Osmanlı İmparatorluğunun parçalanma ve dağılma sürecine baktığımızda dış destekli olarak kurulmuş veya dış güçlerin kontrolündeki bize benzeyen ve bizden görünümlü ezoterik yapıların hain ve ihanetleri sonucunda bu konuma geldiğini görmekteyiz. Osmanlı hemen bir gecede mi yıkılmıştır? Devlet yönetimi ve diğer kademelerde ihanet içinde olan bireyler, yapılar ve kapalı örgütler yok mudur? Bu hainlerin soyu, sopu, nesebi, kimlikleri ve cibilliyetleri nedir? Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması akabinde ise farklı dil ve dine mensup mutlu ve huzur içinde yaşayan bir toplumdan yirmi iki ulus devlet ortaya çıkmıştır. Bugün itibari ile bünyemizden koparılmış ve gönül bağlarımız olan topluluk ve devletler ile birlikte ve beraber yürüme vakti ve zamanı gelmiştir. Türk Devleti ve Milleti olarak bünyemizden çıkmış olan yirmi iki devlet, millet ve gönül coğrafyamız ile birlikteliği ve kardeşliği kurmadan Anadolu’da varlık ve bekamızı da sağlayamayız! Tarih, Türk Devleti ve milletine kadim bir görev ve medeniyet sorumluluğunu da yeniden yüklemiştir, bundan kaçamayız!
Yakın tarihimize kabaca baktığımızda sınır komşumuz Irak işgal edilirken içerideki Kesni Zani cemaati veya ezoterik örgütlü yapı, bu işgal ve talan girişimindeki desteği ve söylemleri hafızamızdan silinmiyor! Peki, Ezoterizm nedir? Ezoterizm, asıl gerçeklerin yalnızca anlayabilecek yetenek ve bilgide olanlara bildirilebileceği görüşü üzerine temellenen bir gizemli öğreti ve kapalı bir örgüt sistemidir! Bir devlet ve millete mensup içerideki örgütlü yapılar nasıl ihanet edebilir? Bu örgütlü yapılar, bir başka güç veya devletin ülkesini, topraklarını, işgal ve talan etmesi için el altından veya doğrudan nasıl çalışmalar yapabilir veya destek olabilir? İnsan olarak aklımızın ve havsalamızın almadığı noktalar bulunmaktadır? Tarihin tozlu sayfaları devleti ve milletine ihanet edenlerle doludur! Bir devlet ve millet için önemli olan böyle durumlardan dersler çıkarmak, tekrardan ve yeniden bir daha aynı durumları yaşamamaktır! Devlet olmanın gereği budur; Hem de devleti ebed müddet ülküsü ve ideali olan kadim devlet geleneği Türk Devleti ve Milleti için!
Türk Devleti ve milleti 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışmasını neden yaşamıştır? Bize benzeyen, tipleri bizden fakat çipleri yani denetim ve kontrolleri küresel güçlerin elinde olan ezoterik bir örgüt veya yapı bu devlet ve milleti tamamen işgal ve ağababalarına da teslim etmek kalkışmasında bulunmuştur? Nasıl ve neden olabilir? Bir örgütlü yapı nasıl böyle bir ihanet durumuna gelebilir? Küresel güçler ihanetleri karşılığında bu yapılara neleri vaat etmiştir? Bu yapılar Türk devletinde böyle gelmiş ve böylece de devam etmeli midir?
Türk Devleti ve Milleti yaşamış olduğu tüm ihanet ve darbe kalkışmaları akabinde, 16 Nisan 2017 tarihinde Anayasa değişikliği ile devlet yönetim sisteminde yeni bir sayfa açmıştır. 24 Haziran seçimlerinde 16 Nisan referandumu ile onaylanan Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi artık yürürlüğe girmiştir. Türk Devleti ve milletini yönetenler bu değişim ve dönüşüm kararlarını hızlı ve ivedi olarak neden almak zorunda kalmıştır? Çünkü içeride, bölgemizde ve sınırlarımızdaki hareketlilik, küresel hesap ve planlar acil ve ivedi olarak tedbir ve önlemler almayı da zaruri kılmıştır. Türk Devleti ve milleti, tarihten gelen devlet geleneği ve devlet aklı ile artık reaksiyon durumundan, tamamen aksiyoner bir konuma geçilmiştir. Türk devletine tokat vuranlar veya vurmayı aklından dahi geçirenler, artık diğer yüzümüzü dönmemizi hiçbir zaman beklemeyecektir! Türk devleti, içeriden veya dışarıdan varlığına ve bekasına yönelik gelebilecek her türlü hain bir plan veya tokat gelmeden önce teyakkuz halinde olacak, tedbirini alacak ve gerekli cevabı da tarihte olduğu gibi Osmanlı Tokadı olarak tepelerine inecektir, böylece de bilinmelidir! Aksi halde Türk Devleti ve Milleti bin yıllardır yaşadığı Anadolu’da varlığını ve bekasını devam ettiremez!
Türk Devleti ve Milleti, yeni geçmiş olduğu Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi ile birlikte, bundan böyle devlet yönetim sisteminin tüm etkili ve yetkili makam ve kurumlarında, sivil toplum kuruluşları ve ezoterik kapalı örgütlü yapılarda, Yahudi yanaşmaları, Hristiyan kapatmaları, Arap Siyonizm’in uşakları, İngiliz artıkları, Müslüman görünümlü Seba-taylar, Siyonistler, Yahudiler ve Hristiyanlar söz sahibi olamayacaktır. Açık, şeffaf, hesap verebilir ve denetlenebilir konumda olmayan, küresel güçler ve ajanlarının yönlendirme ve kontrolündeki tüm kapalı yapılar ve örgütler, Türk Devleti tarafından yakinen takip edilmelidir! Anadolu, kadim Yunusların Hacı Bektaşi Velilerin ve Hz. Mevlanaların yeşerttiği kadim Türk yurdu olarak kalmaya ve anılmaya devam edecektir! Bu topraklar, Mazlum milletlerin umudu ve Devleti Ebed Müddet mefkuresi ve kızıl elma ülküsü olan son Türk Devletidir!