Birinci ve İkinci dünya savaşlarının çıkmasını talep eden, savaşın çıkması için her yolu deneyen ve bu savaşlardaki tüm taraflara da hem borç olarak para veren, hem de silah satın almalarını sağlayan küresel finans güçleri, bu iki savaşta paralarına para ve servetlerine de servet eklediler!. Şimdi diyeceksiniz ki; Bu nasıl bir güç, ihtiras ve iktidar! Dünya insanlarının ölmesi üzeriden para kazanmak ve dünyayı da tarumar etmek! Çünkü adamların kurduğu düzende her iki türlü de kazanıyorlar! Yıkıyor kazanıyorlar! Yıktıktan sonra inşa ederken bir kez daha kazanç elde ediyorlar! Ne ala düzen!. Adamlar buradan besleniyor! Ya da şöyle ifade edelim! Adamlar kandan besleniyor, büyüyor ve semiriyorlar! Başkaca bildikleri bir şeyleri yok!. Bu savaşları kazandığını zanneden ülkeler ise bir yüz yıl boyunca küresel finans çevrelerine ülkelerinin savaş borçlarını ödemekle ömürleri geçiyor! Sadece borç ödemekle kalsalar! Ülkelerinin Milli olduğu iddia edilen Merkez bankaları ve para basım işlerini de küresel finans çevrelerine teslim etmek zorunda kaldılar! Tabii ki ticaretin ve yatırımın gereği kar etmek ve paraya para kazandırmaktır!. Elbette ki doğru, yasal, insani ve helal çerçevede! Hz. Peygamber efendimiz; Rızkın onda dokuzu ticarettedir, buyurduğu gibi!.
Daha önceki yazılarımızda, 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren Dünya ve özellikle de bölgemiz üzerinden yeni bir dizayn ve sistematik kurulması yönünde çalışmalar ve operasyonlar yürütüldüğünü ifade etmiştik!. Akabinde ki Arap Baharı da işin sosu ya da tuzu biberi olmuştur!. Tüm bu yenidünya düzeni ve sistematiği Suriye’de tıkanmış ve kör düğüme dönüştüğünü de yazılarımızda sürekli olarak vurgulamaya çalışıyoruz! Bu süreçte küresel ve emperyalist güçlerin bölgemizde alfabedeki tüm harflerden müteşekkil kurdukları vekalet ordularını da unutmamak gerekir!. Peki, tüm bu vekalet orduları neden kurulmuştu?! Bölgemizde bir dünya savaşı mı var?! Tabii ki hayır! Peki, şimdi soralım! Binlerce tır dolusu silahı ve eğittikleri toplama orduyu, sınırlarımızda ne için yığınak yapmış ve hazırlamışlardı! Hedefleri nedir?! 15 Temmuz hain işgal kalkışmasından sonraki süreçte, Türk Devlet Aklı ile birlikte, yerli – milli ve bağımsız politikalar üretmeye ve sergilemeye başlayan, 2023 – 2053 2071 vizyonu ve Türk Devleti ebed müddet devam ülküsü ile hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devletine gözdağı vermek, ya da daha önceden olduğu gibi söz dinler bir konuma gelmesini temin edebilmektir! Başkaca ne gibi hedefleri olabilir ki?!
ABD Başkanı Trump yaptığı bir açıklamada, ABD, Orta Doğu’da hiçbir zaman olmamalıydı!. Bugüne dek 8 trilyon dolar harcadık!. Kitle imha silahlarının olduğu söylenen yerlere gittik, fakat öyle bir silah yoktu, diyor!. Peki, çok iyi bir tüccar olan çok para kazanan ABD Başkanı Trump, bu kadar parayı çöpe atmak için mi harcamıştır! Ticaretin kuralına aykırı değil midir?! Adama sorarlar! Eeeeeeee! Bu kadar parayı neden ve niçin harcadınız?! Ne oldu şimdi?!.
Watson Enstitüsü ile Brown Üniversitesi’nin ortak çalışmasına göre Amerika Birleşik Devletleri 11 Eylül 2001 yılından bu yana dünyanın farklı yerlerindeki savaş ve çatışmalara 6,4 trilyon dolar harcamış!. Rapora göre söz konusu çatışmalarda 800 bin kişi de hayatını kaybetmiş! Raporda; Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Yemen ve ‘diğer’ kategorisindeki savaşlar da ekleniyor! Savaş veya savaşlar nerede ki?! Diğer kategorisine giren savaşlar ne olabilir ki?! Dünyada bir dünya savaşı veya savaşları mı vardır?! Ya da bizim mi haberimiz yoktur?! Tabii ki hayır! Bölgedeki çıkarları uğruna kurmuş oldukları vekâlet ve vesayet ordularına harcadıkları parayı ve rakamları sadece resmi yoldan ifşa ediyorlar! Aslında adamlar diyorlar ki; Bu bölgelerden bu kadar parayı bir şekilde tahsil etmemiz gerekiyor!..
İkinci Dünya savaşının galip tarafı olan ve yarım yüz yıl dünyamızı da savaşsız bir şekilde soğuk savaş paradigması ile idare eden veya yöneten güçler; Türk Devleti olmadan Orta Doğu, Asya, Afrika ve Avrasya’da bir adım atamayacaklarını ve yenidünya sistematiği zaviyesinden de bir milim ilerleyemeyeceklerini geç de olsa idrak ettiler! Soğuk savaşın bitmesi ile birlikte, ABD uluslararası sistemde tek süper güç olarak kalmış ve tek kutuplu bir yapıyı zaman geçtikçe diğer ülkelere saldırgan politikaları ile dayatmaya çalışmıştır! Yeni oluşmakta olan yenidünya düzeni ve uluslararası sistem, çoklu denge paradigmasına doğru ilerlemektedir! Bu yeni çoklu denge paradigmasının da sıklet ve merkez ülkesi de Türk Devletidir!. Peki, bu süreçte bu güçlerin ne yapmaları gerekiyordu?! ABD Başkanı Trump, Rusya Lideri Putin ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan arasında dünya halklarının barış ve huzuru, yenidünya düzeni, paradigması ve sistematiği adına kurulan sağlam iletişim ve dayanışma, her üç tarafta ki derin yapıları ve küresel güçlerin uykularını kaçırmaktadır! İki bin üç yüz yıllık, kültür, tarih, bilim, medeniyet, coğrafya ve devlet aklı Türk Devleti ile anlaşmak ve birlikte yürümekten başka seçim ve tercihleri yoktur! Yirmi dört milyon kilometre karelik gönül coğrafyasına hâkim Türk Devleti ve Türk Devlet Aklı olmadan yerlerinden hareket edemezler! Sadece milyonlarca insanın ölümüne, ülkelerin tarumar edilmesine ve bol rakamlı paralarını da harcamak zorunda kalırlar!