Tarih, Türkleri, Her Bölgeden Çağırıyor!.

Eskiler, su uyur, düşman uyumaz, derler!. Su nedir?! Düşman kimdir?!  Su neyi temsil etmektedir?! Düşman uyumadığına göre, su, ne yapacaktır?! Eli kolu bağlı, başına gelecekleri  bekleyecek midir?!  Böyle bir dünya veya düzen olamayacağına göre!. Peki, düşman denilen kavram ve muhatap, sadece karşımızda ve belli midir?!  Yani, düşman denilen taraf, ayan beyan seçilmekte midir?! Tabii ki hayır!.

Ya, içimizde ki düşman ve bizden görünümlü küresel işbirlikçi ve emperyalist ekol temsilcilerini nereye koyacağız?!  Uluslararası arena ve yerelde ki; küresel ve emperyalist işbirlikçi ve sızıntı ekol temsilcileri; sistem dışına atıldıkları  ve yeni sistemde yer bulamadıkları için akordu bozuk alet gibi  sesleri çok çıkmaktadır!.

Dünyada, korona virüs ile birlikte, yeni bir düzen kurulmakta olduğunu ve yeni düzenin de artık tek kutuplu veya soğuk savaş döneminde olduğu gibi iki kutuplu olması, bugün için sürdürülebilir değildir! Dünya, eski dünya değildir! Yeni kurulacak sistem ve düzen, çok kutuplu olmak zorundadır!. Türk Devleti, Kadim Türk Devlet Aklı ile birlikte, yeni kurulacak düzenin başat aktörü ve kutup başı olacaktır!  Pandemi sürecinde bir kez daha şahit olduk ve tescil edilmiştir!. Birileri kabul etmese de!.

Su, yolunu bulmuştur!. Su, kendi dere yatağında akmaya devam edecektir!. ÖNÜNE GEÇMEK VEYA YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRMEK İSTEYENLER İSE  KESİNLİKLE BU DEFA SUDA BOĞULACAKTIR!. BİZDEN HATIRLATMASI!. BEKA YOLUNDA DEVLET OLARAK  BAŞKACA BİR TERCİHİMİZ YOKTUR!.

Beş bin yıllık kadim devlet geleneği olan Türkler, altı yüz yıl, yirmi dört milyon kilometre karelik gönül coğrafyasında, barış ve huzuru temin ederken, bulunduğu her bir yere, Adalet dağıtan,  Hakikat temsilcisi ve mazlum milletlerin de, hamisi ve hadimi olmuştur! Birileri gibi yok etmek ve sömürmek için gitmemiştir!. Gittiği her bir  bölgeyi medeniyet mefkuresi gereği, madden inşa ve manen ihya etmiştir!.  Bin yıllık  eserler, yok edilmek ve yıkım saldırılarına rağmen, vakur bir şekilde, her bir bölgede dik bir şekilde ayakta durmaktadır!.

Neymiş efendim! Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Somali’de, Suriye’de, Libya’da, Kıbrıs’ta ve daha adını sayamadığımız, tarih, sosyal, kültür aklı ve  tüm mazlum coğrafyalarda ne işi varmış?! Türkler, zaten bin yıldır bu bölgelerdedir! Siz kimsiniz?! Nereden gelmiştiniz?! On binlerce kilometre ötelerden bu bölgelerde ne işiniz vardır?! Peki, tüm bu aykırı sözleri  kim veya kimler seslendiriyor?! Düşman olarak, ifade ettiğimiz küresel ve emperyalist güçler! Ya içerideki işbirlikçi hain ve ekol temsilcilerine neler oluyor?! Fitne çıkarmayın ve bozgunculuk yapmayın,  dediğimiz vakit ise, biz ıslah edici ve düzelticiyiz, derler!.  Hem de ne düzelticiler!. Ağababaları ile birlikte, her zaman olduğu gibi bugün de, koro halinde aynı nakaratı gür bir seda ile  tekrar ediyorlar?! Bu defa; Başaramayacaklar ve  Engel olamayacaklar!.

Bosna Hersek’te, 2009 tarihinde, kış şartlarında ki görevi esnasında; Barış Gücü’ndeki Türk askeri, oradaki mağdur ve ihtiyaç sahiplerinin hallerini tespit için bilgi topluyor ve merkeze bildiriyor! Türkiye’den gelen paketler, ihtiyaç sahibi adreslere bir bir dağıtılıyor! Köyde erzaklar dağıtılınca, Bosnalı bir yetkili, köyün uzağında, dağın tepesinde, yaşlı bir teyze vardı, oraya çıkmak çok  zor olur diye, bir onu size bildirmedik, diyor!

Asil Türk askeri, verin adresi, biz götürelim, diyor!. Bir binbaşı ve iki yüzbaşı asil Türk subayı, sırtlarına aldıkları yükü, dağdaki yaşlı bir teyzenin evine götürüyor. kapıyı açan yaşlı teyze, Türk müsünüz evladım, der! Evet teyze, TÜRK’ÜZ DEYİNCE; GELECEĞİNİZİ BİLİYORDUM, YAVRUM, der!. Böyle daha nice yaşanmış ve duyulmamış hikayeler vardır!. tabii ki; anlayana ve anlamak isteyene!. Sonsuz kudret sahibi yüce Allah; kimseyi, yanlışı savunacak kadar cahil ve doğruyu inkar edecek kadar da nankör yapmasın!

Azerbaycan İstiklal şairi Ahmed Cevad Ahundzade;  Çırpınırdı Karadeniz şiirinde; Bakıp Türk’ün bayrağına, Selâm Türk’ün bayrağına, Hayran Türk’ün bayrağına, VEFALI TÜRK geldi yine, Kurban Türk’ün bayrağına ve Yol ver Türk’ün bayrağına, diyor!. Neden acaba?!. Şair, Türk Devletinin duruşu ve sergilemiş olduğu medeniyet yürüyüşünü, anlamak istemeyen, idrak ve izan yoksunlarına ne demek istiyor?!

Türk Devletini; Tarih, kültür, coğrafya ve gönül aklı olan tüm bölgelerde ki mazlum milletler, Türk ve Türk’ün Bayrağını saygı ve hürmetle beklemektedir!. Duymamak, görmemek ve gitmemek,  insani ve tarihi büyük bir sorumluluk ve vebaldir!.

KADİM TÜRK DEVLET AKLI VE TÜRK DEVLETİ KARARLI BİR ŞEKİLDE, GÖRMEYELİM, DUYMAYALIM VE GİTMEYELİM DİYEN, TÜM ENGELLEME VE KARALAMA KAMPANYASINDA BULUNAN KÜRESEL İŞBİRLİKÇİ VE EMPERYALİST SIZINTI EKOL TEMSİLCİLERİNE RAĞMEN, KIZIL ELMA ÜLKÜSÜ ÇERÇEVESİNDE Kİ BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE HEDEFLERİNE, TARİH VE COĞRAFYANIN SORUMLULUĞUNU DUYMAYA VE GÖRMEYE, EN ÜCRA KÖŞELERE KADAR GİTMEYE VE YARALARI SARMAYA, GÖNÜLLERİ DE İHYA ETMEYE DEVAM EDECEKTİR!.

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir