Öncelikle, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Selçuk Üniversitesi rektörlüğüne ataması tensip görülen, Prof. Dr. Metin Aksoy hocamıza, akademik ve idari kadroya yeni görevlerinin hayırlı olmasını ve başarılar dilerim. Rektörlük atama sürecinde, emeği geçen, gayret ve mücadele eden, tüm siyasi aktör, şehirde ki dinamik ve denge gruplarına, burada göstermiş oldukları üstün başarıyı, şehrin ali menfaati yatırım ve diğer hizmetler için de sergilemelerini, acizane kamu görevi icra eden bir gazeteci olarak rica ve talep ediyorum!.
Dünyada yeni sistem, düzen kurulma ve soğuk savaş benzeri bir dengenin de tam olarak sağlanma sürecine girinceye kadar, hayatımızın gerçeği pandemi, yeni pandemiler ve pandemi kuralları ile yaşamayı öğrenmeliyiz!. Pandemi sürecinde, kurtuluş savaşında yediden yetmişe vatan evlatlarının cepheye koştuğu gibi, hor görülen ve yok sayılan meslek liselerinin, idareci, öğretmen ve öğrencilerin devlet ve millet adına neler başardıklarını şahit olduk!. Her bireye ayrı ayrı teşekkür ederim!.
Bir kamu kurumunda ki üst düzey dost ağabey ile mezkur konuda sohbet ederken, ilçesinde ki bir meslek lisesinin, pandemi sürecinde ve halen ilçenin tüm kamu kurumları ve hastanelerin ihtiyacı olan maskeyi üretmeye devam etmekte olduğunu vurguladı!. Peki, ülkemizde ki, üniversite rektörü ve yönetimi, mühendislik fakülteleri ve meslek yüksek okullarında ki akademisyen, idareci çalışan ve öğrenciler, pandemi sürecinde neler yapmıştır?! Kocaman bir hiç! Sadece izleyici locasında beklemişlerdir!.
Üniversite, gerçekleri arayan, bilim üreten ve bilim yayan, en üst düzeyde araştırma, geliştirme ve eğitimin yapıldığı, içerisinde fakülte, yüksek okul, enstitü ve araştırma merkezlerini barındıran, ödüllendirme, derecelendirme ve diploma verme yetkisine sahip kurumlardır!
Üniversite, ne fonksiyonel ve ne de fiziksel olarak çağın gerisinde kalamaz! Üniversiteler, topluma yön verir ve toplumda itici güç rolünü üstlenir!. Bilgi ve teknolojide yaşanan gelişmeler, üniversite ve üniversite yönetimlerini de değişim ve değişmeye tabii ki zorlar!.
Üniversite, günlük siyasetin dışında, özerk yapısı ve politika üstü kurumlar olarak kalmalıdır! Bilim ve teknolojide gelişmiş dünya üniversiteleri, üst düzey araştırmaların yapıldığı ve evrensel anlamda, dünyanın her alanda ihtiyacı olan mesleki bilgilerin teorik ve pratik anlamda öğretildiği ve üretildiği yerlerdir!.
Üniversite, bilim insanı akademisyenlerin ne dinleri, ne ırkları, ne de yaşam tarzları ile ilgilenir! Fakat, her türlü düşüncenin hür ve bağımsız olarak, kimseden çekinmeden ve korkmadan savunulduğu ve tartışıldığı yerlerdir!. Akademisyenler, idareye yakın ya da idarenin adamı kaygıları ile ve idarenin çevresindeki ehliyetsiz ve kifayetsiz, çapsız muhterisler tarafından mobbing ve engellenmeye muhatap olmamalıdır!.
Üniversite, yeterli bilimsel ve saha çalışması yapılmaz, bilimsel makale yayınlanmaz, ulusal ve uluslar arası ölçekte patent alınmaz, piyasada aranan ve başarılı öğrenciler mezun olmaz ise, ülkesi ve bulunduğu şehre ekonomik katkısı da olamaz!. İletişimde ki kural; reklam ve halkla ilişkiler adına program, çalışma ve masraf yaparsınız; sonuç, nedir! Yani, Eeeee ne oldu?! Marka değeri, marka bilinirliği, marka itibarı, ürün fiyatı ve ürün satışında bir değişim ve gelişme olmuyor ise, yapılan tüm çalışmalar ve harcamalar sadece çöpten ibarettir!.
Üniversite yatay değil, dikey büyüme stratejisine uygun çalışmalar yapılmalıdır!. Üniversite kaynakları yeni ve atıl binalar için değil, piyasada aranan, başarılı ve nitelikli öğrenci, kendini geliştiren akademisyen ve idari kadro için kullanılmalıdır! Üniversitenin marka değeri ve marka itibarına katkı sağlayacak, reel sektörde üniversitenin ismi ile aranan nitelikli ve başarılı öğrenciler yetiştirebilmek için araştırma ve geliştirme çalışmalarına önem verilmelidir!.
Üniversite, akademik dünyada başarılı hocaları takdir etmek, ödüllendirmek ve gelişime önem verilmediği, idare ve idareye yakın adamı olmadığı kaygıları ile küstürülen kurumlarda, dedikodu hastalığı boşluğu dolduracaktır!. Üniversitenin ismi ile müsemma olabilmesi, şehrine ve ülkesine, bilimsel ve ekonomik katkı sağlaması, idarenin çevresinde ki, ehliyetsiz ve liyakatsiz, çapsız muhteris ve dedikodudan başkaca hiçbir şey üretemeyen ve kifayetsiz kişi ve akademisyenlerden ivedi bir şekilde arındırılmalıdır!
Rektör, üniversitenin lideridir! Dinamik, aktif, inovatif, pro-aktif, atılgan, girişimci, modern yönetim tekniklerine hakim, iletişim ve iletişim krizlerini de yönetebilen, kendisi ve çevresi ile barışık ise üniversite yönetimi de kurumsal olarak aynı özellikleri taşıyıp başarılı olacaktır!. Rektör, çalışır ve gayret ederse, üniversite yönetimi, akademisyenler ve tüm personel çalışacak ve üniversite ile birlikte rektör de başarılı sayılacaktır!.
Özel sektörde bir genel müdür, şirketin marka değeri ve marka itibarını yükseltir, şirketin sürdürülebilir büyümesini sağlayabilir, karlılık, ciro, üretim, satış, kalite ve verimliliği arttırabilir, maliyetleri düşürebilir, çalışan ve müşteri memnuniyetini de artırabiliyorsa, şirket sahibi ve yönetim, böyle bir genel müdürü şirketin başında tutmak için genel müdüre her türlü kolaylığı sağlayacaktır!. Peki, ülkemizde ki üniversitelerde durum nedir?!
Dünyada ve bölgesinde büyük ve güçlü Türkiye olabilmek için, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli olarak vurguladığı, yakın olan aydınlık günleri görebilmek adına, Üniversite Sanayi işbirliği stratejik çalışması ivedilikle sağlanmalıdır!. Sözde ve masada kalmamalıdır! İyi niyetle başlatılan üniversite sanayi işbirliği projeleri, taraflardan birinin çok bilmişliği veya ekabir davranışlar sergilemesi sebebi ile devlet ve millet adına akamete uğramasına izin verilmemelidir!
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikalar Kurulu, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sunmuş oldukları, Yüksek Öğretim Reform Politika Belgesinde; Rektör ve yönetim, toplum ile üniversite arasında köprüler kurabilecek kişiler olmalıdır!. Yüksek Öğretimde çeşitlenen öğrenci profiline uygun, talepleri karşılayabilecek, sosyal ve ekonomik gelişime katkı sağlayabilecek, piyasaların çeşitlenen iş gücüne cevap verebilecek, istihdamı arttırabilecek ve artan rekabete uyum sağlayabilecek bir üniversite, üniversite rektörü, üniversite yönetimi ve akademisyenler hedef olmalı, diyor!