Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu tarih, sonraki devlet yapılanması ve sanayileşme hamlelerinde bir el sürekli bizlere engel olmakta ve çelme atmaktadır! Peki neden? Yani tüm dünya insanlığına neredeyse iki bin yıllık dönemde Adalet, Hakkaniyet ve Medeniyet öğreten, uygulayan ve mazlum milletlerin de hamisi konumundaki asil Türk Milleti bir daha dünya sahnesine yeniden güçlü bir şekilde çıkmaması için her yol denenmektedir! Neden? Bu el dışarıdan olduğu gibi içerideki kullanışlı işbirlikçiler mahareti ile de yürütülmektedir! Neden? Cumhuriyetimizin kurulması akabinde ki dünyanın küresel güç ve hegemonya kırılma ve yapılanma anı yaşadığı dönemlerden geçtik ve geçiyoruz! Birinci ve ikinci Dünya savaşı bunlardan birisi ve bu dönemlerde asil Türk Milleti tamamen uyutulmuş ve durdurulmuştur! Neden? Bu dönemde, yirmi dört milyon kilometre karelik gönül coğrafyası ile bağlarımız tamamen koparılmaya çalışılmıştır! Neden? 1960 ve 2002 yılları arasında da Türk Devleti ve Türk Milleti her on yılda bir kırılma ve inkıtaa dönemlerini yaşadık! Neden?! Bugün de Türk Devleti ve Milleti olarak yeniden bir kırılma ve bir yapılanma dönemi yaşamaktayız! Geçmiş yıllardaki kırılma dönemlerinde yeni bir Türk devletini kurmak sureti ile yolculuğuna devam eden Türk Milleti artık bugün böyle bir yola başvuramayız! Türkiye Cumhuriyeti Devleti son Türk Devleti olarak devleti ebed müddet sonsuza kadar devam edecek ve etmek zorundadır!
Peki, dünyamız yeniden kurgulanır ve yapılanırken, bölgemizde ateş çemberine dönmüş bir halde iken içeride neler yapmalıyız? İçeride seksen milyon neler yapıyoruz? Seksen milyon bin yıl önce kanlarımız ile suladığımız Anadolu’da yeniden daha güçlü bir şekilde bir ve beraber olmak zorundayız! Neden? Aksi halde buralarda barınamayız! Aksi halde geldiğimiz topraklar olan Orta Asya’ya bizleri göndermek için bekleşen tüm küresel güçler ve işbirlikçilere sadece fırsat vermiş oluruz!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok partili siyasi hayata geçmemiz ile birlikte küresel ve emperyalist güçler siyaset üzerinden bu devleti ve milleti dizayn etmeye çalıştılar! Bunun canlı örnekleri siyaset tarihimizin tozlu raflarında bolca bulunmaktadır! Siyasetteki her on yılda bir kırılmaları neden yaşadık! Herhalde oyun veya eğlence olsun diye yaşanmamıştır! Bir el sürekli olarak siyaset üzerinde etkili olabilmek için her yolu denemiştir! Neden? 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışmasından sonraki süreçte, Devlet, Millet, Ana muhalefet ve muhalefeti ile birlikte Türk Devletinin 2023, 2053 ve 2071 vizyonu çerçevesinde kadim Türk Devlet aklının kontrol ve denetimindeki bir Türk üçgeni kurulduğunu da sürekli olarak yazılarımızda vurgulamaya çalışıyoruz! Dünyada yeni bir düzen kurgulanır ve kurulurken, siz içeride eliniz armut mu toplayacaktır! Tabii ki hayır! Elbette ki kadim Türk devlet aklı devreye girmiş ve dünyada kurulmakta olan bu yeni duruma yönelik tüm önlem, tedbir ve öngörülerini de bir bir devreye almaktadır! 31 Mart seçim sürecinde meydanlardaki yaşadıklarımız ve seçim sonuçlarına bir de bu zaviyeden bakabilmenin horasan erlerinin Türk ve İslam yurdu yaptığı Anadolu toprakları ve Türk Milleti için daha etkili ve faydalı olacağını düşünüyorum!
Devlet, Vatan ve Millet sevgisini bu topraklarda sadece bir kişiye, bir gruba veya bir siyasi partiye inhisar etmek çok yanlış bir durumdur! Bu topraklarda yaşayan seksen milyonun her bir ferdi dün olduğu gibi yeniden bugün de canını bu vatan için feda etmekten sakınmayacaktır! Dün, düşmanlardan bu aziz vatanı kurtardık ve düşmanları da bu topraklardan kovalarken kimsenin etnik ve mezhebi kimliğine bakmadık! Peki, bugün neler yapıyoruz?! Dün, tüm farklılıklarımızın çok büyük bir zenginlik olduğu idraki ile bu vatanı bir ve beraber savunduk! Bugün de aynısını yapmalıyız! Başkaca bir tercihimiz ve seçeneğimiz de yoktur! Tarihin tüm arka sokaklarında, bir kesim birilerini kötülüyor ve bir grupta yine o birilerini kutsuyorsa, biliniz ki orada mutlaka Siyonizmin tüm büyük hesap, büyük oyun, büyük bir plan ve ayak oyunları vardır! Devlet adamı da beşerdir ve hata yapabilir! İnsanoğlu hatadan münezzeh değildir! Devlet adamının hatasız olduğunu iddia etmek ve kutsamaya kalkmak ne garip bir iştir! Bugün, bu topraklarda bin yıldır birlikte yaşamakta olduğumuz seksen milyon aynı duygu ve düşüncelerle, ateş çemberine dönem sınırlarımız ve dört etrafımızı çevreleyen denizlerdeki yangından kurtulamayız! Kimse aziz ve kutsal değildir! Kimse de hatasız ve günahsız değildir! Türk Devleti ebed müddet devam ülküsü, ideali ve 2023, 2053 ve 2071 vizyon ve hedefleri doğrultusunda çalışan ve emek sarf eden bu vatanın her bir evladı vatanperverdir! Gerisi laf-ü güzaftır!