Kuzey KIBRIS BARIŞ Harekatı!.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin ( TSK ) 20 Temmuz 1974 tarihinde, Rumların, Kıbrıslı Türklere karşı uyguladıkları zulme son vermek, Ada’ya barış ve huzur getirmek amacıyla düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden ELLİ yıl geçmiştir!

Türk; Adalet ehli ve Adalet dağıtan, Hakikat – Hakkaniyet ehli ve Hakkaniyet dağıtan, Mazlumların da Hamisi olduğuna göre!

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; Bizim burada teminatımız Türk Silahlı Kuvvetleri’nin barışı korumasıdır. Aynı zamanda Türkiye’nin her türlü gücüyle Kıbrıs Türk halkının kültürel, ekonomik, siyasi varlığının burada sürmesi için destek vermesi çok önemlidir. Aksi takdirde büyük toplum, küçük toplumu yutar. Eşitlik eğer tabanda değilse, eğer ekonomik güç olarak, nüfus olarak bir yakınlığınız yoksa, biri çok üstte, biri çok altta, öyle bir federal yapının başarıyla çalışması mümkün değildir, diyor! .

20 Temmuz, Kıbrıs Türkleri için var oluş mücadelesinin önemli günlerinden biridir!

1974 harekâtına giden sürecin ilk adımları 1950’li yıllarda atılmıştır! Rumlar, Yunanistan’a katılmak için faaliyetlere girişmiş! Türkiye, Ada’da iki toplumlu Kıbrıs Devleti’nin kurulması için harekete geçmiş!

Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yürüttüğü görüşmeler sonucunda, 1959 yılında, Türk ve Rum halklarının ortak yönetecekleri bir Kıbrıs Devleti’nin kurulması kabul edilmiştir!

Varılan mutabakata göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere garantör ülke olacaktır! Kıbrıs’ta anayasal düzeni bozmaya yönelik herhangi bir girişimde, söz konusu üç devlete müdahale yetkisi verilmiştir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması’nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirdiğini savunmaktadır! Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi, bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir!

20 Temmuz 1974 tarihinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 353 sayılı kararında, Uluslararası güvenlik ve barış için ciddi tehlikeye yol açan ve bölge üzerinde olağanüstü infiale müsait bir ortam oluştuğundan Birleşmiş Milletler ciddi bir endişe duymakta olduğunu! Yabancı askeri müdahaleye derhal son verilmeli, diyerek harekâta karşı olduğunu belirtmiş ve ateşkese çağırmıştır!

Doğu Akdeniz’in en büyük, Akdeniz’in ise üçüncü büyük adası Kıbrıs; Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Yunanistan ve Libya’nın ortasındadır. Kıbrıs, Avrupa haritasında gösterilmesine rağmen coğrafi olarak Orta Doğu’da kabul edilmektedir.

Asya, Afrika ve Avrupa’nın merkezi bir konumundadır! Kıbrıs adasının konumu Anadolu ve Ortadoğu arasında bir durak noktası gibidir. Osmanlı Devleti’nin de adayı fetih nedeni bu gerekçeler olmuş, geçen gemilere korsanların verdiği zararlar üzerine Kıbrıs II. Selim döneminde 1571 tarihinde fethedilmiştir.

Adanın merkezi konumundan ötürü İngiltere başta sömürge yollarının güvenliğini sağlamak amacıyla Kırım Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu ile yaptığı bir antlaşma ile 1878’den itibaren geçici olarak Kıbrıs’ın yönetimini devir almıştır.

İngiltere bugün, Güney Kıbrıs Rum kesimi bölgesini adeta bir askeri uçak gemisi ve askeri üs olarak görmekte ve kullanmaktadır!

Kıbrıs, tarih boyunca Orta Doğuya açılmak isteyen küresel güçler ve emperyalist devletler için, vazgeçilmez stratejik, askeri ve ticari bir üs olarak görülmüştür.

Kıbrıs, etrafını saran bölgelere “bölgesel ve stratejik güç” olma yolunda bir açılım sağlamaktadır!

Kıbrıs; Coğrafi konumu göz önüne alınarak, İskenderun Körfezi’ne doğru uzanan ‘bir uçak gemisine’ benzetilen, her dönemde stratejik önem ve özelliğini korumaktadır.

Adayı elinde bulunduran bir güç, her zaman Türkiye’den Mısır’a, Lübnan’dan, İran’a kadar olan tüm bölgeyi kontrol etmektedir! Bugün için Kıbrıs adeta dünya hegemonya güç savaşı ve bilek güreşine sahne olmaktadır, diyebiliriz!

Kıbrıs, küresel dünya hegomanya güçleri için bir BEKA meselesi, konumuna gelmiştir!

İçeride bazı aklı evvel de, ne işmiz var orada – şurada ve burada diyor!

Türkiye; Lozan antlaşması ile Kıbrıs’ta İngiliz yönetimini kabul ettikten sonra Kıbrıs ile ilgili herhangi bir politika üretememiştir. Bu dönemde Kıbrıs’ı adeta yok saymış, siyasiler, Türk Devletinin Kıbrıs sorunu diye bir sorunumuzun olmadığını söyleyerek, “Kıbrıs meselesi diye bir mesele yoktur” demiştir.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; Türk Devletleri Teşkilatı’nın medya toplantılarına katıldığımda görüyorum, bunlar hep bizim soydaşlarımız. Çünkü hepimizin soyu aynı yer. Konuştuğumda gerçekten onların da hep Türkiye’ye anavatan olarak baktıklarını görmeye başladık. Çünkü dil birliği var, kültür birliği var. Ama Türkiye önde. Türkiye gerçekten her alanda önde, diyor!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu TÖRE; NATO Kuzey Atlantik Paktına karşı TÜRK PAKTINI kuralım, ifadelerinin dünyanın yeniden bloklara ve kutuplara ayrılmaya başladığı bir dönemde çok manidar ve dikkate değer olduğunu ifade etmeliyim!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; 6 Temmuz’da Şuşa’da gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı Gayri resmî Zirvesi’ne KKTC’nin de katılmasına matuf; KKTC bizim nezdimizde zaten Türk Devletleri Teşkilatı’nın tam üyesi konumundadır. Bu konuda başta Azerbaycan olmak üzere onların yaklaşımı da bizimle hemen hemen aynı konuma gelmiştir, diyor!

Türk Devlet Aklı; Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte, TURAN – KIZIL ELMA ve NİZAM_I ALEM ülküsü ve Türk Devleti ebed müddet devam vizyonu çerçevesinde, varlık ve birliğine yönelik, içeride ve sınırlardaki tüm tehdit ve sorunlara karşı Beka zaviyesinden daha dikkatli ve teyakkuz halinde olmaya devam edecektir!

Ekonomi GÜVENLİĞİ ve Ulusal Güvenlik – 2 –

Güvenlik; dijital bir dünyada ve insanların sanal olduğu bir ortamda, her şeyi emniyet altına alabilmektir!

  • Peki, güvenlik sadece jeo-politik ve jeo- stratejik, askeri ya da sınırları korumaktan ibaret midir?

Ulusal güvenlik; Ekonomik, askeri, politik, sosyal ve teknolojik unsurların tamamını kapsamaktadır!

Geleneksel güvenlik anlayışına göre ulusal güvenlik; bir devletin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını korumak olarak tanımlanmaktadır!

Toprak bütünlüğü ve bağımsızlık kadar, ekonomik istikrar ve ekonomik bağımsızlık da önemlidir!

  • Ekonomik istikrar ve güvenliği tesis edemeyen ülkeler, ulusal güvenliğini de tesis edemez!

Devletler her türlü tehdide karşı, toprak bütünlüğü ve ulusal güvenliğini korumak için strateji ve taktik geliştirmek zorundadır!

Ulusal güvenlik, bir devlet ve millet için olmaz ise olmazlar arasındadır! Aksi halde, devlet ve millet varlığını sürdüremez!

Güvenliğin askeri yönü, ulusal güvenliğin tek unsuru olmamakla, önemli bir bileşenidir!

Güvenliğin askeri yönünün yanı sıra, diplomasi yönü ile toplum ve çevre, enerji ve doğal kaynaklar, ekonomi ve siber yönleri de bulunmaktadır!

Ekonomik güvenlik; Bir ülkenin refahı ve ekonomik sisteminin işleyişini tehlikeye atabilecek potansiyele sahip, ekonomisine yönelmiş tehditlerle ilgilidir!

  • Peki, bugün için gelişmekte olan ülkeler adına böyle bir tehdit var mıdır?

Nüfusun büyük bir bölümü temel gıda maddelerine erişim, balon konut fiyatları ve kiralar maharetiyle barınma sorunu yaşamaktadır!

  • Peki bir çözüm yolu var mıdır? Yoksa balon fiyatları şişirmeye birileri devam edecek midir?

Konut sektöründe, malzeme fiyatlarına gelen zamlar yüzde 300 – 500 bandında gezerken! Konut fiyatları ve kiralarda, neredeyse YİRMİ KAT bir artış gözlenmektedir! Neden acaba?

Ekonomik araçlar, ülkelerin ekonomik ve dış politikalarını etkilemede kullanılma imkânları artmıştır!

Ekonomik güvensizlik ise diğer devletlerin ekonomik araçlar üzerinden etkisine açık durumda bulunmaktır!

Ekonomik istikrar ve güvenliğe ilişkin tehditler, dış güçlerin diğer ülke ekonomisi ve ekonomik egemenlik gücünü zafiyete uğratmak ve aynı zamanda kendi dış politika veya ekonomik amaçlarına ulaşmak amacıyla, ekonomik yöntemler kullanılmak suretiyle oluşturdukları tehditleri içermektedir!

  • Peki, ülkemizde; on yıllardır savaş olan ülkelerde göremediğimiz döviz kuru artışı ve temel gıda ürünlerdeki fiyat artışları ve enflasyona neler demeli?
  • Peki, neler olmaktadır? Ya da kimler kimlere, ekonomi üzerinden ne gibi mesajlar vermektedir?
  • Peki, Küresel finans sisteminin içerideki uzantıları, vatandaşları birbirine düşürebilmek için konut ve gıda sektöründe ki; balon fiyatlar üzerinden nereye hizmet etmektedir?

Özellikle temel gıda maddeleri ve konut sektöründeki fiyat artışlarını, nasıl izah etmeliyiz?

Enflasyon bahane edilerek balon bir şekilde enflasyonun çok üzerinde fiyatlar şişirilmekte, ahlaki bir çözülme ve çöküntü yaşanmaktadır!

  • Peki, Ahlaki sorumluluğunu kaybeden ya da dünyalık çıkarlar uğruna ahlaki çözülme ve çürüme yaşayan toplumların bekası – varlığı ve birlikteliği sürdürülebilir olabilir mi?

Ekonomideki krizler, fiyat artışları, çözülme ve çöküntüyü atlatabiliriz de, toplum olarak, ahlaki çözülme ve çöküntüyü nasıl telafi edeceğiz?

Ekonomik istikrar ve güvenlik, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için hem sosyal barış ve huzur, hem de ulusal güvenliğin olmaz ise olmazlarıdır!

Ekonomi GÜVENLİĞİ ve Ulusal Güvenlik!

Siyaset ve ekonominin gündemi, çok yoğun! Takip etmekte zorlandığımız anlar olmaktadır!

Peki, Siyaset kurumu nereye evirilmektedir? Ya da, dün olduğu gibi ekonomik kriz maharetiyle, siyasi olarak yeni bir MİLAT ve dönemin eşiğinde miyiz?

Siyaset kurumuna güven kalmadığından kaynaklı, siyasi ve ekonomik istikrar yok hükmündedir!

  • Peki, Ekonominin ateşi böyle devam edecek midir? Yoksa düşmesi ya da düşürülmesi bir başka bahara mı bırakılmaktadır?
  • Sosyal, siyasi ve ekonomideki yangını, AK Saçlı İhtiyar dostum ile konuşmaya ve yorumlamaya, çalıştık!

AK Saçlı İhtiyar dostum; 2000’li yıllarda yaşanılan siyaset ve iktidar değişimin temeli, sermaye ve medyanın dizayn edilmesi, sermaye ve medyanın el değiştirmesi, sivil toplum örgütleri vasıtası ile başlatıldığını, vurguladı!

Peki, bugün yaşadığımız ekonomik KRİZ bahane edilerek, SERMAYE el mi değiştirmektedir?

Her siyasi iktidar kendi sermayesini oluşturacağına göre! Ya da her siyasi iktidar kendi sermayesi ile birlikte geleceğine göre!

AK Saçlı İhtiyar dostum; 2000’li yılların başında, Siyasal İslam temsilcisi partideki çatırdama ve partiden ayrılmalar suretiyle yeni bir partinin kurulduğu günleri, bir film şeridi gibi gözlerimin önüne serdi!

AK Saçlı İhtiyar dostum; daha sonra günümüze kadar geldi! Peki, 2000’li yılların başında ülkemizde yaşanılan sosyal, siyasi ve ekonomik kriz aynen devam ediyor mu, diye sordu?

Cevap veremedim! Ne devam ediyor ne de etmiyor, diyemedim!

AK Saçlı İhtiyar dostum; Ülke, bölgemiz, vatandaşlar ve tüm mazlum milletler adına, hayırlara vesile olacak, ne ve neler olmalı, sorularını ekledi ve gözlerden kaybolup gitti!

Bugün, ülkemizde yaşamakta olduğumuz sosyal ve ekonomik konjonktür, 2002 yılında yaşanılan ve Kasım genel seçimleri öncesinden bir farkı var mıdır? Hatta daha fazla can yakıcı olduğunu vurgulamak gerekir!

  • Siyasi ve ekonomik istikrar; ekonomi güvenliğini de beraberinde getirecektir! Tabii ki ulusal güvenliği de!
  • Ya da siyasete olan güven ve siyasette ki istikrar, aynısı ile ekonomiye de yansıyacaktır!
  • Ekonomi güvenliği aynı zamanda ulusal güvenlik demektir!

Küresel iki ekol, hem dünya üzerinde, hem bölgemizde ve hem de ülkemizde meydan savaşı vermektedir! Doğal olarak, bizim gibi ülkelerde ekonomiye yansıması daha ağır olacaktır!

  • İthalata ya da borç ekonomisine dayanan bir ekonomide KRİZ veya KAOS çıkarmak çok kolay olacaktır!

Peki, Dünyada savaş olan ülkelerde, özellikle de gıda maddelerinde fahiş fiyatlar, ekonomik kriz ya da kaos var mıdır?

Siyasi İstikrar; Ehliyet – liyakat ve adaletin devletin her kademesinde içselleştiği, döviz kurları ve mutfaktaki ateşin söndüğü, bir dönemi de beraberinde getirecektir!

Ülke ekonomisibdeki; DÖVİZ – FAİZ ve FİYAT artışları SARMALINA acilen DUR denmeli! Aksi halde bu sarmal çok canları yakacaktır!

  • Ya da Siyasette, Güvene dayalı siyasi bir değişim ile yeni bir MİLAT ve DÖNEM başlayacaktır!

2053 ve 2071 hedeflerindeki Büyük ve Güçlü Türkiye yolculuğuna; ehliyet ve liyakat, adalet ve hakkaniyet üzerine bina edilmesi, bürokrasideki restorasyon süreci akabinde, toplumsal barışın temin edilmesi suretiyle başlayacaktır!

Aksi halde, siyasi ve ekonomik istikrar olmadan, sosyal barış ve huzur tesis edilemez! Ekonomik istikrar ve ekonomik güvenlik olmadan, tabii ki ulusal güvenlik de sıkıntıya uğrayacaktır!

  • Türk Devlet Aklı; Kaos ve kaotik bir durumdan, özellikle de KAMU KAYNAKLARINDAN birilerinin beslenmesine, devlet ve milletin sıkıntıya düşmesine, izin vermeyecektir!

Siyasal İslamcılar; Neyi ve Neleri, Muhafaza Ediyor ki?

Muhafazakar ya da Siyasal İslami Camia; 1989 yılındaki yerel seçimler akabinde; makam, mevki, iktidar, güç, para, mal, mülk ve kadın ile tanışmıştır!

Bu tarihten sonraki süreç, devlet kadrolarına yerleşmenin, iktidar, güç, mal ve para ile de haşir neşir olmaya başlandığı bir dönem, olarak siyaset ve sosyal tarihe geçecektir!

Muhafazakar ya da Siyasal İslami Camia; bu tarihten itibaren, ülkede daha önceden birileri tarafından kurulmuş ve karşı çıkılmış, tüm getto şehirler ve getto mahalleler inşa edilmeye başlanmıştır! Neden Acaba?

AK Partinin iktidara geldiği tarihten itibaren süreç daha büyük bir ivme kazanmıştır! İktidar, güç ve parayı artık Muhafazakar ya da Siyasal İslami camia yönetir olmuştur!

  • Muhafazakar ya da Siyasal İslami camia, bu süreçteki dünyalık tüm sınavlarda sınıfta kalmıştır! El uzatılmayan kamu malı kalmamıştır! Kamu kurumlarına personel alımlarındaki, Ehliyet ve Liyakat, Adalet ve Hakkaniyet tarih olmuştur!

Helal ve Haramlar ne olacak, dediğinizi duyar gibiyim!

Ya da Adalet ve Hakkaniyet dediğinizi, duyar gibiyim!

  • Bizden olanlara dağıtıyoruz, daha ne isteniyor? Kamu işlerinde şura müessesi ise küçük bir çıkar ve menfaat grubu çerçevesinde yürütülmektedir!

Peki, bu düzen ne zamana ve nereye kadar böylece sürdürülebilir? Bir yerde durması, durdurulması ve patlaması gerekiyor mu!

  • Bir Belediye başkanı, maiyetinde çalışan veya başka bir kurum personeline TOKAT veya YUMRUK atacak bir duruma geldik ise, vay halimize!

Ya da bir Üniversite Rektörü, kendisinin atamış olduğu ve yıllardır beraber çalıştığı; REKTÖR YARDIMCISI veya DEKANI, yasa ve yönetmeliklerin verdiği yetki çerçevesinde, keyfim böyle istedi kim ne diyebilir ki şeklinde, görevden alırım, diyorsa! VAY ki Ne VAY halimize!

  • Peki, Kamu kurumlarında; şeffaflık ve hesap verebilirlik konularına neler oldu ki?
  • Ya da Hani hesaba çekilmeden önce kendimizi bir Mümin olarak HESABA çekecektik?

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; dünyalık makam, mevki, güç, iktidar, para ve mal gibi nimetler konusunda; Müslüman ve İman ehline, uyarı ve ikazlarda bulunmaktadır!

  • Enfal Suresi 28. ayeti kerimede; Ve iyi bilin ki mallarınız ve evlatlarınız bir fitneden ibarettir, Allah yanında ise azim ecirler vardır, buyurmaktadır!
  • Teğabun Suresi 15. ayeti kerimede; Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır, buyurmaktadır!
  • Münafikun Suresi 9. ayeti kerimede; Ey İnananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır, buyurmaktadır!

Peki, Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Müslümanlara ya da Müslüman görünümlü Münafıklara; ehliyet, liyakat ve işleri de şura müessesi ile nasıl yapılması konusunda neleri emretmektedir!

  • Nisa Suresi 58. ayeti kerimede; Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir, buyurmaktadır!
  • Şura Suresi 38. ayeti kerimede; Ve onlar ki Rableri için davete uymakta ve namazı dürüst kılmaktadırlar. Allah iman ve itaat için Peygamber tarafından yapılan davete uymaları ve dinin direği olan namazı kılmakla cemaat ve toplumu sağlam tutanların İşleri de aralarında şura’dır. İşleri, buyrukları zorbalıkla değil, aralarında danışıklı, görüşlerine başvurma iledir, buyurmaktadır!
  • Ali İmran suresi 159. ayeti kerimede; Sen, o zaman, sırf Allah’ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah’tan mağfiret dile. Yapacağın işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah’a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever, buyurmaktadır!

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah Hac suresi 41. Ayeti kerimede; Müslüman olduğunu da iddia eden günümüz İslami camiaya hitaben; mal, mülk, para, kadın, güç ve iktidar sahiplerinin nasıl bir davranışta bulunmaları gerektiği konusundaki uyarı ve ikazlarına bakalım!

  • Onlar ki, eğer onları yeryüzünde yerleştirirsek, bir makam ve bir iktidara getirirsek, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, maruf ile emrederler, münkirden nehy ederler ve bütün işlerinin akıbeti ise Allah Teala’ya aittir, buyurmaktadır!

Peki şimdi yeniden ve tekrardan bir kez daha soralım! Allah aşkına, muhafazakar ya da Siyasal İslami camia olarak, neyi – neleri ve ne kadar muhafaza ediyor? Yoksa sadece dünyalık çıkarları mı?

Yazılarımda, sürekli olarak ifade etmeye ve vurgulamaya çalıştığım; Devletin tüm kademelerinde; Adalet, Hakkaniyet, Ehliyet ve Liyakat esasları üzerine bina edileceği, bürokraside ki Restorasyon süreci ile Yeni bir MİLAT ve Yeni bir DÖNEMİN eşiğindeyiz!

Yeni bir MİLAT ve DÖNEM; Bürokraside ki; TEMİZLİK ve RESTORASYON süreci ile başlayacaktır!

Konya Teknik Üniversitesi, KAMPÜS İnşaatı NE Durumda?

Bir Çin atasözü der ki: Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın!

İki komşu; biri balcı ile diğeri turşucu olan dükkân sahibinin hikâyesini bilmeyen yoktur!

1 -) 4 Şubat 2017 tarihli Köşe Yazım; Gülmesini Bilmeyen ‘Başkan’ Olmasın!

  • Gülmeyi ve Gülümsemeyi bilmeyen kişileri; Kamu Kurumlarına müdür veya Rektör atanmasına vesile olan siyasetçi ve yerel aktörlerin bu konuda, KAMU ve KAMUOYU adına, vebali olduğunu düşünüyorum!
  • Yerel siyasi aktörler ve şehrin derin ağabeylerine; Gülmesini ve Gülümsemeyi dahi bilmeyen kişileri, vebal ve ah almamak adına, müdür ve rektör olarak atanmasına aracılık etmeyin, derim!

Hem karşımızdaki kişiye ya da misafire gülümsemenin SADAKA olduğunu iddia eden bir geleneğin – bir dinin ve bir peygamberin temsilcisi olduğumuzu iddia edeceğiz ve hem de, gülmeyi ve gülümsemeyi, çok göreceğiz, öyle mi?

  • Bir kez GÖNÜL YIKTIN ise, Bu kıldığın NAMAZ değil!

15 Mayıs 2017 tarihli, Selçuk Üniversitesi; Tekrar mı Bölünüyor, köşe yazımda; Konya ili, Selçuklu İlçesi, Dikilitaş Mahallesindeki bazı taşınmazlar ve üzerindeki varlıkların ‘’Selçuk Üniversitesi Sanayi Kampüs Sahası’’ olarak kullanılması ve tahsis nedeninin tapu siciline şerh edilmesi kaydıyla 4046 sayılı kanunun 2/i maddesine istinaden, Bila bedel Maliye Hazinesine devredilmesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (ÖYK) 28 Aralık 2016 tarihli kararıyla, toplamda 5 adadan oluşan yaklaşık DOKUZ YÜZ BİN metrekare taşınmazların Selçuk Üniversitesine tahsis işlemi gerçekleştirilmiştir! Bu karar Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 10.02.2017 tarihinde Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne bildirilmiştir!

2 -) 15 Mayıs 2017 tarihli köşe yazım; Konya Teknik Üniversitesi Kurulmasına matuf; Selçuk Üniversitesi Tekrar Bölünüyor?

Üniversite Sanayi işbirliği çerçevesinde, Konya Teknik Üniversitenin alt yapısını oluşturmak adına, Organize Sanayi bölgesindeki arsa tahsisi, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda, Selçuk Üniversitesi bünyesinde Sanayi Kampus Alanının kurulabilmesi için şehirdeki tüm siyasiler, Konya Valiliği, Konya Büyükşehir Belediyesi ve diğer paydaşların destekleri olmuştur! Şehirlerin gelişiminde, Üniversite Sanayi işbirliğinin önemi büyüktür!

  • Selçuk Üniversitesi Sanayi Kampus alanı ve 28 Aralık 2016 tarihinde tahsis edilen arsa, Konya Teknik Üniversitesinin alt yapısına matuf olarak hayata geçecektir; başkaca bir saik ile kullanılamayacaktır!

Konya Sanayisinin bilimsel altyapısını oluşturmak ve üniversite sanayi işbirliğini geliştirmek adına, sanayi bölgesi içerisinde yeni bir kampus oluşturulması ve bu yeni kampusta, halen eğitimlerine Selçuk Üniversitesi bünyesinde devam eden; Mühendislik Fakültesi, Mimarlık Fakültesi ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, 8 Mayıs 2018 tarih ve 30425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan 7141 sayılı kanunun yedinci maddesiyle 2809 sayılı kanuna eklenen Ek Madde – 179 ile kuruluşu tamamlanmış olan Konya Teknik Üniversitesine devir olmuştur!

Tüm bu gelişmeler ve bilgiler çerçevesinde, ilgili ve yetkili konumda olanlara, Konya Sanayisinin bilimsel altyapısını oluşturmak ve üniversite sanayi işbirliğini geliştirmek adına, Konya Teknik Üniversitesi Kampüs İnşaat alanı ile ilgili, bir gazeteci olarak, KAMU ve KAMUOYU adına, bir kaç sorumuz olacaktır!

  • 8 Mayıs 2018 tarihinde resmi kuruluşu gerçekleşen ve bir yıl önce de, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Teknik Üniversitenin alt yapısı için Organize Sanayi Bölgesindeki; DOKUZ YÜZ BİN metrekare arsa tahsisi yapılan, Konya Teknik Üniversitesi Kampüs İnşaatı, neden başlamıyor ya da yapılamıyor?
  • Organize Sanayi Bölgesindeki şerhli arsa, Konya Teknik Üniversitesi Kampüs Alanı, bir Kamu Kurumuna, hangi gerekçeler ve şartlarda, neden devir edilmiştir?
  • Organize Sanayi Bölgesindeki şerhli arsa, bir Kamu Kurumuna, başka bir bölgede, Konya Teknik Üniversitesi Kampüs alanı yapılması için DEVİR edilmiş ise bu güne kadar neden bir gelişme olmamıştır? Ya da ne zaman olacaktır?
  • Organize Sanayi Bölgesindeki şerhli arsa, sadece ve sadece Teknik Üniversitesi Kampüs alanı olarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından tahsis edilmesine rağmen, Konya Teknik Üniversitesi Senatosu, mezkur DEVİR işlemine NEDEN ve HANGİ GEREKÇELERLE imza atmıştır?
  • Yoksa DEVİR işleminde, Konya ve Kamuoyundan gizlenen, başkaca saik ve gerekçeler mi vardır?
  • Konya Teknik Üniversitesi bünyesinde, Mimarlık ve İnşaat Fakültesi olmasına rağmen, Konya Teknik Üniversitesi Kampüs inşaatı PROJESİ ne durumdadır?
  • Konya Teknik Üniversitesi Kampüs İnşaatı PROJESİ; Kurum içinde DÖNER SERMAYE kapsamında, Bir Milyon Türk Lirasına yaptırabilecek iken, Mimarlık Fakültesi akademisyenleri, yok sayılmakta mıdır? Peki, Neden?
  • Konya Teknik Üniversitesi bünyesinde, Mimarlık ve İnşaat Fakültesi olmasına rağmen, Üniversitenin Kampüs inşaatı PROJESİ, Hazine ve Maliye Bakanlığının Tasarruf Tedbirlerine rağmen, dışarıda bir Mimarlık firmasına, ELLİ – ALTMIŞ MİLYON Türk Lirası bir bedel karşılığında, PROJE yarışmasına kapsamında, görüşmeler yapıldığı, kulislerde konuşulmaktadır! Peki Neden Acaba?
  • Konya Teknik Üniversitesinin kuruluş tarihinden bu günlere kadar, koskoca ALTI YIL geçmiş olmasına rağmen, KAMPÜS İnşaatı ile ilgili çalışmalar ve PROJESİ, ne durumda ve hangi aşamadadır?

Konya Kamuoyu, özellikle de İÇ ve DIŞ paydaşlar adına, bir gazeteci ve iletişim uzmanı olarak, soruyorum!

Konya Kamuoyu ilgililerden konu ile ilgili bir açıklama beklemektedir?

3 -) 6 Ocak 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Konya Teknik Üniversitesinde YER Sorunu!

4 -) 20 Ocak 2019 tarihli KÖŞE YAZIM; Teknik Üniversite üzerinden RANT devşirmek!

5 -) 16 Temmuz 2022 tarihli KÖŞE YAZIM; Konya TEKNİK Üniversite REKTÖR Ataması!

6 -) 12 Ağustos 2022 tarihli KÖŞE YAZIM; Konya TEKNİK Üniversitesi REKTÖR Adayları!

Bu TARLA, Başka bir TARLA!.

Tarla deyince aklımıza hemen ekilip dikilecek bir arazi gelmektedir! Yazının başlığında da ifade etmeye çalıştığım gibi bu TARLA gerçekten çok farklı bir Tarla! Gelin Bu TARLA’YI tanımaya ve öğrenmeye çalışalım!

Arama motorlarına, Tarla ibaresini yazdığımızda, karşımıza Türkiye genelinde, sadece satılık Tarla ve Araziler çıkmaktadır!

Demek ki TARLA markası olarak daha kat edeceğimiz çok mesafe var gibi!

TARLA, çok yakın bir tarihte, hem Türkiye ve hem de Dünya genelinde, alanında, adından söz ettirecektir! Bu TARLA’YA yatırım yapanlar çok kazanacak!

Türk Hızlandırıcı ve Işınım Laboratuvarı (TARLA); hızlandırıcı bilimi üzerine bilimsel ve teknik araştırmaları teşvik etmek, araştırmacılara ve endüstriye, ” son teknoloji ” yetenekler sunan çok amaçlı ve çok disiplinli bir araştırma altyapısı, kurumudur!

TARLA; Ankara Üniversitesi koordinatörlüğünde, 2006 yılında, Türk Hızlandırıcı Merkezi projesinin ilk hızlandırıcı tesisi olarak Gölbaşı`nda kurulmuştur!

TARLA; Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamında, 2020 yılında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu ile Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu başkanvekilleri, strateji ve bütçe başkanından oluşan komisyona bağlı olarak, faaliyetlerine devam etmektedir!

TARLA; ışık üretim yeteneği morötesinden orta-kızılötesine kadar ışık ve malzeme araştırmalarında yeni araştırma yolları açan geniş bir yelpazeye yayılmaktadır!

TARLA; 2006 yılında, Türkiye Kalkınma Bakanlığı tarafından finanse edilen Türkiye Hızlandırıcı Merkezi (TAC) projesinin ilk hızlandırıcı tesisi seçilmiştir!

TARLA; 2013 yılında İlk elektron ışını üretmiştir!

TARLA; 2020 yılında, Türkiye Araştırma Altyapıları Komitesi tarafından Ulusal Araştırma Altyapısı (6550-UAA) olarak kabul edilmiştir!

TARLA; Aralık 2023 tarihinde, Helyum soğutma sistemi başarı ile devreye alınmıştır!

TARLA; Şubat 2024 tarihinde, Süper iletken hızlandırıcı kovuklarda yüksek güç RF şartlandırması başarı ile tamamlanmıştır!

TARLA; Mart 2024 tarihinde, Enjektör RF kovukları çalıştırılarak elektron demeti ile yapılan testler başarı ile tamamlanmıştır!

  • Türk Hızlandırıcı ve Işınım Laboratuvarı, süper iletken elektron hızlandırıcısı teknolojisine sahip BEŞ ülkeden biri olmuştur!

Süper iletkenlik; süper iletken olarak sınıflandırılan maddelerin soğutularak elektriksel dirençlerinin ortadan kalkması ve manyetik alanları dışlaması durumu!

Her madde için farklı olan kritik sıcaklığın altındaki değerlere soğutulması ile elektriksel dirençlerinin sıfırlanması, üzerlerinden kayıpsız olarak akım geçebilir ve manyetik alanı dışlayarak kendilerine uygulanan manyetik alanı itme özelliği gösterir!

Altın, bakır gibi elementler elektrik akımını son derece iyi iletmektedir. Ancak bu maddelerin elektrik akımına uyguladığı bir direnç bulunur ve bu direnç güçten kayıplar oluşmasına neden olur!

Özellikle uzun mesafelerde, üretilen elektrik gücünde kullanıcılara ulaşana kadar ciddi oranlarda kayıplar yaşanır. Düşük sıcaklıklarda elektrik akımına karşı direnç göstermeyen süper iletkenler, elektriği tamamen kayıpsız bir şekilde iletirler. Bu sebeple de süper iletken olarak adlandırılmıştır.

Süper iletken maddelerin üzerlerinden geçen elektriğe karşı direnç göstermeme özelliği ile bu maddeler kullanılarak elektriğin kayıpsız bir şekilde aktarılması mümkündür!

TARLA; Bilim ve mühendislik alanında önemli kazanımlar sağlamaktadır! Kanser hastalarına uygulanan ışın ve hadron tedavisi, parçacık fiziği, nükleer fizik, biyoteknoloji, nanoteknoloji, genetik, malzeme, endüstri, metroloji, kimya, enerji, savunma, uzay, iletişim, lazer gibi bir çok alanda eğitim ve araştırma çalışmaları yürütmektedir!

  • Türkiye; TARLA ile hızlandırıcı teknolojilerine dayalı bilimsel çalışmalar konusunda önemli bir eşiği aşmıştır!

TARLA; Türkiye’de teknoloji hızlandırıcı ve hızlandırıcı biliminin gelişmesine de öncülük etmektedir! Hızlandırıcıdan çıkan parçacıklar, çıkartılan ışınlar veya lazerle hem fizik hem kimya hem biyoloji alanında materyal, araştırmaları yapılabilmektedir!

TARLA; Hızlandırıcılar, tıp alanında kullanımın çok etkin dolduğu! Hem medikal malzemelerin sterilizasyonunda ve hem kanser tedavisinde kullanılmaktadır!

TARLA; kurulduğu ilk yıllarda Ankara Üniversitesine bağlı iken 2020 yılında ulusal merkez haline gelmiştir! Şu anda üniversiteden bağımsız bir ulusal araştırma merkezi konumundadır!

TARLA; 2026 yılından sonraki süreçte, Türkiye; dünyada adını duyacağı, hem ilaç sektörü, hem savunma sanayi ve hem de ileri teknolojik ürünlerin üretildiği, bilgi ve teknolojinin üretime dönüştüğü bir merkez haline gelecektir!

TARLA; kanser, nörolojik ve diğer hastalıkların teşhisi ya da tedavisinde, gıda sanayinde, uzay çalışmalarında radyasyon ölçümünde, savunma sanayinde ileri araştırma yapan bir merkez olacaktır!

TARLA; Gelecekte, kanserin vücutta yayılması ve vücutta oluşmasını engellemek ve önüne geçmek için de çalışmalar yürütmektedir!

TARLA; bünyesinde, kimyasal, biyolojik, fiziksel malzemelerin ışığa karşı tepkileri de ölçülmektedir! Bu tür malzemelerin uygulama alanlarındaki kullanılabilirlikleri de test edilmektedir!

TARLA; kurulması ile bu alanda çalışmalar yürüten Türk gençler için tersine beyin göçü hızlanmıştır!

TARLA; daha çok bilimsel aktivitelerin yapılacağını, araştırmacıların fikirlerini test edebileceğini, üretilen bilgilerin de daha sonra teknolojiye dönüşebileceği bir merkez konumundadır!

TARLA; Uzay ile ilgili araştırma yapan insanlar, buraya gelerek deneylerini yapabilmektedir! Sadece deney istasyonları değil aynı zamanda hızlandırıcı teknolojisini de geliştirmektedir!

TARLA; Hızlandırıcı Teknolojileri Enstitüsünde yüksek lisans ve doktora eğitimi verilmektedir!

TARLA; bir altyapının kurulması değil aynı zamanda ileri derecede eğitim, araştırma faaliyetlerinin yürütüldüğü bir merkez konumundadır!

  • Türkiye; TARLA ile ( Türk Hızlandırıcı Işınım Laboratuvarı ) Dünyada birçok parçacık hızlandırıcı olduğu fakat süper iletken hızlandırıcı ve Süper iletken teknolojisine dayalı merkezlerden biri olduğu, kabul edilmektedir!

Yeni bir MİLAT ve Yeni bir DÖNEM!

Sözün tamamı ya da lafın fazlası, aptala söylenirmiş! Neden Acaba?

Olay ve olgulara, başka bir açıdan ve özellikle de, alışkanlıkları değiştirmek suretiyle bakabilmeyi öğrenmek gerekir!

Aksi halde gelişemeyiz! Yerimizde saymaya devam ederiz! Değişimin altında kalırız!

  • Albert Einstein; Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir, diyor!
  • Hz. Mevlana; Her gün bir yerden göçmek ne iyi, Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş! Dünle beraber gitti cancağzım, Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lazım, buyurmaktadır!

Peki, Dünle beraber giden siyasette; yeni şeyler söylemenin ve yapmanın vakti ve saati gelmiş olabilir mi?

Peki, Siyasette ve siyasi kurguda aynı şekilde düşünmek – farklı bir bakış açıcı geliştirmemek, ne gibi sonuçlara sebebiyet vermektedir?

Hayatta her şey olabilir! Olmaz denilen şeylere hazır olmak gerekir! Hayat durağan değildir! Atom parçalanır ve algılar da parçalanır ve değişebilir!

Hayata, dünyaya, olay ve olgulara, farklı yaklaşımlar geliştirmek, bakış açısı ve alışkanlıkları değiştirmek suretiyle, neler neler elde edilebilir?

Hayatın statik olmadığı ve her an her şey olabileceği! Değişim ve Dönüşüm! Değişim ve Dönüşüm; Milat ve Yeni bir Dönem!

Hayatın statik olduğu bakış açısı ve düşünce şekli, yaratılışa aykırı! Her şey; hem zıtlar ve hem de değişim üzerine bina edilmiştir!

Hayatın genel akışında, zıtlar ya da karşıt kutupların birbirleriyle etkileşimine sürekli olarak tanık oluruz!

Zıtlar ve karşıt kutuplar; kararlı, kararsız ya da güçlü veya zayıf hallerde olabilir!

Hayata dair hiçbir şey zıt ya da karşıt kutbu olmadan var olamayacağına göre!

Zıtlar ve karşıtların dengesi ve birlikteliğini idrak edemeyenler sadece zıtlar ve karşıtlar arasında ki KAVGAYA odaklanır!

Zıtlar ve karşıtlar üzerinden kurulan Sistem ve DENGEYİ göremeyenler ile yeni bir YOL yürünemez!

1 -) 28 Nisan 2024 tarihli Köşe Yazım; Devlet İhmal Etmez! Sadece Mühlet Verir!

  • Hz. Mevlana; Fikir ona derler ki, bir yol açsın, yol ona der­ler ki, bir gerçeğe ulaşsın, buyurmaktadır!

Peki, yeni bir yol ve yeni bir gerçeğe erişebilmek adına; farklı yaklaşımlar geliştirmeye, alışkanlıklar ve bakış açısını değiştirmeye ihtiyaç var mıdır!

İnsanoğlu yıllardır yaşamakta ve yapmakta olduğu şeyleri bir anda terk edemiyor!İnsan için yeni bilgiyi ve yeni olguyu kabul etmek çok zor bir durumdur!

Hz. Adem ile birlikte başlayan insanlık tarihi, her yeni gelen peygamberin getirmiş olduğu yeni bilgi ve olguyu sürekli olarak reddetmiştir!

Yeni gelen bilgi, güç ve iktidar sahiplerinin itibar ve saygınlıklarını, sarsılması ve yok olması demektir!

İnsan ve nefis için itibar ve saygınlık çok önemlidir! İtiraz yeni gelen bilgiye değildir! İtiraz ve reddetmek; itibar, saygınlık, konum ve güçlerinin yok olmasına karşıdır!

Hz. Muhammed ( s.a.s ) efendimize dönemin para – güç ve iktidar sahipleri; Para istersen para, makam istersen makam ve kadın istersen kadın verelim! Fakat bizim şu anki itibar, iktidar, konum ve gücümüzü sallamakta olan bu yeni bilgileri yaymaktan vazgeç, dediler!

Peki, Yeni bir Milat ve Dönem ile kimlerin makam – mevki – iktidar ve güç konumları sallanmaktadır?

Siyasi olarak bir devir ve dönem kapanacak ve yeni bir dönem – devir ve milat başlayacaktır! Siyasetçiler de, bu yeni dönem ve devire matuf olarak konum almaya çalışmaktadır!

Siyasetçiler doğaları gereği kaybeden tarafta olmak istemez! Tünelin ucundaki ışık bazı siyasetçiler adına karanlık görünmektedir!

Bir siyasi parti; gündem belirleme kavramı çerçevesinde; birincil önceliği, kamuoyunun önem ya da öncelik verdiği sorunları ve konuları, kamunun zihninde önemli ya da öncelikli konular haline getirilmesini sağlamaktır!

Kamuoyunun zihninde yer alamayan bir siyasi parti, zamanla silinecektir! Eskilerin ifadesi ile gözden ırak olan elbette ki gönüllerden de uzak olacaktır!

Değişimine direnen yapılar; menfaat ve çıkarları, güç ve iktidarları uğruna, bir millet ve toplumun geleceğini tehlikeye atmakta hiçbir kaygı taşımaz!

İnsanoğlu, varoluşun başından itibaren, yaşadığı her bir gelişme, sonsuza kadar sürecekmiş ve yenisi de gelmeyecek zannetmektedir!

İnsanoğlu elle tutamadığı ve gözle göremediğini, hem kabul etmekte ve hem de tahayyülde zorlanmaktadır!

Yeni bilgi ve değişimi kabul etmeyen, değişime direnen ve değişime ayak uyduramayanları; yeni bilgi ve teknoloji ekosisteminden dışlamaktadır!

Tercih ve Seçim; akıl, basiret, feraset nimeti ve iman şerefi ile donatılmış insanoğluna kalmaktadır! Nuh (as)’in getirmiş olduğu yeni bilgiyi kabul eden ve gemisine de binip kurtulan insanlar gibi!

Musa (a.s)’in getirmiş olduğu yeni bilgiyi kabul edenlerin Kızıl denizi geçip yeni bilgi ile hayata yeniden başladıkları ve kabul etmeyenlerin de suda boğulup helak oldukları gibi!

  • Her yeni gelen BİLGİYE direnenler HELAK olur gider!

İnsanlık adına, en son ve en yeni bilgiyi getiren, Hz. Muhammed (as)’ın yaşadıkları, yeni bilgiyi kabul edenlerin durumu, insani dereceleri ve kabul etmeyen inkârcıların düşmüş olduğu durum bizlere bugün için ne gibi ibret ve dersler aktarmaktadır!

Bilgi çok ağırdır, yeni bilgiyi kabullenmek ise çok zordur! Yeni bilgiyi kabul edenlere, başkaca yeni bilgiler aktarılmakta ve yeni yeni kapılar açılmaktadır!

Hayat seçimler – tercihler ve değişimler üzerine bina edilmiştir! Ya da Tabular üzerine! İnat eden ve Direnenler üzere! Atalarımızı bu yeni BİLGİ – DEĞİŞİM ve MİLAT üzere bulmadık, diyenler, her dönemde, HELAK olur gider!

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; sonsuz ilmi ile insanlık için faydalı olacak yeni bilgi ve teknolojiyi yaratmış, insanoğlunun bunları keşfetmesini ve bulmasını arzu etmiştir!

Aklı olmayan, gözleri kör, kulakları sağır, dilleri lal olmuş ve gönlü de mühürlü olan insan; yeni bir MİLAT ve Bilgiyi kabul etmeyecektir!

Yeni Milat ve Döneme hazır olanlar ile birlikte başarılır! Hazır olmayanlar yolda kalır! Geçmiş toplumlar da olduğu gibi! Peki, Yeni bir Milat ve DÖNEME hazır mıyız?

Türk Devleti, Türk Devletleri Teşkilatının kurulması akabinde; Kadim Türk Devlet Aklı nezaretinde; Nizam-ı Alem hedeflerine matuf, YENİ bir MİLAT ve DÖNEME evirilmek üzeredir!

Peki, Kimler; yeni MİLAT ve yeni Döneme hazır! Kimler de, DİRENÇ göstermektedir? DİRENÇ gösterenler, tarihte olduğu gibi tarihin tozlu raflarında ya YOK ya da HELAK olur gider!

Türkiye; ” GRİ ” Listeden Çıkarıldı!

Türkiye, FATF ( Mali Eylem Görev Gücü ) toplantısında; GRİ Listeden çıkarıldı! Bu süreçte emeği geçen; Hazine ve Maliye, Adalet ve İç İşleri bakanları ve bakanlık ilgili personele teşekkür ederim!

GRİ LİSTE; FATF ( Mali Eylem Görev Gücü ) tarafından kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadelede yetersiz kalan ülkeleri belirlemek için oluşturulmaktadır!

FATF ( Mali Eylem Görev Gücü ) üye ülkelerle, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla eksikliklerin giderilmesi yönelik, tavsiye mahiyetinde çalışmalar yapmaktadır!

23 – 28 Haziran tarihinde, Singapur’un üstlendiği dönem başkanlığında, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesinde faaliyet yürüten, FATF Genel Kurulu yapıldı!

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Dönem Başkanı T. Raja Kumar; FATF Genel Kurulu sonrası düzenlediği basın toplantısında: Türkiye’nin Ekim 2021 tarihinde, FATF’ın ” gri liste ” olarak tabir edilen ” artırılmış izleme sürecine ” eklendiğini!

FATF yetkililerinin mayısta Türkiye’yi ziyaret ettiğini! Türkiye kara para aklama ve terörizmin finansmanı ihlallerine ilişkin caydırıcı yaptırımlar uyguladığını ve ülkenin soruşturmalarla denetim konusunda eksiklikleri giderdiğini! Eylem planındaki tüm maddeleri ele aldığını, ifade etti!

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Dönem Başkanı T. Raja Kumar; Türkiye’nin stratejik kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadelede eksikliklerini giderdiğini!

Bir hafta süren FATF Genel Kurul toplantılarına, 200’ün üzerinde hükümet ve Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, INTERPOL ve Egmont Mali İstihbarat Birimleri de dahil olmak üzere gözlemci kuruluşları temsil eden delegeler katıldığını da, vurguladı!

  • Peki, Mali Eylem Görev Gücü ( FATF ) nedir, ne zaman, nerede ve nasıl kurulmuştur!

Mali Eylem Görev Gücü ( FATF ) çalışma konularında, ” politika belirleyici ” bir rol üstlenmektedir! Kuruluş, kara paranın aklanması, terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ile mücadelede, uluslararası standartları belirleyici bir kuruluş olarak faaliyet göstermektedir!

Mali Eylem Görev Gücü ( FATF ) 1989 yılında, G7 ülkeleri; ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada, tarafından kara para aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla OECD bünyesinde kurulmuştur!

Halen 37 ülke ve 2 bölgesel kuruluş olmak üzere toplam 39 üyesi bulunmaktadır! Türkiye, 24 Eylül 1991 tarihinde FATF’e üye olmuştur!

FATF üyeleri; ABD, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arjantin, Belçika, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, Hollanda, Hong Kong, İtalya, İrlanda, İsrail, İspanya, İsveç, İsviçre, İzlanda, Kanada, Kore, Lüksemburg, Malezya, Meksika, Norveç, Yunanistan, Japonya, Yeni Zelanda, Portekiz, Rusya Federasyonu, Singapur, Suudi Arabistan, Türkiye, Avrupa Komisyonu ve Körfez İşbirliği Konseyi.

FATF; her yıl, Ekim, Şubat ve Haziran aylarında, üç Genel Kurul toplantısı gerçekleştirmektedir!

FATF; üye ülkeleri; kara para aklama ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda gösterdiği gelişmeler bakımından periyodik olarak denetlemekte ve değerlendirmektedir!

  • Karşılıklı değerlendirme sürecinde; Hazine ve Maliye, Adalet ve İç İşleri bakanlıkları, Türkiye’nin FATF “gri listesinden” çıkmasına yönelik çok yoğun bir çalışma sergilemiştir! FATF, 40 tavsiyedeki hususları, birer birer yerine getirmiştir!

Türkiye’nin gri listeden çıkmasının finansal sisteme olan güveni daha da güçlendirmesi, bankacılıktan reel sektöre kadar pek çok alanda olumlu yansımalarının görülmesi beklenmektedir!

  • IMF ( International Monetary Fund Uluslararası Para Fonu ); GRİ LİSTEYE alınan ülkeler, yabancı yatırımcı çekmekte zorlanır, diyor!

Bankaların uluslararası finansal ilişkilerinin güçlenmesi ve kredi notlarının artması öngörülmektedir! Daha düşük maliyetle fonlama sağlayabileceği ve uluslararası piyasalardan daha fazla kaynak bulabileceği değerlendirilmektedir!

Enerjiden inşaat ve altyapıya, turizmden sanayi ve imalata, gayrimenkulden diğer sektörlere kadar kararın uluslararası alanda olumlu etkilerinin hissedilmesi beklenmektedir!

Türkiye’ye uluslararası kaynak girişini hızlandırıcı etkide bulunması ve borçlanma maliyetlerine pozitif etki yaratacağı tahmin edilmektedir! Türk lirası varlıklara ilginin artması da beklentiler arasında yer almaktadır!

Türkiye’nin finansal sistemine güvenin artmasına paralel olarak uygulanan ekonomik program hedeflerine ulaşılmasının kolaylaşması da, öngörülmektedir!

  • Türkiye Cumhuriyeti, Hazine ve Maliye Bakanlığı; terörizmin finansmanı ve kara paranın aklanması ile mücadelesini, bundan sonra da uluslararası standartlarla tam uyum içinde kararlılıkla yürütecektir!

Türkiye Cumhuriyeti, Hazine ve Maliye Bakanlığı; MASAK ( Mali Suçları Araştırma Kurulu ) ve diğer kurumların idari ve teknik kapasitesinin güçlendirileceği, gerektiğinde yasal ve idari düzenlemelerin hayata geçirileceği vurgulanmaktadır!

Türkiye’nin GRİ LİSTEYE alınması ve çıkarılması olgusuna; Küresel iki EKOL arasında, Türkiye gibi hedef ülkelerde ve her alandaki; GÜÇ – İKTİDAR ve HEGEMONYA savaşının yansımaları olarak okuma yapmak daha etkili ve sağlıklı olacaktır!

1 -) 28 Ocak 2024 tarihli Köşe Yazım; Dünyanın Çatısında; Küresel İki EKOL Savaşı! https://ahmetunver.com.tr/2024/01/28/dunyanin-catisinda-kuresel-iki-ekol-savasi/

2 -) 30 Mayıs 2024 tarihli Köşe Yazım; Küresel iki EKOL; DENGE ve HEGEMONYA Savaşı! https://ahmetunver.com.tr/2024/05/30/kuresel-iki-ekol-denge-ve-hegemonya-savasi/

KONYA ŞEKER; Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinde Genel Kurul Heyecanı!

Konya merkezli, Anadolu Birlik Holding iştirakleri; Konya Şeker Fabrikası, Çumra Şeker Fabrikası, Soma Termik Santrali, Kangal Termik Santrali, Panagro, Torku Atıştırmalık Ürünler Fabrikası, Etanol Fabrikası, Yem Fabrikası, Un Fabrikası, Panplast Fabrikası, Altınekin Yağ Fabrikası ve Beta Tohum başta olmak üzere onlarca başkaca iştirakleri bulunmaktadır!

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifine seçilen başkan, aynı zamanda, Anadolu birlik Holding bünyesindeki iştiraklerde de, tam yetkili konumda olmaktadır!

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi genel kurul seçimleri için resmi olarak yaklaşık bir yıldan fazla bir zaman olmasına rağmen, yapılacak olan Mali Genel Kurulu, bir Seçimli Genel Kurula dönüşebileceği kulislerde konuşulmaktadır!

Konya Pancar Ekicileri ve Konya Şeker kulislerinde, şu anki yönetimin mevcut yapısını korumak için baskın bir Genel Kurul seçimine gidebileceği de, konuşulmaktadır!

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi, Mali Genel Kurul ilanının yapılmadığı, Yönetim Kurulunun Seçimli Genel Kurulu, Mali Genel Kurula dönüştürme yetkisinin olduğu da, kulislerde ifade edilmektedir!

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi, Genel Kurul için 18 adayın ismi kulislerde konuşulmaktadır!

  • On Sekiz aday, kim ya da kimlerin adamı ya da adayıdır? Kim ya da Kimler, kimleri desteklemektedir? Kim ya da Kimler, kimlerle, ZITLAR ve KARŞITLAR dengesi ve düzeni çerçevesinde, danışıklı ve anlaşmalı, yol yürümektedir?

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi, Genel Kurulda başkan adaylığı için yola çıkan tüm adaylara başarılar dilerim!

  • Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Kur’an-ı Kerimde; “ Biz her şeyi çift yarattık ” ayeti ve “ Her şey zıddıyla bilinir ve kaimdir ” gerçeğini, ifade etmektedir.

Her şey zıddı ile kaim olduğuna göre! Her yerde ve kurumda, Zıtlar üzerinden bir DENGE kurulmaktadır!

Karşıt olan şeyler ya da ZITLAR, bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlar daha güzel bir uyum doğar! Düzen bir çatışma sonucunda meydana gelmektedir!

Zıtlar veya Karşıtlar üzerinden kurulan BARIŞI – DÜZENİ ve DENGEYİ göremeyenler, magazin boyutunda ömrünü tüketir!

Eskilerin ifadesinde olduğu gibi; Fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğar, neyi ve neleri anlatmaktadır?

Yaratılış gereği, Zıtlar ve Karşıtların birlikteliğinden bir düzen ve denge meydana gelmektedir!

Yaratılıştaki bu güzelliği ve dengeyi göremeyen bir o kadar insan vardır! Mesele, Yaratılıştaki ZITLAR ve KARŞITLAR üzerinden kurulan Rahmani SİSTEMİ – DENGEYİ ve DÜZENİ görebilmek, Hayran olabilmektir! Aksi halde ömrümüz ve tüm mesaimiz ”gıylu gıyş” ile geçecektir!

Her sistem, kendi Zıtlarını ya da Karşıtlarını oluşturmak zorundadır! Aksi halde sistem yürümez! Aksi halde sistem ve düzene, EŞEK ARILARI müdahil olmaya başlayacaktır!

Sistemi kurgulayan AKIL, Eşek Arılarının sistemi müdahil olmasına ve sistemin de bozulmasına izin vermemek adına, kendi KARŞIT ve ZITLARINI çıkarmak zorundadır! Anlayana ve Görene! KÖRE ve SAĞIRA ne ola ki?

Zıtlar ve Zıtların birlikteliğinden doğan mükemmel düzeni; anlamayı, anlamlandırmayı, idrak edebilmeyi ve yorumlamayı dilerim!

Aksi halde sürekli olarak, KAVGA ve KAOS görmekten ya da TOZ ve DUMANDAN hiçbir şeyi göremez bir duruma düşeriz!

  • TOZ ve DUMANDAN kaynaklı ya da dünyalık ÇIKARLAR çerçevesinden, OLAY – OLGU ve GELİŞMELERİ okuyan ve değerlendirenlere hitaben; Kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar! Gözleri vardır ama onlarla göremezler! Kulakları vardır ama onlarla işitemezler! Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar! İşte asıl gafiller onlardır!

PANKOBİRLİK eski Genel Başkanı Recep Konuk; 2017 yılındaki PANKOBİRLİK genel kurul öncesi yapmış olduğu açıklamasında; Bizim kurumumuz, ülkedeki imkânların yok edilmesi anlamında görev ifa eden bir kurum değildir! Ülkeyi ve çiftçimizi büyüten, geliştiren bir kurumdur! Ülkemizin Dünya ölçeğindeki iddialarının yanında olan bir kurumdur! Bu ülke çok güçlü olmak zorundadır; Biz de bu gücün oluşmasına birey ve kurum olarak katkı vereceğiz!

PANKOBİRLİK eski Genel Başkanı Recep Konuk; 2021 yılında yapılan genel kurulda neden aday olmayacağını; Sağlığımda, bu kurumun kendi ayakları üstünde hedefine doğru hızından bir şey kaybetmeden yürümeye devam ettiğini görmek istiyorum! Bunu sağlığımda görmeliyim ki, rehberliğe ihtiyaç olursa yolu tarif edebileyim, yol – iz bulmada yardımcı olabileyim! Kurumlar da insanlar gibidir; Doğar, büyür ve yaşlanır! Kurumların gençlik iksiri yenilenmedir! Bu yenilenmeye sadece çağa ayak uydurma değil, insan kaynağını yenileme de dâhildir! 22 yıllık emeğin sonunda asla dayanamayacağım husus bu kurumun benimle birlikte yaşlanmasıdır! Benim neslim emanetçi olarak beni seçti, bu nesilde yeni emanetçisini bulmalı ki, büyüme devam etsin!

1 -) 17 Ekim 2021 tarihli KÖŞE Yazım; Konya Şeker ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Genel Kurulu! https://ahmetunver.com.tr/2021/10/17/pankobirlik-genel-kurulu-ve-recep-konuk/

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 2021 yılındaki genel kurul öncesi bir köşe yazımda; Her aday ve onları destekleyenlerin kendilerine göre hesap, plan, gerekçe, çıkar ve tabii ki kurum adına projeleri vardır! DEVLET, böyle devasa bir kurumu, hem de GIDA üreten ve Dünya da GIDA KRİZİ konuşulduğu bir dönemde; yereldeki siyasetin OYUN sahası olmasına asla müsaade etmeyeceğini de hatırlatmak isterim, şeklinde bir yazı kaleme almıştım!

  • Peki, Recep Konuk, tekrar aday olacak mı? Kulislerde aday olacağına matuf dedikodular dolaşmaktadır! Peki, Neden?

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 2021 yılındaki genel kurul öncesi bir köşe yazımda; Zarar eden bir firmayı, devasa bir kurum haline getirdiği yerden daha güçlü ve azimli bir şekilde; 2053 ve 2071 büyük Türkiye hedefleri çerçevesinde, Torku ve Konya Şeker’in büyümeye devam etmesi adına, Recep KONUK; ONURSAL BAŞKAN olarak kalmalı, şeklinde yazılar kaleme aldığımı da hatırlatmak isterim!

Bugüne geldiğimizde ise Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi genel kurul için Konya Şeker ve şehrin derin kulislerinde, ON SEKİZ aday olduğu ifade edilmektedir! Peki, Neden? Üç değil, Beş değil, Sekiz değil de, ON SEKİZ aday!

  • Bir İletişim Uzmanı ve Gazeteci olarak, Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 2021 yılındaki genel kurul öncesi köşe yazımın son paragrafında vurguladığım KONUM ve DURUM da olduğumu ifade etmeliyim!

Konya Pancar Ekicileri Kooperatifinin 2021 yılındaki genel kurul öncesi bir köşe yazımda; Recep KONUK; Yıllardır birlikte büyüdükleri ve yol yürüdükleri, 22 yıl önceki başkan adaylık çalışma süreci ve sonrasında ki devir teslim tarihinden itibaren birlikte çalıştığı, kurumun bu günlere gelmesinde büyük emekleri olan, kurumun tüm birimlerinde yöneticilik, idarecilik, genel müdürlük yapmış ve halen aktif yönetim kurulu üyesi; güvendiği kadim dostu ve dava adamı, arkadaşı olan adaya görevi devir edecektir!

  • Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi ve Anadolu Birlik Holding; mevcut yönetim ile kaldıkları yerden, daha güçlü bir şekilde, istikrarlı ve emin adımlarla, yürümeye devam edeceğini düşünüyorum!

KUZULARIN Derilerini Yüzmektense KOÇLARIN Yünlerini Kırkmak daha iyidir!

Kamu kurumlarında, ‘tasarruf genelgesi’ çerçevesinde; taşıt edinimi ve kiralanması, bina yapımı, bakımı ve onarımı işleri, temsil ve tören, ağırlama ve tanıtım giderleri gibi alanlarda ‘kısıtlama’ vurgusu yapılmış ve konunun kamuoyundaki önemine binaen, köşe yazıları kaleme almıştım!

1 -) https://ahmetunver.com.tr/2024/05/09/kamu-kurumlarinda-tasarrufun-adi-var/

2 -) https://ahmetunver.com.tr/2023/07/23/kuzularin-derisini-yuzmekteler/

3 -) https://ahmetunver.com.tr/2023/08/21/kamuda-tasarruf-tedbirleri-mi-demistiniz/

4 -) https://ahmetunver.com.tr/2023/08/12/kamu-da-tasarruf-tedbirleri-ve-bankamatik-memurlari/

5 -) https://ahmetunver.com.tr/2023/08/05/tasarruf-tedbirleri-kime-ve-neye-karsi/

6 -) https://ahmetunver.com.tr/2023/07/18/tasarruf-tedbirleri/

Eskilerin ifadesi ile! Atı alan Üsküdar’ı geçmiş! Ya da Niğde’nin pazarı geçmiş, Bor’a çok yaklaşmışken! Nereden çıktı bu Tasarruf Tedbirleri!

Hem de; Kamu Kurumlarında, derebeyi gibi hareket eden, makamlar babalarından miras kalmış gibi davranan ve kendi mafya düzenini kurmuş memurların olduğu bir dönemde, Tasarruf Tedbirlerinden dem vurmak!

Yazımıza istinaden özelden mail atan ve yorum yapan dostlarımızı, öncelikle teşekkür ederim!

Kamu Kurumlarında Tasarruf Tedbirleri altında, Kuzuların Derisini Yüzmekteler, yazımıza istinaden bir dost, yazımızın kaynağını teşkil eden hikayeyi göndermiş! Bize de, karar merciinde bulunan sorumluluk ve vebal sahiplerine hitaben; yeniden düşünmek ve önlem alabilmek çerçevesinden, paylaşmak düşer!

  • Rivayete göre, Şam Valisi Esat Paşa, sıfırı tüketir ve hazine boşalır! Büyük sıkıntıya düşer!

Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder! Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına, böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz, diyor!

Danışmanlar; Elli veya atmış kese altın elde ederiz, derler!

Bunun üzerine, Esat Paşa; Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor! Bu vergiyi nasıl ödeyecekler, diye sorar! Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar, Paşam: diye cevap verirler!

Esat Paşa: Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur, diye sorar! Danışmanları sessizliğe bürünür! Ertesi gün, Paşa müftüye bir davet göndererek gece gizlice buluşalım der! Müftü gece paşanın yanına gelir!

Paşa; Müftü efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davranıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun! Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerekir! Ancak önceden seni haberdar edeyim, diyor!

Bunu duyan müftü efendi, Paşaya yalvarmaya başlar!

Müftü; İstanbul’a haber vermemesi için Paşaya 1000 mecidiye vermeyi teklif eder! Paşa kabul etmez! Müftü iki katını teklif eder! Paşa yine kabul etmez! Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar!

Sonraki gün Esat Paşa, Kadı efendiyi davet eder!

Kadı efendi! Rüşvet aldığın ve makamını şahsi menfaatin için kullandığına dair güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı, diyor!

Bu sefer, Kadı efendi paşaya yalvarmaya başlar! Aman efendim beni görevimden almayın, insanlara rezil olurum, diyerek müftü efendi gibi Esat Paşa ile pazarlığa başlar! Kadı ile de 6 bin mecidiyede anlaşır!

Paşa; Sonra sırasıyla defterdar, karakol komutanı, esnaf ağası ve büyük zenginleri tek tek davet eder! Bu operasyonun sonunda Esat paşa tam 200 kese mecidiye altını toplar!

Daha sonra, danışmanlarını çağırır! Şam halkına vergi koyduğumu falan duydunuz mu, diye sorar! Hayır paşam duymadık, derler! Bakın hiçbir vergi koymamama rağmen, 50 yerine 200 kese mecidiye altını topladım, diyor!

Danışmanlar; Bunu nasıl yaptınız, Paşam; diye sorduklarında; “ Kuzuların derilerini yüzmektense koçların yünlerini kırkmak daha iyidir, diyor!

  • Vatandaşların Derisini Yüzmek yerine; Devlet olmanın, Sosyal Adalet ve Toplumsal Barışın gereği olarak; Yolsuzluk yapan, Tüyü bitmemiş Yetim Hakkı VERGİ Kaçıranlar ve Hırsızların Yünlerinin Kırkılacağı, Günleri görebilmek Ümidi ile!
  • Şeyh Edebali, Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beye nasihatlerinde şöyle ifade buyurmaktadır! Ey Oğul!   Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!
  • https://ahmetunver.com.tr/2021/05/21/insani-yasat-ki-devlet-yasasin-2/