Türkiye Cumhuriyeti Nereye mi Gidiyor?

Son günlerde, devlet ve millet olarak, içeride ve dışarıda yaşadıklarımıza ve gelişmelere bir bakar mısınız? Neler olmaktadır? Bu genç Cumhuriyet neler yapıyor da, küresel güçler tarafından olmadık uygulamalara şahit oluyor ve maruz kalmaktadır? Cumhuriyetin kurulduğu tarihten itibaren içeride işbirlikçileri vasıtasıyla cirit atan küresel güçler, istediklerine erişemeyince ve emirleri de yerine gelmeyince neler yapıyorlar? Bocalamaya başladılar! Bu çırpınmaları artık onlara hiçbir fayda vermeyecektir! Bu asil millet artık yolunu bulmuştur!  Dere yatağını bulmuştur! Bu asil millet en az bin yıllık tarihini hatırlamış ve artık uykudan da uyanmaya başlamıştır. Neden uyanıyorsun ki? Biz seni uyanmamak üzere uyuşturduğumuzu zannediyorduk; Tarihi, sosyal, kültürel ve dini inançlarınla oynamak suretiyle!  Küresel güçler zaviyesinden baktığımızda, devletimiz ve asil milletimiz açısından da sorun budur! Ne güzel müttefik, dost ve kardeş olarak devam ediyorduk! Nereden çıktı,  şimdi bin yıllık tarihi hatırlamak! Oldu mu şimdi yani! Tüm mesele budur! Anlamak istemeyen tüm işbirlikçilere de duyurulur! Bu asil Millet tarihinde 16 devleti neden kurmuştur? Özgürlük ve bağımsızlığına olan aşkı ve tutkusundan! Bu millet ne zaman ölüm ve ölmekten korkmuştur! Bu milletin ölümü korkuttuğunu da, tüm küresel güçlere ve işbirlikçilerine yeniden hatırlatmak gerekmektedir. Bu asil millet, ölecekse de ADAM gibi bir defa ölmesini bilir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, içimizdeki bazı aklı evvellere göre, sadece ve sadece 90 yıllık tarihi olan genç bir cumhuriyettir. Sanki tarihin tozlu sayfalarında kurmuş olduğu 16 devlet ve son olarak da Osmanlı imparatorluğunun bir bakiyesi de değil! Gökten zembille inmiş yeni bir millet ve devlet! Gerçekten de durum böyle midir? Yoksa bu asil devlet ve millet dünya tarihinin olmaz ise olmazlarından mıdır? Batılı tarihçi ve devlet adamlarının buyurduğu; Türkleri, Dünya tarihinden çıkaracak olursanız geriye hiçbir şey de kalmayacaktır, ifadeleri ne demek istiyor olabilirler ki? İçimizde, kendisinin aydın olduklarını iddia eden,  satılık ruhlara da buradan sadece hatırlatmak isterim! Bu asil milleti ve devletini, sen kabile devleti mi zannetmiştin ki?!

Son olarak, ABD ile yaşadıklarımıza bir bakar mısınız? Hani yıllardan beri, bu iki devlet dost ve müttefikti! Neymiş efendim!  15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin içinde bulunan konsolosluk görevlilerinin tutuklanmasına çok kırılmışlar, çok da kızmışlar! Aman bir üzüldük ki nasıl! Biz devlet ve millet olarak 100 yıldan beri, hep üzülüyoruz ve hep kırılıyoruz! Bu devlet ve asil millet yıllardan beridir oynadığınız onuruna artık DUR demektedir! Askerimize çuval geçirdiğinizde, firkateyni vurduğunuzda ve daha sayamadığımız böyle olaylarda biz millet olarak sanki hiç kızamamıştık! Kan kusmuş ama sesimizi de çıkarmadık! Sınırlarımızda terör örgütlerine yığınak yaparken, en modern silahlarınızı verirken de hiç kızmadık! Bu silahları terör örgütlerine,  bir dost ve müttefik devlet nasıl verebilirdi? Nasıl olabilirdi böyle işler? Aklımız da almıyordu, olan bitenleri!   Cumhuriyetin kurulması ile birlikte içerideki işbirlikçileri vasıtasıyla yönettikleri bu devlet artık ellerinden kaymaktadır. Devlet yönetiminde eskisi gibi cirit atamıyor ve oynatamıyorlar! Sen hala anlamadın mı, arkadaş!

Dünyada, bölgemizde ki parçalama – yeniden haritalama ve ülkemizde ki tüm bu gelişmelere rağmen, AK Parti Genel başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, devlet kademesinde ve teşkilatlarda, yorulan ve yıpranan yol arkadaşları ile bir nöbet değişimi talep etmektedir. Neden talep ediyor ki? Yoksa bizim göremediğimiz ve algılayamadığımız başkaca gelişmeler mi olmaktadır? Sayın Cumhurbaşkanımız, devlet ve millet olarak çok büyük bir SAVAŞ konumunda bulunduğumuz için içeride hem askeri kanatta, hem siyaset kademesinde,  hem de belediyeler ve tüm teşkilatlarda bir nöbet değişimi ve temizlik talep etmektedir.  Bu savaşa karşılık içeride bir ön hazırlık mıdır?  Acaba neden? Bu üzerimize gelmekte olan çok büyük bir SAVAŞ için özellikle de içeriden devlet ve millet olarak her bir ferdi ile hazır ve nazır olmak istemektedir, diye düşünüyorum.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti nereye gidiyor, diyen özellikle de içeride ki işbirlikçilere buradan hatırlatmak isterim! Hiçbir yere gitmiyor! Sadece ve sadece Devletimizin tam Bağımsızlığı,  VARLIK ve BEKA SORUNU, Milletimizin de BİRLİĞİ – BERABERLİĞİ adına öngörü, hazırlık ve adımlar atılmaktadır. Sen ne zannetmiştin ki?!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir