Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan Anayasa değişiklik referandumundan sonra 26 ülkeye olan ziyaretleri devam etmektedir. Rusya, Hindistan, Çin ve ABD ziyaretleri bunların içinde çok önemli ve göze çarpanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren Cumhurbaşkanlarımızın dış ülke ziyaretlerine baktığımızda ise Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir ayda yapmış olduğu dış ülke ziyaretlerinin neredeyse Cumhurbaşkanlığı süresinde yapılamamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız 14 Ağustos 2014 tarihinde halk tarafından ilk defa seçilen bir Cumhurbaşkanı olarak yapmış oldukları teşekkür konuşmasında, oturan – duran biri değil, koşan – koşturan, aktif bir Cumhurbaşkanlığı dönemini açmakta olduğunu da vurgulamıştı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Çin Ulusal Kongre Merkezinde düzenlenen, Kuşak ve Yol Forumunun açılış̧ törenindeki konuşmasında, Yeni İpek Yolu olarak da adlandırılan bu girişimi Asyayı, Avrupayı, Afrikayı ve hatta Güney Amerikayı birbirine bağlama hedefiyle geleceğe damga vuracağına.. Kuşak ve yol güzergahındaki ülkelerin altyapı planlarının ve teknik standartlarının yükseltilmesine.. Kıtalar arası ölçekte özellikle kara, deniz ve hava yolu koridorlarının geliştirilmesine katkı sağlayacağına… Dünya genelinde 60’dan fazla ülkeyi kapsayan Yeni İpek Yolu girişimi yaklaşık 40 milyon kilometre karelik bir alanı ve dünya nüfusunun 4,5 milyarını ifade eden çok önemli ve büyük bir projedir. Siyasi ve ekonomik alanda birbiriyle uyumlu bir sistemin tesisi, bölgemizde istikrar ve refah temelli yeni bir dönemin de kapılarını aralayacaktır. Bu projenin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma vasıtasıyla vatandaşlarımızın hayat standartlarında gerçekleştireceği artış, hepimizin ortak başarısı olacaktır.. Özellikle dünyada gelişmekte olan teröre karşı bu gelişme, terörü adeta yerle yeksan edecek bir girişim olacaktır. Herkes için fayda sağlayacak bu işbirliğinin bir model olarak başarılı olacağını düşünüyorum. Türkiye olarak bunun için her türü desteği vermeye hazır olduğumuzu buradan tüm Dünyaya ilan ediyorum, vurguları ve konuşmalarının; Dünya Barışı ve Huzuru, Bölgemizin terörden ve vekâlet savaşlarından arındırılması, gelişmesi ve- kalkınabilmesi için çok önemli olduğunu da düşünüyorum.
Dünyanın çift kutuplu durumdan tek kutuplu bir döneme geçtiği, Sovyetlerin yıkılışı ve iki Almanya’nın da birleşmesi akabinde, jandarmalığına soyunan ve son dönemde de bölgemizdeki vekâlet savaşlarına aleni destekleri ile dikkat çeken ABD’ne, Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretlerinin yankılarını hep birlikte izliyoruz. ABD’ne daha önceleri ziyarete giden devlet başkanlarımız ve ABD ile olan ikili ilişkilerimizde, 2. Dünya savaşından bil itibar alışılmakta olan; ‘emredersiniz, tamam, peki’ durumlarının tekrar olamamasının vermiş olduğu sıkıntılara da şahit olmaktayız. Devletler arasındaki ilişkilerin artık menfaat ve mütekabiliyet ilkeleri çerçevesinde yürümesi gerektiğini de siyasilerimiz ve devlet başkanlarımız tarafından da sergilemesi bizleri memnun etmekte ve millet olarak gururlarımız okşamaktadır. Devlet olarak tarihe yön verdiğimiz ve imparatorluk geleneği olan bir devletin mensupları olduğumuzu da yeni yeni idrak ediyoruz. Bir küresel devlet, bir güç devletimizden bir şeyler talep ediyorsa, karşılığında da bir talebimizle karşılaşacağını da artık bilmeli ve idrak etmelidir. Artık; Türkiye öylesine bir devlet ve millet değildir, böyle de bilinmelidir.
Küresel sistem; Dünyada ve bölgemizde ki yönetimler ve haritaları yeniden değiştirilmek suretiyle, yeni bir düzen ve yeni bir sistem kurmayı hedeflemektedir;100 yıl öncesinde olduğu gibi… Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tarihten gelen kadim medeniyet ve kadim kültürü ile bölgesinde meydana gelmekte olan tüm bu gelişmelere 100 yıllardır seyirci ve etkisiz olduğu gibi tribünden izlemesini bekleyen küresel devletler, içimizdeki taşeron ve işbirlikçilerin rahatsızlıkları da gözlemekteyiz. Eski Türkiye’nin olmadığını, yeni ve yeniden çok güçlü bir Türkiye’nin de kurulmakta olduğunu millet olarak ve dünya devletlerinin sadece saygı duymaları gereken bir dönemdeyiz. Küresel sistem bölgemizde yeni bir düzen ve sistem kurulmasını arzu ediyorsa, ancak ve ancak bizimle beraber ve bizle birlikte kuracaktır. Bize rağmen vekâletler üzerinden kurulamayacaktır; Vekâlet – vesayet üzerinden geldiği terör örgütleri ile değil tabii ki. Her seçişin bir vazgeçiş olduğu bir zaman dilimindeyiz. Tarihi, kültürü ve jeo-stratejik konumu gereği Türkiye Cumhuriyeti Devletini terör örgütlerine tercih edecek olan tüm küresel devletlere, devlet ve millet olarak hayırlı işler dilemekten başkaca bir temennimiz de olamaz.