Konya’dan Bambaşka bir Vali geçti…

Geçtiğimiz günlerde, Konya Valiliğinden Merkez valiliğine alınan Muammer Erol Bey’in valilik binası önünden Konya protokolü ve Konyalılarla hüzünlü ve bir o kadar da mutluluk ve gurur dolu vedası gerçekleşti. Sayın valimiz ile birlikte kendilerine Ankara’ya kadar olan veda ve uğurlama yolculuğuna eşlik etmek bizlere de nasip oldu.  Sayın Valimiz ile Konya’ya gelmeden önceki ve şu anda ayrılırken bu şehir ve şehirde yaşayanlarla ilgili olarak duyguları, düşünceleri ve genel kanaatleri hakkında yolculuğumuz ve Ankara ziyaretlerimiz esnasında duygulu ve bir o kadar da samimi sohbetlerimiz oldu. Kendilerine,  bizlere bu yolculuğa eşlik etmek,  yolculuk ve ziyaretlerimiz esnasında ki samimi sohbetleri için çok teşekkür ederim. Bugün köşe yazımda, sayın valimizin önce bir insan ve sonra bir vali olarak bizlerde ve kamuoyundaki izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım.

Sayın Muammer Erol valimizde,  şehrimize bu güne kadar gelmiş geçmiş bütün valilerde olan veya olmayan, kendilerini diğerlerinden farklı kılan ne idi? Konyalı kendilerini neden bu kadar çok sevdi? Neden kendilerini bu kadar bağrına bastı?  Konya tarihinde bir yönetici veya bir vali görev yaptığı şehirden ayrılırken vatandaştan ‘ helallik ‘ istediği vaki midir? Bu hassasiyet dahi sayın valimizin bulunduğu makamların gelip geçiciliğine olan imanı ve inancının göstergesidir diye düşünüyorum. Bu ülke Muammer Erol tipindeki yöneticilerini kaybetmekle ne kazanır veya ne kaybeder? Daha nice sorular ve sorular… Bu vb. sorulara bugün köşemizde kabaca cevaplamaya çalışacağım.

Sayın valimiz,  tevazuu ve alçak gönüllü olmanın zirvesinde olmasından kaynaklı ve Hz. Pir’in sürekli olarak vurguladığı ve valimizin öncelikle ve özellikle bir kul, bir insan ve sonra bir vali olarak yaşamayı kendilerine düstur edindiği ‘Tevazu ve Alçak Gönüllülükte Toprak Gibi Ol‘  kaidesini ve yaşantısını görmekteyiz. Tevazu; makam, servet, şöhret gibi gelip geçici şeylere gereğinden fazla önem vermemek, bunları insanlara hizmet ve yardım etmek için bir vasıta saymaktır. Mütevazı insan, hayatın türlü aşamalarını düşünerek kendi acizliğini unutmaz. Bütün hareketlerinde aklını kullanır. Basit duygularına esir olmaz. Sık sık kendini kontrol ederek hatalarını bulmaya ve bunları düzeltmeye çalışır. İnsandaki benlik duygusu, irade ve aklın kontrolünden kurtularak azgınlaşırsa, büyüklük hastalığı başlar. Tevazu da ise irade ve akıl vardır. Mütevazı insan düşünerek ve şuuruyla, bencil arzularını, isteklerini yener, kendinde bir takım meziyetler ve üstünlükler hayal etmez. Devlet makamlarında görmeye alışık olduğumuz ve özellikle eski Türkiye kalıntısı, Üstat merhum Necip Fazıl’ın ‘Zindandan Mehmet’e Mektup’ şiirinde vurguladığı  ‘Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat…’ formatındaki yöneticilerle bugünlere geldi. Vatandaşına yabancı ve bir o kadar da tekebbüründen yanlarına varılamayan, selam ve kelam ermekten vatandaşın imtina ettiği bir devlet idare sistemi ile Yeni Türkiye’yi kurmamız mümkün değildir. Hz. Pir’in çok önem atfettiği ve sürekli olarak vurguladığı; ‘Bir insanda kibir ve hırs söz söylerken soğan gibi kokar’ ifadelerinde olduğu gibi. Vatandaş kibir ve hırsı uzaklardan kokan yöneticileri elbette ki sevmez, bağrına basmaz ve ondan sürekli olarak uzaklaşır. Tarih ve toplum bu vb. yöneticileri hatırlamadığı gibi hiçbir zaman da hayırla yâd etmez, etmeyecektir de…  

Türkiye yoluna, Eski Türkiye olarak mı yoksa Yeni Türkiye olarak mı devam edecek? Öncelikle ve özellikle sorgulamamız ve cevaplandırmamız gereken sorular bunlar diye düşünüyorum. Eski Türkiye olarak devam edecekse zaten Sayın valimiz formatındaki kişilerle ve yöneticilerle çalışamaz, yoluna devam edemez. Eski Türkiye’de vatandaşın bir devlet veya valilik makamına ulaşmasını,  meramını anlatmasını boş verin, kapıdan içeri girmesine dahi izin verilmezdi. Tekebbüründen yanına varılamayan idareci ve yöneticilerle bugünlere kadar geldi. Vatandaş kendisinden olan ve kendisi gibi olan yöneticileri her zaman bağrına ve gönlüne basmıştır. Tarih bunların örnekleri ile doludur. Sayın valimiz yukarıda zikretmeye çalıştığımız özellikler ve meziyetlerin vücut bulmuş örneklerindendir. Yeni Türkiye’de sayın valimize çok önemli ve etkili görevler verileceğini de buradan aktarmak isterim. Yolunuz, bahtınız açık olsun, yüreği ve gönlü  ‘insan ve vatan ‘ sevdalı güzel insan.  Sonsuz Kudret sahibi Yüce Allah; Sayın valimiz formatında ki keyfiyet sahibi insanlarımızın ve yöneticilerimizin sayısını arttırması dileklerimle…

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir