Küresel iki EKOL ve Yeni bir DENGE Arayışı – 2 –

İki testinin çarpışması sonucunda biri mutlaka kırılacaktır! Peki, testiler çarpışmadan bir çözüm yolu bulanabilir mi? Çözüm bulunamaz ise sonuçlar nereye ve nerelere kadar varacaktır?

İki testinin çarpışmasından sadece testinin biri mi kırılacaktır? İki testinin çevresinde bulunan ve kümelenenler, ne kadar hasar alacaktır?

Dünya, yeni bir değişim, denge ve düzenin arifesindedir! Peki, DENGE; birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi KANLI ve SANCILI mı olacak?

Ya da, Yeni bir DENGE; İki testinin çarpışması ile mi, yoksa çarpışmaya gerek kalmadan anlaşmalar akabinde mi kurulacaktır?

16 Mayıs 1916 tarihinde, Britanya İmparatorluğu ve Fransa arasında yapılan, daha sonra Rusya’nın da katıldığı, Osmanlı İmparatorluğunun Orta Doğudaki topraklarının paylaşılmasını öngören, gizli, Sykes – Picot Antlaşmasını hatırlatmak isterim!

Dünyada meydana gelen, tüm suikast, patlama, olay ve olguların arka planında, Küresel iki EKOL ve GÜÇ arasındaki, hegemonya mücadelesini görmeden, ne olduğu ya da nereye varılmak istenildiği anlaşılmayacaktır!

Küresel iki EKOL ve GÜÇ, hegemonya ve nüfuz, ekonomik ve askeri olarak her alanda ve her bölgede, kıyasıya bir rekabet, mücadele ve bilek güreşi, vekalet ve vesayet orduları üzerinden yürütülmektedir!

Küresel iki GÜÇ ve EKOL arasında ki mücadele ve bilek güreşi, birinci Dünya Savaşı galipleri ve ikinci Dünya Savaşının galipleri arasında geçmektedir!

Yüz yıl önce bölgenin tüm haritalarını ve sosyal dokuyu değiştirenler, yaşanan oldu bitti ya da dışlandıkları yeni durum karşısında boş durmayacaklar!

Bölge ülkeleri ve ülkelerin uzantılarında, dışlanmış oldukları yeni duruma karşı operasyon geliştirmeye devam edecekler!

Birinci dünya Savaşı sonrasında ki emperyalist planlar çerçevesinde, cetvel ile çizdikleri haritalar ve sınırlar, bir bir yırtılmaya ve yok hükmüne düşmeye başlamıştır!

Dünya, Soğuk Savaş sürecinde olduğu gibi küresel iki ekol ve karşıdaki GÜÇLER arasında gel git yaşamaktadır! Doğal olarak gel git yaşayan ülke ve bölgelerde, hesap ve planda olmayan, olay ve olgular meydana gelmektedir!

İkinci Dünya Savaşın akabinde, Birinci dünya Savaşında elde etmiş oldukları hegemonya ve nüfuz alanlarının büyük bir kısmını kaybeden emperyalist güçler, yeniden dünya sahnesinde yer alma mücadelesi olduğunu, bir kenara not edelim!

  • Bugün bölgemizdeki ülkelerde ve özellikle ülkemizde yaşadığımız ekonomik kaos ve siyasi türbülansı, anlayabilmek ve yorumlayabilmek için küresel iki EKOL ve karşıdaki GÜÇLER arasında, yeni bir DENGE çerçevesinde, ikinci Dünya Savaşı devam ederken ve akabinde kendi aralarında yapmış oldukları konferansları, gizli görüşmeleri ve anlaşmaları dikkatli okumak ve algılamak gerekir!

Aksi halde, dünya üzerinde ve bölgemizdeki, tüm ekonomik kaos ve siyasi türbülans, olay ve olguları, ya kör dövüşü olarak görmeye ya da spontane meydana geldiği şeklinde; okumaya, anlamaya ve yanlış yerde konum almaya devam ederiz!

  • Bugün de, Küresel iki EKOL ve karşıdaki GÜÇLER arasında, Dünyanın Barış ve Huzuru, SOĞUK SAVAŞ benzeri Yeni bir DENGE adına, yeniden; sınırlar – konferanslar ve anlaşmalar silsilesi kurulamaz ise dünya ve dünya halkları adına, yandı gülüm keten helva demektir!

Daha önceki yazılarımda; Türkiye tarafını belirlediği anda, hangi küresel güç ya da EKOLÜN kazanacağı, diğerinin ise hegemonya konumunu kaybedeceği bir meydan savaşı, verilmekte olduğunu!

TÜRKİYE ve TÜRKLER olmadan, dünyada ve özellikle, bölgemizde, küresel güç ya da EKOL, barınamayacağını, varlık gösteremeyeceğini ve başarılı da olamayacağını!

Küresel emperyalist güçler ve Ekollerin, Türkiye ya da Anadolu kara parçası üzerinden yürütülen, Dünya Meydan ya da Hegemonya muharebesini!

Yeni bir Dünya Düzeni ya da DENGE çerçevesinde; Dünya küresel güç tahterevallisinin sıklet merkezi konumundaki Türkiye, safını ya da tarafını belirlediği anda, hangi küresel güç ya da ekolün kazanacağı, diğerinin ise hegemonya konumunu da kaybedeceği, bir dünya meydan savaşı icra edilmekte olduğunu, vurgulamıştım!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir