İnsan hayatının olmaz ise olmazları arasındadır, bütünlük! İnsan için bütünlük kavramını kabaca, doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik, özü ve sözü bir olmak, güzel ahlak ve emin olmak şeklinde ifade edebiliriz. İman ehli için güzel ahlak ve emin olmak kavramlarının ayrı bir anlam ve önemi vardır! Hz. Peygamber efendimiz, ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim vurgusu, bunun en güzel örneğidir. Peki, güzel ahlak nedir? İnsan için güzel ahlak ve bütünlük ne alakası var dediğinizi de duyar gibiyim! Bütünlük olmayan bireyler, toplum nazarında ve çevresinde muteber ve kabul görmemektedir. Sözleri ve eylemleri bir birine uymayan kişi demektir, yani bir nevi tutarsızlık! Hz. Mevlana’nın, Ya olduğun gibi görün ya da göründüğüm gibi ol, veciz sözlerinde müşahhas olduğu gibi! O zaman ne demektir; Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün! Tabii ki birey olarak bütünlük demektir.
İnsan hayatında bütünlük, tamlık ve tutarlılık olmalı da, devlet yönetim sisteminde, insan odaklı ve vatandaşlarına hizmet esaslı olması gereken bir devlet ve onun hizmet birimlerindeki tüm yönetici ve işlemlerinde tutarlılık ve bütünlükten vaz mı geçmeliyiz? Devlet yönetim sisteminde, bütünlük ve tutarlılığı yok mu saymalıyız? Devletin görevi vatandaşlarına hizmet odaklı bir anlayıştan, rastgele bir durum, bugün git yarın gel, yani zulüm esaslı bir anlayıştan mı söz etmeliyiz? Devlet vatandaşlarına hizmette olduğu gibi EKONOMİ, İÇ ve DIŞ GÜVENLİK noktasında da tüm birimleri ile de BÜTÜNLÜK halinde olmalıdır! Aksi halde sınırlarını koruyamaz! Aksi halde iç güvenliği ve vatandaşlarının huzurunu tesis edemez! Peki, tüm bu sıkıntılar, tutarsız ve bütünlük bir devlet yönetim anlayışı ve işleyişi olmadan nasıl kalkınabileceksiniz? Dünya ile nasıl rekabet edebileceksiniz? Tüm insanlığa, medeniyet, adalet ve hakkaniyetin temsilcisi bir milletin fertleri olarak varlığımızı ve bekamızı nasıl devam ettirebileceğiz? Devlet, ebet, müddet ideal ve ülküsüne nasıl erişebileceğiz? 2. Dünya savaşı sonrası yerle bir olan devletlerin ekonomik kalkınma ve gelişmişlik olarak bugün geldiği noktaya bir bakar mısınız? Onlar nerede, biz nedeyiz! Peki, Türk Devleti olarak neden kalkınamadık? Türk Devleti olarak gelişmiş ülkeler seviyesine neden gelemedik? Türk milleti, sosyal ve kültürel olarak tarihten gelen kadim medeniyet konumumuzu neden muhafaza edemedik? Daha nice sorular..
Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile birlikte, Türk devleti ve milleti üzerinde hesabı olan küresel güçler ve işbirlikçiler, devlet yönetim sistemimizdeki erkler ve vatandaşa hizmet götürmesi gereken tüm çalışma kurullarının bir birlerinin tamamlayıcısı değil, birbirlerini yok etmeye ve çatışma odaklı bir anlayış hâkim olmuştur. Peki, bu anlayış ile ne zamana kadar devam edebilirdik? Dünya yeniden kurulurken, bölgemizde yeniden büyük oyun ve hesaplar devreye alınmış bir durumda iken, bölgemizde büyük paylaşım ve hegemonya savaşı yeniden devam ederken, sınırlarımızda kukla devletçik kurulma çalışmaları da hız kazanmış bir durumda, devletin tüm yönetim kurumları ve kurulları arasındaki bütünlük olmadan bu şekilde nasıl devam edebilirdik? Ya bir yol açmalı, ya da yok olmalıydık! Ya adam gibi mücadele etmeli, ya da yok olup gitmeliydik! Hangisi?!. 24 Haziran seçim sonuçları ile tüm bu sorularımızın cevabını SEKSEN BİR MİLYON Türk milleti tam bir bütünlük aklı ve feraseti ile vermiştir.
Devlet yönetim sisteminde, vatandaşlarına hizmet odaklı, yani devletin tüm hizmet birimlerinde, Ekonomi, iç ve dış güvenlik konsepti çerçevesindeki tutarlılık ve bütünlük kavramına, Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Fuat Oktay’ın ifade ve açıklamalarına kabaca bir bakalım. Devlet yönetiminde, katma değer sağlamayan işlerden vazgeçilmiştir. Devletin vatandaşına verdiği 12 bin, kamuya 10 – 11 bin ve iş dünyasına da 6 – 7 bin hizmet kalemi bulunmaktadır. Vatandaşa verilen 12 bin hizmet kaleminde önceden toplam 42 bin belge, ilk etapta bunu önce 8 bine ve daha sonra da 889’a indirilmiştir. Yeni dönemin olmaz ise olmazı, Elektronik Bilgi Yönetim Sistemi, yani e – devlet! Eylem planları, e – devlet üzerinden anlık takip edilecek ve verimlilik esasına göre gerekirse bazı kurumların kapatılmasında tereddüt edilmeyeceğidir. Hedef; Küçük, dinamik, işlevsel, güçlü devlet! Yeni dönemde, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemine geçişin altyapı çalışmaları sırasında devlette ( Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı hariç ) toplam 350 bin birim bulunduğu tespit edilmiş ve bu birimlerde de 125 çakışan hizmet alanı! Bir devletteki hizmet alanları neden çakışıyorsa?! Bu çakışma ve çelişme durumunun ortadan kaldırılması için yeni sistemde yapısal değişim ve dönüşüm ilk hedef olacaktır. Böylece daha küçük, daha dinamik, daha işlevsel ve daha güçlü bir devlet mekanizmasının hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Yeni sistem sadece bir ya da bazı kısımlarıyla değil, bir bütün olarak anlam ifade etmektedir!
Tüm bu açıklamalar, son birkaç gün içinde yaşamakta olduğumuz gelişmeler ve Birinci Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreni, akabinde merasimlerdeki göstergeleri ve Türk Devletlerine olan ziyaretlerini nasıl okumalı ve izah etmeliyiz?! Peki, yeni Bakanlar kurulunu nasıl okumalıyız? Bakanlıklarımızın, özellikle de ‘Ekonomi, Maliye ve Hazinemizin’ belli odak ve ekollerin denetim ve kontrolünden artık çıktığını da anlıyoruz! Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi ile birlikte, devlet yönetiminde yeni bir dönem ve anlayışın hakim olduğunu, iki bin yıllık tarihi Türk devlet gelenek ve kodlarımıza dönmekte olduğumuz da aşikardır! Yani bir nevi yüz yıllardır uyutulmakta olan TÜRK DEVİNİN uyanmakta olduğudur! Devletin tüm kurum, kuruluş ve hizmet alanları ile birlikte, Türk devletinin bekası ve Türk milletinin de birliği adına, ” Ekonomi, İç ve Dış güvenlik konsepti ” çerçevesinde, Devlet vatandaşı ile BÜTÜNLEŞMEKTE ve aslına rücu etmekte olduğunun işaret, emare, gösterge ve kodlarıdır, şeklinde düşünüyorum.