Ekonomik Konjonktür ve Siyasi Değişim!

Yokluk ve yokluktan kaynaklı ekonomik ve sosyal sorunlar denilince, ülkemizde,  tek bir siyasi parti akıllara gelmektedir! Peki, neden?

Türkiye’de, yokluk ve kıtlık, tek bir partiden kaynaklı olmaktadır! İsmi, yokluklar için yetip artmaktadır!

Bu ülkede, siyaset tarihi neredeyse; yokluk ve yokluktan kaynaklı kuyruklar ile müsemma, tek bir siyasi parti bulunmaktadır!

Ya da yokluk ve kuyruklar denilince başkaca bir siyasi parti, var mıdır?

Peki, bugün için yokluk ve kuyruklar denilince, hangi siyasi parti akıllara gelmektedir?

Otuz yaş civarındaki genç seçmen, ömründe başka bir siyasi parti görmüş müdür? 

Peki, yaşamakta olduğumuz süreç ve algı operasyonu, sıradan gelişmeler midir?

Yoksa Kadim bir AKIL devrede midir? Ya da olmalı mıdır? Peki, değişimi nasıl yapacaksınız? Ya da değişimin vakti saati gelmiş midir?

Yoksa hepsi sıradan ve spontane gelişmeler olabilir mi? Olmayacağına göre!

Peki, neler olmaktadır?

Kadim bir Akıl, neler planlamaya ve yapmaya çalışmaktadır? Sadece soruyorum!

Yoklar ile müsemma siyasi partiye,  yokluk ve kuyruklar üzerinden,  seçmen kitlesi KONSOLİDE mi edilmektedir? Hem de milliyetçi ve muhafazakâr seçmen! Neden olmasın?

Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklının denetim ve kontrolünde; Kuvay-i Milliye Ruhu ve Kurucu İrade gelenek ve kültürüne sahip, TÜRK bir LİDER ve temsilcileri maharetiyle; bürokrasi de; yeniden adalet ve güvenin tesis edildiği, yeniden ehliyet ve liyakatin öne çıktığı; RESTORASYON süreci akabinde;  yeni bir dönemin başlamak üzere olduğunu düşünüyorum! 

Başkaca bir çıkış yolu kalmamıştır!

Kuvayı Milliye Ruhu; Ülkenin geleceği tehlikeye girerse, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, halkın yeniden örgütlenip bir araya gelerek; birlik ve beraberlik, özgürlük ve direnişi temsil eder!

Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde ki Türkiye’de; kazasız ve belasız, sağ ve salimen bir seçim akabinde ki devir teslim akabinde; 2023 – 2053 ve 2071 hedeflerine doğru, Tünelin Ucundaki IŞIK görünmektedir!

Konya TEKNİK Üniversitesi REKTÖR Adayları!

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 13. maddesinin (a) fıkrası ve 3 sayılı; Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi,  hükümleri ve Rektör Adayı Olmak İsteyenlerin Başvurusuna İlişkin Usul ve Esaslar, uyarınca;  Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Kayseri Üniversitesi, Kırıkkale Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Samsun Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi ve Trabzon Üniversitesine,  rektör ataması yapılacaktır!

YÖK açıklamasında Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde rektör adayları için belirlenmiş olan şartları taşıyan adaylar; 12 Ağustos 2022 Cuma günü mesai saati bitimine kadar, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına başvurularını tamamlamış olacaktır!

Konya Teknik Üniversite Rektör Atamasına matuf, almış olduğumuz bilgiler çerçevesinde, rektörlüklerden adaylık konusunda, belge alan ve başvurularını da tamamlayan adaylar şu şekildedir!

  • Prof. Dr. Muazzez Çelik Karakaya;  Konya Teknik Üniversite; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Niyazi Bilim; Konya Teknik Üniversite; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Maden Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Mustafa Servet Kıran; Konya Teknik Üniversite; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Mahmut Kuş;  Konya Teknik Üniversite; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Ali Rıza Söğüt; Konya Teknik Üniversite; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Ahmet Koçak; Selçuk Üniversitesi,  Fen Fakültesi, Kimya Bölümü
  • Prof. Dr. Ayhan Göktepe,   Konya Teknik Üniversite;  Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Mimarlık ve Şehir Planlama
  • Prof. Dr. Adem Alpaslan ALTUN; Selçuk Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği, Bilgisayar Yazılımı Bölümü
  • Prof. Dr. Dağıstan Şimşek;  Konya Teknik Üniversite, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Mühendislik ve Temel Bilimler Bölümü
  • Prof. Dr. Mahmut Tahir Nalbantçılar; Konya Teknik Üniversite, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi,  Jeoloji Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Bilgehan Nas;  Konya Teknik Üniversite, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi,  Çevre Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Osman Nuri Çelik;  Konya Teknik Üniversite, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi,  İnşaat Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Murat ERTEKİN; Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi,  İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
  • Prof. Dr. Ferruh YILDIZ; Konya Teknik Üniversite, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi,  Harita Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Fetullah Arık; Konya Teknik Üniversite; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. İsmail Sarıtaş; Selçuk Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Nihal Büyükçizmeci; Selçuk Üniversitesi,  Fen Fakültesi, Fizik Bölümü
  • Prof. Dr. Hamdi Şükür Kılınç;  Selçuk Üniversitesi,  Fen Fakültesi, Fizik Bölümü
  • Prof. Dr. Ahmet Coşkun; Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Matematik ve Fen Bilimleri Bölümü
  • Prof. Dr. Cengiz Akgöz;   Selçuk Üniversitesi,  Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü
  • Prof. Dr. Süleyman Savaş Durduran; Necmettin Erbakan Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü
  • Prof. Dr. Hasan Hüseyin Doğan; Selçuk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü

Konya Teknik Üniversitesi Rektörü Babür Özçelik; Konyalı olmaması ve yerel dinamikleri de bilememesinden,  yerel dinamikleri de çok iyi bilen ve okuyan bir EKİP KURAMADIĞINDAN; aldığı bazı kararlardan kaynaklı, üniversite akademik çevresinde eleştirilmekte olduğu;  mezkûr karar ve uygulamalardan kaynaklı, hem çok rahatsız ve hem de huzursuz bir durumdadır!

Babür hoca; Organize sanayi bölgesindeki, beş parselden oluşan arsanın, sadece bir parselinin ( tahmini 200 bin metre kare ) üniversite bünyesinde kalması ve diğer dört parselinin de  ( tahmini 700 bin metre kare )  yerel yönetime, bir AVM karşılığında devir edilmesi!

Selçuk Üniversitesi rektörlük binasının kampüs içine taşınması akabinde, merkezde ki tarihi binasının Konya Teknik Üniversitesine tahsis edilmesi ve bu binanın da yine yerel yönetime terk edilmesinden kaynaklı, üniversite bünyesindeki akademisyenler arasında, çok ağır ve ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır!

Babür hoca;  Konya Necmettin Erbakan Üniversitesinde olduğu gibi  Organize Sanayi bölgesinde ki arsaya, öğrencilerin de sanayi ile kolay bir şekilde erişim ve iletişim sağlayabileceği,  yeni ve çok modern bir Kampüs inşası yapılabileceği de akademik camiadaki eleştiriler arasındadır!

Rektör atamasına matuf, daha önceden kaleme almış olduğumuz yazılara istinaden, bir dönem rektörlük yapmış olan akademisyen hocamızın göndermiş olduğu yazıyı paylaşmak işitiyorum!

Rektör adaylığı ve atanması; eskiden olduğu gibi en az 1 yıl ya da 6 ay önceden ortaya çıkıp,  ben adayım ve projelerim şunlar demekle başlayan bir süreçten ziyade, Cumhurbaşkanının atadığı bir üst düzey bürokrat atanması işlemidir! 

YÖK’ün rektörlük ilanından sonra ülkemizde ki;  prof. unvanı olan her öğretim üyesi CV ve başvuru evrakını;  üniversite için hedeflediği ÜÇ projeyi belirleyerek başvurabilir!

Buradaki temel iş, referans için kulis faaliyetleridir! Maalesef, referans olanların liyakat ya da başka bir değerlendirme ölçütü olmayıp, sadece kendileri ile olan yakınlık bağı ve illiyetti ön plandadır!

Çoğu refere edicilerin;  şehir, üniversite ve ülkenin gelişimi ile ilgili tasavvurları bile yoktur! Umarım refere ediciler ve atamayı önerenler, akademik liyakat ve yöneticilik vasıfları ön planda olanları önerir!  İnşallah hayırlı bir süreçle sonuçlanır!

Referans ve Kulis faaliyetleri çerçevesinde, akademik ve yöneticilik vasıfları; şehir, ülke ve üniversitenin gelişimi hakkında ki tasavvurlara bakılmaksızın; Konya Teknik Üniversiteye,  DIŞARIDAN bir akademisyenin atanabileceği de KULİSLERDE konuşulmaktadır!

Yeni Dönem Başlıyor!

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, 2023 – 2053 ve 2071 Nizamı Âlem ülküsü; Turan ve Kızıl Elma hedefleri çerçevesinde, yeni bir süreç ve yeni bir döneme adım atması ve tüm gönül coğrafyası ile kucaklaşma yapabilmesi için tek bir operasyona ihtiyaç vardır!

Erken veya zamanında yapılacak bir genel seçim ve devlet yönetiminin devir teslim süreci!

Yeni dönem;  Selçuklu – Horasan, Kurucu İrade ve Kuvay-i Milliye Ruhu devlet kodlarının sisteme hâkim olduğu ve kadim gelenek temsilcileri ile birlikte, TÜRK bir Lider ve kadro maharetiyle; RESTORASYON süreci akabinde; yeniden diriliş ve şahlanışın başlangıcı olacaktır!

Kuvay-i Milliye Ruhu; ihtiyaç olunduğunda, bütün ülke olarak, tek bir yumruk olabileceğimiz ve düşmanın kafasına bu yumruğu indirebileceğimizin; her bir ferdin;  vatanın bekası için elinden gelen her hizmeti verebileceğinin genlerimize işlenmiş halidir!

Yeniden KURUCU ve KURULUŞ KODLARINA dönmeliyiz!

Aksi halde BİRLİK ve BÜTÜNLÜĞÜ sağlayamayız! Birlik ve beraberlik olmadan,  Anadolu’yu dar ederler!

Yeni dönemde; devlet olmadan yaşayamaz, LEGAL ve İLLEGAL ne kadar yapı ve kurum var ise TASFİYE olmak zorundadır!

Ehliyet ve Liyakat, Adalet ve Hakkaniyet temelli yeni bir dönem başlıyor!

Yeni dönemde;  DEVLET olmanın gereği ve beş bin yıllık Kadim Türk Devlet geleneğindeki;   ADALET ve HAKKANİYET üzerine BİNA edilecektir!

Yeni dönemi kabullenemeyen ehliyetsiz – liyakatsiz ve kifayetsiz muhterisler; devlet yönetim sisteminden tamamen ayıklanacaktır!

Direnmeleri boşunadır! Direnmeleri sadece inkârlarını artıracak ve devletin CELAL yüzü ile karşı karşıya kalacaklar! Yapmış oldukları tüm ihanetlerinin hesabı da tek tek sorulacaktır!

Yeni döneme matuf tüm olay ve gelişmelerin PERDE ARKASINDA ki Kadim Türk Devlet Aklının KURGU ve PLANI okumayan, anlamayan, yorumlamayan ve göremeyenler;  MAGAZİN boyutu ile gününü gün eder!

Türk Devleti, muz cumhuriyeti olmadığına göre! Türk Devleti, bir Norveç ve İsveç olmadığına göre!  

Nizamı âlem ülküsü çerçevesinde hareket eden, Türk Devleti ve Türk Milletin, iddiası ve hedefleri olmak zorundadır!

Türkiye gibi kilit ülkelerde ki siyasette; Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden Kadim bir AKIL tarafından kurgulandığı ve planlandığından emin olabiliriz! 

Kadim Türk Devlet AKLININ varlığını kabul etmeyen ve idrak edemeyenlere, diyecek sözümüz yoktur!

Neymiş Efendim! Sözün tamamı ve lafız fazlası, aptala söylenir!

Devlet Başkaca bir şeydir!

Devlet,  başka bir şey! Devlet adamı, başkaca bir şeydir!

Siyaset ve siyasetçi, başka bir şeydir! Olay ve gelişmelere, parti ve siyaset penceresinden bakanlar,  DEVLETİ göremez, tanıyamaz ve bilemez!

Devleti göremeyenler de, hata üstüne hata yapar! Siyasetçi, asla devlet değildir!

Demokratik ülkelerde, siyaset adamı seçimle gelir, parti ve devlet politikaları çerçevesinde yapacaklarını yapar ve daha sonra da seçimle gider!

Hükümet ve Devlet, aynı şey değildir! Hükümet seçimlerle değişir fakat Devlet kalıcıdır!

Siyasetçiye, devlet asla baki değildir!  Siyasal partiler ve siyasetçiler asla kutsanamaz! Asıl olan ve baki kalacak ancak devlettir!

Kadim Devlet Aklı denetiminde ki Türk Devletinde,  2023 – 2053 ve 2071 Büyük Türkiye hedefleri doğrultusunda,  devletin stratejik;  tüm yatırım ve politikaları,  siyasetçi veya partilere göre, artık değişemez ve değiştirilemez!

15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması ile birlikte, devlet ve siyasi partiler,  yeni bir sürece evirilmiştir!

1946 yılında Cumhuriyet Halk partisi ekolünden gelen Demokrat Patinin çıkarılması ve iktidara taşınması ile başlayan,  2001 yılında Refah partinin içinden aynı ekol olarak AK Partinin çıkarılması ve iktidar yapılması!

Hepsi sıradan ve hepsi spontane, öyle mi? Siyasette bir şey oluyorsa bilinmelidir ki arkasında büyük bir KURGU ve AKIL vardır!

Sistemden beslenen asalakların bekleştiği şekilde, ,  malum parti içinden çıkması muhtemel bir parti – LİDER ile siyaset yolculuğuna devam edemeyeceğini, hatırlatmak isterim!

Kadim Türk Devlet Aklının denetim ve kontrolündeki Türkiye’de, Kuvay-i Milliye Ruhu ve Kurucu İrade; gelenek ve kültürüne sahip, TÜRK bir lider ve kadro maharetiyle;  bürokraside ki RESTORASYON akabinde; Ehliyet – Liyakat ve Adalet üzerine bina edilmiş; 2023 – 2053 ve 2071 Büyük ve Güçlü Türkiye yolculuğu başlayacaktır!

Kuvay-i Milliye – Milli Kuvvetler; Kurtuluş Savaşında verilen mücadele sonucu şekillenmiştir! Savaş sonucu, işgal kuvvetlerinin vatanı parçalama girişimlerine karşı, halkın tek yumruk olarak işgalcilere karşı direnmesi,  bu ruhu ortaya çıkarmıştır!

Kuvay-i Milliye Ruhunun temelini; birlik ve beraberlik, özgürlük ve direnişi temsil eder! Ülkenin geleceği tehlikeye girerse, halkın yeniden örgütlenip bir araya gelerek, savunmaya geçeceği; bu kavram çerçevesinde ifade edilmektedir!

Hem dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek – yapmak ve uygulamak lazım, diyeceksiniz! 

Hem de bugüne dair, toplum ve ülkenin tüm sorunlarına matuf, söyleyecek tüm söz ve argümanlarınız tükenmiş olacak!

Bugünün sorunları ve ülkenin geleceğine yönelik; çözüm önerileri,  programı ve argümanı olanlar gelecektir!

Demokrasinin güzelliği de buradan kaynaklanmaktadır! Birileri beğenmese de!

Her gün bir yerden göçmek ne iyi!  Her gün bir yere konmak ne güzel! Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş!  Dünle beraber gitti, cancağızım! Ne kadar söz varsa düne ait!  Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunları ve Selçuklu Yıldızı!

Türkiye’nin ev sahipliğinde,  56 ülkeden 4 bin 200 sporcunun katıldığı, Konya’da düzenlenen 5. İslami Dayanışma Oyunları’nın açılışı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla,  görsel şölen eşliğinde gerçekleştirildi!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunlarına emeği geçen,  bir haftadır Konya’da bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ve ekibine, programın yürütücüsü konumundaki Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve ekibine,  Konya protokolünün diğer üyelerine çok teşekkür ederim!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunları Spor Dalları; Atıcılık, atletizm, basketbol, bisiklet, bocce, cimnastik (artistik, aerobik, ritmik), eskrim, futbol, güreş, halter, hentbol, judo, karate, kick boks, masa tenisi, okçuluk, taekwondo, voleybol, yüzme, geleneksel okçuluk, para-atletizm, para-masa tenisi, para-okçuluk, para-yüzme), şeklinde ifade edebiliriz!

Konya2021 İslami Dayanışma Oyunlarının açılışı ve spor dalları ile ilgili sosyal medyada yapılan eleştirilere kabaca bir bakalım!  

  • Konya’daki İslami Dayanışma Oyunları için açılan (official) internet sitesindeki bazı fotoğrafları “belli alanları” boyayıp kapatarak yayımlamayı düşündüm! Geriye bir şey kalmayınca vazgeçtim!
  • Konya2021 İslami dayanışma oyunları adı altında oynanacak bu oyunlar sadece oyun olarak kalır, İslâm ile alakası olamaz! Göz var izan var, İslâm böyle bir şeyi emretmez!  Yeni nesillere yanlış örnek bu işler!  Çok zora sokuyoruz kendimizi çok!
  • Konya2021 İslami dayanışma oyunları; İslam beldelerinde çocuklar, kadınlar katledilirken bir araya gelemeyen kınamaktan öteye gidemeyen yöneticiler, yarı açık kadınlarla kadın-erkek iç içe spor organizasyonu için 56 İslam yöneticisi bir araya gelebiliyor!

Sosyal medya ve diğer iletişim araçları vasıtası ile yapılan eleştirilere kulak asmadan, sadece ve sadece açılış boyunca dünya insanlığı ve özellikle de 56 ülkenin Devlet Başkanları,  TV başında ve diğer iletişim araçları vasıtası ile tüm izleyenlere; sunulan bir görsel hakkında birkaç kelam etmek istiyorum!

Gelecek TÜRK asrıdır! Ve buna da engel olamayacaklar! Türk; Adalet dağıtan, Hakikatin temsilcisi ve Mazlum milletlerin de hamisi demektir! Sekiz köşeli Selçuklu Yıldızı, Türk demektir!

Anadolu’da,  Selçuklu Yıldızı veya Sekiz köşeli Selçuklu Yıldız olarak bilinen, Orta Asya’da Türkistan Yıldızı olarak bilinmektedir!  İslami literatürde SEKİZ cennetin olduğu ve SEKİZ köşeli yıldızın da, SEKİZ cennet kapısını simgelediği ifade edilmektedir! .

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en önemli şehirlerinden Konya, Sivas, Kayseri, Erzurum, Antalya başta olmak üzere Anadolu’nun her yerinde bu sembolün olduğu yapılara rastlamak mümkündür!

Darüşşifalardan camilerde, medreselerde, taç kapılarda hatta şadırvanlarda bile SEKİZ KÖŞELİ SELÇUKLU YILDIZI mutlaka kullanılmıştır.

İç içe geçen iki kareden oluşan Sekiz köşeli Selçuklu yıldızının her bir ucu bir erdemi simgeler! Bunlar sırasıyla; Merhamet, Şefkat, Sabretmek, Doğruluk, Sır Tutmak, Sadakat, Cömertlik ve Rabbine Şükretmektir!

Selçuklu imparatorluğu kurulduğunda dini inançları, yaşantıları ve diğer halklara karşı saygılı ve hoşgörülü olmak için bazı temel ilkeleri de şiar edinmişler, sekiz köşeli Selçuklu yıldızı,  bu ilkeleri de simgelemektedir!

Her milletin kültüründe belirli dönemlerinin simgesi olan semboller vardır!  Sekiz köşeli Selçuklu Yıldızı da XI. ve XIII. yüzyıllar arasında Anadolu’da hüküm süren Anadolu Selçuklularının bize bıraktığı en önemli miraslardan biridir. Osmanlı da bunu inşa ettiği yapılarda sürdürür!

Sekiz köşeli Selçuklu yıldızının kültürel anlamda ne kadar kıymetli ve süreklilik arz eden bir sembol olduğunun en önemli göstergelerinden biridir! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin etrafında bulunan mermer de sekiz köşelidir! Neden acaba?

Günümüzde Türk Dünyası’nın en önemli sembollerinden birisi diyebileceğimiz Sekiz köşeli Selçuklu Yıldızı;  Türkmenistan Devlet Armasında ve Bayrağında, Azerbaycan Devlet Armasında ve Bayrağında, T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü armasında, Mescidi Aksanın tavan süslemesinde,  Ravza-i Mutahhare de Hz. Peygamber Efendimizin kabri şerifinde ve daha birçok yerde görebiliyoruz!  

Selçuk İletişim Fakültesinin 30. Yılı!

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi; 1993 yılında, Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü ile ilk defa eğitim ve öğretime başlamıştır! 1994 yılında Gazetecilik, 1997 yılında Radyo – Televizyon – Sinema ve 2011 yılında, Reklamcılık Bölümleri ile yükseköğretim hayatına devam etmektedir!

Ülkemizde 70’den fazla İletişim Fakültesi bulunmaktadır! Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türkiye’de ilk kurulan İletişim Fakülteleri arasındadır! Bugüne kadar ‘’ ON BİN İLETİŞİM UZMANI  ‘’ mezunu, sektöre yetiştirmiştir!  

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2022 – 2023 eğitim – öğretim döneminde, 30. KURULUŞ YILINI kutlayacaktır!

Selçuk Üniversitesi, İletişim Fakültesinin kuruluşundan bu günlere kadar gelmesinde,  emeği geçen tüm akademisyen ve çalışanlara teşekkür ederim!

İletişim Fakültesi; dijitalleşen dünyanın anlaşılması ve yakın takibinin gerçekleştirilmesi adına son yıllarda önemi artan bir lisans türüdür!

İletişim Fakültesinde ki bölümlerin amacı, toplumdaki her türlü iletişim noktalarında genel iletişimi kurabilen ve anlayabilen, araştırabilen, sorgulayabilen ve stratejiler geliştirebilen, bireylerin yetişmesini sağlamaktır!

İletişim Fakültesi, mezuniyet sonrası bazı şikâyetler dile getirilmektedir!  Firmaların yeterli istihdam sağlamadığı, farklı bölümlerden mezunların dijitale yönelmesi ve bu alandaki açığı kapatmaya çalışmaları, yeni mezunlara istihdam sağlamayı reddetmesi gibi sorunlar, fakülte mezunları zaviyesinden, zorlukları arasında gösterilmektedir!  

Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven her bireyin bu alanda başarılı olabileceğinden şüphe yoktur!  

Yabancı dilini geliştirmiş, her daim yaratıcı fikirleri ve bakış açısına sahip olan ve geniş hayal dünyasıyla şaşırtan kişiler bu alanda başarılarını kanıtlamakta ve rakiplerinin çok ötesine geçebilmektedir!

İletişim Fakültesi mezunları;  kamu ve özel sektörde iş bulabilecekleri ve çalışabilecekleri pozisyonlar; Dijital ve reklam ajansları, kurumsal firmalar, dergiler ve Radyo-Tv gibi medya kuruluşlarında;

● Sosyal medya uzmanı  ● Metin yazarı  ● Reklam yazarı  ● Editör  ● İçerik editörü  ● Haber editörü ● Haber muhabiri  ● Dijital pazarlama uzmanı  ● Kurumsal iletişim uzmanı  ● SEO uzmanı  ● Kameraman ● Spiker ● Yönetmen, olarak çalışabilmektedir!

İletişim Fakültesinden mezun olanlar, sektörde kendini geliştirmeye başlayan adaylar;  Junior pozisyonundan Senior,  sonrasında yöneticiliğe varan gelişimler gösterebilir!

Günümüzde her şey dijitalleşiyor!  Elimizin altındaki tüm araçlar, artık birer dijital ürünü! Gelecek ise bu değişim ve dönüşümün devam edeceğini söylüyor!  

Dijitalleşen dünyanın en yakın takipçileri de, iletişimciler olmaktadır!

Toplumlararası iletişimin anlaşılması, yeniden inşa edilmesi ve stratejilerinin belirlenmesi hususunda iletişimcilere çok ihtiyaç vardır!  

Pazarlama zekâsı, müşteriler ve toplum ile kurulacak olan iletişimde büyük öneme sahiptir!

İletişim var olduğu ve dijitalleştiği sürece “ İletişim Fakültesi Mezunlarına ” her zaman ihtiyaç olacaktır!

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinin ilk mezunu bir İletişimci olarak, fakültenin kuruluşunun 30. Yılını kutlar ve nice başarılı otuzlu yıllara!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2021/03/14/iletisim-bir-is-mi-yoksa-meslek-midir/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2019/06/16/iletisim-bir-meslek-degildir/

Bir Devir Kapanırken!

Siyaset başka bir şeydir! Seçimle iktidara gelen hükümet başkaca bir şey!

Kadim Türk Devlet Aklı, Devlet ve Devlet yönetim sistematiği ise bambaşka bir şeydir!

Siyaset ve partiler;  seçimle iktidara gelir, meydanlarda vatandaşa verdiği vaatleri,  devletin imkânları çerçevesinde yerine getirebilir ya da getiremez!

Bir sonraki seçimde, vatandaş tercihini başka bir siyasi parti ve liderden yana kullanabilir! Demokrasi dediğimiz kurum ve olgunun güzelliği de buradan kaynaklanmaktadır!

Devletin en üst düzey memurundan aşağıdakine kadar; bulundukları makam – mevkilerin geçici olduğu ve babasından miras kalmadığını,  kendisinden önce bu makamlarda kimlerin bulunduğunu ve bu makamların vatandaşa sadece hizmet yerleri olduğunu, aklından çıkarmamalıdır!

Devlet; haksız ve haram yoldan elde edilen,  tüm dünyalıkları, günü geldiğinde almasını da bilir! Haram ile yol alınamaz!

Devlet; tüyü bitmemiş yetim malına el uzatan haramzadelerin,  ellerini; devlet günü geldiğinde hem kırar ve hem de kesmesini bilir!

Peki, Siyasi değişim nasıl olacaktır? Ya da siyasi değişimin vakti gelmiş midir?

Ya da nasıl bir lider ve siyasi kadro, seçim ile devletin başına gelecektir?

Peki, hangi siyasi parti veya lider,  genel seçimde çoğunluğu göğüsleyebilecektir?

Devletin sahibi kimdir? Devlet, birilerinin tapulu malı mıdır?

Hükumet nedir? Devlet,  kimdir veya nedir?  Devlet ve hükümet aynı şey midir?

Algıları yıkmak ve değiştirmek; atomu parçalamaktan daha zordur! Atom parçalandığı gibi ALGILAR da parçalanacak ve değişecektir!

ATOM parçalanacak! ALGILAR yıkılacak! DEĞİŞİM mutlaka, KADİM bir AKIL kontrolünde vuku bulacaktır!

HER ŞEY DEĞİŞİR! Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir! Değişime direnenler kaybeder! Değişime direnenler yok olur!

Her iş vakti saati gelince vuku bulur! Bir iş veya olgunun vakti saati geldiğini bilmeyen cahil ve inatçı tipler;  sadece direnir ve kibirlenir!

Direndikçe ve kibirlendikçe de,  HATA üstüne HATA yaparlar! Hata kişiye tabii ki İHANETE kadar sevk eder! İhanet edenlerin de sonu ehlince malumdur!

Büyük ve Güçlü Türkiye hedefleri çerçevesinde; Selçuklu – Horasan geleneğinden gelen,  Kuvay-i Milliye Ruhu ve Kurucu İrade temsilcisi; TÜRK bir LİDER öncülüğünde ki kadrolar;  siyasi nöbet ve millete hizmet yarışının devir ve teslimi akabinde; devlet bürokrasisinde ki RESTORASYON süreciyle;  YENİ BİR DÖNEM başlayacaktır!

Naylon Gazeteler ve Naylon Gazeteciler!

Basın İlan Kurumu, 2022 yılının ilk altı ayında, 44 ilde 484 gazeteyi planlı şekilde denetlemiştir! Yapılan denetimler sırasında; Gazete Cemiyet Başkanı ve Basın İlan Kurumu Genel Kurulu Üyelerinin sahibi bulundukları gazetelerde, mevzuata aykırı davranıldığı, tespit edilmiştir!

Denetimlerde;  Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği gereği, saat 17.00’dan önce baskıya girmemesi gereken gazetelerin basılmış olduğu, paketlenerek dağıtım için hazır bekletildiği, görüntülü olarak kayda alınmış!  Günde en az, 2 bin 400 adet basılması ve satması gereken gazetelerin, günlük, sadece 250 adet basıldığı!  Karşılaşılan manzara tek tek tutanakla kayıtlara geçirilmiş ve medyaya bu haber, KURUM tarafından; NAYLON GAZETE OPERASYONU olarak kamuoyuna lanse edilmiştir! 

Cumhurbaşkanlığına yakın kaynaklar da;  Genel kurul üyelerinin denetlenmesi neden şaşırtıcı olsun ki? Basın İlan Kurumu; kim olursa olsun, kadro şişiren, meslek etiğine aykırı ve hileli iş yapan gazeteleri,  dürüst ve ilkeli meslektaşlarımızı korumak adına,   kararlılıkla denetlemeyi sürdürecektir, şeklinde, sosyal medya platformlar da paylaşımda bulunmuştur!

Peki, Naylon gazete nedir, akademik ve uygulamada, nasıl ifade edilmektedir? Böyle bir denetim ve haberlere,  neden, naylon gazete operasyonu, denmiştir? Başka bir şekilde, neden ifade edilmemiştir? Kurum, burada ne gibi bir mesaj vermektedir? Sektörde, Naylon gazete var ise normal olarak, naylon gazeteciler de, var mıdır? Naylon gazetecilere de bir operasyon gelecek midir?

  • Naylon gazeteler; yayımlanış amacı,  yerel ya da genel seçimlerde ortaya çıkan, siyasi içerikli ilan ve reklamlardan elde edilecek gelirden pay almaktır! Genellikle yerel seçimlere birkaç ay kala ortaya çıkar! Söz konusu gazeteleri yayımlayanlar çoğu zaman 5187 numaralı Basın Kanunu’nun 7. Maddesi’nde yer alan beyanname verilmesi hükmüne ( Süreli yayınların çıkarılması için, kaydedilmek üzere yönetim yerinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına bir beyanname verilmesi yeterlidir. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen kayıtlar alenidir ) uymaz!  Söz konusu kişilerin amacı yayımladıkları gazetenin süreli yayın özelliğine sahip olmasından çok yerel seçimler bitmeden elde edilecek karı maksimum düzeye çıkartmaktır!
  • Naylon gazeteler; kamu hizmeti ve halka haber vermek gibi endişeleri yoktur!  İçeriklerinin büyük bir bölümünü siyasi reklamlar oluştururken, yayımladıkları haberlerde parti propagandası niteliği taşımaktadır! Söz konusu haberlerde, reklam ve ilanlarda olduğu gibi maddi karşılıklar doğrultusunda hazırlanmaktadır! Bu gazetelerde yer alan haberler haber yazım kurallarına uymamaktadır! Naylon gazeteyi çıkaran ya da çıkmasında rol oynayan kişilerin gazetecilik mesleğini icra etme kaygıları bulunmamaktadır!

Besleme basın ile Naylon gazete tanımlamaları genelde benzer özelliklere sahip gazeteler için kullanılmaktadır! Ancak naylon gazete ile besleme basının yayınlanış amaçları, içerikleri ve amaçları birbirilerinden çok farklıdır!

Yerel medyada gazetecilik mesleğinin kişisel çıkarlar için kullanılması veya para ve diğer çıkarlar karşılığında naylon gazeteler çıkarılmasının önlenmesi için meslek ilkeleri ve etik kuralların hassasiyetle ve kararlı biçimde uygulanması, sektöre emek veren ve sadece gazetecilik emek ve maaşı ile geçinen, Fikir işçilerinin görevi ve sorumluluğudur!

Sektörün geleceği adına,  NAYLON GAZETELER de olduğu gibi NAYLON GAZETECİLERİ de, sektörde barındırmamak gerekir!

Sektörün selameti  adına; Naylon Gazete operasyonunda olduğu gibi Naylon Gazeteci operasyonu da olacak mıdır?

  • Yerel medya;  ulusal basın kadar geniş çaplı olmayan, il, ilçe ve beldelerde günlük, haftalık ya da daha farklı aralıklarla çıkan, ulusal haberler yanında, bölge haberlerine daha fazla yer veren, yöresel gelişmeyi ve bölgenin sorunlarını ön planda tutmaya çalışan, Basın İlan kurumu kanunlarına göre, belli sayıda Basın personeli çalıştırmak zorunda olan, ticari bir işletme olan yayın mecrası, olarak tanımlanabilir!
  • Yerel medya, adından da anlaşılacağı üzere, bölgesindeki tüm gelişmeleri, yatırımları ve hizmetleri izleyici ve okuyucuları ile paylaşan, kamu ile kamuoyu arasında köprü vazifesi gören, sorumluluk ve tarafsızlık ilke sahibi olması gereken ticari kuruluşlardır!
  • Yerel medya, her ne kadar kamu adına iş yapıyor olmasına rağmen, resmi ilan ve işletme reklam gelirleri ile ayakta kalmaya ve varlığını da sürdürmeye çalışan ticari işletmelerdir! Resmi ilan ve ticari reklam gelirleri olmadan yerel medya kamu adına hizmetlerini tam ve sağlıklı olarak yerine getiremez!

Basın İlan Kurumunun kurulmasından ve resmi ilan dağıtımında yetkili olmasından sonra, basının aldığı resmi ilanlar; bir geçim kaynağından çok, maddi destek durumuna gelmiştir!

Resmi ilanlar ile bir gazetenin hayatını idame ettirmesine imkân yoktur! Resmi ilanların dağıtılmasının amacı, gazetelerin giderlerine bir nebze olsun destek olabilmektir! Gazeteler ve özellikle de YEREL Gazeteler,  GAZETECİLİK yapmak zorundadır!

  • Yerel medya; sadece BİK gelirlerine odaklı ve masa başı ajans habercilik yayın politikası ile ayakta kalamaz!
  • Gazetecilik yapmalı, sahada olmalı, firma tanıtım haber ve özel sektör reklamları ile BİK gelirlerinde ki; eksik ya da açığı kapatma yoluna gitmelidir! 
  • Reklam – Haber,  Haber – Reklam ilişkisi ve Advertorial Reklam Haberden bihaber çalışanlar ile sektör tabii ki; NAYLON bir durum ve konuma düşecektir!
  • Naylon bir sektör, doğal olarak, NAYLON çalışanlar tarafından temsil edilecektir!
  • Naylon bir sektör ve naylon çalışanlar ile sektörün nerelere gelmesini ya da KAMU adına ne gibi HAYIRLI İŞLERE; imza atması veya vesile olmasını bekliyoruz! Doğal olarak kocaman bir HİÇ!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2018/09/02/yerel-medya-var-olmalidir/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2022/02/16/yerel-medya-calisan-sorunlari/

3-) https://ahmetunver.com.tr/2020/11/05/basin-sivil-toplum-orumcek-agi/

4-) https://ahmetunver.com.tr/2022/02/09/konya-basininda-kartlar-kariliyormus/

5-) https://ahmetunver.com.tr/2022/04/10/basin-karti-ve-basin-calisani-sorunlari/

6-) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/05/basin-medya-kimlerin-taseronu/

Muharrem Ayı ve Aşure!

Hicret; sözlükte terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek, anlamına gelir! Hicretin başladığı tarih, Muharrem Ayının ilk günüdür! Hicret;  yanlış ve zulümden, iyiliğe, doğruluğa, Adalet ve hakikate göç etmek demektir!

Kavram olarak,  Dini sebeplerle bir yerden diğer bir yere göç etme ve özellikle Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye göç etmesi anlatılmaktadır!

Hicret, sadece peygamberimizin hayatında vuku bulan bir olay değildir! Kuran-ı Kerim, önceki peygamberlerin ve onlara inananların da, hicret etmeye zorlandıklarını bildirir!

Kuran-ı Kerimde,  Hz. İbrahim;  Doğrusu ben Rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum,  ifadesiyle hicret ettiği, bildirilmektedir!

Hz. Lut,  Hz. Şuayb, Hz. Musa ve daha birçok peygamberin de hicret ettiği, bildirilmektedir!

Muharrem; sözlükte, haram kılınan, yasaklanan,  kutsal olan, saygı duyulan, anlamlarında, savaşmanın haram kabul edildiği dört haram aydan biridir! Hac mevsimini savaşsız geçirmek için uygulanan bir barış geleneğidir.

Haram aylar; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır! İlk üç ay ardışık,  Recep ise daha sonradan gelmektedir!  

Hz. Peygamber Risalet’ten önce ve Medine’ye hicretinden sonra bu günde bir kaç defa oruç tutmuş, Müslümanlara da tutmalarını emretmiş ve Ramazan orucunun farz kılınması ile birlikte bu orucu isteğe bırakmıştır. Muharrem ayının onuncu günü  “ aşure ” olarak adlandır ve kabul edilir! 

Aşure gününün hikmeti, Cenabı-ı Hak on peygamberine, on değişik ikram ve ihsanda bulunduğu için iman ehli zaviyesinden bugün çok önemlidir!

  • Hz. Musa’ya (a.s.) aşure gününde bir mucize ihsan etmiş denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür! 
  • Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cudi Dağı’nın üzerine aşure gününde demirlemiştir. 
  • Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından aşure günü kurtulmuştur.
  • Hz. Âdem’in (a.s.) tövbesi aşure günü kabul edilmiştir. 
  • Hz. Yusuf (as) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşure günü çıkarılmıştır. 
  • Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün Sema’ya yükseltilmiştir.
  • Hz. Davut (a.s) tövbesi o gün kabul edilmiştir.
  • Hz. İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail (as) doğmuştur.
  • Hz. Yakup (a.s.) oğlu Hz. Yusuf’un (as) hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. 
  • Hz. Eyyüp (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

Nuh Aleyhi selamın gemisi karaya çıktığı gün, gemideki uzun yolculuktan sonra geride kalan çeşitli tahılları bir araya getirip pişirdiği ve günümüzde de halen şükür manasındaki yemek veya tatlıya verilen isim aşuredir!

Aşure; bir araya gelmez ve olmaz denilen tahıllar, öyle bir karışır ve kaynaşır ki çok enfes bir tatlı oluşur!  İman ettiğini iddia eden fakat ayrılık ve düşmanlık için bahaneler arayan İslam dünyası ne zaman aşure gibi olacaktır?

Ne zaman, bir buçuk milyar İslam âlemi, aşure gibi olabilecektir?

Ne zaman, birbirleri ile hem hal olacak, karışacak ve kaynaşabilecektir?

Ne zaman, bireysel çıkar ve egolarından sıyrılabilecektir?

Ne zaman, ırk ve mezhep ayrılıklarından vazgeçebilecektir?

Mademki, hayat ve dünya, zıddı ile kaimdir! Bir şey zıddı olmadan var olamaz ve değeri de anlaşılamaz!

Gece ve gündüz gibi! İyilik ve kötülük gibi! İnsan denen varlık, hem de iman ettiğini de iddia eden bir Müslüman, kendisi gibi olmayan ve düşünmeyeni neden yok etmeye çalışır?

Yüce Yaratıcı, insan ve dünya hayatı için zıtların birlikteliği ve gücünden kaynaklı bir nizam ve düzen kurmuştur! İnsan denen aciz ve zavallı varlık bu nizamı neden bozmaya çalışır?

Şehrimizde ki; bir DEVLET Üniversitesinde NELER Oluyor?

2015 ve 2018 yılları arasında, şehrimizde ki; bir DEVLET üniversitesinde vuku bulan; gelişmeler hakkında;  kamu görevi yapan bir gazeteci duyarlılığı çerçevesinde, almış olduğumuz duyumlara istinaden, köşe yazıları kaleme almıştım!

Mezkûr köşe yazılarımıza istinaden; BEŞLİ ÇETE olarak isimlendirilen, Akademisyen olduğu iddia edilen bir ekip tarafından, olmadık hakaret ve özellikle de, normal insana dahi yakıştıramadığım,  söz ve ifadelere muhatap olduğumuzu da hatırlatmak isterim!

Mezkûr köşe yazılarımıza istinaden; bulundukları MAKAMLARIN babalarından kaldığını zanneden; Ehliyetsiz –  Liyakatsiz – ÇAPSIZ –  MUHTERİS ve akademisyen olduğunu zanneden ZÜBÜK ve ASALAK TİPLER hakkında; idari soruşturma akabinde, SAVCILIK, gereğini yapmaya başlamıştır! 

Öncelikle ve özellikle; DEVLETİN en tepesinden gelen tüm ARACILAR ve BASKILARA rağmen, böyle idari bir araştırma ve soruşturmanın yapılmasında DİK bir DURUŞ sergileyen ve akabinde adli makamlara gönderilme sürecini başlatan şehrimizde ki DEVLET ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNİ TEBRİK ederim!

Bulundukları makamlarda DEVLET MALINA zarar veren ve TÜYÜ BİTEMİŞ YETİM MALINA EL uzatan, ellerin mutlaka bir gün kırılabileceğini ve böyle işlere tevessül eden ve edecek olanlara da ders olması gerektiğini de bir kenara not edelim!

Yazımızın başında ifade ettiğim, akademisyen olduğunu zanneden ve insanlıktan bihaber BEŞLİ ÇETEYE neler olmuş ya da olmaktadır?

  • Beşli Çetenin bir üyesi; Üniversiteden ayrılmış ve başka bir şehirde ki kadrosunun bulunduğu kuruma gönderilmiştir!
  • Beşli Çetenin diğer üyesi hakkında; üniversite yönetimi tarafından başlatılan idari araştırma ve soruşturma akabinde, ZİMMET ve KAMU malına zarar vermekten kaynaklı yasal süreç başlatılmış ve vermiş olduğu zararın da maaşından TAZMİNİ yoluna gidilmiştir! Tazmin akabinde YARGI yolunun da açılabileceği duyumlarımız arasındadır!
  • Beşli Çetenin diğer üyesi hakkında; fakültede ki odasında savcılık gerekli yasal süreci başlatmış, tüm evrak ve bilgisayarına el konulmuş;  Üniversiteye giriş ve çıkışı yasal olarak engellenmiştir!
  • Beşli Çetenin diğer bir üyesi olan ağzından ne çıktığı, sosyal medya ve diğer mecralarda ne kaleme aldığından bihaber kişi hakkında;  TACİZ vb. suçlardan gerekli kovuşturma başlatılmış ve yasal süreç devam etmektedir!

Şimdi, bu yazıyı tekrardan kaleme almamızın, ana fikri ve vurucu konuya gelelim! Beşli ÇETE olarak ifade edilen kişiler, malum işleri yaparken; dönemin YÖNETİCİ konumunda ki kişi ve kişiler neler yapmıştır? İzleyici locasından tüm olay ve gelişmeleri SEYİR mi etmiştir? Gereği neden yapılmamıştır? İdari soruşturma başlatmak suretiyle, sonuçlar,  adli makamlara neden bildirilmemiştir? Yoksa her dönemde olduğu gibi yapanın yanına kar kalacağı mı düşünülmüştür!

BEŞLİ ÇETENİN YÖNETİCİSİ konumundaki kişi ile yapmış olduğumuz telefon görüşmesinde,  akademik kaydının bulunduğu ve uzun yıllar da yöneticilik yaptığı, DEVLET Üniversitesindeki kadrosundan, EMEKLİLİĞİNİ talep ettiğini, ifade etmiştir!  Peki, neden? Hayırlı olması dileklerimle!

Eskilerin ifadesi ile Bayram değil – Seyran değil, ENİŞTEM, şimdi beni NEDEN öpmüştür?

DEVLET ASLA İHMAL etmez! DEVLET sadece MÜHLET verir! Devlet YARINA bırakır fakat kimsenin yaptıklarını ASLA YANINA bırakmaz!

Tüyü bitmemiş YETİM malına uzanan eller ve bu elleri de görmezden gelenler, DEVLETİN CELAL yüzü ile bir gün, mutlaka karşı karşıya kalacaktır! Bizden hatırlatması!

İnsan denilen varlık HESAP ve SUAL ile sorumludur! Yapmış olduğu tüm fillerden dolayı, hesap vermeden ve sorguya çekilmeden, ne burada ve ne de diğer tarafta, bir adım dahi atamaz! Nereye bu gidiş böyle!

Yine aynı üniversitede çalışan, 4-D Kamu işçilerinin mağduriyetine istinaden kaleme almış olduğum yazıya istinaden, yerel siyaset ve başkaca yerlerden gelen baskılar üzerine, yönetime yanlış bilgiler aktaran ve İŞÇİLERİ MAĞDUR eden, Strateji Daire başkanlığında ki personelin büyük bir kısmı, üniversite yönetimi tarafından, yer değişikliğine maruz kalmıştır!

1-) https://ahmetunver.com.tr/2021/11/02/4-d-kamu-iscilerinin-magduriyeti/

2-) https://ahmetunver.com.tr/2022/06/12/devlet-asla-unutmaz/