Dünyada bir virüs ile sekiz milyar insan, unvan, durum, makam, mevki, iktidar, güç, zenginlik ve parasına bakmaksızın eşit bir konuma gelmiştir!. Virüs, insanın yaratıldığında olduğu gibi, zengin ve fakir ayırımı yapmamıştır!. Virüs kimseyi ayırmamaktadır!. Virüs, insan denen varlığın kendisini de sorgulamasına sebebiyet vermektedir!. Ben ne yapıyorum?! Nerede yanlış yapıyorum! Bu düzen böyle gitmez! Virüs, İnsan denen varlığa, bu dünyaya sadece yemek, içmek, eğlenmek ve olmayan insanlara da gösteriş yapmak ve tepeden bakmak için gönderilmediğini de sorgulamasına sebebiyet vermektedir!. İnsan denen varlık, öbür alemdeki derecesi için, Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah tarafından, dünyaya sadece imtihan için gönderildiğine göre!. Gerisi sadece oyun – oynaş ve eğlenceden ibarettir!.Tabii ki, idrak edene ve anlayana! Anlamayana yapabileceğimiz bir şey zaten yoktur!.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, önce Çin’de görülen ve daha sonra da dünyada yayılmaya başlayan, Mart ayı başında da ülkemizde zuhur eden vaka akabinde, çok ciddi tedbir ve önlemler almaya başlamıştır!. Alınan önlemler birilerinin keyfini kaçırmaktadır!. Devlet dediğimiz kurum, birkaç kişinin keyfine göre idare edilemeyeceğine göre!. Devlet dediğimiz kurum, topyekun milletin birliği, refahı, huzuru ve sürekliliği için kararlar alır!. Devlet, korona virüs savaşında almış olduğu tedbirlerle; Sağlık sisteminin ayakta kalması, Kamu düzeninin devam etmesi, Sosyal izolasyonun sağlanması ve Tedarik zincirinin aksamamasına önem vermektedir!. Devlet dediğimiz kurum için, devletin bekası ve milletin birliği, huzuru ve refahı önceliktir!.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin virüs salgına karşı almakta olduğu tedbir ve kararları, üçüncü bir dünya savaşı yaşıyoruz şeklinde okumak gerekir!. Devlet büyüklerimiz, virüsü, küresel bir tehdit, küresel bir salgın ve küresel bir savaş olarak ifade etmektedir!. Acaba, neden?! Savaş durumunda normal bir dönemde olduğu gibi tedbir ve kararlar mı alınır?! Tabii ki hayır!. Yoksa, savaş durumunda topyekun seferberlik mi ilan edilir?! Savaş, milli bilinç ve milli şuur ile hareket edilerek, topyekun milletin birlikteliği ile kazanılır!. Peki, savaş durumunda bir devlet ve millet nasıl davranır?!
Yüz yıl önce, kurtuluş savaşında ki seferberlikte, top yekun yediden yetmişe çocuk, genç, ihtiyar, yaşlı ve kadın demeden her birey, vatan savunması ve kurtulması için savaş meydanına, cepheye koşmuştur! Cepheye çağrılan ve gitmeyenler de vatan haini olarak tanımlandığına göre!. Bugün ise virüs salgınına karşı, acil durum haricinde, devlet evlerinizde kalın şeklinde bir seferberlik ilan etmektedir! 15 Temmuz hain karanlık ve işgal gecesi, sokağa, meydanlara çıkın diyen Devlet, bugün ise, salgının önüne geçebilmek ve sağlık sisteminin tamamen durmaması için sokağa çıkmayın ve sağlık için evde kalın, evde hayat var, hayat eve sığar, diyor!. Devletin bu emri veya kararını sorgulamak veya itiraz etmeyi de nasıl bir akıl ile ifade etmeliyiz?! Bilemiyorum!. Birisi, devlet ve millete, ihanet veya hainlik mi, demişti!.
Peki, Devlet dediğimiz kurum kabaca nedir?! Bir devlet haline gelmenin en müstesna özelliği, milletin yaşaması ve hayatın devam ettirilmesinin sağlandığı, her türlü işlerin görüldüğü ve sorunların çözüldüğü bir teşkilata sahip olmaktır!. Devlet içinde yaşayan bireyleri daha mesut kılmak için belirli bir düzene ve aynı zamanda teşkilata ihtiyaç vardır!. Bu teşkilat yapısı, devletin yerli ve milli şuur, adalet, hakkaniyet ve egemenlik gibi konuların tamamlayıcısı, düzen ve disiplini sağlayan unsurdur!
Türkler ve Devlet diye bir soruya verebileceğimiz cevap ise şöyledir!. Türklerin en bariz özelliklerinden biri, güçlü bir teşkilatçılık yeteneğine sahip olmalarıdır!. Yaşanılan coğrafya ve hayat tarzı Türkleri, hürriyet ve bağımsızlıklarına aşık olduğu için tarihsel süreçte, devletsiz kaldığı bir zaman diliminin olmadığı görülmektedir!. Türklerde devlet kurma düşüncesi her dönem kendisini göstermiş, yıkılan devletlerin yerine de yenileri kurulmuştur! Teşkilatlanmanın bir sonucu olarak örgütlenmeler gelişmiş ve devlet kavramı ortaya çıkmıştır!. Türklerde insanlığın varoluş sürecinden itibaren bir devlet düşüncesi mevcuttur!. Bugün, virüse karşı verilen savaşta, devlet, milletin birliği, refahı, huzuru ve sağlığı adına, yereldeki tüm yetki ve kararları da valilere aktarmıştır!. Selçuklu ve Osmanlı devlet sistemindeki sancak beyliği sisteminde olduğu gibi!.
Türklerde devlet anlayışı da kabaca şu şekilde açıklayabiliriz!. Destanlar, kitabeler ve dilden dile aktarılan milli anılarla şekillenmiş ve devlet kaynağının unsurları her dönemde vatan, istikbal, istiklal, hürriyet, bağımsızlık, millet ve egemenlik ilkelerine dayandırılmıştır!. Türkler yaşadıkları toprakları vatan olarak benimsemiş ve onu kutsal sayarak korumuşlardır! Devlet ayakta durduğu sürece milletin bağımsız olacağı düşüncesi ve devleti her dönem vazgeçilmez bir kavrama dönüştürmüştür!. Millet ve Hükümdarın birbirlerine karşı sorumluluk ve görevleri vardır!. Millet, hükümdara bağlı olacak, hükümdar ise devleti yücelterek, milletin birliği, barış, huzur ve refah seviyesini artıracaktır! Bugün ise Hükümdar; Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı ve Başkomutan şeklinde ifade edilmektedir!. Millet, devletin kurucu unsuru olduğundan, devletsiz millet olamayacağı gibi milletsiz devlet de olamaz! Türklerde, devlet ve millet iç içe geçmiş ayrılmaz iki kavramdır!
Korana virüs, dünyada yeni bir düzen ve sistematiğin kurulacağını, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal değişimlerin de olacağını bizlere işaret etmekte ve göstermektedir!. Sosuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır, buyurmaktadır!. Birinci dünya savaşı devam ederken, Sykes – Picot ve İkinci dünya savaşı devam ederken de, Yalta da, dünyamızı her parametresi ile parselleyen ve paylaşan egemen güçler! Bugün de bir virüs ile, virüs akabinde, ayakta kalan ulusal devletler ile yeni bir dünya düzeni ve sistematiği kuracaklardır!. Dün, yeni dünya düzenini kurmak için yetmiş milyon insanı öldüren ve bir o kadarını da yaralı bırakanlar!. Bugün ise virüs ile iki – üç milyar insanı evlerine kilitlemiş ve hapsetmiştir!. Yani, ulusal devlet ve milletlerin virüse karşı dayanıklılık testleri ile yeni kurulacak olan dünya düzeni ve sistematiğindeki masada olacaklar tespit edilmekte ve belirlenmektedir!.
Virüs ile bazı ulusal devletler darma dağın olmuştur!. Devlet düzeni kalmamış ve sosyal nizam kaybolmuştur!. Sosyal nizamı sağlamak için başka ülkelerden askeri ve ekonomik yardım talep etmekteler!. Neden?!. Ayakta kalan ve çok fazla hasarı olmayan ulusal devletler, yeni dünya düzeni masasında vakur bir şekilde oturacaktır!. Türk devleti, beş bin yıllık devlet geleneği, hafızası ve Kadim Türk Devlet Aklı ile birlikte, virüs salgın ve savaşına karşı, devletin bekası ve milletin birliğine yönelik tehditlere, milli seferberlik ruhu ile almış olduğu sert ve sıkı önlem, tedbir ve kararlar neticesinde, bir virüs ile yer ile yeksan olan devletler gibi olamayacağını, hesapları ve planlarını okuduğunu, medeniyet, coğrafya, kültür aklı ve tarihten aldığı dersler ile, dik ve vakur bir şekilde ayakta kalacağını, yardıma ihtiyaç duyan ve talep eden tüm devlet ve milletlere de, her türlü insani yardımı yapabileceğini, emperyalist ve küresel güçlere deklare etmektedir!. Türk, Adalet dağıtan, Hakikat ehli ve mazlum milletlerin de hamisi demek olduğuna göre!. Türk Devleti, virüsten sonra kurulacak yeni dünya düzeninde, Kadim Türk Devlet Aklının denetim ve yönetiminde, kendisini Türk ve İslam kabul eden tüm gönül coğrafyasındaki bölgelerin, dün olduğu gibi bugün de, hamisi ve ağabeyi konumunda olacaktır, diyorum!.