15 Temmuz ve Türk Devlet Kodları!.

15 Temmuz ihanet kalkışmasının olduğu gece bu ülkede daha önce yaşanmış olan diğer darbe ve muhtıralardan farklı olarak Türk Devleti ve Türk Milleti küresel güçlere içimizdeki işbirlikçiler mahareti ile tamamen teslim edilmek istenmiştir! Neden? 15 Temmuz ihanet kalkışmasının olduğu gece, tüm küresel güçler ve işbirlikçilerin hesap edemedikleri şey, Türk Devleti ebed müddet devam ilkesi çerçevesinde,  Türk Devletinin bekası ve Türk Milletinin birliği adına, Tük Devlet aklı ve kadim Türk Devlet kodlarının neşv-ü nema bulmasıdır! Aksi halde Türk Milleti için süreç bölgemizde parça parça olan ülkelerden hiçbir farkı olmayacaktır! Türk Devleti,  15 Temmuz ihanet kalkışmasından sonraki süreçte Türk Devlet Aklı ve Kadim Türk Devlet yönetim kodlarının gereği olarak Devletin en kılcal yerlerine kadar sızmış, tipi bizden fakat çipleri de küresel güçlerin elinde olan aparatları bir bir temizlemiştir! Bu süreçte bazı ülkelerden gelen ‘Endişeliyiz’ açıklamalarını da bir kenara koyalım ve unutmamak gerektiğini düşünüyorum!

Sovyetler Birliğinin parçalanması ve Soğu Savaşın bitmesi, kısa sürelik Tek Kutuplu bir dünya dönemine girilmesi ve ABD’de yaşanan ikiz kulelerin patlatılması sürecinden sonra Dünya başkaca yeni bir döneme geçmiştir! Artık Dünya hegomanya sistemi iki kutuplu yürümediği gibi tek kutuplu olarak da devam edemez bir duruma evirilmiştir! Dnyada çok kutuplu ve çok dengeli bir dönem başlamıştır! Çok kutuplu ve Çok dengeli dünyanın sıklet merkezi ve denge ülkesi de Türkiye’dir! Türk Devleti olmadan hegemon ve emperyalist güçler arasında bir anlaşma olması da mümkün görünmemektedir! Dünya’da yeni bir düzen kurulurken, bölgemizde de dizayn süreci başlamışken, sınırlarımız boyunca kukla devletçikler için terör örgütlerine verilen destekleri, Akdeniz’deki savaş gemilerinin seyri ve bölgemiz yüz yıl sonra yeniden bir paylaşım savaşı noktasında bulunurken, Türk Devletinde yaşanmış olan 15 Temmuz ihanet kalkışmasına yeniden bir kez daha bakabilmeyi, tefekkür ve tezekkür edebilmeyi ve yorumlamayı tavsiye ederim!

Hava savunma açığını NATO’nun lider ülkesi ABD’nin Patriot hava savunma sistemi ile gidermek isteyen Türkiye, bunda başarılı olamamış, bu ihtiyacını ABD’nin ve NATO’nun tehdit olarak tanımladığı Rusya’nın S-400 hava savunma sistemi ile kapatarak yeniden şekillenen ve dizayn edilen dünyada, örneği olmayan bir ilki başarmıştır!  Türkiye’nin bu hamlesi bütün dünya ülkeleri tarafından izlenmekte ve birçok ülke bu silah sistemini tedarik etmek için sıraya girecektir!  S-400’lerin tedariki, Türkiye’nin ABD’ye karşı güçlü bir siyasi irade oluşturması ile gerçekleşmiştir! Neden diye bir soru hemen aklımıza gelebilir! S-400 anlaşmasının tarihi 27 Mayıs, öylesine mi seçilmiştir! S-400’lerin sevkiyat tarihi 12 Temmuz 1947 tarihinde ABD ile yapılan Türkiye yardım anlaşması da mı öylesine seçilmiştir! Peki, bunların tamamı rastlantı, öylesine ve sıradan diyelim! Peki, S-400’lerin 15 Temmuz hain kalkışma gecesinin ana üs merkezi konumunda olan Kazan ilçesindeki Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığının bugünkü ismi ile Mürted Üssüne indirilmiş olması da mı sıradan ve öylesine mi gelişmelerdir! Bu tarih ve uygulamalarda tüm küresel güçlere ve işbirlikçilere hiçbir mesaj yok mudur?! Artık karşılarında eski Türk Devleti yoktur!

S-400’ler bir hava savunma sistemi ve savunma silahıdır! Ancak, bu silah sistemi, Suriye sınırına yakın konuşlandırıldığında, konuşlandığı bölgeden itibaren, Suriye coğrafyasında, radar yeteneği ile 600 km ve  vuruş yeteneği ile 400 kilometre derinlikte etki ortaya koyarak bu ülke üzerinde uçan ve PKK – YPG’ ye destek veren her ülke savaş uçağını tedirgin edebilecektir!  Benzer bir şekilde,  S-400 hava savunma sistemi Akdeniz kıyılarına yakın bir bölgeye yerleştirildiğinde, radar sistemi ile 600 km ve  vuruş yeteneği ile 400 km derinlikte, Doğu Akdeniz’de kara suları, hava sahası, kıta sahası, münhasır ekonomik bölge gibi kavramları dışlayarak bölgenin tamamında hava sahasını kontrol edebilecek!.  Kıbrıs adasında konuşlanmış savaş uçakları dâhil, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek, bölgede araştırma yapan Türk gemileri ve bu gemileri koruyan savaş gemilerinin de güvenliğini sağlayabilecektir!  S-400 hava savunma sisteminin Ege kıyısına yerleştirilmesi durumunda ise bu denizdeki stratejik denge bütünü ile değişebilecektir!

Türk Devletinin 15 Temmuz hain kalkışma gecesinden itibaren, devletin bekası ve milletinde birliği adına, yerli – milli ve bağımsız politikalar geliştirmesi tabii ki ülkemiz ve bölgemiz üzerinde hesabı olan tüm küresel güçler ve işbirlikçileri de rahatsız etmektedir! NATO; Türkiye’nin S-400 sistemini edinme kararının yaratacağı potansiyel sonuçlardan ötürü ENDİŞELİYİZ, diyor! Bu ifadeler hiç yabancı değil! Neden acaba?!  Avrupa Birliği de Türkiye’ye birliğe katılım sürecinde verilen mali yardımları da 2020’de kesmeyi planlıyormuş! Ne diyelim!  Artık karşılarında,  Emir alan ve kontrol edilen bir Türkiye olmadığını tüm küresel güçler idrak edecekler!

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin S-400’lerin gelişiyle birlikte başlatılan Pençe-2 Harekatı tüm küresel güçlerin denklemini bozacak ve denklem dışına itilmesini engelleyen bir TÜRK DEVLET AKLI operasyonudur! Yaşanan, parçalanmış bir Irak ve parçalanma sürecindeki Suriye’de sınır tayini ve tespiti operasyonudur! Hedef Irak ve Suriye sınırındaki SİNCAR bölgesidir!  Yeniden şekillenmekte ve değişmekte olan dünyada, S-400’lerin gelişi bir sonuç değil, Türkiye’nin kurulmakta olan yenidünya düzenine uyum sağlama gayreti ile ilgili yeni bir başlangıç, olduğunu düşünüyorum!  Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın; Başaramayacaksınız, milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımızı susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız, bin yıldır yürüdüğümüz bu yoldan bizi geri döndüremeyeceksiniz, ülkemizi hedeflerinden vazgeçiremeyeceksiniz, ifade ve vurgularının 15 Temmuz ihanet kalkışmasından sonraki süreçte Türk Devlet Aklı ve Kadim Türk Devlet Kodları, Türk Devleti ebed müddet devam ilkesi ve 2023 vizyonu çerçevesindeki yerli ve milli gelişmeler olarak değerlendiriyorum!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir