Direniş & Diriliş Eri Mevlana ve Türk Devlet Aklı!.

Hz. Mevlana’nın 746. Vefa temalı Vuslat yıl dönümü etkinlikleri şehrimizde büyük bir coşku ve katılım ile kutlandı!. Hz. Mevlâna’yı, hiçbir kutsalın ve insanî değerin dikkate alınmadığı büyük yıkım dönemlerinde, ”diriliş ve direniş eri” olarak görüyoruz!.  Ölümün, zulmün, kılıcın ve kanın hükümran olduğu böyle bir çağda, ayağa kalkan ve direnen  Hz. Mevlâna; İnsanlığı, yeniden Hakka, iyiliğe, güzelliğe, merhamete, umuda ve aşka çağırmaktadır!. Hz. Pir’in eserleri ve sözlerinden, insanlığın karanlığa  doğru sürüklenmekte olduğu bir dönemde, insanlık adına, bir pay ve bir hisse kapmak için şehrimize,  yurt içi ve yurt dışından, akın akın geden insanlara şahit olduk!.   Her gelen tabii ki niyeti ve kısmeti kadar kabını doldurup gidecektir!.  Programda emeği geçen tüm yetkilileri ve perde arkasındaki kahramanları  tebrik ederim!.

Alp Eren ve Horasan Erleri

Hz. Mevlana’nın Konya’ya geldiği tarih ve döneme kabaca  baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır!: Hz. Pir, yedi asır önce babasıyla Belh’ten kalkıp bu mübarek ve bereketli şehir, beldeyi muhayyere, Konya’ya yerleşti!. Yaşadığı dönemde Anadolu, Batıdan Haçlı ve  Doğudan Moğol saldırılarıyla sarsılıyordu!. Peki, günümüzde yaşadıklarımızdan bir farkı var mıdır?! Bugün ise içerideki işbirlikçileri de devrededir! Hz. Mevlâna’yı hiçbir kutsalın ve insanî değerin dikkate alınmadığı büyük yıkım dönemlerinde, insanlığı yeniden Hakka, iyiliğe, güzelliğe, merhamete, umuda ve aşka çağırmaktadır!. İslam’ın diriltici memba-ı Kuranı Kerim’den hareketle, Mesnevî formuyla yapılan bu çağrı da irfan, hikmet, edebiyat, tıp ve döneminin diğer bilim bahçelerinin meyvelerini görürüz!. Onun sözleri, insanı akıl ve ruhun değişik açılarından sarıp sarmalar! Onun sözleri, insanı, çok boyutlu sevinç, coşku, cezbe, hüzün, kanlı gözyaşı katlarına da indirip çıkartır!  Düşünen, akleden, seven insanlar onun büyük bahçesinde gezmeyi sürdürüyor!  Küresel çağdaş Haçlı ve Moğollar bugün de değişik yıkımlara imza atmakla meşguldür! Anadolu ve Balkanların ruhunu mayalayan Alp Eren ve Horasan erleri, kurucu bilgeler Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Hacı Bayram Veli, Mevlâna Celaleddin ve  bizi bir arada tutan şey;  anlamını Kuran’dan ve onun içerdiği yüksek bilinç ve ruhtan alan bu değerler manzumesi, asil Türk Milletinin kötülüğe ve zulme alışmasını  mümkün kılmıyor!. İnsanın insana kulluğunu reddediyor!  Azgınlık, haksızlık ve kötülüğe bağlı bütün tavır ve tutumları reddediyor! Çünkü Türk;  Adalet ve Hakikat ehli ve mazlum milletlerin  de hamisi demektir!.

Bir   Diriliş ve Direniş Eri  Hz. Mevlana ve  Anadolu ve Balkanların mayalanmasına önderlik eden kurucu bilgelerde, çok büyük bir akıl ve özellikle de kadim  Türk  Devlet Aklını görüyoruz!. Peki, nedir Devlet Aklı?! Devlet Aklı;  Devleti bir bütün olarak yönetmeye ilişkin, belirli bir yönetim anlayışı ve siyasi tutumu ifade eder!  Devlet aklının öngördüğü siyaset ve yönetim anlayışı, devlet merkezli bir zihniyete ve devletçi bir tutuma işaret etmektedir.  Kavram olarak modern dönemde siyasi lügat içine girmiş ve modern devlet içerisinde daha belirgin bir biçimde kurumsallaşmış olmakla birlikte, bir zihniyet, bir yaklaşım ve bir ruh olarak devletin tarihsel kökeni kadar kadimdir! Başka bir ifadeyle, Devlet Aklı, devletin genel ve değişmeyen ruhuna ve özüne ilişkin olup zaman ve mekân bakımından evrensel bir duruştur!. Bu zihniyet ve yaklaşım, devleti bizatihi bir amaç ve yüce değer olarak görmekte ve onun selametine ve muhafazasına mutlak öncelik tanımakta ve bu çerçevede siyasal eylem ve yöntemleri belirlemektedir! Yani Devlet Aklı, devletin varlığı ve gücünü korumaya yönelik yapılması gerekeni söylemekte ve bunun araçlarının bilgisine ilişkindir! Devletin korunmasına yönelik gerekli olan araçların ve yöntemlerin belirlenmesinde devlet aklının mihmandarlığı da zorunluluklar oluşturmaktadır! Temel amacı varlığı ve meşruiyetini de bizatihi varlığından alan devlet, bu amaç çerçevesinde zaruretleri de yine kendisi tayin etmektedir. Devlet aklı, devletin kendisi ve gerektirdikleriyle,  kurulması, geliştirilmesi ve özellikle korunması,  devleti yönetme sanatının bilgisiyle ilgilidir. Türkiye’nin geleneksel devlet anlayışının temelinde “devlet aklı” felsefesi yatmaktadır. Dolayısıyla siyasi sistemin amacı, her halükarda bu yüce devletin varlık ve bekasını sağlamak ve korumaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihsel olarak köklü ve kadim bir geleneğe dayanan bir devlet olduğundan, devlet aklı da köklü bir tarihe dayanmaktadır!

Hz. Pir Mesnevinin ön sözünde;  Mesnevi, hakikate ulaşmak ve Allah’ın sırlarına agah olmak, akıl erdirmek isteyenler için bir yoldur! Allah’ın en büyük şaşmaz şeriatı, hakikate giden nurlu yoludur. Mesnevi imanlılar şifa, imansızlara hasrettir, diyor!   Yine;  Hz. Mevlana ruh kökü ve sözlerinde ki manayı aramak ve anlamak isteyenlere;  Ben sağ olduğum müddetçe Kuranın kölesiyim.  Ben Muhammed muhtarın yolunun tozuyum. Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse, ben ondan da bizarım, o sözlerden de bizarım, buyurmaktadır!.

Peki, dün batıdan Haçlı ve doğudan da Moğollar, Türk Milleti ve  Anadolu’ya saldırıya geçenlerin akınları devam etmekte midir?!  Elbette ki çok değişik formatta devam etmektedir? Hem de içerideki işbirlikçileri mahareti ile! Son dönemde siyaset ve ekonomide  yaşadıklarımıza neler demeli?! 17 – 25 Aralık süreci ile başlayan ve  15 Temmuz hain işgal ve teslim kalkışmasını nasıl okumalıyız?! Hz. Pir’in yaşadığı dönemden bir farkı var mıdır?! Dün olduğu gibi kurucu irade bilge liderler ve arkasındaki kadim Devlet Aklı,  zorunluluklar gereği,  devletin bekası adına stratejik ve taktik önlem ve tedbirleri almakta mıdır? Peki, günümüzün direniş ve diriliş erleri kimlerdir?!  Ya da ak sakallıları kimlerdir?! Siyasette bugün  yaşadıklarımızı nasıl değerlendirmeliyiz?! Siyasette yaşanan gelişmelerin arka planında  kadim Türk Devlet Aklı var mıdır?! Olmalı mıdır?! Olmadığı takdirde neler olur?! Mademki;  Devlet Aklı;  Devletin korunmasına yönelik gerekli olan araçların ve yöntemlerin belirlenmesinde mihmandarlık etmektedir! Devlet Aklının temel amacı da her halükarda Türk Cumhuriyeti Devletinin ebed müddet devam ülküsü çerçevesinde varlık ve bekasını sağlamak ve koruma altına almaktır!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir