Dostlar; Öncelikle kazasız ve belasız bir seçim sona erdiği için ne kadar şükretsek azdır.
AK Partinin durumu hakkında; Türkiye genelini ulusal gazeteci ve iletişimci ağabeyler değerlendirir. Ben bulunduğum şehre bakar, gözlem, ifade ve yazılarımı ona göre yapar, Türkiye geneline de simülasyon yapmaya çalışırım.
Türkiye geneline baktığımızda; ‘’ AK Parti’nin demokrasiden, özgürlüklerden, çoğulculuktan, barış dilinden ve yenilikçilikten uzaklaştığı için ‘’’ kaybetmeye başladığının temel noktası olduğunu, ulusal gazetelerden okuyabiliriz. Bunların çoğuna katılmak mümkün değil. HDP denen bir parti, demokrasi, özgürlük ve barış olmadan, Anadolu’nun her şehrinde, İstanbul’da ve her bölgede miting yapabiliyor, oy alabiliyor, vekil çıkarabiliyor. Nasıl bir demokrasi ve özgürlük yokluğu ise anlamak mümkün değil…
Dostlar; AK Partiye gönül veren ve teşkilattaki arkadaşlar birkaç tane eleştirel yazı yazdık diye bizleri ‘düşman – karşı taraf ’ safına koydular. Yapmayın Allah aşkına! Yazılarım tekrar okunabilir. Şu andaki tabloya göre, tespitlerimin ve uyarılarımın eksiği mi var, fazlası mı…
Biz başka mahalleden sallamıyoruz. Bir İletişimci olarak, dostane, gördüklerimizi, duyduklarımızı, kendi milleti ve mazlum milletlere umut olduğunu iddia eden bir partiye, kendimize çeki düzen verme babından, pozitif eleştirel birkaç kelam karalamaya çalışıyoruz. Negatif, yıkıcı eleştiri değil. Yapıcı ve pozitif…
Dostlar; İletişimin temeli ‘ durum analizi ve SWOT analizi ‘’ ile başlar. Kendinizi ve rakiplerin analizi ile devam eder. Kendi lider konumundan kaynaklı bir sarhoşluk mevcut olduğu zaman, her söylenen söze ve yazıya gözünüzü, kulağınızı tıkarsınız. Zaten o zaman kaybetmeye başlamışsınız demektir. Şimdiki durum da bu değil mi ki…
Konya özelinde ise AK Parti neden kaybetti… Dostlar; 10 Şubat tarihinde istifaların başlaması ile birlikte, teşkilatların bütün aday adaylarına eşit mesafede bulunmak zorunluluğu vardır. Baban veya kardeşin aday adayı olsa dahi… Aday adaylığı sürecinde adaylara yönelik olarak teşkilatlar tarafından yapılan taraflı hatalar… Aday listeleri açıklandıktan sonra, aday adaylarına ‘ yok ‘ hükmünde davranılması… Herhangi bir toplantıya üst seviyeden aranıp, davet edilmemesi… Şehrin abisi konumundaki zatın şu ifadesi de çok manidardır: ‘’ Aday adaylarını, seçim çalışmaları için herhangi bir toplantıya çağırmayın, kendilerini ‘vekil‘ sanırlar, boş verin’… Nasıl, bence çok güzel… Bu bakış açısı ve ifadeler kaybetmenin en büyük sebebi…
Konya özelinde bir başka duyum; Başbakanlıkta çalışan bir kişinin istifasını verip, aday adaylığını açıkladıktan sonra, aday adaylığı sürecinde, Başbakanlıktaki diğer Konyalı arkadaşlara, Konya teşkilatlarındaki arkadaşlar tarafından arayıp böyle bir ismin başbakanlıkta ‘ çalışıp – çalışmadığı ‘ kontrol ve sorgulaması yaptıklarında, Başbakanlıktaki diğer Konyalı arkadaşlar böyle bir ismi ‘tanımadıklarını ‘ ifade etmişler. Nasıl çok güzel değil mi… Sen nasıl kendi evlatlarına nasıl sahip çıkacaksın o zaman… Kendi evladına, yol, dava arkadaşına ve sana değer verene sahip olmamak, olamamak…
AK Parti, 2002 yılında iktidara gelirken ve daha sonraki süreçte ‘’ bu memleketin zencisi olduğunu, öteki olduğunu’’ hep vurguladı. 13 yıllık iktidarın sonunda iktidar nimetlerinden faydalanan arkadaşlar, kendi mahallesinin vefakar ve cefakar yol arkadaşlarına ‘’ jakoben ‘’ tavırlara büründüler. Yola çıktıkları dava arkadaşlarını, yolda buldukları devşirmelere değiştiler. Elbette ki bu tavırlardan kaynaklı küsmeler ve darılmalar olacaktır. İnsanoğlu etten, sinirden ve duygudan yaratılmıştır. Kendisine ‘ yok ‘’ hükmünde davranan, kendi yol ve dava arkadaşlarını, el üstünde tutmasını beklemeyeceksin. Dostlar; Siyaset yolu bulunduğun ildeki bütün yerel dinamiklerin sürece katılımı ve desteği ile birlikte olur. Ayrıştırmayla değil, Birleştirmek ve kucaklamakla olur…