AK Parti, 2 Kasım 2002’de iktidar olduğu yıldan bugünlere bir projeksiyon yaptığımızda, 2002 yıllarında ki Türkiye’nin genel durumu ve dünyanın da bulunduğu tüm şartları dikkate aldığımızda, çok büyük yatırım ve başarılara imza attığını söylemeden geçemeyiz. AK Parti sosyal ve ekonomik olarak ülkemizde çok büyük yatırımlar ve değişimler de yapmıştır. AK Parti büyük değişim ve dönüşümlere de öncülük etmiş, siyasi bir harekettir. Tüm bu çalışmalar, yatırımlar, değişimler ve başarılar da emeği geçen her bir AK Parti üyesine teşekkürlerimi sunar, daha nice başarılara da, bu asil millet ve devlet için imza atabilmeleri dileklerimle.
Kurumsal yapılar zamanla yıpranır, üyelerinde metal yorgunluğa duçar olanlar ve işletme körlüğü dediğimiz hastalık sahibi olan da bulunabilir. Peki, bu normal bir gelişme midir? Tabii ki, normal ve doğaldır! Önemli olan bu yıpranmaya karşılık, kurumsal itibarı koruyabilmek ve kurumsal yapının da sürekliliği adına, önlem ve tedbirler alabilmektir. Kurumsal yapının itibarı ve sürekliliği adına tedbir almadığımız zaman neler olur, nelerle karşılaşabiliriz? Değişim tabii ki sancılı olacaktır! Kurumsal yapıda değişime direnen bireyler ve güçler de olacaktır! Bunlar da doğal gelişmelerdir. Önemli olan tüm bu negatif gibi gördüğümüz gelişmeleri kurumsal yapının dinamiğine zarar vermeden bertaraf edebilmektir.
Kurumsal yapılardaki başarıları kendilerine mal eden, kendinden kaynaklı olduğunu zanneden kişiler de olacaktır. Ben olmasam bu yapılan yatırımlar ve başarıların olması ve yapılması da mümkün değildi, olamazdı, şeklinde ki ifadelere de şahit olabiliriz. Kurumlar ve kurumsal yapılar, bulundukları koltuktan Güç alan kişilerle değil, gelmiş olduklara makamlara, Güç – Güven ve İtibar katan bireylerle gelişebilir, devamlılık arz edebilir. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli olarak vurguladığı metal yorgunluğa düşen, kurumsal bünyemizde ki değişime de itiraz eden ve direnmekte olan, mezkur vasıflara haiz kişiler bulunmaktadır. Teşkilat ve kurumsal yapılarda, yorulan ve yıpranan yol arkadaşlarımızla bir Nöbet değişimi yapmamız gerekmektedir. Değişime direnenler; Benim şöhretim ve benim itibarın ne olacak sevdasında ki teşkilat üyeleridir! Kurumsal yapı olmasa birey olarak seni kim tanırdı ki? Kurumsal yapı seni bir yerlere getirmiştir? Bugün de yorgunluktan kaynaklı olarak, kurumsal yapı, bir nöbet değişimi talep etmektedir. Neden itiraz ediyorsun ki? Önemli olan kurumsal yapının sağlamlığı ve sürekliliğidir. AK Parti teşkilatları bu değişimi yapamadığı ve gerçekleştiremediği takdirde, siyaset sahnesinden silinip gidecek, siyasetin tozlu raflarında yerini alacaktır.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Afyonkarahisar’da başlayan ve “Hep Birlikte, Büyük Hedeflere” temalı, AK Parti 26. İstişare ve Değerlendirme Toplantısının açılış konuşmasında; ‘’Değişime direnmek, akıntıya karşı kürek çekmek gibidir. İşte bu gerçekten hareketle bir süredir teşkilatlarımızda ve belediyelerde yenilenme ihtiyacımız bulunuyor. Bu benim şahsi tercihim veya partimizin kendi kendine icat ettiği yöntem değildir. Aslında bu, milletimizin talebidir. Bu yenilenme sürecini, değişim ihtiyacını, tazelenme talebini kendi irademizle gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Eğer bunu biz kendimiz yapmazsak, sandıkta milletimiz yapar. Ona fırsat vermeden bu işi kendimiz çözmemiz gerekir. Bundan kimsenin alınmaması gerekir. Dünya değişirken Türkiye’nin yerinde saymasını beklemek ne kadar yanlışsa, Türkiye değişirken AK Partinin de olduğu gibi kalmasını beklemek o kadar yanlıştır. Esasen biz, kurulduğumuz günden beri bu yenilenme sürecinden hiç kopmadık. Bugün bu meseleyi çok fazla konuşuyor olmamızın sebebi, Türkiye’nin içinde bulunduğu şartların çetinliğidir. Unutmayınız ki çetin yollar, yorgun bedenlerle aşılamaz’ şeklindeki konuşmalarının, Dünya ve bölgemiz yeniden dizayn edilirken, küresel güçlerin ‘böl – parçala – yönet ve yut’ projelerinin gün yüzüne çıktığı bir dönemde, bireysel – kurumsal – devlet ve millet olarak da hazır olabilmemiz için acil ve ivedi tedbirler alınması gerektiği vurgularının da çok dikkate değer olduğunu düşünüyorum.
Dünya ve bölgemizde çok çetin gelişmeler olmaktadır. Kurumsal yapılarda devamlılığı adına bu çetin gelişmelere karşı önlem ve tedbirler almak zorundadır. Bu önlem ve tedbirler bireyler açısından bir tasfiye hareketi olarak algılanmamalı, üzerimize doğru gelmekte olan çok büyük sorunlara karşı hazırlıklı olabilmenin öngörülerdir. Bu tedbiri almadığınız takdirde, kurum ve birey olarak da beka sorunu ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Ya tedbir alır, öngörülebilir sorunlara karşı hazırlıklı oluruz ve üyesi olmakla gurur duyduğumuz kurumsal yapı, üst kimlik ve üst kurumsal yapı olan DEVLETİN Varlığı ve Bekası sorunu ile yüzleşmek zorunda kalmayabiliriz. Bu tedbir ve önlemler, üst kurumsal yapı olan DEVLETİN Yok olmaması adına yapılan girişim ve gelişmelerdir. Bölgemizde daha dün diyeceğimiz kadar yakın bir zamanda Devletleri olan milletlerin bugün sıkıntılı ve parçalanmış durumlarından dersler alabilmek ümidiyle!