Türkiye 1980 askeri darbesinden sonra siyasi ve ekonomik istikrarlı kısa bir dönemin sonunda, Cumhurbaşkanlığı görev süresi dolan askeri darbe generali Kenan Evren’in yerine, ANAP Genel Başkanı ve yürütmenin başı Başbakan Turgut Özal, yürütme açısından pasif ve denge – fren sistemi ve sadece onay makamı olarak kabul edilen Cumhurbaşkanlığı makamına çok istekli olarak geçmedi! Çünkü Türkiye’deki eski sistemde güç ve iktidar, erkler ve klikler arasındaki kuvvetler ayrılığı prensibine göre paylaşılmaktadır! Rahmetli Turgut Özal 1989 tarihinde Cumhurbaşkanı olarak seçilmesine rağmen vefat ettiği 17 Nisan 1993 tarihine kadar ya ANAP genel başkanı ya da yeni kuracağı bir başka partinin genel başkanı sıfatı ile yürütmenin başına tekrardan dönebilmek için çok mücadele vermesine rağmen hem sistem izin vermemiş hem de ömrü vefa etmemiştir! 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı olarak rahmeti rahmana kavuşan Turgut Özal’ın yerine Başbakanlığı döneminde yedi defa gidip ve yedi defa da gelen Süleyman Demirel TBMM tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir! 2000 yılında Anayasa mahkemesi başkanı Ahmet Necdet Sezer’in TBMM tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçildiği tarihe kadar ya kendi partisi DYP’nin başına dönmeyi ya da yeni kuracağı bir parti ile yürütmenin başına yeniden dönebilmek için çok mücadele vermesine rağmen sistem izin vermediği için Süleyman Demirel de başarılı olamamıştır! Neden? Şimdi bu tarihi süreci neden yazıyorsun? Bu gün yaşadığımız siyasi süreç ile ne ilgisi var dediğinizi de duyar gibiyim!
Türkiye, AK Parti iktidarlarında Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlık yapmış kişiler tarafından yeni parti kurulma iddialarını konuşurken, AK Parti iktidarında Milli eğitim ve Kültür bakanlığı yapmış, ANAP eski genel başkanı Erkan Mumcu’nun eski dönemlere dair açıkladığı bilgiler ortalığa saçıldı! Yıllarca susan ve bugün konuşan Mumcu’nun söylemleri yakın zamanda oluşabilecek siyasi hareketlenmenin ve başkaca senaryoların da işaret fişeği olduğunu düşünüyorum! Konuşmasında dikkat çeken ifade ve kavramları yorum yapmadan sizlerin değerlendirmesine bırakarak şu şekilde sıralayabiliriz! Hedef Türkiye’dir! Komplo da Türkiye’yedir! Emperyalizm HALKLAR ve İYİLİK karşısında duramaz! Lokmayı yut ağzını tut! Kimler lokmayı yutan?! Ve kimler bunun için susuyor?! Neden?! Birileri bugün hoşafın yağı kesildiği için isyan ediyor ve bağırıyor! Kimlerin hoşafının yağı kesildi ki?! Deliyi konuşturuyorlar fakat Akıllılar susuyor! Ne demekse?! Kim deli kimler akıllı?! Türkiye Çevre ülkesi olduğu için Merkez ülkelere karşı Diplomasi ile hareket etmek zorundadır! Recep Tayyip Erdoğan bu konuda çok mahirdir! Recep Tayyip Erdoğan; Küresel sistem zaviyesinden Öngörülemez bir liderdir! Onun için küresel sistem kendi çıkarları için Türkiye’de öngörülebilir ve güvenilir bir lider ile çalışmayı her zaman uygun görmüş ve hesap etmiştir! Konuşmasında dikkat çektiği iki isim; Abdullah Gül ve Bülent Arınç… Abdullah Gül’e dikkat çekerek, “Asıl hesap vermesi gereken adam ‘Majestelerinin Valisi’, ‘AK Parti içindeki uluslar arası sistemin Kayyım ve verilmiş sözlerin de Bekçisi” Abdullah Gül, diyor!. Çok su götürür ve izaha muhtaç ifadeler! Bülent Arınç ile ilgili o dönemde Bakanlar Kurulu ve diğer kademedeki herkes ‘Şerrinden Emin olmak için ya kaçıyor ya da araya mesafe koyuyordu’, diyor! Şerrinden Emin olmak, nasıl bir şer ise! Mumcu; Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili fikri sorulduğunda ise “Yanlışıyla, eğrisiyle, doğrusuyla Tayyip Erdoğan daha hakiki bir adam! İlaveten de AK Partiye 2007 yılında mezkûr kumpası kuran koalisyon ise hâlâ AK Parti içinde çalışmaya devam ediyor” diyor.
Türk Cumhuriyeti Devleti, Türk Devlet Aklı, Kadim Türk Devlet hafızası, Tarihi Türk Devlet kodları ile birlikte Devleti ebed müddet devam ilkesi, 2023 ve 2071 vizyonu çerçevesinde Devletin Varlığı ve Milletin Birliği adına 15 Temmuz ihanet kalkışmasından sonraki süreçte, erkler ve klikler arası kuvvetler ayrılığından kaynaklı güç ve iktidar savaşı ve paylaşımına son vermek için öncelikle 16 Nisan tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ve 24 Haziran genel seçimleri ile erklerin birlikteliği ile daha güçlü bir yürütme için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmiştir! Daha önceki yıllarda yıpranan ve yorulan eski partisinden ayrılan bir klik kurmuş olduğu yeni parti ile konjonktür izin verdiği kadar siyasette yoluna devam edebiliyordu! Bugün yeni yönetim sisteminde bu durum imkânsız görünmektedir! Türk Devlet Aklı ve Kadim Türk Devlet hafızası, Dünyanın yeniden dizayn edildiği ve bölgemizde de paylaşım savaşlarının hız kazandığı, sınırlarımız boyunca da küresel güçler tarafından kukla devletçikler kurmanın eşiğinde, Doğu Akdeniz’deki enerji koridoru ve enerji savaşlarına ramak kaldığı bir dönemde, bugün için siyasette böyle bir konjonktür yöntem ve çıkışlara asla izin vermeyecektir! Türk demenin dünya halklarındaki karşılığı, Adalet, Hakkaniyet ve Mazlum Milletlere de hamilik olduğu bir dünyada, emperyalizm ve küresel sistem HALKLAR ve İYİLİK karşısında duramayacaktır! Türk Devleti, 16 Nisan Anayasa referandumu ile birlikte Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemin olmaz ise olmazı iki partili güçlü bir yönetim sistemi ve bu iki güçlü merkez partinin yanında yandaş küçük partiler ile Adalet, Hakkaniyet, Mazlum Milletlere Hami ve İyilik için Devlet ve Siyasal yolculuğuna tarihte olduğu gibi aynen devam edecektir, şeklinde düşünüyorum.!
Ham bir adam kavun yemek için can bostanına geldi, sen dünyada eşeğin keçi eti yediğini hiç gördün mü yahut gören var mı? Can bostanında yetişen turfanda kavun, nasıl olur da her öküzün, her eşeğin nasibi olur? O güzelim, o eşsiz meyveleri aklı başında, yiğit erler yer!. Kapıp alıcılıkla, hırsızlıkla bostancılığa girişen sonucu adalet memurları tarafından tutulur, Oğuzların işkencelerini çeker!. Türk ona derler ki köy onun korkusundan, haraçtan emin olsun!. Türk ona demezler ki tamahından her kutsuzun sillesini yer durur!. ( Hz. Mevlâna )