Türkiye Cumhuriyeti Devletini, içeriden ve dış müdahaleyle, kontrol ve denetimleri altında tutmaya alışkın küresel güçler, özellikle de küresel finans çevreleri ve içerideki tipleri bizden görünümlü ve fakat çipleri dışarıdaki işbirlikçi ve taşeronlar, sıradan vatandaşlar farkında ve idrakinde olmasa da, son dönemde saldırı ve müdahalelerini artırmaya başlamıştır. Bu saldırıların çeşidi ve türevleri de çok fazladır! Bu devletin ve milletin birliğine yönelik her bir saldırı türü denenmektedir? Neden? Dünyada ve özellikle de dünyanın çekim ve kontrol merkezi konumundaki Anadolu ve Mezopotamya bölgesinde neler olmaktadır? Yüz yıl önceki sanayi devrimi ile birlikte motoru keşfeden güçler, motor için elzem olan petrole erişmek ve denetimleri altına da alabilmek için koca bir imparatorluğumuzu lime lime ettiler! Milyonlarca insanımızın hayatına kastettiler! Milyonlarcasının da sakat kalmasına ve kayıp olmasına! Daha sonra da dünya halklarına insan hakları ve özgürlük dersi vermeye kalktılar! Bölge halkları tüm bu gelişmeleri okuyamadığı ve aksiyon da geliştiremediği için küresel finans çevrelerinin bölgemizdeki senaryo ve filmleri her dönemde tekrar ede gelmiştir! Türkiye Cumhuriyeti devleti içeride oluşan ve güçlenerek devam etmekte olan Türk üçgeni ile ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki, küresel güçler ve finans çevreleri tarafından oynanmakta olan, yüz yıllık hesap ve planlamalarına yönelik, yerli ve milli bir duruş sergileyen, aksiyon geliştirebilen tek ülke konumundadır!
15 Temmuz hain darbe kalkışmasının olduğu gece, ülkemiz üzerindeki hesaplar ve bu süreç ülkemizin küresel güçler ve finans çevreleri tarafından tamamen teslim alınmak suretiyle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti dosyası bir daha açılmamak üzere kapatılmak istenmiştir! Yüz yıllardır verilenlerle yetinen ve kontrolleri altında olan Türkiye artık kabuğuna sığmamaktadır! Türkiye Devleti, milleti, bölgesi ve mazlum halklar adına çok ciddi riskler ve sorumluluk almaktadır! Bölgemizdeki yüz yıllardır yazılan ve yürütülmekte olan küresel senaryoları bir bir çöpe atmaktadır! Türkiye’nin yer almadığı ve içinde olmadığı bir senaryo ve film artık bölgemizde kesinlikle oynatılamaz ve çevrilemeyecektir! Sorun tam da buradadır!
Son günlerde döviz kurları üzerindeki hareketlenmeler ve operasyonlar, ekonomin kendi kuralları ve dinamikleri içinde mi olmaktadır? Yoksa başka bir el müdahale mi etmektedir? Bu müdahaleler neden yapılmaktadır? Türk milletine ve devletine ne gibi mesajlar verilmeye çalışılmaktadır? Daha önceki yıllarda bu ülkede beş yüz milyon dolar ile ekonomik ve sosyal kriz çıkaranlar, ekonomik olarak da bu ülkeyi teslim alanlar, günümüzde ise elli milyar dolar ile aynı etkiyi yapamamaktadır! Tabii ki bu durum adamların canlarını sıkmaktadır! Neden etki etmiyor ve neden başarılı olamıyoruz, diye hayıflanmaktalar! Türkiye ekonominin rasyo değerleri çok sağlamdır! Devletimiz, Ekonomi güvenliği adına her türlü tedbirleri alınmaktadır! 15 Temmuz hain kalkışmanın olduğu günün ertesindeki mesai gününde döviz kurlarının patlayacağını, yukarı doğru pik yapacağını da bekleşenlerin avuçlarını yaladıkları gibi! Ekonomi güvenliği bir devlet ve millet için ulusal güvenlik kadar elzem ve çok önemlidir!
Türkiye Cumhuriyeti devletini, 15 Temmuz gecesinde teslim almayı planlayan küresel güçler ve işbirlikçiler, bu milletin milli birlik ve Çanakkale ruhu ile karşılaşabileceklerini de hiç hesap etmediler! Ülkemizdeki her bir farklılıklarımızla bu süreçte sadece vatanımıza sahip çıkmak için tüm şehirlerimizdeki meydanları doldurduk! Türk devleti ve milletinin düşmanlarına çok güçlü bir mesaj verdik! Yeni kapıdaki şahlanan milli birlik ruhu ise bu devlet ve millet üzerinde hesap yapanlara da tarihi Osmanlı tokadı şeklinde net bir cevabımız olmuştur!
Son günlerde toplumda yüzde bir dahi karşılığı olmayan siyasi parti ve liderlerin açıklamaları ve duruşlarına neler demeli! Neler olmaktadır? Türkiye’nin içerideki sağlam temelli Türk üçgeni ve küresel, bölgesel duruşu dışarıdaki güçleri rahatsız ettiği gibi içerideki işbirlikçi ve taşeronların da uykularının kaçmasına sebebiyet vermektedir! Neden ve Nasıl olabilir?
Türkiye’nin içerideki ekonomik ve siyasi gelişmelere, sınırlarımızda ve Akdeniz’de oynanmakta olan küresel oyuna neler diyeceğiz? Kafamızı kuma gömüp görmezden mi geleceğiz? Akdeniz’deki, On Sekiz ülkenin, İKİ YÜZ adet savaş gemisi buralarda ne aramaktadır? Bu on sekiz ülkenin hangisi Akdeniz’e sınırı vardır? Daha önceki yazılarımda sürekli vurguladığım gibi balık tutmaya, hatta BALİNA! Avlamaya mı gelmişlerdir? Dünya küresel güçleri ve finans çevrelerinin Varlık, hegemonya ve emperyalist savaşı bölgemizde ve özellikle de Doğu AKDENİZ’DE devam etmektedir! Görmezden mi gelelim? Aksiyon da mı geliştirmeyelim?
Türkiye Cumhuriyeti devletindeki mezkur iç siyasi gelişmeler, tartışmalar, dışarıdan ve içeriden yürütülmekte olan ekonomik saldırı ve baskılar, sınırlarımızdaki vekalet ve vesayet savaşları, son günlerde ise dozajı da artarak devam etmekte olan, Doğu Akdeniz’deki suların ısınmaya başlaması, içeride çok daha güçlü bir iktidar ve Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine ihtiyaç duymaktadır! Tüm bu siyasi, ekonomik ve çevreleme şartları altında, ülkemizi bir buçuk yıl bekletmenin ve zaman kaybetmesinin hiçbir faydası da olmayacaktır! Devlet aklı ve Türk üçgeni devreye girmiş ve gerekeni de yapmıştır! Erken semin kararı neden alınmıştır, bu şartlar altında seçim yapılır mı, şeklinde düşünen, düşüncesini yutkunan ve düşündüklerini de dile getirebilen ve yazıya dökenlere kabaca bir cevabımızdır!