Geçtiğimiz günlerde, dünyada ki tüm üniversiteleri başarı sıralamasına göre değerlendiren bir kuruluş liste yayınladı. Listeye kabaca baktığımızda, şehrimizdeki üniversitelerden Selçuk Üniversitesini, Türkiye sıralamasındaki listede başlarda göremiyoruz! Bununla idare edeceğiz artık! Yine de Selçuk Üniversitesi rektörü ve yöneticilerini tebrik eder, başarılar dilerim. Bir sonraki başarı sıralamasında ülkemiz ve şehrimizdeki üniversiteleri daha üst sıralarda görmeyi de ümit ederiz! Neden olmasın! Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversiteleri ilk 500 içinde neden yoklar? Üniversite rektör, yönetici ve akademisyenlerinin bu konuda bir kaygısı var mıdır?! Değerlendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan üniversite başarı sıralaması, 2004 yılında ilk kez 3.000 üniversiteye yer verilmiş ve bu üniversiteler arasından, En İyi 400, liste oluşmuştur. Günümüzde bu liste dünya üzerindeki 12 bin üniversite arasından başarılı üniversite sıralama listesi olarak yayınlanmaktadır. Peki bu liste oluşturulurken hangi kriterler dikkate alınmaktadır?
Üniversite değerlendirme kriterlerini her kurum kendisi belirlemektedir. Değerlendirme kriterlerini genel itibari ile; Akademik itibar, Mezunların istihdam edilebilirliği, Fakülte – öğrenci oranı, Fakülte başı atıf oranı, Uluslararası Öğrenci Oranı, Uluslararası Akademik Kadro, şeklinde sıralayabiliriz! Bir başka değerlendirme kuruluşunun üniversite başarı sıralamasını yedi farklı kriteri dikkate almaktadır. Peki, nedir bunlar? Eğitimin kalitesi: Uluslararası ödül ya da madalya kazanmış mezunların sayısının üniversitenin mezun sayısına oranı. Mezunların İstihdam Edilmesi: Dünyadaki önemli firmaların CEO pozisyonlarında bulunan üniversite mezunlarının toplam mezun sayısına oranı. Öğretim Kadrosunun Kalitesi: Üniversite öğretim üyelerinden uluslararası ödül ya da madalya kazanmış olanların sayısı. Araştırma Sayısı: Araştırma yazılarının sayfa sayısı toplamı. Araştırmaların Kalitesi: Önde gelen bilimsel dergilerde yayınlanan makalelerin sayısı. Etki: Yüksek derecede etkili dergilerde yayınlanan makale sayısı. Referans Sayısı: Üniversite öğretim üyelerinin atıf yapılan makale sayısı.
Peki, Türkiye’deki üniversitelerimizde sorun nerede? Neden üniversite başarı listelerinin hep sonlarındayız? Neredeyse ilk 500’de üniversitemiz yok! Üniversite yönetimlerine sormalı, bu bir başarı mıdır? Bununla avunmalı mıyız! Yoksa, daha ne olsun mu demeliyiz?! Araştırma ve geliştirmeye biraz daha önem vermeli miyiz?! Hem de, Konya Teknik Üniversite için yer tartışmaları yapmakta olduğumuz şu günlerde! Teknik Üniversite, Dutlu Kırı mevkisinde mi olsun! Yoksa, Birlik Parkı civarı veya Bey hekim hastanesinin üst kısmında, yeni çevre yolundaki dağlarda mı olsun?! Neden olmasın?! Gedavet rüzgarları eşliğinde bir eğitim! Çok da harika olur! Hani Üniversite – Sanayi işbirliğinden dem vuruyorduk! Beyler! Bilimsel araştırma ve geliştirmeyi konuşmuyoruz, dikkatinizi çekerim! Biz neleri tartışıyoruz, elin oğlu nelerle uğraşıyor! Elin oğlu Ay’a ayak bastığının Ellinci yılında MARS’A çıkmak için çalışmalar yürütmekte ve Uzay Komutanlığını da kurmaktadır! Üniversite yönetimleri bilimsel araştırma, geliştirme ve bilimsel üretim için akademisyenleri teşvik mi ediyor, yoksa engel çıkarmak için her yolu denemekte midir? Ne buyurdunuz?! Toplum, üniversiteye giren öğrencilere meslek okullarında öğretilebilecek asgari bilgilerin acil olarak verilmesini, bir an önce hayata atılmasını ve iş sahibi olmasını mı beklemektedir!
Türkiye, OECD eğitim endeksinde sondan dördüncü sırada olması, ülkemizdeki üniversite mezunu genç işsizliğini de tetikliyor mu? Ülkemizde ne kadar üniversite mezunu genç işsiz bulunmaktadır? Üniversite yöneticilerine sormak gerekir? Mezunlarımızdan ne kadarı işsiz! Hiç de umurlarında olduğunu sanmıyorum! Türkiye’den başka ülkelerdeki üniversitelere ehliyet ve liyakat sahibi akademisyen göçü, neden olmaktadır? Yetkililer, özellikle de üniversite rektör ve yönetimleri bu konuda önlem almak gibi bir dertleri var mıdır? Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan akademik yıl açılış töreninde, Türkiye’nin yarınları bugünlerinden çok daha güçlü olacak ve Türkiye’nin ilk 500 içerisine çok daha fazla üniversite ile gireceğini ifade ve ümit etmektedir! Peki üniversite yönetimleri bu konuda bir gayret ve çalışma içinde midir? Hiç sanmıyorum! Günü gün etmek varken; nereden çıktı bu bilimsel çalışma, araştırma, geliştirme, üniversite – sanayi işbirliği ve dünya üniversite başarı sıralaması!
Üniversitelerin varlık nedeni bilimle uğraşmak ve bilim öğrenmiş insanlar yetiştirmek, ülkesini de dünya ile rekabet edebilecek bir konuma getirmektir! Hiç kuşkusuz üniversitede okuyan herkes bilim insanı olamaz! Fakat üniversite bitirmiş kişilerin okudukları dalla ilgili bilimsel çerçeveyi bilmesi ve hayata uyarlaması da beklenmelidir! Ülkemizde, ne ortaöğretimde ne de yüksek öğretimde analitik düşünmeye ve çözümlemeye yönelik eğitim verilmektedir! Benzer sorunlar üniversitelerdeki akademisyen hocaların çoğu için de geçerlidir! Hoca dersi anlatıyor ve gidiyor! Tez, anti tez, sentez, analiz, analitik düşünme ve sorgulamak gibi işlerle uğraşmıyor, tabii ki öğrenciler de anlatılanları ezberliyor, sadece sınıf geçiyor ve yüksek bir lise diploma sahibi oluyor! Nasıl? Daha ne bekliyorduk?! Üniversite öğretim üyelerinin çoğu kitap ve makale yazmamayı da tercih ediyor! Neden? Üniversite rektör ve yönetime bir akademisyenin yakın olması akademik kadro, unvan alması ve diğer başkaca başarılar için de yeterli görülmektedir!