Dünya küresel güçleri ve küresel finans çevreleri, emperyalist ve hegemonya konumlarının devamlılığı adına her daim büyük planlar, hesaplar, stratejiler ve taktiksel oyunlar peşindedir! Bugün yaşamakta olduğumuz gibi! Dünya halklarının bunları anlaması, okuması ve pro-aktif taktik geliştirmesi ise imkânsız denecek bir durumdadır! Çünkü dünya halkları bölgesindeki küçücük makamlar, mevkiler, rant, çıkar ve menfaatler peşinde koşmaktan böyle minnacık(!) işlerle meşgul olamaz! Adamın dünyası, vizyonu, çapı ve ufku bu kadar! Ne bekleyebilirsin?! Adamın dünya ve insanlık diye bir derdi yok! Varsa yoksa tek bir hedefi, bugün sahip olduğu makamı ve gücü sonsuza kadar koruyabilmek! Kendi adamlarını da bir yerlere yerleştirmek ve getirebilmek! Bunun için de her şeyi yapacaktır; Aklımızın ve havsalamızın alabileceği ve alamayacağı her şeyi! Ölmek diye bir şey var mıdır?! Tanrıların ölmediğini biliyorduk! Çünkü adamlar ne de olsa dünyanın, bölgesinin ve bulunduğu yerelin tanrısı! Allah akıl, fikir ve feraset versin!
2003 yılında ABD eski Dış İşleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan bir makalede, Ortadoğu’da Türkiye dâhil yirmi iki ülkenin sınırları değişecek, ifadesiyle başlayan analizlerine şahit olduk. 2010 yılına geldiğimizde ise Küresel Güçler ve Küresel finans çevreleri yirmi iki ülke için düğmeye bastı! Artık vakit gelmişti! 17 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta bir gencin kendini yakmasının ardından tüm Tunus halkının giriştiği eylemle beraber Arap dünyasındaki bunalım dönemini birileri ise Arap Baharı olarak isimlendirmektedir! Ne bahar? Aman Yarabbi! Tabii ki baharın gelmesi için öncelikle şiddetli bir kışın yaşanması gerektiğini de düşünmeliydik! Yapılan protestolar sonucu birçok Arap ülkesi, Tunus’tan etkilenip özgürlük için savaşmıştır. Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Ürdün, Yemen Arap baharından etkilenen ülkelerdir. Mısır’ın hali ortada! Karşımızda Libya diye bir devlet ve Libya halkı var mıdır?! Irak’ı zaten konuşmaya gerek yoktur! Suriye ise her gün gözlerimizin önünde erimekte, lime lime edilmekte ve parçalanmanın eşiğindedir!
ABD eski Dış İşleri Bakanının 2003 yılında yirmi iki ülkenin sınırları değişecek diye tanımladığı bölge; MENA, Middle East and North Africa, yani Orta Doğu ve Kuzey Afrika kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilerek elde edilen bir kısaltmadır. MENA Bölgesi olarak isimlendirilen ve İsrail Devleti hariç büyük çoğunluğu Arap veya İslami vasıfları ile ön plana çıkan Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri arasında; Mısır, Ürdün, Lübnan, Fas, Tunus, Cezayir, İran, Yemen, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Katar, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn ve Libya sayılabilir. MENA Bölgesi’yle (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) dünya petrol rezervinin % 70’ini, doğal gaz rezervinin % 46’sını, eski İpek yolu, yeni bir Yol ve Bir Kuşak, 65 ülkenin birlikte kalkınma projesinin ana güzergâhı, Akdeniz ve Doğu Akdeniz’deki zenginliklerin de bekçisi ve tam da bir askeri üs konumunda olan bir bölgedir!
Peki, mezkûr özellikler aklımıza hemen firavunu getirecektir! Firavun kimdir? Firavunun özellikleri nelerdir? Mısır’da yüzyıllarca hâkim ve hüküm sürmüş yirmi altı firavun ailesi bulunmaktadır! Her aile ortalama otuz yıl idarede hüküm sürdüğü tahmin edilmektedir! Firavun isim olmayıp bir sıfattır; Yani yapılan haksızlık ve zulümlerin toptan bir tanımlamasıdır! Ayrıca bunlardan büyük bir kısmı da kendisini tanrı olarak ilan etmiştir! Makam, mevki, güç ve tanrı olduğunu iddia etmek veya zannetmek! Aman Allah’ım! Allah muhafaza eylesin! Firavunun kabaca özeliklerine baktığımızda karşımıza çıkan tablo, bugün yaşamakta olduklarımız ve özellikle de yerelde son günlerdeki belediye başkanlıkları için oynanan ayak oyunlarından bir farkı var mıdır, siz okuyucularımın takdirlerine bırakıyorum! Her şeyi kontrol etme ve yönetme isteği; Bütün Firavunların ortak özellikleri çevresinde gördükleri her şeyi yönetme ve kontrol altında tutmak hırsı vardır! Hatalı olduğunu kabul etmemek; Zira tanrılar hatasızdır! Adam tanrı olduğuna zaten inanmakta ve hatadan tabii ki münezzeh olacaktır! Üstünlük iddiası; Tanrılık taslamaktan kaynaklı olarak diğer insanlardan elbette ki üstün olacaktır! Üstünlük için de her şeyi yapacaktır! Makamını koruma isteği; Makamını korumak adına doğru bildikleri her şeyi yalanlayabilir ve yok hükmünde sayabilir! Güç tutkusu; Firavun zihniyetinin önemli özelliklerinden birisi de güç tutkusudur. Bu niteliklere haiz kişiler güç olgusu olmadan kesinlikle yaşayamazlar! Güçlerini korumak adına da her şeyi yapacaktır!