Bize NE Oluyor ki?

Dünyayı ve bölgemiz, Küresel Güçler ve onların her bir bölgede ki taşeron ve işbirlikçileri maharetiyle, 100 yıl önce olduğu gibi yeniden bir dizayn, bir bölüşüm ve bir paylaşım savaşlarına sahne olmaktadır. 100 yıl önce bu savaşlarını hiçbir şekilde anlayamadık. Anlamak için de bir çaba, gayret de sarf edemedik. Çünkü bireysel kavgalar ve iç çekişmeler ile meşgul ve melül bir durumda bulunuyorduk. Sonuç olarak da milyonlarca insanımızı ve bir yüz yılı, ülke ve bölge insanları olarak kaybettik. Küresel güçler ve taşeronları ustalıkları ile tekrardan bir yüzyılı daha kaybetmemiz için her gün ama her gün bir fitne ve ihanete duçar kalıyoruz. Neden ki? Bu adamlar her gün neden bir fitne ateşi çıkarıyorlar ki? Bizler de hemen bu fitneye alet oluveriyoruz!  Bizler bu fitnelerle meşgul edenler arka planda ise operasyonlarına devam ediyorlar. Aynen Nasreddin hoca kavgasında olduğu gibi, Yorgan gittikten sonra ancak uyanabiliyoruz.  Artık ülke ve bölge halkları olarak kaybedecek ne bir saniyemiz, ne bir parça toprağımız, ne de bir canımız kaldı. Yeter artık! Küresel güçler ve taşeronlarını bunları görebilmelerinin tek bir yolu ve çaresi vardır; Bir olmak, İri olmak, Beraber olmak ve hep birlikte Türkiye olabilmekten geçmektedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti grup toplantısında;  AK Parti teşkilatları ve tüm belediye yöneticilerine yönelik;  “Teşkilatlar, belediyeler eğer bizim dava idraki ile hareket etmiyorsa bize zarar veriyorlar ve zarar veren kardeşlerimizi de uyarıyorum kusura bakmasınlar, biz uyarmadan kendileri bu uyarıyı yapsınlar ve adımı atsınlar.  AK Parti olarak bizim kendimizi yenilememiz gerekiyor. Önce şu hareketin, kendi içinde birbirini sevmesi gerekir. Bize ne oluyor ki kendi içimizde birbirimize karşı çalım atıyoruz. Eğer elinden dilinden emin olmayan insanlar olmadıkça biz gerçek Müslüman olamayız bunun idraki içinde olmalıyız. Son günlerde cihat diye bir şeyler geçiyor. Cihat elinde silahla dolaşmak değildir. Cihat nefisle mücadeledir; Nefsimizle mücadele edebiliyorsak, işte cihat budur. 2019’da ancak bu şekilde arzu ettiğimiz başarılara ulaşabiliriz. AK Parti’nin başarısı Türkiye’nin başarısı olacak.   Artık hedefi büyük koyduk” şeklinde uyarı ve ikazlarını, teşkilatlar, belediye yöneticileri ve tüm vatandaşlarımız çerçevesinden de çok dikkate değer buluyorum. 

Sayın Cumhurbaşkanımızın çok dikkate değer ve manidar konuşmaları, uyarıları çerçevesinde,  öncelikle tüm vatandaşlar olarak bireysel manada ve teşkilat mensuplarının da kendimizi bir sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.   Hz. Peygamber efendimizin biz İnananlara yönelik olarak; ‘Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz ’  ikazları neyi ifade etmektedir? Mümin için sadece bu Dünya hayatı mı vardır? Başka bir âlem ve hayat yok mudur? İnancımız gereği yaptıklarımızdan hesaba çekilmeyecek miyiz? Her yaptığımız yanımıza kar mı kalacaktır?  Yine Hz. Peygamber’in ‘’Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız’’  uyarıları ile bizlere neler söylemektedir?  Birbirini sevmeyen bir davanın üyeleri nasıl başarıya ulaşabilir ki?  Daha önceki yazılarımda da sürekli olarak vurgulamaya çalıştığım; Her bir teşkilat üyesi bireyin; Ülkesi ve yaşamış olduğu şehrin gelişmeleri, yatırımları ve çıkarlarının üstünde, kendisinin de bir hesabı,  bir kitabı,  bir planı, bir ikincil – üçüncül ve bilmem kaçıncı ajandası, bir ihalesi bulunmaktadır.  Bu nasıl olabilir ki? Kendisi ve çevresi için de, bir mevki ve bir makam beklentisi bizleri içten içe yakmaktadır.  Tüm bu dünyalık menfaatler için mi birbirimizin paçasından çekiştiriyor ve çalımlar atıyor, iftira ve saldırılarda bulunuyoruz ki? Hani; Emin bireyler olacaktık ve kimseye de hiçbir şekilde zarar vermeyecektik, ne elimizden,  ne de dilimizden? Bu beklentiler, birey olarak farkında olmadan bizleri hataya mı sevk ediyor ki? Ülke ve şehrimizin menfaatlerinin önüne şahsi çıkarlar mı geçmektedir ki?  Yazık gerçekten de çok yazık! Ülkemize ve şehrimize yazık olur. Ne oldu bize? NE oluyor ki bizlere? Bize neler  oluyor ki? Bu gün değil de ne zaman uyanacağız ki? Ne zaman bir ve beraber olabileceğiz ki? Basra harap olduktan sonra mı? Parça parça olduktan, vatansız ve hanümanız kaldıktan sonra mı?  Ey Allah’ın Resulü, bizler hem dilimizle,  hem de elimizle kendi din kardeşlerimiz ve dava arkadaşlarımıza, dünyalıklarımız adına çok büyük zararlar veriyoruz. Ey Allah’ım, içimizde ki beyinsizler yüzünden bizleri helak eder misin? Allah Korusun!

Parti teşkilatları, toplumun bir yansıması ve aynasını teşkil etmektedir. Bu teşkilatlarda samimi bir şekilde, ülkesi, şehri ve davası adına çalışmayan ve bir şekilde de zarar veren bireyleri de bünyemizden atamıyorsak, temizlik yapamıyorsak, geleceğimiz ve çocuklarımız adına çok büyük bir sorunu – sıkıntıyı ve belayı da satın alıyoruz demektir.  Kurumlarımızın sağlıklı bir şekilde hayatiyetini sürdürebilmesi için hastalıklı olan bölgenin ya tedavi edilmesi ya da sağlıklı olan kısma da zarar vermeden bünyeden bir şekilde atılması gerekir. Atmadığımız takdirde ise bu hastalıklı bölgenin tüm vücudu sarması ve kendi kendimizi de imha etmesi için fırsat veriyoruz demektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın mezkûr uyarı ve ikazlarının tüm teşkilat mensupları ve vatandaşlarımız için de, bölgemizde ki tüm küresel hesaplar,  tüm planlar ve tüm paylaşım savaşları çerçevesinde,  dünyalık menfaat ve çıkarlarımız doğrultusunda, fitne ve ihanet oyunlarına da gelmemek adına, çok dikkat etmemiz gerektiğinin kanaatindeyim. Libya, Irak, Yemen, Mısır, Suriye ve diğerleri gibi olmamak için tabii ki!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir