Akdeniz ve Doğu Akdeniz, Neden, Isıtılıyor — 3 —


Dünya tarihi, her yüz yılda büyük bir değişim ve dönüşüm ile karşı karşıya kaldığını yazılarımızda sürekli olarak vurgulamaya çalışıyoruz!

Bu değişim ve dönüşümün nasıl olması gerektiği, dönemin emperyalist – hegemonya devletleri ve küresel güçler karar vermektedir!

Paylaşım ve dizayn için mezkûr güçlerin anlaşması gerekmektedir! Anlaşma ve uzlaşmanın olmadığı dönemler, dünya ve insanlık tarihi için çok büyük acılar, yıkımlar ve sancılarla doludur!

Hamas üzerinden yürütülen, Hamas ya da Filistin ve İsrail savaşını, bu çerçeveden okumak gerekmektedir!

Birinci dünya savaşı öncesi dönemin güçlü devletleri, İngiltere, Fransa ve daha sonradan Çarlık Rusya’nın dağılması ile ikilinin birlikteliğinde, Osmanlı İmparatorluğunun hâkim olduğu bölgelerin nasıl pay edileceğinin karara bağlanmış olması gibi!

Bugün de, yeni dünya düzeni, Akdeniz ve Doğu Akdeniz havzası üzerinden kurulacağına şahit olmaktayız!

Çarlık Rusya’nın dağılması ile paylaşım anlaşması Sykes- Picot’u dünya halkları ancak öğrenebilmiştir! Osmanlı İmparatorluğunun hakim olduğu yirmi dört milyon kilometre karelik topraklar ve Akdeniz havzası bugün yeniden bir paylaşım ile karşı karşıya kalmıştır!

  • Paylaşım noktasında günümüzün hegemonya devletleri ve küresel güçleri anlaşma sağlanamadığı için dünya hakları ve özellikle de Akdeniz havzası türbülans yaşamaktadır! Peki, Türbülans ne zamana kadar devam edecektir?
  • Türbülans dönemlerinde dünya halkları çok büyük zarar görmeden nasıl kurtulabilecektir? Yaşanan türbülans tek boyutlu mu, yoksa çoklu mu olmaktadır?
  • Akdeniz havzasında yaşanan türbülans kalıcı ve süreklilik arz edecek midir? Yoksa yaşamakta olduğumuz türbülans arızı midir? Hegemonya devletler ve küresel güçlerin bilek güreşi ve türbülans ne zamana kadar devam edecektir?
  • Dünya ve bölge insanlığı adına, yaşanan türbülanstan kurtulabilmek için bir önder veya denge gücü ortaya çıkacak mıdır?
  • Küresel ve emperyalist güçler; Akdeniz ve özellikle de Doğu Akdeniz’e hâkim olmak ve tamamen kontrol altına alabilmek için aparatlar maharetiyle, her türlü saldırı, kirli oyun, sinsi hesap ve girişimlere şahit olmaktayız!

Akdeniz’e sınırı olmayan devletlerin bu bölgede ne işi olabilir? Peki, Akdeniz’de neler oluyor? Akdeniz neden çok önemli bir konuma yükselmiştir? Türk Devleti, Akdeniz’de, bekasına yönelik; stratejik ve taktik hamleler yapmaktadır!

Akdeniz’in ortasında savaş gemisi konumundaki Kıbrıs’ta ne işimiz var diyenlere, ne demek gerekir? Kıbrıs için ver kurtul diyen safdil akla ne denir ki?

On bin kilometre ötelerden buralara kadar gelen küresel ve bölgesel güçlerin ne işi vardır? Akdeniz bu devletler için neden önemlidir?

On bin kilometre ötelerden küresel güçlerin savaş gemileri Akdeniz’de balina avlamak için gelmiş olabilir mi?

Akdeniz; Selçuklu Devleti döneminde Anadolu’nun hem Türkleşmesi, hem de İslamlaşmasının önü açılmıştır!

Haçlı seferleri ile başlayan ticaret savaşlarında Akdeniz’in önemini kavrayan Anadolu Selçuklu Devleti yönetimi ticari olarak, temayüz etmiştir!

Akdeniz tarihte, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, Türk gölü olmaya başladığına, şahit olmaktayız!

Akdeniz’e ve bölgeye de sınırı olmayan, On Bin kilometre ötelerden Akdeniz ve Doğu Akdeniz’e gelen küresel ve emperyalist ülkelerin SAVAŞ gemilerine; Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Anadolu’daki BEKASI ve VARLIĞI, MAVİ VATAN sahasında ki, hem kendi ve hem de bölge halklarının hakları adına, anladıkları dilden cevap verecektir! Başkaca bir seçim ve tercihimiz yoktur!

1 -) 25 Mart 2016 tarihli KÖŞE YAZIM; Doğu Akdeniz’de Sular Isınıyor, Neden?!

2 -) 21 Ekim 2018 tarihli KÖŞE YAZIM; Akdeniz Türk Gölü Olarak Kalacaktır!

3 -) 8 Kasım 2018 tarihli KÖŞE YAZIM; Akdeniz’de Türbülans Yaşanıyor!

4 -) 3 Kasım 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Akdeniz’de Sular Her Zaman Sıcaktır!.

5 -) 26 Aralık 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Yeni Dünya Sistematiği Akdeniz’de Kuruluyor!.

6 -) 29 Aralık 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Akdeniz’deki Bilek Güreşi!.

7 -) 31 Ekim 2020 tarihli KÖŞE YAZIM; Mavi VATAN ve Akdeniz!.

Dünya ve Ulusal; Gündemi Okuyabilmek – 3 –

Irak işgali ve sonrasındaki savaşlarda, medya kuruluşları üzerinden dezenformasyon ortaya çıkmıştır!

Bugün de; İsrail – Hamas savaşıyla birlikte dezenformasyon ( yalan – yanlış ve yanlı haber ve görsel ) sosyal medyada yayılmaktadır!

Daha önce konu ile ilgili köşe yazılarım;

1 – ) https://ahmetunver.com.tr/2020/11/05/basin-sivil-toplum-orumcek-agi/


2 -) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/05/basin-medya-kimlerin-taseronu/

Peki, Neden ve Neler olmaktadır? Dün olduğu gibi İnsanların ölümü üzerinden ne gibi bir kirli ve sinsi hesaplar yapılmaktadır?

Propaganda; bir fikir veya harekete taraftar kazandırmak amacı ile düzenlenen programların bütünü!

Propaganda; kişi veya grupların fikir, tutum ya da davranışlarını etkileme amacına yönelik tek yönlü haberleşme, olarak tanımlanır.

Propaganda; açık veya gizli olabilir. Belli bir amacı gerçekleştirmek için, hedef kitlede davranış değişikliği yaratma faaliyetlerin tümü.

Propagandanın amacı, propagandayı yapana doğrudan veya dolaylı fayda sağlamaktır. Karşı tarafı, ekonomik ve politik yalnızlığa itmek amaçlanır.

Bir savaşta; zafer, düşmanın yenilgiyi kabulüne bağlıdır. Düşmanın moral gücünün çökmesi, ancak psikolojik savaş yöntemi, propaganda veya dezenformasyon ile mümkündür.

Kara Propaganda, Dezenformasyon türleri arasında en kapalı olanıdır! Kaynak belli değildir ve kendini gizlemeyi amaç edinmektedir.

Yalan haber, iftira, çarpıtma, hile, entrika ve benzeri ahlak dışı uygulamalara başvurulur! Dijital dünyada, sosyal medya araçlarında ki TROL orduları gibi!

Sunulan haber ya da görselin arka planda, teknolojik olarak hazırlanmış olma ihtimalini, unutamak gerekir!

Kara propaganda veya dezenformasyon; sosyal ve ekonomik dayanışmayı yıkmak; İnsanları şüpheli, kaygılı, mutsuz, gelecekten ümitsiz ve zihni karışıklık içerisinde tutmak hedeftir!

Psikolojik Harb, savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde, savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesi veya sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almaktır!

Bir toplumun ruhu, beyni, ümidi, mücadele ve savaşma azmi etki altına alınmaya çalışılır!

Belirli bir amaca yönelik, uzun vadeli plan ve stratejilerle yapılan psikolojik savaş hem sıcak hem de soğuk savaş dönemlerinin en çok başvurulan mücadele yöntemlerinden biri olmuştur.

Bölgemiz üzerinde ulusal çıkarları olan küresel ve emperyalist güçler; işbirlikçileri tarafından yapılan insanlık ve ahlak dışı saldırılar, kara propaganda – dezenformasyon ve psikolojik harb teknikleri zaviyesinden aşinalık göstermektedir! Uyanık ve dikkatli olmak gerekir!

Aksi halde, başkalarının kendi çıkarları çerçevesinde, yüz yıl önce olduğu gibi bölge üzerinde ki sinsi ve kirli planların ya da dezenformasyonların bir parçası veya oyuncağı olabiliriz!

Dün, konvansiyonel medyada, masa başı asparagas haberler ile bölgemizin bekası ve birliğine kast edenler, bugün de, dijital medya üzerinden dezenformasyon haberler ile hem algı operasyonları ve hem de bölge halklarının barış ve huzuruna kasıt etmektedir!

YALAN – YANLI HABER ve Dezenformasyon peşinde, yanlış yerde konum alabiliriz!

Küresel şeytani akıl ve emperyalizm olgusunu gözlerden kaçırmamak gerekir!

Dünyada yaşadığımız; tüm OLAY – OLGU – HABER – PATLAMA ve SAVAŞLARIN arkasında, iki EKOL arasında ki; GÜÇ ve HEGEMONYA mücadelesi olduğunu unutmamak gerekir!

Aksi halde detay ve ayrıntılarda ya da medya aracılığı ile sunulan teknolojik olarak hazırlanmış manüpülatif haber ve görsel, AYRINTI ve DETAYLARINDA BOĞULMAYA devam ederiz!

Birileri, teknolojik olarak sunmuş oldukları haber ve görsel vasıtasıyla, sinsi ve kirli planları ve yürütmüş oldukları ALGI OPERASYONU çerçevesinde, AKLIMIZ ve DÜŞÜNCELERİMİZ ile resmen ALAY etmektedir!

Malcolm X; Eğer dikkat etmezseniz, MEDYA; mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri de sevmenize sebep olur, diyor! Neden acaba?

Kamu Kurumlarında; ETİK ve ETİK DIŞI Davranışlar!

Geçtiğimiz günlerde; Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Konya Valiliği ve Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından, Kamu Kurumlarında Etik ve Etik Yönetimi konulu bir konferans tertip edilmiştir! Programa emeği geçenleri ve tüm katılımcıları, tebrik ve teşekkür ederim!

Kamu görevlileri; kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde; sürekli gelişimi, katılımcılığı, saydamlığı, tarafsızlığı, dürüstlüğü, kamu yararını gözetmeyi, hesap verebilirliği, öngörülebilirliği, hizmette yerindenliği ve beyana güveni esas alır!

Etik; bir insana ve Kamu görevlilerine; ne yapması ya da ne yapmamasını öneren bir dizi değerler bütünü!

  • Ödev; kişinin işgal ettiği rolden beklenen davranışlar!
  • Erdem; iyi bir insanı tanımlayan özelliklerin tümü!
  • İlke; davranışları biçimlendiren temel doğrular!
  • Toplumun çıkarı ise toplum genelinin yararına olan her türlü eylem!

Bir bütün olarak incelendiğinde bu değerler bütünü, etik davranışın çerçevesini belirlemektedir.

Kamu yönetiminde en sık karşılaşılan etik dışı davranışlar; haksız mal edinme, irtikap, zimmete para geçirme, kaçakçılık, resmi ihaleye fesat karıştırma, görevin gerektirdiklerini yapmaktan kaçınma, yetkiyi kötüye kullanma, gücün istismar edilmesi, kayırmacılık ve ayrımcılık yapmak, ihmal, yaranma, dalkavukluk, hakaret, kötü alışkanlıklar, dedikodu ve aracılar yoluyla iş yürütme gibi eylem ve uygulamalar bulunmaktadır!


Peki, Kamu Kurumları ve Belediyelerde; haksız mal edinme, zimmete para geçirme, ihaleye fesat karıştırma, yetkiyi kötüye kullanma, kayırmacılık ve ayrımcılık yapmak, hakaret, kötü alışkanlıklar, dedikodu ve aracılar yoluyla iş yürütme gibi eylem ve uygulamalar, var mıdır, yok mudur?

Ya da bu vb. eylemler; sadece kitaplarda, kanun maddeleri ve yönetmeliklerde, öylesine mi kaleme alınmaktadır?!


Kamu Kurumları ve Belediyelerde, emeklerinin karşılığı maaş alanlar, diğer birimlerde yönetim kurulu üyeliği vb. görevleri ile, HUZUR HAKKI adı altındaki tüm aldıklarının; hem HARAM ve hem de ETİK DIŞI bir davranış olduğunu hatırlatmakta fayda vardır!

  • Peki, bir kurumda yönetici konumunda bulunan kişi, mezkur fiilleri icra eden personel hakkında neden, idari ve adli işlem yapmaz!
  • Ya da mezkur fiilleri icra eden kişiler, yöneticiye şikayet edildiğinde ya da bilgi verildiğinde, Sayıştay denetçileri veya Müfettiş gelir, sadece USULSUZ bir durum var, raporu yazar ve gider! KORKMAYIN – ENDİŞELENMEYİN, şeklinde neden cevap vermektedir?
  • Garip olan ise, mezkur ifadeleri, İlahiyat Fakültesinde bir öğretim üyesi ve yönetici konumunda bulunan kişiler tarafından ifade edilmiş olmasıdır!
  • Peki, sayıştay denetçileri ve müfettişler tarafından Kamu Kurumlarına yapılan denetimlerde, Usulsuzlük var ibaresi, etkili ve yetkili kurumlar nezdinde, neden dikkate alınmaz?!
  • Kamu kurumları ve belediyelerde, müdür veya belediye başkanı değişimi sonrası, kızağa alınan ve hiçbir görevi de olmayan kişiler, sadece bankamatik memuru konumunda olmalarını, hangi ETİK Değerler çerçevesinde değerlendirilmelidir?!
  • Ya da, anası belli babası belli, ON YILLIK bir Kamu veya Belediye çalışanı, tapu kayıtlarında, milyon TL değerinde ON ADET evinin olmasını, hangi ETİK Değerler çerçevesinde okumalıyız?!
  • Peki, Kamu kurumlarında yapılan denetimlerde ki; USULSUZLÜK var ibaresi ne demektir! Kamu kurumlarında Usulsuzlük var ibaresi, YOLSUZLUK ve RÜŞVET ile eş değer midir? Yoksa sıradan bir olay mıdır?
  • Kamu kurumlarında çalışan tüm personel nezdinde, yöneticilerin arkasında ki siyasi ve başkaca güçlerden kaynaklı, USULSUZLÜK bir SUÇ olarak görülmemektedir! Neden acaba?


Kamu yönetiminde etik dışı davranışlardan bahsedildiğinde; yolsuzluk ve yolsuzluğun yaygın türü, rüşvet, akıllara gelmektedir!


Yolsuzluk; gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin en önemli sorunlarından birini teşkil etmektedir! Kamusal yetkinin kişisel çıkar için kullanılması!


Yolsuzluk; kamu bürokrasisinin örgütsel bir sorunu olarak değerlendirilmekte ve yapılmaması gereken işlemleri yapmak ve yapılması gereken işlemleri yapmamak şeklinde tanımlamaktadır!


Rüşvet, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelere oranla daha yaygındır! Bunun nedeni, kamu çalışanların ücretlerinin görece düşük olmasıdır!


Rüşvet, kamu adına karar verme ya da işlem yapma yetkisine sahip kişilerin, sağladıkları avantajlar karşılığında ya da işlemin çabuklaştırılması için para veya hediye almaları ya da istemeleri biçimindeki yolsuzluk türü olarak tanımlanmaktadır.


Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri Yönetmeliği; kamuda etik kültürünü yerleştirmek! Kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini belirlemek!


Bu ilkelere uygun davranış göstermeleri açısından onlara yardımcı olmak ve görevlerin yerine getirilmesinde; adalet, dürüstlük, saydamlık ve tarafsızlık ilkelerine zarar veren ve toplumda güvensizlik yaratan durumları ortadan kaldırmak suretiyle kamu yönetimine halkın güvenini artırmak, toplumu kamu görevlilerinden beklemeye hakkı olduğu davranışlar konusunda bilgilendirmek, Kamu Görevlileri Etik Kurula, başvuru usul ve esaslarını düzenlemektir!


Yazar Alev Alatlı; Aslolan helalleşmek olmalıdır! Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır! Çünkü her yasal hak, helal değildir ve olamaz! Keza iflas eden kardeşinizin haraç mezat satışa çıkarılan evini satın almanız, yasal hakkınız olabilir ama helal değildir! İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir! Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alan ve dümen altı eden bir petrol şirketi yasal olarak suçsuzdur! Ama yaptığı iş helal değildir! Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir, ifade ve vurgularının, Kamu Kurumlarındaki tüm çalışanlar için ETİK ve ETİK DIŞI DEĞERLER, zaviyesinden örnek alınması ve olması dileklerimle!

12. Kalkınma Planı Kapsamında; Mesleki ve Teknik Eğitim!.

Mesleki ve Teknik eğitim, özellikle de MESLEK LİSELERİN kapanması sonrasında yaşanan tartışmalara şahit olmaktayız! Peki, Mesleki liseler neden kapanmakta ya da kapatılmaktadır!.


Mesleki ve Teknik liseler tekrar açılabilir mi? Ya da teknolojinin geldiği zirvede güncellenebilir mi? Veya başkaca bir formül devreye alınabilir mi?

Üretmeyen toplumlar, üreten toplumların kölesi olmak durumundadır!

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından TBMM’ye sunulan ve 2024 – 2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı kapsamında, Mesleki ve Teknik öğretim alanlarındaki öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla, üniversitelerle işbirliği yapılarak, Mesleki ve Teknik öğretmen yetiştirme programlarının açılması sağlanacağı!

Kalkınma Planı kapsamında; mesleki ve teknik eğitimde özel sektörle işbirliği artırılacağı!

m paydaşlar, rollerini ve sorumluluklarının tanımlanacağı mesleki eğitim yönetim modeli geliştirileceği!

Mesleki ve teknik eğitim süreci, bütüncül olarak planlanacağı, eğitim kademeleri arasında birbirini tamamlayıcı programlar geliştirileceği!

Mesleki ve teknik eğitimde, mesleğe özgü yabancı dil eğitimine ağırlık verileceği!

Mesleki eğitimde ders seçimi dahil karar alma süreçlerine özel sektörün ve ailelerin katılımının önü açılacağı!

Mesleki ve teknik öğretim alanlarındaki öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitelerle işbirliği yapılarak mesleki ile teknik öğretmen yetiştirme programları açılacağı!

Özel sektör ile mesleki ve teknik eğitim kurumları arasında finansman dahil uzun vadeli işbirliği yapılacağı!

Ülke sanayisinde öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren firmalardaki eğitim merkezi altyapısından mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin yararlanması sağlanacağı!

Staj ve işletmede mesleki eğitim uygulamalarının niteliğini artırmak için işletmelerdeki usta öğretici ve eğitici personelin meslek içi eğitim almalarına yönelik projeler geliştirilecek ve bu eğitimler izleneceği!

Mesleki ve teknik eğitime yönelik alternatif finansman kaynakları oluşturulacak ve bu kaynakların kullanımı artırılacağı!

Mesleki ve teknik eğitimde mesleki, akademik, dijital ve sosyal beceri kazanımı iyileştirileceği, ahilik kültürüyle birlikte mesleki değerlere bağlılık güçlendirileceği!

Akademik ve mesleki beceriler dahil olmak üzere ulusal beceri tanımlaması yapılacağı!

Akademik, mesleki, dijital, sosyal ile duygusal becerileri içerecek şekilde kapsayıcı ölçme ve değerlendirme sistemi geliştirileceği!

Mesleki ve teknik ortaöğretimde alan ve dal açma ile kapatma süreci, yerel ihtiyaçlar ve sektör talepleri doğrultusunda gerçekleştirileceği!

Mesleki eğitimde teknolojinin yoğun kullanımı sağlanarak öğrencilerin ve eğiticilerin mesleki bilgi yanında dijital becerileri geliştirileceği, öğretmen ve yöneticilere yönelik hizmet içi eğitimler düzenlenecek, öğretim araç gereç ve içerikleri hazırlanacağı!

İşbirliği protokolleri kapsamında, hizmet içi eğitimlerle mesleki ve teknik eğitim atölye ve laboratuvar öğretmenlerine yönelik işbaşı eğitimlerine ağırlık verileceği!

Mesleki ve teknik eğitim alan bireylerin iş gücü piyasasına geçişleri kolaylaştırılacağı!

İş gücü piyasası ile mesleki ve teknik eğitim arasındaki uyumun geliştirilmesi için gençlerin iş gücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda tercih yapmaları sağlanacağı!

Öncelikli sektörlerdeki mesleki ve teknik eğitime yönelimin sağlanması için burs, eğitim desteği gibi çeşitli teşvik mekanizmaları uygulanacağı!

Özel sektörle işbirliği içerisinde mesleki ve teknik eğitimde bölüm ve alan bazında ihtiyaç planlaması yapılarak bölgesel ve sektörel düzeyde beceri ihtiyaç haritası çıkarılacağı!

Nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak için program bütünlüğü esas alınarak başta OSB’lerde yer alanlar olmak üzere meslek liseleri ile yükseköğretim kurumlarının program, yönetim, insan kaynakları, finansman ve fiziki altyapı açısından eşleştirilmesi ve koordinasyonu sağlanacağı!

Özel mesleki ve teknik eğitim kurumlarına verilen devlet desteği kalite standartları gözetilerek verileceği, ifade edilmekte ve vurgulanmaktadır!

  • Dünya standartlarında kalkınmanın yegâne yolu, çağın teknolojilerini üretecek, insan gücünü yetiştirmek ve sahip olmaktan geçmektedir!
  • Bu çerçevede; Mesleki ve Teknik liselerin acilen güçlendirerek, sınav ile öğrenci alan, yetiştiren ve katma değer üreten kurumlar haline getirmekten geçer!
  • Ayrıca üniversitelerin geçici işsizlik önlemi olarak görülen bölümleri de acilen mesleki ve teknik yüksekokullara dönüştürülmelidir!
  • Bu anlamda gelecek beş yıl içinde; Türkiye, dışarıya bağımlı olmayan, kendine yeter bir ülke haline gelmesi mümkündür!
  • 1 -) Mesleki ve Teknik Liselerde, bilgi temelli teknolojiyi üretebilecek nesiller yetiştirilmelidir!
  • 2 -) Mesleki ve Teknik yüksekokullarda okuyan öğrenciler bu teknolojinin AR-GE kısmında çalışabilecek bilgi ve donanıma sahip olmalıdır!
  • 3 -) Katma değer üretmeyen beton tasarımlı İnşaatlar yerine sayısal denetim araçları ve robotik teknolojilere yatırım yapılmalıdır!
  • 4 -) Hava, uydu, uzay, yapay zeka ve okyanus teknolojilerine yatırım yapılmalıdır!
  • 5 -) Tarım, Tıp, Medikal, Enerji ve diğer teknolojilere yatırım yapılmalıdır!
  • 6 -) Beyin göçü acilen önlenerek, yurtdışındaki yetişmiş gençlerimiz, motive edilerek beyin gücüne dönüştürülmelidir!
  • Her okuyan öğrenci; doktor, avukat, öğretmen, mühendis, hâkim ve savcı olmak zorunda mıdır?
  • Peki, böyle bir durumda, toplumdaki diğer meslekleri kimler yapacaktır? Son dönemde, göçmenler olmasa, organize sanayilerinde ve çiftliklerde, istihdam edilecek personel bulunamamaktadır!
  • Ünlü bir mimar, oğlunun ne iş yapacağı konusunda, bir soruya vermiş olduğu cevap çok manidar! Oğlum; İNŞAAT USTASI olacak, diyor! Nasıl olabilir diyor, bizim gibi ŞAN – ŞÖHRET odaklı toplumlar! Sizin gibi ünlü bir MİMARIN oğlu ve İnşat ustası, öyle mi?
  • Ünlü Mimar, Oğlum; Mutsuz olacağı bir mesleği tercih etmektense, MUTLU – HUZURLU olacağı ve İŞİNİ de EN GÜZEL şekilde yapacağı bir MESLEĞİ tercih etmesi daha evladır, diyor!
  • Bizim gibi toplumlarda, herkes OKUMALI, OKUMAYACAK olan öğrenci de, ZORLA veya ÖZEL ÜNİVERSİTE maharetiyle OKUTULMALI ve mutlaka bir KARİYER sahibi olmalıdır!

Akdeniz ve Doğu Akdeniz ( NEDEN ) Isıtılıyor — 2 —

2008 ve 2009 yıllarında; Tuzla Tersane bölgesinden gelen haberler ile uyanıyorduk! Bu haberler ile gündem meşgul ediliyordu! Bu haberleri yapan veya yaptıranların hedefi neydi? Ya da bu olaylar gerçekten bir kaza mıydı?

Bu tarihlerde, İstanbul Tuzla Askeri tersanesinde çalışan bir dost, şöyle gemi yapıyoruz, böyle gemi, şu kadar büyük, bilmem şu kadar kapasitede ve hatta MİLGEM ifadesini de kendisinden ilk defa duymuştuk! Yoksa bu haberler ile sosyal bir hareketlenme mi hedefleniyordu?

Türk Devleti, Kadim Devlet Aklı ile, yeni dünya sistematiğine yönelik, başlatmış olduğu stratejik ve taktik projeler birilerinin uykularını kaçırıyordu! Birileri yapmayın ve durdurun demek istiyordu!

Yüz yıldır, böyle devam ediyordu! Üretmenize gerek yok, daha ucuz şekilde size verelim, diyorlardı!

11 Eylül tarihi baz alındığında, dünya ve özelikle de bölgemiz için küresel ve emperyalist güçlerin sinsi plan ve kirli hesapları harekete geçmişti! Dünya ve bölgemiz için kötü kokular gelmeye başlamıştır!

İki bin üç yüz yıllık devlet hafızası olan Türk Devletinin ne yapması bekleniyordu! Kaderine razı mı olmalıydı! Irak ve Afganistan ile başlayan süreç, Arap Baharı ile kapımıza dayanıyordu!. Ya da Anadolu’da yeniden var olmak ve beka için ölümü göze mi almak gerekiyordu!

Türk Devleti, Devlet Aklı ile birlikte, küresel kirli senaryo ve tehditlere rağmen, varlık ve beka için her şeyi göze almıştır! Sınırlarımızda terör örgütleri üzerinden kukla ve koridor devletçik kurmayı planlayan, küresel ve emperyalist güçlere, anladıkları dilden cevaplar verilmektedir!

1 Nisan 2006 tarihinden itibaren, Doğu Akdeniz’de, Türk deniz yetki alanlarında denizde durumsal farkındalığa sahip olmak, deniz güvenliğine katkı sağlamak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin deniz yetki alanlarındaki hak ve menfaatlerini korumak maksadı ile Akdeniz Kalkanı Harekâtı icra edilmektedir!

Harekat kapsamında, Doğu Akdeniz’de, Türkiye adına faaliyet icra eden Araştırma Gemilerine koruma ve destek sağlanmaktadır!

Deniz Yetki Alanlarımızda, diğer ülkeler adına izinsiz araştırma faaliyetlerinde bulunan araştırma gemileri ikaz edilmektedir!

Araştırma gemilerinin Türk makamlarından izin almaksızın araştırma faaliyetlerine devam etmeleri engellenmektedir!

Bölgedeki muhtemel risk ve tehdit unsurları ve yasa dışı faaliyetlere karşı caydırıcılık sağlanması açısından önem arz etmektedir!

Akdeniz Kalkanı Harekâtı; Enerji Hatlarının Güvenliğinin Sağlanması, 2011 yılında başlayan Arap Baharı sonrasında Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da ortaya çıkan gelişmeler, Doğu Akdeniz’de deniz güvenliğinin önemini daha da artırmıştır!

Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemli projelerinden; Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemisi ( MİLGEM ) Projesi kapsamında, Savunma Sanayi Başkanlığı ile Savunma Teknolojileri arasında, 2006 yılında, Prototip Gemi Dizayn Hizmetleri ve Platform İnşa ve Donatım Malzeme ve Hizmetlerinin Tedarik Sözleşmesi, imzalanmıştır!

SSB ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ortaya koyduğu vizyon ve kararlı tutum ile gerçekleşen ve Türkiye’nin milli imkanlarının azami oranda kullanıldığı Milli Gemi (MİLGEM) Projesi kapsamında, Türkiye’de ilk defa günümüz teknolojisine uygun, yüksek standartlara sahip, komplike bir su üstü harp gemisinin dizayn ve entegrasyonu yerli sanayinin desteği ile milli imkanlar kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Yeni dünya sistematiğinin bölgemiz ve özellikle, Akdeniz’de kurulacağını vurgulamıştık! Yüz yıl önceki paylaşım bu topraklarda cereyan etmiştir! Bugün de kaldıkları yerden devam etmekteler! Dünyanın merkezi, sıklet noktası ve dengesi bu topraklardır! Kendi haline bırakmazlar! Bölge ülkelerini tek yumruk oluncaya kadar!

Türkiye Cumhuriyeti Devlet yönetimi, Türk Devlet Aklının denetim ve kontrolünde, Türk Devleti ebed müddet devam ilke ve ülküsü çerçevesinde, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda, Türk Devletinin Bekası ve Türk Milletin birliği adına, stratejik ve taktik politikalar üretmek ve geliştirmeye devam etmektedir!

Türk Devleti, Anadolu’daki varlığı, Orta Doğu, Afrika ve Asya bölgesindeki barış, huzur ve kalkınma adına, Adalet ve Hakkaniyetin temsilcisi ve mazlum milletlerin de hamisi olarak, re-aksiyoner değil, aksiyoner ve pro-aktif olmak zorundadır!

Akdeniz’e ve bölgeye sınırı olmayan, On Bin kilometre ötelerden Akdeniz ve Doğu Akdeniz’e gelen küresel ve emperyalist ülkelere; Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Anadolu’daki BEKASI ve VARLIĞI, MAVİ VATAN sahasında, hem kendi ve hem de bölge halklarının hakları adına, anladıkları dilden cevap vermeye devam edecektir!

Dünya ve Ulusal; Gündemi Okuyabilmek – 2 –

Birinci körfez savaşında; uluslararası bazı medya kuruluşları, onları takip eden ulusal ve yerel basın, dezenformasyon içeren yayınlarına, damga vurmuştur!

Irak işgali ve sonrasındaki savaşlarda, medya kuruluşları üzerinden dezenformasyon ortaya çıkmıştır!

Bugün de; İsrail – Hamas savaşıyla birlikte dezenformasyon ( yalan – yanlış ve yanlı haber ve görsel ) sosyal medyada yayılmaktadır! Neden acaba?

Daha önce konu ile ilgili köşe yazılarım;

1 – ) https://ahmetunver.com.tr/2020/11/05/basin-sivil-toplum-orumcek-agi/

2 -) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/05/basin-medya-kimlerin-taseronu/

Peki, Neden ve Neler olmaktadır? Dün olduğu gibi İnsanların ölümü üzerinden ne gibi bir kirli ve sinsi hesaplar yapılmaktadır?

Toplum ve birey olarak, okumadığımız ve derinlikli düşünme yeteneğimizi de geliştiremediğimiz için çevremizde gelişen olay ve olgu hakkında, çok çabuk karar verebiliyor ve hataya düşebiliyoruz!

Kuranın ilk emri neden oku! Okumak ve düşünmek! Sonra da akletmek ve isabetli kararlar verebilmek! Akıl bir defa karar verdiği an düşünme ve araştırmaya son vermektedir!

Bir olay veya olgu hakkında karar vermeden önce etraflıca araştırma yapmalı, olayın öncesi ve sonrasını, perde arkasındaki kişisel veya devlet zaviyesindeki gelişmeleri ve çıkarları da görebilmeliyiz!

Hz. Peygamber efendimiz, Müminin ferasetinden sakının buyururken ne demek istiyor? Avam ve yığınlar boyutundan tabii ki olaylara ve gelişmelere bakılmaması gerektiğini emretmektedir!

Akıl, feraset, basiret, düşünmek sonra da olumlu, doğru ve isabetli tercihte bulunabilmek ve kararlar verebilmek! İnsan ve özellikle de iman ehli Müminler için İMTİHAN, bu değil midir?

Toplum olarak birbirimizi bu sebepten çok kolay bir şekilde yargılayabiliyor, tekfir ve kategorize edebiliyor, hatta çok çabuk yaftalayabiliyoruz!

Farkında olmadan, eksik ve yanlış bilgiden kaynaklı, İmani çerçeveden günaha girebiliyor ve hata yapabiliyoruz! Dönülmez ve çıkılmaz yollara sapabiliyoruz! Neden ve niçin?

Okumadığımız ve düşünemediğimiz için! Okumak ve araştırmak, tefekkür ve tezekkür etmek ne demektir?

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Akletmeyecek misiniz – Çok az Tefekkür ve Tezekkür ediyorsunuz; emir ve buyruğunda olduğu gibi yaşadığımız tüm olay – olgu – gelişmeler ve tercihlerimiz arasında ki; ŞERRİN içinde ki HAYRI ve HAYRIN içinde ki ŞERRİ, görebilecek, anlayabilecek, yorumlayabilecek ve idrak edebilecek; Basiret ve Feraset vermesini dilerim!

Aksi halde, Dolapçı Beygiri ve Mayın Eşeği gibi oradan oraya savrulur ve bocalar durur! Hata üstüne hata yapar! Hem dünya ve hem de ahiretimizi hüsrana uğratabiliriz! Bazı konularda yüz yıldır olduğu gibi!

resel şeytani akıl ve emperyalizm olgusunu gözlerden kaçırmamak gerekir!

Dünyada yaşadığımız; tüm OLAY – OLGU – HABER – PATLAMA ve SAVAŞLARIN arkasında, iki EKOL arasında ki; GÜÇ – PAYLAŞIM ve HEGEMONYA mücadelesi olduğunu unutmamak gerekir!

Aksi halde, medya aracılığı ile sunulan teknolojik olarak hazırlanmış manüpülatif haber ve görselin, AYRINTI ve DETAYLARINDA BOĞULMAYA, devam ederiz!

Birileri, teknolojik olarak sunmuş oldukları haber ve görsel vasıtasıyla, sinsi ve kirli planları ve yürütmüş oldukları ALGI OPERASYONU çerçevesinde, AKLIMIZ ve DÜŞÜNCELERİMİZ ile resmen ALAY etmektedir!

Malcolm X; Eğer dikkat etmezseniz, MEDYA; mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri de sevmenize sebep olur, diyor! Neden acaba?

Akdeniz ve Doğu Akdeniz Isıtılıyor! NEDEN?

Mavi Vatan; Türkiye’nin deniz yetki alanları demektir! Türkiye’nin Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’deki deniz yetki alanı ve sınırlarını belirleyen bir kavramdır! Türkiye’nin hak ve egemenliğini içeren deniz alanlarının bütünüdür!

Mavi Vatan; 2015 yılı sonrası Türkiye’nin deniz alanlarındaki aktif ve askeri güce dayalı stratejisinin temelini oluşturmaktadır! Mavi Vatan, Türk Milletinin, deniz yetki alanlarındaki hak ve menfaatlerinin korunmasıdır!

Devletlerin sürekli düşmanı ve dostu yoktur, ancak çıkarları vardır, ilkesi çerçevesinde, Türk Devleti, Kadim Türk Devlet Aklı nezaretinde, Anadolu ve Mavi Vatan bölgesinde, bekası ve tüm hakları, bölgenin barış, huzur ve istikrarı adına, her alanda güçlü olmak zorundadır!

Türk denizcilik tarihinin önemli dönüm noktalarından biri Preveze Deniz Zaferidir! Yüz yirmi iki gemiden oluşan Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, 27 Eylül 1538 tarihinde Andrea Doria komutasındaki iki yüz atmış iki gemiden oluşan Haçlı Donanması’na Arta Körfezi’ndeki Preveze, Adriyatik Denizi’nin Arnavutluk sahilinde, önlerinde ustalıkla manevra yaparak, taarruz etmiştir!

Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, taktik baskının yarattığı sürpriz etki Andrea Doria komutasındaki birleşik Haçlı Donanmasını şaşkına çevirmiş; Haçlı Donanması panik içerisinde dağılarak, büyük kayıplarla geri çekilmek zorunda kalmıştır!

Preveze Deniz Zaferi, büyük bir şeref ve gurur abidesi olarak Türk denizcilerine ışık tutmakta ve zaferin kazanıldığı 27 Eylül tarihi, her yıl Deniz Kuvvetleri Günü olarak coşku ve heyecanla kutlanmaktadır!

Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması ve Denizcilerimizin gurur abidesi Preveze Deniz Zaferi, tarihimizin en şanlı ve en görkemli zaferlerinden biridir!

Barbaros Hayrettin Paşa komutasında, büyük bir donanmaya karşı kazanılan Preveze Deniz Zaferi, Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki egemenliğini perçinlemiş; donanmamızın gücünü ve kabiliyetini tüm dünyaya göstermiştir!

Tarih, Türk denizcilerinin hüküm sürdüğü tüm denizlerde barışın, huzurun ve adaletin hâkim olduğunu kaydetmiştir!

İkinci dünya savaşının galipleri tarafından kurulan Soğuk Savaş – İki kutuplu dünya düzeni, Sovyetler Birliğinin dağılması ile bozulmuştur!

Ara tek kutuplu dönem ve yeniden kurulmaya çalışılan yeni dünya düzeni ve sistematiği! Dünya halkları olarak, yeni dünya düzeni ve sistematiği kurulamaz ise çok sıkıntılar yaşar!

Son dönemde yaşadığımız tüm sıkıntılar, yeni dünya düzeni ve sistematiğinde ki taraf ve güçlerin bir birlerine el ense çekmesidir! Veya diğer bir ifade ile Bilek Güreşi! Çünkü yeni dünya düzeni ve sistematiği, tek kutuplu veya iki kutuplu olamaz ve sürdürülemez!

Küresel ve emperyalist güçler arasındaki bilek güreşi, bölgemizde ve özellikle de Akdeniz’de cereyan etmektedir! Bugün, bölgeye sınırı olmayan ülkelere ait, Akdeniz havzasında, yüze yakın SAVAŞ gemisi bulunmaktadır! Peki, Neden?

Yeni bir sistem ve paylaşım adına, küresel ve emperyalist güçler arasında, el ense ya da BİLEK GÜREŞİ devam etmektedir!

Bilek güreşi; erkekler arasındaki bir kapışmadan ibaret zannediyor olabiliriz! Bilek güreşi, bir güç sporudur! Uzaktan basit gözükse de, bilek güreşi, güçle birlikte çok fazla teknik gerektiren bir spor! Teknik, gücün çok daha ötesinde bir noktadadır! Doğru tekniği doğru şekilde uyguladığımızda tahmin bile edemeyeceğiniz kişileri alt edebiliriz!

Bilek güreşi birçok insan tarafından “güce dayalı” değerlendirilen bir spor dalı! Bu teknik ve taktikler bazen kendimizden daha güçlü birini yenmenizi sağlayabilir. Kolumuzun gücünü makineler de ölçebilir! Ancak bilek güreşi strateji içeren bir müsabakadır!

Bilek güreşi, genellikle taraflardan hangisinin fiziksel olarak daha üstün olduğunu belirlemek için yapılır! Ancak müsabakanın galibi her zaman daha güçlü olan taraf olmaz! Gücün önemi büyük olmakla birlikte, teknik, çok önemlidir! Vücudunu nasıl kullanması gerektiğini bilen taraf, önemli bir avantaj elde eder!

Akdeniz’e ve bölgeye de sınırı olmayan, On Bin kilometre ötelerden Akdeniz ve Doğu Akdeniz’e gelen küresel ve emperyalist ülkelerin SAVAŞ gemilerine; Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde ki,, Türk Devleti; Barışın güvercini ve savaşın kartalı; Türk Deniz Kuvvetleri, 16 – 20 Ekim tarihleri arasında, Doğu Akdeniz’de tatbikat yapacağı hakkında Navtex yayınlamak suretiyle, anladıkları dilden cevap vermiştir!

Dünya ve Ulusal; Gündemi Okuyabilmek!

Birinci körfez savaşında; uluslararası bazı medya kuruluşları, onları takip eden ulusal ve yerel basın, dezenformasyon içeren yayınlarına, damga vurmuştur!

Irak işgali ve sonrasındaki savaşlarda, medya kuruluşları üzerinden dezenformasyon ortaya çıkmıştır!

Bugün de; İsrail – Hamas savaşıyla birlikte dezenformasyon ( yalan – yanlış ve yanlı haber ve görsel ) sosyal medyada yayılmaktadır!

Daha önce konu ile ilgili köşe yazılarım;

1 – ) https://ahmetunver.com.tr/2020/11/05/basin-sivil-toplum-orumcek-agi/
2 – ) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/05/basin-medya-kimlerin-taseronu/

Peki, Neden ve Neler olmaktadır? Dün olduğu gibi İnsanların ölümü üzerinden ne gibi bir kirli ve sinsi hesaplar yapılmaktadır?

Bilgi çağı olarak nitelendirilen günümüzde; kişi, yaşam alanı içerisinde, gereksinimlerini gidermek, duygu ve düşüncelerini başkaları ile paylaşmak, mesaj vermek, bilgi kazanmak ve dengeli biçimde yaşayabilmek için toplumdaki diğer kişilerle iletişim kurmak zorundadır!

İletişim hayatımızın önemli bir parçasıdır! Dünya ve ulusal gündemi ve siyaseti okumak, büyük resmi görmek, basın ve medya mesajlarına maruz kalan kişinin hata yapmamak, devlet ve milletine karşı, gaflet ve ihanet konumuna düşmemek adına, çok dikkatli olması gerekir!

Kişiler arası iletişimin en temel öğesi dilin etkin kullanımı, hem kişilerin toplum içinde diğer kişilerle iyi bir iletişim kurması ve hem de temel dil becerileri olarak kabul edilen okuma, yazma, dinleme, konuşma, anlama, yorumlama ve eyleme geçme becerilerinin gelişmesine olanak sağlar!

Okuduğunu ya da dinlediğini anlamayan, bilgi, düşünce ve duygularını sözlü veya yazılı olarak; doğru, açık ve anlaşılır bir şekilde ifade edemeyen kişi, yanlış yorumlarda ve hatta yanlış eylemlerde bulunabilir!

Yanlış anlama ve yanlış anlaşılmadan kaynaklı, yanlış kararlar vermekte ve yanlış yerde konum almakta akabinde de iletişim kazalarına şahit olmaktayız!

Birey, okuma ve okuduğunu anlama sürecine tam anlamıyla bir işlerlik kazandırılabilmesi için, öncelikle, sözcükten başlayarak, görsel gösterge, işaret ve cümlelere kadar devam eden anlam bağıntılarının iyi bir şekilde özümsemesi, anlamlandırması, yorumlaması ve metinden bir sonuç çıkarması beklenir!

Medya; toplum ve özellikle çocukların fiziksel, psikolojik, bilişsel ve sosyal gelişimleri üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri olduğu iddia edilmektedir!

Medya tarafından sunulan haber veya görselin hangi amaç ve hedeflere matuf olduğunu iyi okumak gerekir!

Medya tarafından sunulan haber ve görsel manüpülatif olma olasılıklarını ve bir algı savaşı olduğunu, unutmamak gerekir!

Küresel şeytani akıl ve emperyalizm olgusunu gözlerden kaçırmamak gerekir!

Aksi halde detay ve ayrıntılarda ya da medya aracılığı ile sunulan teknolojik olarak hazırlanmış manüpülatif haber ve görsel, AYRINTI ve DETAYLARINDA BOĞULMAYA, devam ederiz!

Birileri, teknolojik olarak sunmuş oldukları haber ve görsel vasıtasıyla, sinsi ve kirli planları ve yürütmüş oldukları ALGI OPERASYONU çerçevesinde, AKLIMIZ ve DÜŞÜNCELERİMİZ ile resmen ALAY etmektedir!

Medyanın manüpülatif olarak teknolojik yönden hazırlamış olduğu ve sunduğu haberler dolayısıyla, birey; OLTA ki BALIK olmaması gerekir!

Normal bir vatandaş, günde ortalama üç ile beş bin arasında, görsel ve işitsel mesaja maruz kaldığını bir kenara not edelim!

Medya vasıtasıyla bu kadar mesaja muhatap olan kişi; mesajlarda ki yalan, yanlış ve yönlendirme olup olmadığını nasıl ayıklayacaktır?

Bu kadar mesaj arasında, mesajı verenin nasıl bir kodlama yaptığı ve görsel göstergeler ile hedefinin ne ve neler olduğunu, işinde ve aşında ki bir vatandaş nasıl çözümleyebilecek, anlayabilecek, anlamlandırabilecek ve yorumlayacaktır?

Medya iletilerinin kendine özgü yapısı, dili, şifresi, kodları, işaret, görsel gösterge ve hedefleri vardır!

Haber ya da görselde ki mesajları ve gündemi okuyamamaktan kaynaklı, hata yaparız! Aksi halde, devlet ve millete karşı yanlış yerde konum alabiliriz!

Malcolm X; Eğer dikkat etmezseniz, MEDYA; mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri de sevmenize sebep olur, diyor! Neden acaba?

Göl Turizmi Kongresi ve Başkanlar Toplantısı!

Destinasyon Pazarlaması; Kentlerin ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan gelişimi, turizm açısından bir cazibe merkezi olması yolunda, büyük bir önem kazanmasına neden olmuştur.

Destinasyon Markalaşması, bir ürünün markalaşması gibi o ürünü tanımlayan ve diğer ürünlerden farklılaştıran bir isim, logo, slogan, işaret ya da bunların bir birleşimidir.

Destinasyon pazarlaması ve markalamasının amacı, destinasyona gelen ya da gelmesi istenen turist ya da ziyaretçilerde, destinasyon arasında bir duygusal bağın kurulmasını sağlamaktır!

Destinasyon ve ziyaretçi arasında duygusal bir bağ, GERÇEK bir HİKAYE ve ÖYKÜ ile kurulabilir!

Philip Kotler; Rekabet, sadece ürünler ve firmalar arasında gerçekleşmez. Ülkeler ve şehirler de birbirleriyle rekabet eder. Küreselleşmeyle birlikte her şehir, her belde giderek birbirine benzedikçe “yerelleşme” çok daha önem kazanıyor, diyor!

Turizm alanında başarılı olabilmek için kentlerin sadece doğal güzellikleri ve tarihi ören yerleri değil, kendilerine özgü bir öykü ve hikâyelerinin olması gerekir.

Turizm pazarlamasının ilk adımı tarihi yörelerin hikâye – öykülerini keşfedip, bunları gün yüzüne çıkarmaktır.

Geçtiğimiz günlerde; Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi’nin ev sahipliğini yaptığı, Türkiye’nin farklı illerinden turizm sektörünün önde gelen akademisyenleri ve diğer tüm paydaşlarının bir araya geldiği; 1. Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi, tertip edilmiştir!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresinde; Turizm alanındaki son trendler, Göl turizmi, göl turizminin ekonomik ve sosyal etkileri, göl turizminde kültürel miras ve tarih, göl turizmi ve rekreasyon, göl turizminde yenilikçi uygulamalar, göl turizmi ve yerel işbirlikleri, göl turizminde pazarlama ve tanıtım, geleceğin göl turizmi trendleri, göl turizminde gastronomi deneyimi, göl turizminde doğa sporları, göl turizminde sanat ve fotoğrafçılık, Beyşehir Gölünün yaban hayatı, eko turizm ve bio-çeşitlilik, Beyşehir Gölü ve yerel kalkınma, Beyşehir Gölünün iklim değişikliği ve mücadelesi ile Beyşehir mutfağı ve GÖL TURİZMİNİN gelecekteki yönelimlerini ele alan konu ve sunumlara, ev sahipliği yapmıştır.

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi ve Etkinlik çerçevesinde; moderatörlüğünü Prof. Dr. Abdullah KARAMAN üstlendiği; Belediye Başkanları Oturumu, düzenlenmiştir!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi, Belediye Başkanları Oturumunda, Beyşehir Belediye Başkanı, Adil BAYINDIR; Beyşehir, doğasıyla konumuyla tarihiyle eşi benzeri olmayan bir şehir. Yüce yaratan tüm güzelliklerden her yere eşit dağıtmış ama Beyşehir’e bu güzelliklerin hepsini vermiş. Özellikle Alaaddin Keykubat’ın geçiş güzergahı olan Gembos yolu yani Demirkapı Tüneli’nin de açılmasıyla Şehrimizin konumu ve önemi bir kez daha değer kazanmıştır. Nilüfer Bahçesiyle, Eşrefoğlu Camisiyle, Fasıllar Anıtıyla, Eflatun Pınarıyla, Leylekler Vadisiyle, Karaburun Plajıyla ve Demirkapı tünelinin açılmasıyla herkesin bu güzellikleri görmesini istiyorum, dedi

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi, Belediye Başkanları Oturumunda, Uzundere Belediye Başkanı, Hilmi AKTOPRAK; Tortum Şelalesi ve Tortum Gölü başta olmak üzere bir doğa ve tabiat harikası olan Uzundere’de hayata geçirilecek olan projeleri olduğunu! Bölgede peyzajıyla, yürüme parkurları ve kamelyalarıyla yepyeni bir sosyal yaşam alanı oluşturmak için kolları sıvadıklarını kaydeden Aktoprak ayrıca Tortum Gölü’nde yarımada adıyla yürütülen çok özel bir çalışma olduğunu!. Tortum Gölü üzerine kurdukları Seyir Terası, yerli ve yabancı ziyaretlerin büyük ilgisiyle karşılaştığını, ifade etti.

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi, Belediye Başkanları Oturumunda, Ahlat Belediye Başkanı, Abdulalim Mümtaz ÇOBAN; Tarihi ve kültürel değerlerimize büyük ilgi var. Doğal zenginliklerimiz çok güzel. Buranın gizemli dünyası bin yıllık bir zaman tüneline girer gibi bir zenginlik. Burası insanlığa yeni bir sunum. Bu sunumda burayı hem iç turizmde insanımıza hem de dış turizmde farklı medeniyetlerin kaynaşmasına vesile olacak bir adrese dönüştürme çalışmamızın mutluluğunu yaşıyoruz. Turizm sevdalısı ve seyahat etmeyi sevenleri; güzel Ahlat’a bekliyorum, dedi.

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi, Belediye Başkanları Oturumunda, Ermenek Belediye Başkanı, Mustafa BOZCU; Ermenek gibi Beyşehir gibi önemli potansiyeli olan destinasyonlar için birlikte çözüm yolları aramak gerektiğini! Göl kenarında bulunan Ermenek Turkuaz Mesire Alanında Restorant, Piknik ve Kamp Alanları ile yerli ve yabancı turistlerin dikkatlerini çekmektedir. Özellikle son dönemde Akkuyu Nükleer Güç Santralinde çalışan Rus Turistler bölgeye akın etmektedir, dedi.

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresine emeği geçen; Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi Dekan yöneticileri, Beyşehir Belediye Başkanı ve yöneticilerini, Beyşehir Kaymakamı Mehmet Kemal Akpınar ve bu vb. etkinliklerin görünmeyen tüm kahramanlarını, tebrik ederim!

Göl Turizmi Kongresi ve Beyşehir GÖLÜ!.

Geçtiğimiz günlerde; Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi’nin ev sahipliğini yaptığı, Türkiye’nin farklı illerinden turizm sektörünün önde gelen akademisyenleri ve diğer tüm paydaşlarının bir araya geldiği; 1. Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi, tertip edilmiştir!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresine emeği geçen; Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi Dekan ve yöneticileri, Beyşehir Belediye Başkanı ve yöneticilerini, bu vb. etkinliklerin görünmeyen tüm kahramanları, tebrik ederim!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi; turizm sektörünün önde gelen akademisyenleri, profesyonelleri ve paydaşlarını bir araya getirerek, turizm alanındaki son trendleri, göl turizmi, Beyşehir Gölü, sürdürülebilirlik çözümlerini, dijital dönüşüm ve sektörün gelecekteki yönelimlerini ele alan konu ve sunumlara, ev sahipliği yapmıştır.

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresinde, Beyşehir Kaymakamı Mehmet Kemal Akpınar; Alternatif turizm faaliyetlerine uygun potansiyele sahip Türkiye’nin artık sıradan bir destinasyon olmaktan çıkıp, tüm varlık ve kurumlarıyla, Akdeniz ve Avrasya’nın en önemli turizm ülkelerinden birisi haline geldiğini! Beyşehir Gölü’nün su kalitesi olarak içme, kullanma ve sulama suyu olarak kullanılabilecek özelliklere sahip Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olduğunu! Turizm potansiyeli açısından bölge her mevsim farklı güzellikler sunmaktadır. Tarihi Kubadabad sarayı kalıntıları ile kültür turizmi, göçmen kuşların konaklama yeri olması sebebiyle kuş gözlemi, kamp karavan turizmi gibi birçok faaliyete ev sahipliği yapmakta olduğunu, ifade etti.

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresinde; Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır; Beyşehir Gölü’nü sulama kanalı olarak görenlere; Beyşehir’de kanyon isterseniz kanyon, dağ isterseniz dağ, günde sayamadığımız kadar mavinin olduğu bütün tonuyla gördüğümüz Beyşehir Gölü var. Dolayısıyla Göller Bölgesinin en büyüğü olan Beyşehir Gölü, Göl turizmi açısından oldukşa zengin olduğunu, vurguladı!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresinde; Selçuk Üniversitesi Beyşehir Ali Akkanat Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Karaman; Turizmi entelektüel insanların, entelektüel insanlara hizmet ettiği yeni yüz yılın geleceği aydınlık sektörü olarak ifade ediyoruz. Yeni trendler içerisinde de göl turizmi artık yadsınamaz bir gerçek haline gelmiştir. Türkiye’nin en önemli tatlı su göllerinden birisi Beyşehir Gölü’nün artık uluslararası arenada, kendisinden söz ettirecek aktivite ve çalışmalarla, yeni çekiciliklerle ve innovatif yaklaşımlarla dünya insanının hizmetinde olmaya aday olduğunu, ifade etti!


Konuşmaların ardından katılımcılar düzenlenen farklı oturumlarda; Göl turizmi, göl turizminin ekonomik ve sosyal etkileri, göl turizminde kültürel miras ve tarih, göl turizmi ve rekreasyon, göl turizminde yenilikçi uygulamalar, göl turizmi ve yerel işbirlikleri, göl turizminde pazarlama ve tanıtım, geleceğin göl turizmi trendleri, göl turizminde gastronomi deneyimi, göl turizminde doğa sporları, göl turizminde sanat, fotoğrafçılık, Beyşehir Gölünün yaban hayatı, eko turizm ve biyoçeşitlilik, Beyşehir Gölü ve yerel kalkınma, Beyşehir Gölünün iklim değişikliği ve mücadelesi ile Beyşehir mutfağı konularında, sunumlar gerçekleştirilmiştir!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi ve Etkinlik çerçevesinde; Beyşehir Fotoğraf Kulübü Başkanı Mustafa BÜYÜKKAFALI; The Mirrors in My Eyes: Beyşehir (Aynadaki Gözlerim: Beyşehir) adlı, fotoğraf sergisi, katılımcılar tarafından büyük beğeni görmüştür!

Uluslararası Göl Turizmi ve Turizmde Güncel Trendler Kongresi ve Etkinlik çerçevesinde; moderatörlüğünü Prof. Dr. Abdullah KARAMAN üstlendiği; Belediye Başkanları Özel Oturumu, düzenlenmiştir! Oturuma, Beyşehir Belediye başkanı Adil BAYINDIR ve Uzundere Belediye başkanı Hilmi AKTOPRAK katılırken, Ahlat Belediye başkanı Abdulalim Mümtaz ÇOBAN online olarak, Ermenek Belediye Başkanı Mustafa BOZCU da, video konferans sistemi ile katılımcılar ve misafirler ile buluşmuştur!