KKTC – Kuzey KIBRIS; Türkiye’nin ULUSAL GÜVENLİK Meselesidir!


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman; Adaylık sürecinde, Seçim meydanlarında; özellikle Kıbrıs Türk Barış Kuvvetlerinin adadaki varlığı, durumu, konumu ve hatta adadan gönderilmesi hakkında ki açıklamaları. Ada için çözüm olarak federasyonu görmekte olduğunu. Kıbrıs Rum kesimi ile resmi müzakereleri yeniden başlatılacağını. İki devletli çözümün Kıbrıs Türkleri için hem ekonomik ve hem de siyasi izolasyonu sona erdirmek adına gerçekçi bir yaklaşım olmadığını, ifade ve vurguları, hem dünya, hem ABD ve İngiltere, hem Avrupa devletleri ve kamuoyu, hem de Türkiye kmuoyu ve yöneticiler tarafından dikkatle takip edilir bir duruma gelmiştir

  • Peki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, KKTC’yi yok mu sayalım?
  • KKTC’nin hem coğrafi ve hem de stratejik durumu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ULUSAL Güvenlik meselesidir!
  • Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adadaki garantörlüğü ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetlerinin adadaki varlığı da, KKTC zaviyesinden BEKA ve ULUSAL Güvenlik meselesidir!
  • Peki, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri, adadan gönderilebilir mi?
  • Peki, Kıbrıs Türk Barış Gücünün adadan gönderilmesi gerektiğini savunan ve gazlayan, küresel ve emperyalist güçler kim ya da kimler? Ve Neden?
  • KKTC vatandaşları ve yöneticiler, tarihte tüm yaşanmışlıklara rağmen, Kıbrıs Rum kesimi ile tek devlet ya da federasyon şeklinde birleşebilir mi?
  • Peki, Federasyon ya da tek devlet fikrini savunan ve gazlayan, küresel ve emperyalist güçler, kim ya da kimler? Ve Neden?

KKTC vatandaşları, sadece dünyalık ve ekonomik yönden rahat edebilmeleri ya da Avrupa’nın nimetlerinden istifade edebilmek adına, her şeyin üstüne bir çizgi çekilebilir mi? Yaşanılanlar yok sayılabilir mi? Orta yaşın üzerindekiler açısından mümkün görünmemekle beraber, Z-KUŞAĞI dediğimiz nesle erişemediğimiz ve eğitim sisteminde ki arızalardan bazı konuları doğru ve net olarak aktaramadığımızdan kaynaklı, belki!

Peki, 1959 yılında varılan mutabakat ve garantörlük anlaşmalarına rağmen, 1974 yılında, Türkler tarafında, Rum kesiminin yapmış olduğu ve yaşanılan zulümlerin yeniden yaşanmayacağının bir garantisi var mıdır?

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri adadan gönderilme durumu ( sıfır ihtimal olarak ) vuku bulursa, 1974 tarihinde olduğu gibi KKTC Türklerinin yeniden bir vahşet ve zulüm karşısında ya da başkaca bir durum zuhur etmesi halinde, neler olabileceğini veya bir oldu bitti ile karşı karşıya kalınabileceğini de, bir kenara not etmek gerekir!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı olarak seçilen, Tufan Erhürman; Seçimleri kazanması akabinde, hiçbir Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden ne müzakere yürüttü ne görüşme yürüttü ne dış politika çizgisi belirledi. Bu bizim devlet geleneğimizdir. Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler bizim için son derece önemlidir ve yaşamsaldır. Bunu her yerde her zaman söyledim ve dediğim gibi Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeksizin Kıbrıs’ta bir dış politikanın belirlenmesi veya Kıbrıs sorununa ilişkin bir politikanın belirlenmesi bugüne kadar hiç söz konusu olmadı. Benim dönemimde de asla söz konusu olmayacak. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki tüm Türk halkına da buradan yürekten sevgilerimi, saygılarımı iletiyorum, ifade ve vurgularının seçim meydanlarında ki konuşmaları ile yükselen tansiyonun düşmesine, yine konuşmalarından heveslenen küresel ve emperyalist çevrelere, derin manalar içeren bir mesaj olduğunu, düşünüyorum.

  • Kıbrıs; Doğu Akdeniz’in en büyük, Akdeniz’in ise üçüncü büyük adası; Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Yunanistan ve Libya’nın ortasındadır.
  • Kıbrıs; Avrupa haritasında gösterilmesine rağmen coğrafi olarak Orta Doğu’da kabul edilmektedir.
  • Kıbrıs; Asya, Afrika ve Avrupa’nın merkezi bir konumundadır.
  • Kıbrıs adasının konumu, Anadolu ve Ortadoğu arasında bir durak noktası gibidir.
  • Kıbrıs; tarih boyunca, Orta Doğuya açılmak isteyen küresel güçler ve emperyalist devletler için vazgeçilmez stratejik, askeri ve ticari bir üs olarak görülmüştür.
  • Kıbrıs; etrafını saran bölgelere, “bölgesel ve stratejik güç” olma yolunda, bir açılım sağlamaktadır.
  • Kıbrıs; Coğrafi konumu göz önüne alınarak, İskenderun Körfezi’ne doğru uzanan ‘bir uçak gemisine’ benzetilen, her dönemde stratejik önem ve özelliğini korumaktadır.
  • Kıbrıs Adasını elinde bulunduran güç, her zaman Türkiye’den Mısır’a, Lübnan’dan, İran’a kadar olan tüm bölgeyi kontrol etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek, bize denize girecek kıyı ve olta atacak sahil bile bırakmayacaklar. Büyük Türkiye hayalimiz adım adım gerçekleşiyor. Türk Devleti, Mavi Vatan Akdeniz’in yanı sıra Atlantik’ten Arap ve Hint Okyanus’una kadar her coğrafyada etkin harekat icra etmeye hazır olma yolunda yürüyor ve yürüyecektir, vurgularının Kadim Türk Devlet Aklı ile birlikte, TURAN – NİZAM-I ALEM – KIZIL ELMA ve Türk Devleti ebed müddet devam ülküsü, 2053 ve 2071 hedefleri ve vizyonunu görmekteyiz.

Büyük Önder Atatürk: KIBRIS; stratejik olarak ve Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından çok büyük bir önem taşımaktadır. Adadaki Türk varlığının korunması, Türkiye açısından hayati öneme sahiptir. Kıbrıs kaybedilirse, Türkiye nefes alamaz hale gelecektir, şeklinde konuya yaklaştığını da, bir kenara not edelim.

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir