Avrupa Birliği SAFE Güvenlik Programı ve Türkiye!.

Avrupa’nın Rusya’dan algıladığı tehdit, Ukrayna’da devam eden savaş ve ABD Trump yönetiminin baskıları, Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı, “SAFE Tüzüğü” 2025 yılının ilk aylarında gündeme gelmiş ve 29 Mayıs 2025 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

SAFE Tüzüğü ile Avrupa Birliğinin 2030 yılına kadar ortak savunma kapasitesini artırılması, tedarik zincirlerini güvence altına alınması ve üye ülkeler arasında savunma alanında koordinasyonun güçlendirilmesi, hedeflenmektedir.

Üyelerin milli planları ve talepleri gereği harekete geçilecek, projeler değerlendirilecek ve ilgili üye ülkelere 150 milyar Euro’ya kadar kredi sağlanacaktır.

Avrupa Birliği, önümüzdeki 4 yıl içinde savunma sektörüne 800 milyar Euro kaynak aktarılması planlanmaktadır.

SAFE kredileri; azami 45 yıl vadeli ve anapara geri ödemeleri için 10 yıl ödemesiz uzun vadeli krediler olacaktır.

AB Komisyonu; Avrupa Birliği genelinde savunma hazırlıklarını güçlendirmeyi amaçlayan 150 milyar Euro’ lük SAFE mekanizması kapsamındaki mali desteğin AB üyelerine “ön tahsis” yöntemiyle dağıtılması, planlamaktadır.

Buna göre en yüksek payı 43 milyar 734 milyon 100 bin 805 Euro ile Polonya almıştır.

Polonya’yı 16 milyar 680 milyon 55 bin 394 Euro ile Romanya, 16 milyar 216 milyon 720 bin 524 Euro ile Fransa, 16 milyar 216 milyon 720 bin 524 Euro ile Macaristan, 14 milyar 900 milyon Euro ile İtalya, 8 milyar 340 milyon 27 bin 698 Euro ile Belçika, 6 milyar 375 milyon 487 bin 840 Euro ile Litvanya, 5 milyar 841 milyon 179 bin 332 Euro ile Portekiz, 5 milyar 680 milyon 431 bin 322 Euro ile Letonya izlemektedir.

Bulgaristan 3 milyar 261 milyon 700 bin Euro, Estonya 2 milyar 660 milyon 932 bin 171 Euro, Slovakya 2 milyar 316 milyon 674 bin 361 Euro, Çekya 2 milyar 60 milyon Euro, Hırvatistan 1 milyar 700 milyon Euro, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 1 milyar 181 milyon 503 bin 924 Euro, İspanya ile Finlandiya 1’er milyar Euro, Yunanistan 787 milyon 669 bin 283 Euro ve Danimarka 46 milyon 796 bin 822 Euro pay almıştır. .

Avrupa’nın güvenliği ve rahat etmesi için milyonlar ile ifade edilen GÖÇMENE ev sahipliği yapan ülke konumunda ki; hem bir NATO üyesi ve hem de daimi müttefik Türkiye, SAFE projesinde ve ilk etapta ki 150 milyar EURO ‘lük bütçede yer almıyor. Neden Acaba?

Peki, İngiltere ile yapılan savaş uçaklarının alımını bu çerçevede mi okumak gerekir? Ya da yeni bir DÜZEN – yeni bir SİSTEM ve yeni bir küresel DENGE çerçevesinde mi?

Almanya Başbakanlık Sözcüsü; Türkiye ziyaretinde; Türkiye’nin SAFE ( Avrupa Güvenlik Eylemi ) programına katılımı olacağını. Almanya, AB ile NATO arasında yakın iş birliğinin güçlü bir savunucusu olduğunu. Bu durum, üçüncü ülkelerin katılımına izin veren açık hükümler içeren SAFE için de geçerli olduğunu. Ortak hedeflerinin de, NATO’nun Avrupa ayağını güçlendirmek olduğunu, ifade etmektedir!

Almanya Başbakanı; Türkiye bizi meşgul eden tüm dış politika ve güvenlik konularında çok önemli bir aktör. Güvenlik politikaları alanında daha yakın işbirliği içinde olacağız. Eurofighter uçakları hepimizin ortak güvenliği için önemli. Türkiye çok yakın bir müttefik. Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde görmek istiyoruz, diyormuş!

Peki, Avrupa Komisyonu ve Avrupa birliğinin hazırlamış olduğu Avrupa’nın Güvenliği SAFE programı ve güvenlik için ayrılan bütçede, Türkiye neden yer almıyor?

Peki, Avrupa Birliğinin en güçlü üyesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda neden destek olmuyor? Avrupa Birliği üyeliği konusunda, Kırk dereden neden su getirmektedir?

Peki, hem bir NATO üyesi ve hem de Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmaları olan, Avrupa ülkeleri ile YÜZ ELLİ MİLYAR DOLAR dış ticareti olan bir ülke Türkiye, Avrupa Birliğinin RUSYA tehdidine karşı, hem SAFE programı ve hem de SAFE için ayrılan bütçede ismi dahi neden zikredilmiyor?

Peki, Avrupa Birliğinin öncü ülkeleri, Türkiye’ye Eurofighter uçaklarının satışı ve diğer savunma konusunda ki ticaretlerinde Türkiye bir numaralı partner olurken, Avrupa Birliğinin Güvenlik Protokolü SAFE çerçevesinde ayrılan bütçede neden yok sayılmaktadır?

Peki, Savunma Sanayi ve İHA – SİHA Teknolojisinde gözle görünür bir ivme yakalayan Türkiye, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliğinin hazırlamış olduğu SAFE Programında neden yer verilmiyor?

Peki, Geri dönüm anlaşması çerçevesinde, Avrupa’ya nereden gittiği dahi belli olmayan binlerce göçmen, Avrupa’nın rahatı ve sosyal güvenliği adına, Türkiye neden ve ne adına kabul edilmekte ve ev sahipliği yapılmaktadır?

Türkiye, Almanya’dan ithal etmekte olduğu, sadece ÜÇ LÜKS ARAÇ MARKANIN ithalatı konusunda, yasaklama yoluna gitse ya da bir yıl ertelense, neler neler olur?

Türkiye, Avrupa’nın rahatı ve sosyal güvenliği adına EV Sahipliği yaptığı, Avrupa’ya gitmek isteyen yüzbinlerce GÖÇMEN’E kapılarını açmalı ve rahat rahat seyahat edebilmeli!

Her şeyin bir bedeli vardır ve olmalı! Avrupa, göçmen konusunda rahat etmek istiyorsa gereğini yapmalı! Aksi halde Türkiye kapıları sonuna kadar açmalı!

Uluslararası ilişkiler de, hamaset ve duygusallığa yer yoktur. Mütekabiliyet ilkesi ve ulusal çıkarlar çerçevesinde, gereği gerektiği kadar yapılmalı!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir