Üniversiteler; ülkenin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştiren, kaynak ve kadrosuyla bilim ve teknoloji üreten, araştırmaları teşvik eden, toplumsal gelişmelere öncülük yapan ve bilimsel yöntemlerle her meseleye çözüm arayan kurumlardır!
Üniversiteler; bilgi üreten ve bilgiyi kullanabilecek insan kaynağını yetiştiren kurum demektir! Üretilen bilginin topluma yayılmasını sağlamaktır!
Üniversite yönetimleri; toplum ve şehrin tüm dinamikleri ile ilişkili ve bağlantılı olmak zorundadır!
Üniversite yönetimleri; özerk yapısı gereği, tüm atamalarda; HAK – HUKUK – ADALET – EHLİYET– LİYAKAT – BİLİM ve Evrensel değerler öncelikleri olmalı!
Üniversite yönetimleri; AÇIK – ŞEFFAF İLETİŞİM ve HESAP VEREBİLİRLİK olmalı! Aksi halde, Üniversite ve Kampus içinde, Sosyal Barış – Huzur ve Aidiyet sağlanamaz!
Üniversiteler; kalkınma adına; araştırma, geliştirme ve bilimsel çalışmalar yapması gereken kurumlardır!
Üniversiteler, ülkesine ve bulunduğu ilin ekonomik kalkınmasına katkı sağlamalı!
Üniversiteler; Özel sektörde karşılığı olan öğrenciler yetiştirebilmek için başarılı, sektörü ve sahayı bilen akademisyenler istihdam etmeli!
Kurumlar; Kural – Kanun ve Yasa demektir! Kurumsal yönetim olmadığı zaman, durumsal yönetim şekli hakim olacaktır!
Durumsal yönetim anlayışında, adalet olmadığından kaynaklı, sosyal kaos – kargaşa ve karmaşa var demektir! Durumsal yönetim anlayışında, Kurumsal Aidiyetten bahsedilemez!
Devletin Kurumları; kanun, kural, nizam, adalet, hukuk ve hesap verebilirlik demektir!
Devletin Makamları; kimseye babasından miras kalmamış ve kimseye bu makamlar baki değildir!
Devletin Kurumları; birilerinin yasa ve yönetmeliklere aykırı, atama ve keyfi yer değiştirme talep ve isteklerinin yerine getirileceği, ali babanın çiftliği olarak kullanacağı bir onay makamı değildir!
Bir kurumda; dürüst – idealist ve namuslu bireyler; kötü kişiler ve fesatçılar kadar, sabırlı ve cesur olmazsa, kurumlar, mutlaka batarmış!
Bu ülkede; ilerici, gerici, sağcı, solcu yoktur! Namuslu insanlar ve Namussuz insanlar vardır! Siz Namuslulardan olun! Göreceksiniz, çok kalabalık olacaksınız!
- Üniversiteler; Taşra ilçelerde ki; Fakülte veya Meslek Yüksek Okulu kadrosunda bulunan; birilerinin; oğlu – kızı – gelini – damadı – sevgili ve eşini, Kampüs bölgesine taşıma yapacağı, Ali Babanın çiftliği değildir!
- Üniversiteler; Birilerinin Taşra ilçelerde bulunan, oğlu – kızı – gelini – damadı – sevgili ve eşini kampüs bölgesinde ki; Fakülte veya Meslek Yüksek Okullarına taşımak yerine, Taşra ilçelerdeki Fakülte ve MYO güçlendirilmesi için, bu ilçelere akademisyen göndermek tercih edilmeli! Veya Taşra ilçelerdeki Meslek Yüksek Okulları kapatılmalı!
- Taşra ilçelerdeki Fakülte ve MYO’ların büyük bir çoğunluğunda, yeni atanmış bilimsel derinliği ve piyasa tecrübesi olmayan öğretim görevlileri olduğunu, bir kenara not edelim!
- Kampüs bölgesinde zaten şişkin bir akademik kadro bulunmaktadır! Taşra ilçelerdeki; Fakülte MYO’larda sadece öğretim görevlileri ile yüksek öğrenim sistemi ve yerelden kalkınma kotarılamaz!
- Taşra ilçelerdeki Fakülte ve MYO’larda ki akademisyenler kampüs bölgesine taşımak suretiyle buraların zayıflatmak yerine, uzmanlık alanına göre tüm fakültelerdeki akademisyenler, her gün buralara görevlendirilmek suretiyle güçlendirilmeli ve öğrencilerin tercih edebilmesi zaviyesinden cazibe merkezi haline getirilmeli!
- Başka şehirlerden taşra ilçelerdeki Fakülte ve MYO’ları tercih eden öğrenciler, akademik kadro zayıflığından kaynaklı, bir an önce bir başka şehirde ki üniversitelere kaçmanın yollarını aramaktadır!
- Kampüs bölgesindeki Fakülte ve MYO”larda kadrosu bulunan akademisyenler, haftada bir gün taşra ilçelere görevlendirilmek suretiyle derslere girmeli, bilgi ve tecrübelerini, hem oradaki öğretim görevlileri ve hem de öğrenciler ile paylaşmalı!
- Kampüs bölgesindeki akademisyenlerin büyük bir çoğunluğu, taşra ilçelerdeki, Fakülte ve MYO’ların varlığından dahi bihaber durumda olduğunu, hatırlatmak gerekir!
- NOT; Daha önceden, Fakülte bünyesinde akademisyen olmadığından kaynaklı, başka fakültelerden bir akademisyen bir başka fakülteye, dekan olarak atanabiliyordu!.
- Peki, fakülte bünyesinde akademisyen varken, başka fakültelerden bir akademisyeni başka bir fakülteye dekan atamak suretiyle; kurum bünyesinde; BARIŞ – HUZUR – ADALET ve AİDİYET tesis edilebilir mi?
Şirket, Kurumlar ve Üniversitelerde; SONUÇ ve BAŞARIYI getiren şey; Kurumsal Yönetim Anlayışı, Kurumsal Kültür – Kurumsal Davranış – Kurum Felsefesi ve Kurumsal AİDİYET; ÇALIŞANLAR ve Onların DAVRANIŞLARI akabinde gelmektedir!
Ya da AYNI VERİLER ile Farklı SONUÇLAR beklemeye devam!