, genç akademisyenin vefatı, üniversite camiasını yasa boğmuştur! Allah Rahmet eylesin!
  • Üniversite Yönetimi; resmi sosyal medya hesabından yayımladığı taziye mesajında; Üniversitemiz, Araştırma Görevlisi … vefat etmiştir! Merhumeye Allah’tan rahmet; kederli ailesine, mesai arkadaşlarına ve yakınlarına baş sağlığı dileriz!

Peki, Araştırma Görevlisi, neden ve nasıl vefat etmiştir? Kayıtlara, eski sevgili bilmem neyi olarak mı geçirilmiştir?!

Araştırma Görevlisine, Fakülte yönetimi tarafından, mobbing ya da başkaca insan ONUR ve HAYSİYETİNE yakışmayacak, tutum ve tavır sergileyen olmuş mudur?

Peki, hayatının baharında bir araştırma görevlisine, İnsan, ONUR ve HAYSİYETİNİ kırıcı ve rencide edici bir şekilde, hayata küsecek boyutta, MOBBİNG uygulanmış olabilir mi?!

  • Üniversitelerde isimlerinin başında kocaman kocaman unvan yazan beyler, araştırma görevlilerine, bir ERGEN edası ile efelenmekte midir?
  • Peki, ERGEN edasında ki ZALİMLERDEN, yasa ve yönetmeliklerin geçersiz olduğu kurumlarda, ezilmekten – aşağılanmaktan, yok sayılmaktan, insan onur ve haysiyetine, hakarete maruz kalmaktan kim ya da kimler koruyacaktır?
  • Yoksa üniversitelerde ki; tüm KUZULAR, KURTLARA mı teslim edilmiştir? KURT, KUZULARI yemek için mutlaka bir bahane üretecektir!

Üniversite Yönetimi gereğini neden yapmamıştır? Konuyu neden soruşturmaya gerek görmeden, üzerini örtmüş ya da kapatmıştır?

  • Burada da, eski sevgili hikaye ve uydurmacası ile dosya tozlu raflarda yerini mi almıştır? Peki, üzeri örtülen, kapatılan ya da tozlu raflara kaldırılan başkaca sansasyonel olaylar var mıdır?

Hayatının baharında bir genç, kayıtlara geçecek boyutta sağlık ve psikolojik sorunu olmamasına rağmen, neden, kutsal cana … ?

  • Üniversite bünyesinde, ETİK Değerler ve Ahlaka mugayir, vuku bulan ve kamuoyuna yansımayan – yansıtılmayan ve yönetim tarafından üzeri örtülen, hayata küstürülen – mağdur edilen öğrenci ve araştırma görevlileri, var mıdır?
  • Üniversite bünyesinde, ETİK Değerler ve Ahlaka mugayir vuku bulan ve kamuoyuna yansımayan – yansıtılmayan ve yönetim tarafından üzeri örtülen, daha başkaca sansasyonel olaylar, var mıdır? Peki, NEDEN?

Mesela, Yüksek Lisans TEZ çalışması, çalınan ve başka bir isim ile YÖK sisteme yüklenen ve mağdur edilen öğrenciler, var mıdır?

  • Ne zamana ve nereye kadar, ZULUM ve pislikleri örtmeye, kapatmaya ve gizlemeye devam edeceksiniz?
  • BEYLER! Zulüm ile ABAD olamazsınız! KAFİR olmak ile de bir yere varamazsınız!

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; SORUNLAR – PİSLİKLER – ZULÜMLER; HALININ altına süpürülmeye devam edecektir!

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Yönetim; Fakültelerde, NELER olduğu ya da NELER döndüğünden HABERDAR olabilir mi?

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Fakülte yönetimleri, kafasına göre, DÖNER SERMAYE alabilmek için BÖLÜM veya BİRİM kuracaktır!

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Fakülte yönetimleri, kafasına göre, DÖNER SERMAYE alabilmek için UZMANLIK ALANI olmamasına rağmen, DANIŞMANLIK veya PSİKOTERAPİ nam altında her şeyi yapacaktır!

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Fakülte yönetimleri; babasının ÇİFTLİĞİ ya da babalarından MİRAS gibi yönetmeye devam edecektir!

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Fakülte Yönetimleri, kurumda bir MAFYA düzeni kuracak, öğrenci ve diğer çalışanlara da, DEREBEYİ gibi davranacaktır!

PART TİME / Yarı Zamanlı, REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Yönetim ÜÇ MAYMUNU oynamak suretiyle; isminin başında kocaman kocaman unvan bulunan, ehliyetsiz – liyakatsiz ve kifayetsiz muhteris; ERGEN tavırlar sergileyen beylerin Zulüm ve Pisliklerinden bihaber bir durumda olacaktır!

1 -) 20 Şubat 2025 tarihli KÖŞE YAZIM; Platonik AŞK mı?! Gerçeklerin Üstünü SONSUZA Kadar Kapatamazsınız!

https://ahmetunver.com.tr/2025/02/20/gerceklerin-ustunu-sonsuza-kadar-kapatamazsiniz/

2 -) 1 Ağustos 2024 tarihli KÖŞE YAZIM; Bir Üniversiteye REKTÖR Olmak!

https://ahmetunver.com.tr/2024/08/01/bir-universiteye-rektor-olmak/

3 -) 25 Ağustos 2024 tarihli KÖŞE YAZIM; Bir Üniversiteye, Nasıl bir Kişi REKTÖR Olarak Atanmamalı?

https://ahmetunver.com.tr/2024/08/25/bir-universiteye-nasil-bir-kisi-rektor-olarak-atanmamali/

Platonik AŞK mı?! Gerçeklerin Üstünü SONSUZA Kadar Kapatamazsınız!

Geçtiğimiz günlerde, Konya’daki bir Devlet Üniversitesinde, hem de bir eğitim yuvasında, istenmeyen bir olaya şahit olduk! Allah korusun! Böyle olaylar bir daha yaşanmasın!

Böyle olaylar bir daha yaşanmasın derken, insan denilen varlığa verilen AKIL ve VİCDANI, HAYR yolunda kullanabilirse! ŞER için, KÖTÜLÜK için, HARAM DÜNYALIKLAR peşinde koşmakla kullanırsa, her şey olabilir!

Devletini, Milletini ve Devletin Kurumlarını seven, Devlet ve Millet için çalışan herkesi takdir eden; duyarlı bir vatandaş, İletişim Uzmanı ve Gazeteci olarak, aşağıdaki sorularımıza, KAMUOYU adına, etkili ve yetkili makamlardan cevap isteme hakkımız olduğunu, düşünüyorum!

Konya’daki Üniversiteler; Ulusal bazda, ya Cinayet ya da AŞK Haberleri ile GÜNDEM olmaktadır! NEDEN?

Konya’daki Üniversitelerin, Ulusal bazda; Araştırma – Geliştirme ve BİLİME katkılarından dolayı bir HABERİ duyan, var mıdır?

Akademisyen olmanın gereğini yapan, Devlet ve Millet adına; araştırma – geliştirme ve bilime katkısı veren, her bireyi takdir ederiz!

Konya’daki Üniversiteler; Ulusal da, CİNAYET ile gündeme gelmesinden kaynaklı, Üniversitenin MARKA DEĞERİ ve MARKA İTİBARI nerelerdedir?!

Üniversite Yönetimlerinin bu konuda bir derdi ve kaygısı var mıdır? Yoksa FİL DİŞİ KULELERDE, günlerini gün etmek, daha ÇOK PARA Kazanmak, DÖNER SERMAYE almak ve dedikodu üretmek peşindeler mi?

PART TİME / YARI ZAMANLI REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; SORUNLAR, HALININ altına ne zamana kadar süpürülebilir?

PART TİME / YARI ZAMANLI bir REKTÖRLÜK yapılan bir Üniversite de; Yönetim; Fakültelerde, NELER olduğu ya da NELER döndürüldüğünden HABERDAR olabilir mi?

PART TİME / YARI ZAMANLI REKTÖRÜLÜK yapılan bir Üniversite de; FAKÜLTE Yönetimleri, babalarının Çiftliği gibi bir MAFYA düzeni kuracak ve DEREBEYİ gibi davranacaktır!

PART TİME / YARI ZAMANLI bir Üniversite Rektörü; Fakülte Dekan ve Birim Müdürleri ile hangi konuları ve ne kadar sıklıkla istişare edebilir?

Peki, Üniversite Yönetimi ile İstişare edilmeyen ve konuşulmayan sorunlar, YIĞILMAK ya da HALININ altına süpürülmek suretiyle ne hale gelecektir?

PART TİME / YARI ZAMANLI bir Üniversite Rektörü ile Fakülte Dekan ve Birim Müdürleri, kurumsal ya da kişisel konuları GÖRÜŞMEYE Vakit bulabilir mi?

PART TİME/ YARI ZAMANLI bir Üniversite Rektörü; Cumhurbaşkanı ve YÖK onayı olmadan DEKANLIK kurabilir mi? Kurabilirse, Fakülte Yönetimleri de, DÖNER SERMAYE alabilmek için BÖLÜM ya da BİRİM kuracaktır!

DÖNER SERMAYE alabilmek için izinsiz BÖLÜM kurmayı talep eden Fakülte Yönetimi, eski yönetim tarafından RED cevabı almasına rağmen, yeni yönetim, bu konuları NEDEN görmezden gelmiştir?

Peki, Kurumlar; kurumların başına atanmış; MÜDÜR – DEKAN ya da REKTÖR’ÜN babasının ÇİFTLİĞİ ya da babalarından MİRAS gibi yönetirse, kurumda NELER olur?

YÖNETİCİ; Kurum içinde, bir OLAY olmadan, iç istihbarı Bilgi ve Öngörü ile ÖNLEM ve TEDBİR alan kişi demektir! Önlem ve TEDBİR alınmaz ise doğal olarak, kişisel ya da başkaca PATLAMA olacaktır!

Basiretli bir YÖNETİCİ ve LİDER; kurumda büyük bir OLAY olduktan sonra olay mahalline koşan kişi değildir! Olaylar, çözülemez bir raddeye gelmeden önce, Önlem ve Tedbir alan birey demektir!

Bugün öğrenci akademisyen arasında! Yarın da, dün olduğu gibi Akademisyen ve Akademisyen arasında böyle olaylar vuku bulabilir mi? Sadece soruyorum!

Peki, Üniversiteler de; Akademisyenler; Ülke ve Şehirlerin kalkınması adına; Araştırma – Geliştirme ve BİLİM üretmeye zaman bulamayınca, RAYTİNG bol FİLM mi üretiyor?

Bir Üniversite REKTÖRÜ; istenmeyen ve yaşanmış bir OLAY ile ilgili olarak; HAKİKAT – GERÇEKLER ortaya çıkmasın ve yazılmasın diye, BASIN – MEDYA kurumlarını neden arar?

  • HAKİKAT ve GERÇEKLERİN bir Gün ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır! Ne zamana kadar Gerçeklerin üzerini öretebilir ya da SAKLAYABİLİRSİNİZ?

Peki, yaşanmış olan bir olayı, birileri, neden basite indirgemeye çalışıyor? Neymiş Efendim! Sıradan bir AŞK ya da PLATONİK AŞIK hikayesiymiş! Hadi Oradan!

Neymiş Efendim! Sıradan bir AŞK ve Platonik AŞK hikayesiymiş! Hem de karşılığı olmayan, olma ihtimali dahi sıfırın altında, Akademisyen ve Öğrenci arasında, öyle mi?!

  • Peki, sıradan bir AŞK ya da PLATONİK bir AŞK hikayesinden dem vuruluyorsa; MAŞUK, yıllarca, AŞIKINA, Uzmanlık alanı olmamasına rağmen; RUHSATSIZ ve YETKİSİZ bir şekilde; DEKAN bilgisi dahilinde, hem PARA karşılığı ve hem de devletin vermiş olduğu MAKAM Odasında; NEDEN, PSİKO TERAPİ yapmıştır!
  • MAŞUK, Fakülte Yönetiminim izni ve bilgisi çerçevesinde; AŞIKINI, kurtarmaya mı çalışmıştır? Yoksa PARASNI söğüşlemeye mi çalışmıştır? Hangisi?
  • Bir İnsan, bir akademisyen ve bir yönetici olarak, yıllarca PARA karşılığında, DEKAN Bilgisi dahilinde, PSİKO TERAPİ yapılmasına, olaydan bir kaç gün önce; AŞIK MAŞUKUNA psikolojik olarak ZOR durumda olduğu ve yalvarmasına rağmen, NEDEN duymazdan gelinmiş ve muhatap alınmamıştır?
  • Bir İnsan ve bir öğrenciye, yıllarca PARA Karşılığında PSİKO TERAPİ yapılmasına rağmen; son dönemde, Fakülte Yönetimi tarafından; YOK SAYILMAYA, GÖRMEZDEN Gelinmeye, Aşağılanmaya ve Ötelenmeye, NEDEN çalışılmıştır?
  • Peki, MAŞUK, DEKAN bilgisi dahilinde, PARA Karşılığında, PsikoTerapi nam altında, kendisine PLATONİK AŞIK ettiği, başkaca öğrenciler ya da kurbanlar da, var mıdır?

Olay gümbür gümbür üzerlerine doğru gelmekte olduğunu fark eden Fakülte Yönetimi, Dekanlık odasına NEDEN saklanmış ve kapıları da kilitlemiştir? Orada bulunan diğer çalışma arkadaşlarını neden ateşin ortasında bırakmıştır?

  • Peki, PART TİME / YARI ZAMANLI bir Üniversite Rektörü ve Yönetimi olarak, herkesi ve BASINI susturduğunu, etkilediğinizi ve YALAN – YANLIŞ ve YANLI bilgi ile de yönlendirdiğinizi kabul edelim!
  • Maşeri Vicdanı da susturabilecek misiniz? ANNE, Vicdanını ne yapacaksınız?! ONU da susturacak ya da SATIN alabilecek misiniz?

1 -) 4 Ağustos 2024 tarihli KÖŞE YAZIM; Bir Üniversiteye REKTÖR Olmak!

Münih Güvenlik Konferansı!.

Münih Güvenlik Konferansı; 1963’ten beri, her yıl Şubat ayında, Almanya’nın Bavyera eyaletindeki Münih’te, uluslararası güvenlik politikaları üzerine, düzenlenmektedir!

Eski adıyla Münih Güvenlik Politikaları Konferansı olarak adlandırılan bu konferansın sloganı: Diyalog Yolu ile Barış!

  • Peki, bugün gelinen noktada, Dünya Halklarına; Diyalog Yolu ile Barış ve Huzur gelecek midir?!

Münih Güvenlik Konferansı, uluslararası güvenlik politikası karar alıcılarının görüş alışverişinde bulunmaları için en önemli bağımsız tartışma alanı FORUM hâline gelmiştir.

Her yıl, dünya çapında 70’den fazla ülkeden yaklaşık 350 üst düzey lider ve yönetici, mevcut ve gelecekteki güvenlik sorunları üzerine yoğun bir tartışmaya katılmak üzere bir araya gelmektedir!

Katılımcılar arasında devlet ve hükûmet başkanları, uluslararası kuruluşların liderleri, bakanlar, milletvekilleri, silahlı kuvvetlerin üst düzey temsilcileri, bilim insanları, sivil toplum üyeleri ve iş dünyası ve medyanın üst düzey temsilcileri yer almaktadır.

ABD Başkan Yardımcısı Vance: Münih Güvenlik Konferansı kürsüsünü Avrupalı müttefiklerine “demokrasi dersi” vermek için kullandığı! Konuşması dinleyiciler tarafından “sıra dışı” olarak nitelendirildiği! Kürsüde bulunduğu yaklaşık 20 dakika boyunca Avrupa demokrasisini eleştirdiği! Washington – Kiev – Moskova hattında son dönemde hızlanan barış müzakerelerine ise değinmediği!

ABD Başkan Yardımcısı Vance: Rusya veya Çin olmadığını ve Tehdit içeriden geliyor! Romanya’da seçimlerin iptal edilmesini gösterdiği! Romanya’da mahkeme, Rusya’nın seçimlere müdahale ettiği şüphesiyle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu iptal ettiği!

ABD Başkan Yardımcısı Vance: Eğer kendi seçmeninizden korkuyorsanız, Amerika’nın sizin için yapabileceği bir şey olmadığı! Washington’da artık yeni bir ‘şerif var” ifadelerini kullandığı! Avrupa’nın kendi güvenliğine daha fazla yatırım yapması gerektiği! Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ve populist sol Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) partilerinin etkinliğe katılımlarının yasaklanmasını; Görüşlerine katılmasanız da en azından fikirlerini duymalısınız, diyerek eleştirdiği!

  • Peki, ABD Başkan Yardımcısı Vance’in Münih Güvenlik Konferansında ki mezkur konuşması ile Avrupa’yı Avrupa Birliğini; BÖLMEYE – PARÇALAMAYA ve DAĞITMAYA yönelik bir hamle olarak okumak, doğru olabilir mi?!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; ABD Başkan Yardımcısı Vance’in 61. Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmaya tepki gösterdiği! Vance’in iki gün önce Münih yakınlarındaki nasyonal sosyalizm dönemindeki Dachau toplama kampını ziyaret ettiği! Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupa ile ABD arasında gerilim devam ettiği, Demokrasimizin nasıl devam edeceğine kendimiz karar veririz, diyor!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; Rusya – Ukrayna savaşının hızlı bir şekilde sona ermesi gerektiğini! Sınırları zorla değiştirmek isteyen herkes barış düzenimize balta vurduğunu! Sınırlar güç kullanılarak kaydırılmaması gerektiği! Bu ilke herkes için her zaman her yerde geçerli olması gerektiği! Rusya’nın zaferi ya da Ukrayna’nın çöküşü barış getirmeyecek, aksine Avrupa’da barışı ve istikrarı daha da tehlikeye atacaktır, diyor!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; dikte edilmiş bir barışı hiçbir zaman desteklemeyeceklerini, Avrupa ve ABD’nin güvenliğinin birbirinden ayrılmasına yol açacak herhangi bir çözümü de kabul etmeyeceklerini, ifade etti!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; Avrupa’nın gelecekte barış içinde yaşayabilmesi için savunma harcamalarını artırması gerektiği, NATO’nun mevcut yüzde 2’lik hedefinin üzerindeki tüm savunma yatırımları için Avrupa Birliği (AB) İstikrar Mekanizmasında bir istisna getirilmesini önerdiği! Avrupa’da barış ve güvenliğin risk altında olduğu için Almanya’nın bunu yapmaya hazır olduğunu, sözlerine eklemiştir!

Fransa Dışişleri Bakanı Jean – Noel Barrot; Münih’teki konferansta 3 prensibi bir kez daha dile getireceğini; 1-) ifade özgürlüğü Avrupa’da güvence altında. 2 -) kendinden ve değerlerinden emin olan, eleştiri nedeniyle kendisini tehdit altında hissetmez. 3 -) kimse bizim modelimizi benimsemek zorunda değil ancak kimse bize kendi modelini dayatamaz, diyor!

Fransa Dışişleri Bakanı Jean – Noel Barrot; Avrupa hükümetlerini, göç konusunda seçmenlerin endişelerini görmezden gelmek, ifade özgürlüğü ve siyasi muhaliflere yönelik sansürleri, nedeniyle eleştirmiştir! Avrupalıları demokrasiye yönelik tehdit konusunda alışılmadık sertlikte uyaran Vance, Almanya’da siyasilerin Almanya için Alternatif Partisi (AfD) ile aralarına mesafe koyma tartışmalarına dolaylı atıfta bulunarak, “Güvenlik duvarlarına yer yok, ifadesini kullanmıştır!

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Christoph Heusgen; Avrupa ile ABD arasındaki büyüyen uçuruma işaret ederek: Ortak değer temelimizin artık o kadar da ortak olmadığı konusunda korkmalıyız! Bu durum; Vance’in konuşması ve Atlantik ötesi ortak değerler sistemimizin sonu hakkında konuşurken yıkılıyor; Amerika’yla kopuş Avrupa elitleri için travmatik, yorumlarına sebep olduğu, ifade edilmektedir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; Almanya’nın Münih kentinde düzenlenen 61. Münih Güvenlik Konferansı; Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından bölge ülkeleriyle bir araya gelip, Şam’daki yeni yönetimden beklentilerini görüştüklerini belirterek 10 yıldan fazla süredir bölgede istikrarsızlığa sebep olan Suriye konusunda yıllar sonra sorunları çözme fırsatı yakalandığını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; Komşu ülkelere yönelik tehdit görmek istemiyoruz. Terörizmin gelişmesini ve kendine zemin bulmasını istemiyoruz. Azınlıkların kötü muamele görmesini istemiyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi egemenliğinin sağlanmasını istiyoruz. Kapsayıcı bir yönetim görmek istiyoruz, vurgusunda bulunmuştur!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; Suriye’yi Türkiye’ye kaptırmak istemiyoruz, diyen Suudi uzmana; Artık Orta Doğu’da nüfuz mücadelesini geride bırakmak, işbirliği dönemini başlatmak istedikleri, vurgulamıştır!

Münih Güvenlik Konferansı, ABD ve Avrupa – Avrupa Birliği arasında, Ortak değerler çerçevesinden; Diyalog Yolu ile Barışın gelmeyeceği; ENDİŞE ve BELİRSİZLİKLERİ de beraberinde getirmektedir!

Münih Güvenlik Konferansında, Diyalog Yolu ile Barış gelmeyeceği Endişe ve Belirsizlikleri akabinde; Paris – Ankara ve Suudi Arabistan da, mini zirveler mini konferanslar, tertip edilmeye başlanmıştır!

  • Peki, Dünya; ABD – AB – Rusya – İngiltere – Çin ve özellikle de Yeni Dünya Düzeninin Sıklet Bölgesi Orta Doğu Nereye gidiyor?

1 -) 17 Şubat 2025 tarihli KÖŞE YAZIM; DÜNYA; NADİR ”TOPRAK” Element, SAVAŞI!

DÜNYA; NADİR ”TOPRAK” Element, SAVAŞI!

Küresel Emperyalist Güçler ve Büyük Devletler; günümüz teknolojisinin vazgeçilmezi, Nadir Toprak Elementlerine hakim olmak konusunda, görünmez bir şekilde, Dünya Savaşı vermektedir!


Nadir Toprak Elementine kendi topraklarında sahip olmayan ya da erişemeyen devletler, dünya meydan muharebesi ya da hegemonyal konumlarını kaybetmek zorunda kalacaktır!

Nadir Toprak Elementi; Silah sanayiinden, uzay sanayiine, elektrikli otomobillerden, rüzgar santrallerine, çiplere, cebimizdeki telefonlardan, lazere, füzelere, savaş uçaklarına, elektrikli aletlere, cam sanayiinden nükleer teknolojiye kadar her alanda olmazsa olmaz noktasında hayati önem taşımaktadır!

F-35’leri kaldırabilmek için nadir toprak elementine ihtiyaç vardır! Uzaya gönderilen binlerce uydu, “Nadir TOPRAK Elementi” olmadan atmosfer aşılamadığını da ifade etmek gerekir!

Nadir TOPRAK Elementi; Aşırı sıcaklığa, aşınmaya ve korozyona karşı dayanıklı parçaların üretiminde ana malzemelerden biridir!

  • ABD başkanı Trump; Dünya da; Nadir Toprak Element Savaşını başlattı! Nadir Toprak Elementi alanında, sayılı ülkelerden Danimarka’nın Grönland Adası ve Kanada’yı ABD’ye bağlanmasını talep etmektedir! Peki, Neden?
  • ABD Başkanı Trump; Grönland’daki Nadir Toprak elementlerine ortak olan şirketin sahibini Ticaret Bakanı yaptığını da not edelim! Neden acaba?

Dünya halkları da, ABD Başkanı Trump, ne yapacak Adayı der gibi film izlemektedir!

  • Kanada; hem Nadir Toprak elementi rezervleri ve hem de dünyadaki en gelişmiş araştırma projelerine ev sahipliği yapmaktadır!
  • ABD Başkanı Trump; ABD’nin Ukrayna’nın “Nadir toprak element içeren toprakları” karşılığında, Rusya’ya karşı askeri yardım sağlayabileceğini de açıklamıştır!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Milli Enerji ve Maden Politikaları çerçevesinde; Yerli enerji üretiminin artırılması ile enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve enerji arz güvenliğinin sağlanması; kaliteli ve kesintisiz enerji temini gerçekleştirilerek ve ülkenin refah seviyesinin yükseltilmesini hedeflemektedir!

Yıllardan beri, ülkenin kronik bir sorunu haline gelen, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ile arz güvenliğine bağlı risklerin minimize edilmesi öngörülmekte, olduğuna yönelik, Nadir Toprak Element alanında, yatırım ve projelere imza atmaktadır!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Türkiye’nin nadir element sahalarından Eskişehir Beylikova’nın dünyanın Çin’den sonra ikinci büyük rezerv alanı olduğunu! Burada, yıllık 1200 ton cevher işleyecek üretim tesisi kurulduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim!

Nadir Toprak elementleri; lantanitlerle birlikte itriyum ve skandiyum elementlerinin oluşturduğu bir grubu kapsamaktadır!

Lantanitler atom numaraları 57 den 71’e kadar olan ve kimyasal olarak benzer elementlerin oluşturduğu bir gruptur!

Atom numarası 39 olan itriyum ve atom numarası 21 olan skandiyum da lantanitlerle benzer kimyasal özellikleri nadir toprak elementlerinin içine dâhil edilmiştir! Yerkabuğunda diğer minerallere oranla daha fazla bulunmadıklarından dolayı bu ismi almıştır!

Küresel ve Emperyalist güçler, dünya da; Çin’den sonra Nadir Toprak Element rezervleri alanında ikinci ülke olan, Türkiye’nin de kapısını çalacaklar!

Son günlerde yaşadığımız, sosyal – siyasi – ekonomik ve jeolojik olağanüstü olay ve olguları, bir de bu zaviyeden okumak daha sağlıklı olacaktır!

Türkiye kendi haline bırakılamayacak kadar ÇOK DEĞERLİ bir ülkedir!

URAP / 2024 – 2025; Türkiye’nin En İYİ Üniversiteleri ve Konya Üniversiteleri!.

ODTÜ ( Orta Doğu Teknik Üniversitesi ) Enformatik Enstitüsü’ne bağlı, University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı, Türkiye’nin 2024 – 2025 dönemi, en iyi üniversite sıralamasını açıklamıştır!

URAP, üniversiteleri öğretim üyesi başına düşen makale sayısı, uluslararası ve yurt içi ortak yayınlar, TÜBİTAK destekli proje sayıları gibi toplamda 15 akademik göstergeye göre değerlendirmektedir!

  • Kâr amacı gütmeyen bir kurum olan URAP, her yıl Türkiye ve Dünya Üniversite sıralamalarını toplumsal bir hizmet olarak yapmaktadır!
  • URAP, sıralama sisteminin hedefi, Türkiye’deki üniversitelerin akademik performanslarını diğer üniversitelerle karşılaştırabilmelerine yardımcı olmaktır!

Türkiye’deki Üniversiteler ve Üniversite Yönetimleri; URAP Türkiye, URAP Dünya ve URAP bilim alanı sıralamalarını inceleyerek ülke içindeki ve dışındaki üniversitelere göre kendi konumlarını belirleyebilmektedir!

Üniversitelerin akademik performansını özetleyen URAP / 2024 – 2025 Türkiye sıralamasında, Clarivate Analytics/InCites ile YÖK’ün yayımladığı veriler kullanılmaktadır!

  • URAP; Türkiye ve Dünya Üniversitelerini akademik performanslarına göre sıralamak için bilimsel üretkenliğin sayı ve kalitesini belirleyen göstergeler olan makale ve atıflara dayalı bir sistem kullanmaktadır.
  • Bazı sıralama kurumları, anketler ve üniversitelerden toplanan verileri kullanmaktadır. Bu tür sıralamalarda, bazı üniversitelerin kısa sürede üst sıralara yükselip bir iki yıl sonra yüzlerce sıra geriye düştüğü de gözlenmektedir!
  • Türkiye Geneli ve özellikle de Konya’daki bazı üniversitelerin, bazı sıralama kurumları maharetiyle; birinci, beşinci, onuncu olduklarını içeren paylaşımları da hatırlatmak isterim!
  • URAP, sadece güvenilir kaynaklardan elde edilen ve herkesin erişebileceği verilerle sıralama yapmaktadır!

2024 – 2025 URAP Türkiye sıralamasında kullanılan göstergeler!

1 -) Makale Sayısı: 2023 yılına ait SCI, SSCI ve AHCI taramalarına giren ve etkinlik çarpanı bakımından ilk % 75’lik dilimde (Q1, Q2, Q3 dilimlerinde) yer alan dergilerde basılan ve en fazla 1000 yazarlı makale sayısı.

2 -) Öğretim Üyesi Başına Düşen Makale Sayısı: 2023 yılına ait SCI, SSCI ve AHCI taramalarına giren ve etkinlik çarpanı bakımından ilk % 75’lik dilimde yer alan dergilerde basılan ve en fazla 1000 yazarlı makale sayısı / 2023 – 2024 yılı öğretim üyesi sayısı

3 -) Atıf Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında en fazla 1000 yazarlı makalelerin ve toplam bilimsel dokümanların aldığı atıf sayısı (emerging science citation index’teki yayınların aldığı atıflar dahil).

4 -) Öğretim Üyesi Başına Düşen Atıf Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında alınan en fazla 1000 yazarlı makalelerin ve toplam bilimsel dokümanların aldığı atıf sayısı (emerging science citation index’teki yayınların aldığı atıflar dahil) / 2023 – 2024 yılı öğretim üyesi sayısı.

5 -) Toplam Bilimsel Doküman Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında yapılan toplam yayın, tebliğ vb. sayısı.

6 -) Öğretim Üyesi Başına Düşen Toplam Bilimsel Doküman Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında yapılan toplam yayın, tebliğ vb. sayısı / 2023 – 2024 yılı öğretim üyesi sayısı.

7 -) Doktora Mezun Sayısı: 2022 – 2023 öğretim yılı doktora mezun sayısı.

8 -) Doktora Öğrenci Oranı: 2022 – 2024 öğretim yılı doktora öğrenci sayısı / aynı dönemdeki toplam öğrenci sayısı.

9 -) Öğretim Üyesi Başına Düşen Öğrenci Sayısı: 2023 – 2024 öğretim yılı toplam öğrenci sayısı / 2022-2023 yılı öğretim üyesi sayısı.

10 -) Uluslararası Ortak Makale Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında diğer ülkelerin üniversiteleriyle yapılan en fazla 1000 yazarlı toplam makale sayısı (emerging science citation index’teki makaleler dahil).

11 -) Öğretim Üyesi Başına Düşen Uluslararası Ortak Makale Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında diğer ülkelerin üniversiteleriyle yapılan en fazla 1000 yazarlı toplam makale sayısı / 2023 – 2024 yılı öğretim üyesi sayısı.

12 -) Yurt içi Ortak Makale Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında yurt içindeki üniversiteler ile yapılan en fazla 1000 yazarlı toplam makale sayısı (emerging science citation index’teki makaleler dahil).

13 -) Öğretim Üyesi Başına Düşen Yurt içi Ortak Makale Sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında yurt içindeki üniversiteler ile yapılan en fazla 1000 yazarlı toplam makale sayısı / 2023 – 2024 yılı öğretim üyesi sayısı.

14 -) TÜBİTAK’tan alınan proje sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında TÜBİTAK’tan alınan proje sayısı.

15 -) Öğretim üyesi başına düşen TÜBİTAK’tan alınan proje sayısı: 2019 – 2023 yılları arasında TÜBİTAK’tan alınan proje sayısı / 2023 – 2024 yılı öğretim üyesi sayısı.

URAP’ın yaptığı analizler; Türkiye’deki üniversitelerin dünyanın önde gelen üniversiteleri arasına girebilmek için yayın ve atıf sayılarını çok daha hızlı bir şekilde artırmaları gerektiğini göstermektedir!

  • Türkiye’deki Üniversitelerin Genel durumu – sıralaması şu şekildedir!

Tıp Fakültesi Olan Üniversiteler; Tıp fakültesi olan üniversiteler arasında birinciliği Koç Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ikinci, Ankara Üniversitesi ise üçüncü sırada yer almaktadır!

Tıp Fakültesi Olmayan Üniversiteler; Tıp fakültesi bulunmayan üniversitelerde ise ODTÜ, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Sabancı Üniversitesi takip etmektedir!

Türkiye Genel Sıralaması; Tüm üniversitelerin değerlendirildiği Türkiye genel sıralamasında; Koç Üniversitesi genel listede de birinci sıraya yerleşerek akademik başarısını sürdürmüştür! Hacettepe Üniversitesi ikinci, ODTÜ ise üçüncü sırada yer almaktadır!

Türkiye’nin En İyi 20 Üniversitesi; Koç Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Ankara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Sabancı Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi yer almaktadır!

  • Selçuk Üniversitesi; URAP 2024 – 2025 Türkiye sıralamasında, bir önceki yıl 22. sırada iken, bu yıl yapılan değerlendirmelerde 16. sıraya yükselmiştir!
  • URAP 2024 – 2025 Türkiye sıralamasında; Konya Selçuk Üniversitesi 16., Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi 39. ve Konya Teknik Üniversitesi de 50. sırada yer almıştır!

URAP 2024 – 2025 Dünyanın en iyi ÜÇ BİN üniversitesi sıralamasında; ilk 1000’e Türkiye’den 11 üniversite girmiştir! Sıralamada, 11 üniversite, 501 – 1000 aralığında yer almaktadır!


URAP 2024 – 2025 Dünyanın en iyi ÜÇ BİN üniversitesi sıralamasında; Türkiye’den, 1001 – 1500 bandında 18, 1501 – 2000 bandında 26, 2001 – 2500 bandında 37 ve 2501 – 3000 bandında ise 34 üniversite yer almaktadır!

URAP 2024 – 2025 Dünyanın en iyi ÜÇ BİN üniversitesi sıralamasında; 573. sırada Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi 712, Ankara Üniversitesi 760ı, İstanbul Üniversitesi 813, Koç Üniversitesi 862, ODTÜ 881, Gazi Üniversitesi 886, Ege Üniversitesi 903, Atatürk Üniversitesi 921, Yakın Doğu Üniversitesi 977 ve İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa 985. sırada yer almaktadır!

  • Selçuk Üniversitesi, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Konya Teknik Üniversite; Değerlendirmeye tabi ÜÇ bin Üniversite arasında ki; Dünya sıralamasında, 1000 – 2000 sıralama arasında olduğunu da ifade etmeliyim!

Tıp Fakültesi Olmayan En İyi 10 Üniversite; Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Sabancı Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çankaya Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi yer almaktadır!

Tıp Fakültesi Olan En İyi 10 Üniversite; Koç Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Ege Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi yer almaktadır!

Türkiye Genelinde, TIP Fakültesi olan EN İYİ ON ÜNİVERSİTE sıralamasında, Konya’daki Selçuk Üniversitesi ve Konya Necmettin Erbakan Üniversitesinin sıralamada olmadığını ve sıralamaya NEDEN giremediğini de, Üniversite Yönetimlerine, Kamuoyu adına sormak gerekir!

1 -) 25 Ağustos 2024 tarihli KÖŞE YAZIM; Bir Üniversiteye, Nasıl bir Kişi REKTÖR Olarak Atanmamalı?