Emeklilikte Yaşa Takılanlar; Yaşamasın!

Her çalışan bireyin umudu erken denecek bir yaşta emekli olmaktır. Ülkemizde 1999 yılına kadar çalışanlar 40’lı yaşlarda emekli olabiliyordu. Bu yaş emeklilik için erken midir? Elbette ki erken! Fakat yeni bir düzenlemeye de ihtiyaç var mıdır?  1999 yılında çıkan yasa ile kadınlar için 40 -48 yaş, erkekler için de 44–60 yaş aralığında kademeli emekli olunabiliyordu. Devletimiz bu konuda bir iyileştirme yapmak için sürekli olarak çalışmalar yapmaktadır. Bu güne kadar bir gelişme oldu mu? Hayır… Emeklilikte yaşa takılanlar dört gözle bu konuda devletimizden bir babalık ve büyüklük yapmasını da beklemekte midir? Tabii ki beklemektedir. AK Parti iktidara geldiği tarihten itibaren de toplumda bu konuda bir iyileştirme umudu da halen devam etmektedir. Emeklilikte yaşa takılanlar için bir düzenleme yapılmalı mıdır? 1999 yılında çıkan bu yasa da bir mağduriyet var mıdır? Kanunlar yayınlandığı tarihten itibaren meri değil midir? Geriye matuf yasa çıkarılır mı? Toplumda bu yasadan kaynakla yüzbinlerce hatta bir milyon insanımız zorluk ve sıkıntı çekmekte midir? Bir referandum süreci öncesinde neler yapılmalıdır ve Neler yapılabilir?

Mevcut sisteme göre primi dolduran emekli adayı yaşını beklemek zorunda. Birçok vatandaşın mağdur olduğu bu konuda 3 kıstas belirlenmiş durumda. İlk olarak SSK’lı olarak çalışanlar, 1999’a kadar emeklilik hakkını elde etmek için iki şartı yerine getirmek zorundaydı bu şartlar ise sigorta süresiydi. Sigorta süresi kadınlarda 20 yıl erkeklerde ise 25 yıl idi. İkinci şart ise 5000 bin gün prim sayısına sahip olmak gerekmekteydi. Daha sonra ise üçüncü şartta ilk iki şarta eklenerek emeklilik zorlaştırıldı. 1999 yılından önce işe girenlerde kadınlar 40 ile 58 yaşını erkeklerde ise 44 ile 60 yaşını bekleme şartı getirildi. Örneğin 1974 doğumlu ve 1992’de çalışmaya başlayan bir bayan 2012 yılında emekli olabilecekken, yeni yasaya göre emeklilik tarihi 2023 yılına uzadı. Yani bu bayan işe girerken beklediği tarihten 11 yıl daha geç emekli olacak.

emeklilikte-yasa-takilanlar1.jpg

Vatandaşlarımız penceresinden baktığımızda, Devletimiz elbette ki büyüktür. Büyüklüğünü de göstermelidir. Devlet olarak Suriye’den gelen vatandaşlarımıza bu güne kadar 25 milyar dolar harcandığı da ifade edilmektedir. Vatandaşlarımız bu konuda Ensar ruhunu da sergilemektedir. Helali hoş olsun. Aynı devletimiz Suriye’den gelen vatandaşlarımıza aylık 1.500 TL maaş bağladığı da duyumlarımız arasındadır. Bu da helal olsun. Büyük Devlet olmak kolay değildir. Devletimiz büyüklüğünü misafirlerine göstermektedir.

Vatandaşlarımız devletimizden bu konuda bir de ev sahibi olan kendi vatandaşlarına artık bir şeyler yapılmasını beklemektedir. Beklemesi kadar da doğal bir şey de yoktur. 50 yaşına gelmiş bir vatandaşımız yaşlı sınıfına konulmak suretiyle işverenlerimiz iş vermemekte, çalıştırmamaktadır. Bu vatandaş geçimini nasıl sağlayacaktır. Küçük esnaf bağ kur primlerini dahi ödemekte zorlanmaktadır. Yaşama hakkını da elinden alalım gitsin o zaman!  Primi dolmuş, günü dolmuş ve 1999 yılında çıkan yasadan kaynaklı sadece yaş bekleyen vatandaşlarımız için bir iyileştirme yapılmalıdır.  Kanunlarımızdaki kazanılmış hak durumu devreye alınmalıdır. Yasa çıktığı tarihten itibaren geriye dönük olarak değil de ileriye matuf olmalıdır. Hangi kanun geriye dönük olarak işletilmektedir.

Devletimiz küçük esnafa yönelik olarak KOSGEB üzerinden kredi vb. çalışmalar yürütülmektedir. Küçük esnafımız, Dünya savaşı vermekte olduğumuz şu dönemde sıkıntılı mıdır? Evet, gerçekten çok zor durumdadır. Yapılanlar yerinde ve doğru düzenlemelerdir. Sayın Bakanımızın Emeklilikte Yaşa Takılan 1 milyona yakın vatandaşımıza yönelik olarak biraz daha beklesinler, umutlanmasınlar açıklamasını da vatandaşlarımızın durumunu tanımadan, anlamadan ve bilmeden yapılan açıklamalar sınıfında değerlendiriyorum. Çalışan anneler için çocuklarına bakan babaanne ve anneanneye yönelik olan iyileştirmeler – destekler ve tüm yapılanları dikkate aldığımızda, Emeklilikte Yaşa Takılan bir milyona yakın vatandaşlarımız için de Devletimizden ülkemiz için çok kritik bir referandum süreci öncesinde yeni bir düzenleme ve iyileştirme yapılabilir ve yapılmalıdır, diye düşünüyorum.

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir