Türk Silahlı Kuvvetlerinin ( TSK ) 20 Temmuz 1974 tarihinde, Rumların, Kıbrıslı Türklere karşı uyguladıkları zulme son vermek, Ada’ya barış ve huzur getirmek amacıyla düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden ELLİ yıl geçmiştir!
Türk; Adalet ehli ve Adalet dağıtan, Hakikat – Hakkaniyet ehli ve Hakkaniyet dağıtan, Mazlumların da Hamisi olduğuna göre!
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; Bizim burada teminatımız Türk Silahlı Kuvvetleri’nin barışı korumasıdır. Aynı zamanda Türkiye’nin her türlü gücüyle Kıbrıs Türk halkının kültürel, ekonomik, siyasi varlığının burada sürmesi için destek vermesi çok önemlidir. Aksi takdirde büyük toplum, küçük toplumu yutar. Eşitlik eğer tabanda değilse, eğer ekonomik güç olarak, nüfus olarak bir yakınlığınız yoksa, biri çok üstte, biri çok altta, öyle bir federal yapının başarıyla çalışması mümkün değildir, diyor! .
20 Temmuz, Kıbrıs Türkleri için var oluş mücadelesinin önemli günlerinden biridir!
1974 harekâtına giden sürecin ilk adımları 1950’li yıllarda atılmıştır! Rumlar, Yunanistan’a katılmak için faaliyetlere girişmiş! Türkiye, Ada’da iki toplumlu Kıbrıs Devleti’nin kurulması için harekete geçmiş!
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yürüttüğü görüşmeler sonucunda, 1959 yılında, Türk ve Rum halklarının ortak yönetecekleri bir Kıbrıs Devleti’nin kurulması kabul edilmiştir!
Varılan mutabakata göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör ülke olacaktır! Kıbrıs’ta anayasal düzeni bozmaya yönelik herhangi bir girişimde, söz konusu üç devlete müdahale yetkisi verilmiştir!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması’nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirdiğini savunmaktadır! Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi, bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir!
20 Temmuz 1974 tarihinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 353 sayılı kararında, Uluslararası güvenlik ve barış için ciddi tehlikeye yol açan ve bölge üzerinde olağanüstü infiale müsait bir ortam oluştuğundan Birleşmiş Milletler ciddi bir endişe duymakta olduğunu! Yabancı askeri müdahaleye derhal son verilmeli, diyerek harekâta karşı olduğunu belirtmiş ve ateşkese çağırmıştır!
Doğu Akdeniz’in en büyük, Akdeniz’in ise üçüncü büyük adası Kıbrıs; Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Yunanistan ve Libya’nın ortasındadır. Kıbrıs, Avrupa haritasında gösterilmesine rağmen coğrafi olarak Orta Doğu’da kabul edilmektedir.
Asya, Afrika ve Avrupa’nın merkezi bir konumundadır! Kıbrıs adasının konumu Anadolu ve Ortadoğu arasında bir durak noktası gibidir. Osmanlı Devleti’nin de adayı fetih nedeni bu gerekçeler olmuş, geçen gemilere korsanların verdiği zararlar üzerine Kıbrıs II. Selim döneminde 1571 tarihinde fethedilmiştir.
Adanın merkezi konumundan ötürü İngiltere başta sömürge yollarının güvenliğini sağlamak amacıyla Kırım Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu ile yaptığı bir antlaşma ile 1878’den itibaren geçici olarak Kıbrıs’ın yönetimini devir almıştır.
İngiltere bugün, Güney Kıbrıs Rum kesimi bölgesini adeta bir askeri uçak gemisi ve askeri üs olarak görmekte ve kullanmaktadır!
Kıbrıs, tarih boyunca Orta Doğuya açılmak isteyen küresel güçler ve emperyalist devletler için, vazgeçilmez stratejik, askeri ve ticari bir üs olarak görülmüştür.
Kıbrıs, etrafını saran bölgelere “bölgesel ve stratejik güç” olma yolunda bir açılım sağlamaktadır!
Kıbrıs; Coğrafi konumu göz önüne alınarak, İskenderun Körfezi’ne doğru uzanan ‘bir uçak gemisine’ benzetilen, her dönemde stratejik önem ve özelliğini korumaktadır.
Adayı elinde bulunduran bir güç, her zaman Türkiye’den Mısır’a, Lübnan’dan, İran’a kadar olan tüm bölgeyi kontrol etmektedir! Bugün için Kıbrıs adeta dünya hegemonya güç savaşı ve bilek güreşine sahne olmaktadır, diyebiliriz!
Kıbrıs, küresel dünya hegomanya güçleri için bir BEKA meselesi, konumuna gelmiştir!
İçeride bazı aklı evvel de, ne işmiz var orada – şurada ve burada diyor!
Türkiye; Lozan antlaşması ile Kıbrıs’ta İngiliz yönetimini kabul ettikten sonra Kıbrıs ile ilgili herhangi bir politika üretememiştir. Bu dönemde Kıbrıs’ı adeta yok saymış, siyasiler, Türk Devletinin Kıbrıs sorunu diye bir sorunumuzun olmadığını söyleyerek, “Kıbrıs meselesi diye bir mesele yoktur” demiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; Türk Devletleri Teşkilatı’nın medya toplantılarına katıldığımda görüyorum, bunlar hep bizim soydaşlarımız. Çünkü hepimizin soyu aynı yer. Konuştuğumda gerçekten onların da hep Türkiye’ye anavatan olarak baktıklarını görmeye başladık. Çünkü dil birliği var, kültür birliği var. Ama Türkiye önde. Türkiye gerçekten her alanda önde, diyor!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu TÖRE; NATO Kuzey Atlantik Paktına karşı TÜRK PAKTINI kuralım, ifadelerinin dünyanın yeniden bloklara ve kutuplara ayrılmaya başladığı bir dönemde çok manidar ve dikkate değer olduğunu ifade etmeliyim!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; 6 Temmuz’da Şuşa’da gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı Gayri resmî Zirvesi’ne KKTC’nin de katılmasına matuf; KKTC bizim nezdimizde zaten Türk Devletleri Teşkilatı’nın tam üyesi konumundadır. Bu konuda başta Azerbaycan olmak üzere onların yaklaşımı da bizimle hemen hemen aynı konuma gelmiştir, diyor!
Türk Devlet Aklı; Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte, TURAN – KIZIL ELMA ve NİZAM_I ALEM ülküsü ve Türk Devleti ebed müddet devam vizyonu çerçevesinde, varlık ve birliğine yönelik, içeride ve sınırlardaki tüm tehdit ve sorunlara karşı Beka zaviyesinden daha dikkatli ve teyakkuz halinde olmaya devam edecektir!