Neler olması gerekiyor!

15 Temmuz,  hain darbe ve işgal girişimi sonrası, ülkemizde;  ekonomik, sosyal ve kültürel olarak yaşanılanları hep birlikte izliyor ve gözlemliyoruz. Hain darbe ve işgal girişiminde başarılı olamayan emperyalist güçler,  içimizdeki taşeronları ve işbirlikçileri üzerinden, terör ve ekonomi üzerinden gelmekteler. Hain darbe ve işgal girişimine destek olan, BYLOCK programını kullanan, kamu kurum ve kuruluşlarındaki memurlar ve iş dünyasındaki finansörlerine yönelik olan operasyonlar da devam etmektedir. Memuriyetten el çektirme ve iş adamlarına yönelik olan operasyonlarda kripto hainler tarafından bir perdeleme ve cambaza bak girişimleri olduğunu da sürekli olarak vurgulamaya çalışıyoruz. Görevden el çektirilen, üst düzey üniversite hocaları, Kasım ayında geri dönüyoruz, gücünü ve özgüvenini halen nereden ve kimlerden alıyorlar? Kamu kurumlarında ve iş dünyasındaki kendilerinden olanları korumak ve kollamak adına, , siyaset ve iş dünyası tarafından korumasız olan masum bireyler, şikâyet mekanizması ve iftira kampanyalarına maruz kalmaktadır. Bu süreçte masum insanların da canı yanmaktadır.

Emperyalistler, dâhili ve harici tüm güçler,  sosyal olarak, fitne ve iç savaş senaryolarını devreye sokmak suretiyle, bu milletin birlik ve beraberliğine, Çanakkale ve Kurtuluş savaşındaki kardeşlik ruhuna da darbe vurmaya çalıştılar.  Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, devleti, milleti, muhalefeti ve tüm farklılıklarını bu toprakların zenginliği kabul eden bu asil millet, Yenikapı’da şahlanan birlik ruhu ile bu girişimlerinin de cevaplarını almış oldular. Her gün bir canımızı ve ana kuzularımızı kaybediyoruz. Bu asil milletin; birlik, beraberlik, kardeşlik ve hep birlikte Türkiye ruhuna, bu saldırıları ile darbe vurmaya çalışıyorlar. Bu asil milletin bir defa ölürken, bin defa dirildiğini görmelerine ve şahit olmalarına rağmen… Taşeronları ve işbirlikçileri üzerinden; Saldırılarına devam edecekler… Gelmeye de devam edecekler… Canlarımızı yakacaklar… Ana kuzularımızı kaybetmeye devam edeceğiz… Bu asil millet, 100 yıllardır beklemekte ve bekletilmekte olan, mazlum milletlerin umudu ve lideri olmak davasından, şuurundan vazgeçene kadar… Kervan artık yola çıkmıştır… Bu yoldan ve davadan asla dönülmeyecektir. Başarılı olmaları, sonuca ulaşmaları mümkün değildir; Bizler; bölge halkları olarak,  BİR olmaya, BEBABER olmaya, İRİ olmaya ve DİRİ olmaya devam ettiğimiz müddetçe… 100 yıllardır bölge halkları; kanının, canının, namusunun ve vatanının çiğnenmesinden bıkmış, bezmiş ve ‘YETER Artık’ noktasına, emperyalistler ve taşeron örgütleri tarafından, getirilmiş ve gelmiştir. 

Emperyalistler, dâhili ve harici tüm güçler, Bankalar ve finans kurumları üzerinden ‘EKONOMİK’ KRİZ, KAOS ve SIKINTI çıkarmak, Esnaf ve tüccarlarımız, gerçekten çok sıkıntılı bir süreç ile karşı karşıya bırakmak durumundalar.  Esnaf ve tüccarımızı ‘ZOR’ durumda bırakmaya, Ekonomiyi, finans sektöründeki işbirlikçileri üzerinden  ‘KİLİTLEMEYE’ çalışıyorlar…  2016 yılı başından itibaren iflas ertelemelerde % 500’e varan bir artış olmuştur. Bu firmalar kimlere aittir? Bu firmalar hain darbe ve işgal girişimine destek olan finansör iş adamları olabilir mi? Firmaların içi planlı olarak çok önceden boşaltılmış mıdır? Konya Organize sanayi bölgesindeki hain darbe ve işgale destek olan finansör iş adamları, firmalarının içini boşaltma işleminden sonra kredilerle işlerini ne zamandan beri yürütmeye çalışmışlardır? OHAL kapsamından sonra, hesaplarına el konulmayan ve firmalarına kayyum atanmayan,  hain darbe ve işgal girişimine destek olan kripto finansör iş adamları, özellikle 2 – 3 ay sonra,  iflas ertelemelerle ekonomiyi ve ticareti tekrar krize ve kaosa sokma planları devam etmekte midir? Bir İletişimci olarak kamu adına sadece soruyorum?

Şehrimizdeki TİCARET, özellikle bazı SEKTÖRLER, (Ayakkabı, Tekstil, Metal vb.) 1 -2 yıl vadeli ÇEK ile dönmektedir.  Büsan vb. Sanayilerde  ÇEKLE TİCARET DURMA noktasına getirilebilir. Bankalar, birkaç gün gecikmeli ödenen kredi kartlarını kapatıyorlar ve teminat olarak dahi müşteri ‘çeklerini ‘ kabul etmiyorlar. Esnaf ve tüccarlarımızın bankalara olan kredi vb. borçlarına yönelik olarak, Devletimiz, BDDK ile görüşme ve anlaşmalar çerçevesinde, borç erteleme veya yeniden yapılandırma vb. çözümler getirilmelidir. Sayın Başbakanımız da konunun ehemmiyetine binaen geçtiğimiz günlerde, banka ve finans kurumlarının yöneticilerine yönelik olarak,  dikkat çeken uyarı ve ikazlarda bulunmuştur.

Emperyalistler, dâhili ve harici tüm güçler, taşeronlar ve işbirlikçilerinin tüm hesapları ve girişimlerine karşılık, günlük siyaset ve günlük dedikodulardan arınmış, soyutlanmış olarak,  şehrimiz ve ülkemiz adına, 2023, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda, neler olması, neler yapmamız noktasında,  fikir teatileri ve güç birliği yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Devlet kademelerinde ve kamuoyundaki yolsuzluk vb. dedikodularla günümüzü, enerjimizi, değerlerimizi yitiriyor ve bitiriyoruz. Devlet yönetiminin evrensel kuralları ve değerleri olan; Adalet, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik, tüm kurumlarımız ve tüm bireyler için acilen cari hale getirilmelidir. Tüm kamu kurumları ve iş dünyası için zikretmeye çalıştığımız bu kurallar, vazgeçilemez ve değiştirilemez kanunlar manzumesi haline acilen ve ivedilikle getirilmelidir.  Eğitim sistemimizdeki aksaklıklar, insani ve kadim medeniyet değerlerimiz, yeniden okullarımızda, anaokullarından başlamak kayıt ve şartı ile en başa gelmelidir. Hata yapanın kim olursa olsun yanına kar kalmayacağı bir sistem, evrensel değerler ve nizam getirmeliyiz. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin, devletimizin tüm kurum ve kuruluşları ile yeniden yapılanması için bir Milat olduğunu yazılarımızda ifade etmeye çalışıyoruz. Hiçbir bireyin, kamu malına, el süremeyeceği, göz dikemeyeceği, talan edemeyeceği ve çalıp – çırpmayı, aklının ucundan dahi geçiremeyeceği bir düzen, bir sistem ve yapılanma ivedilikle getirmeliyiz. Aksi halde günlük dedikodularla, kim ne çalmış – ne götürmüş, kime usulsüz kredi ve ihale verilmiş, kim kimi kayırmış vb. ‘gıyl-ü gıyşla’ ülke ve şehir olarak, ömrümüzü ve değerlerimizi bitirmeye, yitirmeye ve yozlaşmaya devam ederiz. Bu dünyada hesap vermeyeceğini zanneden, hesaptan kaçan tüm bireyler olarak bizler, yarın Mahkeme-i Kübra’dan da kaçacağımızı mı zannediyoruz?

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir