Türkiye Cumhuriyeti Devleti, özellikle de kurumlarımızın başındaki yöneticilerin, özellikle de personel istihdam edilmesi ve çalıştırılması noktasında, eski usul ve yöntemlerle, yönetim şeklinden kurtulmak zorundadır. Yeni Türkiyeyi kurmak için sanayisi ve ekonomisi gelişmiş, Dünya devletleri içinde de güçlü bir yerimizin olabilmesi adına, bireylerin mesleki uzmanlıklarına daha fazla önem vermemiz gerekmektedir.
Dünya’da güçlü bir devlet olabilmek için bireylerin mesleki uzmanlıklarına verilen önem ve bu konuda lisans eğitimlerini almış, emek harcamış, derinlemesine bulunduğu alandaki mesleki tecrübesini kazanmış insanların önlerini mutlaka açmalıdır. Aksi halde Dünya ile rekabet edemeyiz. Aksi halde gelişmiş ve kalkınmış bir ülke olamayız. Aksi halde sanayisi gelişmiş, bireyleri ve toplumu, mutlu ve huzurlu bir toplum, kesinlikle olamayız.
Bireyler, orta öğretim ve lise eğitimlerinden sonra, kendi tercihleri doğrultusunda, toplumdaki saygınlığı, kariyeri ve geliri iyi olan bir meslek sahibi olabilmek için lisans eğitimlerini tamamlar. Birey ancak almış olduğu eğitim ve uzmanlık alanında çalışmakla mutlu olabilir. Bireyler; almış oldukları lisans eğitimleri ve mesleki uzmanlık alanlarında çalışmayacaklarına, üniversite yönetimleri fakültelerde yeni yeni bölümleri neden açarlar? Devletimizi bu şekilde külfete ve zarara sokmanın kimlere faydası vardır? Gençlerimizin orta öğretim veya lise eğitiminden sonra sanayide meslek edinmesi devletimiz ve milletimiz için daha faydalı değil midir? Üniversite yönetimleri, fakültelerinden mezun öğrencilerinin mesleklerine ve diplomalarına saygı duymayacaksa, piyasa neden saygı duysun ki? Her birey uzmanlık alanında çalışmakla, bu ülke ancak kalkınmış ve gelişmiş bir ülke seviyesine gelebilir. Her birey uzmanlık alanında çalışmak ve derinleşmekte ancak mutlu bir birey olabilir.
Meslek, insanın yaşamını sürdürebilmek için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim, çalışma ve tecrübeyi de gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvanın adıdır. Genellikle her meslek, her bir diğer mesleğin değerlerini, gelişimini, lisanslanmasını ve diğer insanlar açısından tanınmasını, itibar görmesini ve saygı duyulmasını sağlayan kuruluşlara sahiptir. Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır. Türkiye’de resmi olarak tanımı yapılmış 600 civarında meslek vardır. Her bir meslek için bir mesleki tanım, mesleki görev alanları, genel olarak kullandığı araç ve gereçler, mesleğin gerektirdiği özellikler, eğitiminin verildiği yerler, meslek eğitimine giriş koşulları, lisans eğitimin süresi ve içeriği, meslekte ilerleyebilme, meslekte derinleşebilme imkânları, destekleyici meslek kuruluşları, farklı özellikleri vardır.
Mesleki olarak; Tıp alanında eğitimini tamamlamış, tıbbi olarak bir dalda uzmanlaşmış bireyler dururken, mahalle aralarındaki kulaktan dolma bilgilerle kendini yetiştirdiğini iddia eden bir kişiye, kendinizi teslim edebilir misiniz? Bazen filmlerde görürüz; Ameliyat yapmasını bilir misin; İnternetten çok ameliyat izledim, tabii ki yapabilirim, diyenleri… Her bir mesleğin kendine göre eğitim ve incelikleri vardır, bunlara da saygı duymak gerekir. Yarın biri dese ki çok hukuk kitapları okudum, artık avukatlık yapabilirim… Ne kadar inandırıcı olabilir? İletişimci olmak için de mesleki eğitim şarttır. Hele bir de kurumsal iletişimci olmak için daha fazla mesleki eğitim ve daha fazla mesleki tecrübe elzemdir. Bir meslek alanında uzman olabilmek için; Bence mesleki eğitimini almış olmak ve Outliers yazarı Malcolm Gladwell’in dediği gibi en az 10.000 bin saat, eğitim aldığı alanda çalışmış, tecrübe edinmiş olmak gerekir, diye düşünüyorum.
Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde, biz inananlara hitaben, işlerin ehli olana, yani layık olduğu, ehliyet ve liyakat sahiplerine – kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir. Allah size, mutlaka emanetleri – işlerinizi ehli ve liyakati olanlara vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman da adaletle davranmanızı emreder. Bir Hadis-i şerifte: İş ehli olmayana – layık olmayana, tevdi edildiği – verildiği, zaman, kıyameti bekleyiniz, buyurmaktadır. Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. Ya Resul Allah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur? Denince, Görev – İşler, ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin buyurmuştur.