1999 Marmara depremi ve bugünlerde tekrar etmekte olan İstanbul depremini yaşayan tüm vatandaşlarımıza ve Türk milletine geçmiş olsun dileklerimi iletirim! Sonsuz Kudret Sahibi Allah, yar ve yardımcımız olsun! Akletmeyene, Allah ne yapabilir ki?! Allah, kullarına Akıl denen nimeti neden vermişse! Aklı olan insan imtihan ve sorguya tabidir! Aklı olmayan insan, dünyada ve ahirette sorumlu değildir! Aklı olmayan insan zaten doğrudan cennete gidecektir! Aklını kullanmayan değil tabii ki! Bu durum ehlince malumdur! İnsan denen varlık, Akıl var ise her şeyden ama her şeyden sorumludur! Peki, Aklını kullanmayan ve ya da aklını sadece şer işlerde, insanları kandırmak, kamu kaynaklarını çalmak ve dünyalık makam, mevki, kadın, para, güç, iktidar ve hırs peşinde koşanlara, neler demeli?! Bundan dolayı bir sorumluluk var mıdır?! Yoksa herkesin yaptığı yanına kar mı kalacaktır?! Ya da kamu imkanlarını kullanan ve kamu kaynakları ile haksız bir şekilde zenginleşenlere, bir gün sorgu ve sual olacak mıdır?! Hem bu dünya da hem de ahirette! Bunlar bir gün tek tek açığa çıkacak mıdır?! Şimdi bunlar nereden çıktı ve çok güzel kamufle etmiştik, diyecekler midir?! Bilemiyorum!. Hani Dünya hayatı sadece imtihan yeri idi! Hani burada ne yapıyorsak hem dünyada ve hem de ahrette sadece bunların karşılığını bulacaktık! Allah bu asil milleti mezkur arızı ve semavi afetlerden muhafaza eylesin! Amin!..
1999 Marmara depremi ile birlikte ülkemizde başlayan siyasi değişim sürecinin, bugün yine bir başka İstanbul depremi ile devam etmekte olduğunu düşünüyorum! Yani, yirmi yıl önce, Marmara depremi ile ülkemizde başlayan siyasi değişimin, bugün İstanbul depremi ile yeni bir siyasi değişim sürecinin başladığını ve bu sürecin de çok hızlı olacağı kanaatindeyim! Bazı aklı evveller şimdi bunları nereden çıkarıyorsun diyecektir! Dedik ya AKLI olmayan ve AKLINI kullanmayan insan ile işimiz olmaz diye! Aklını kamu kaynaklarını çalmak ve hiç etmekle meşgul olanlar ile işimiz olmaz! Aklını sadece dünyalık makam, mevki, yat, kat peşinde ve tüm bunları da sadece kamu kaynaklarından çalmak ve hızsızlık ile elde edenler ile hiç işimiz olmaz! Peki, Sonsuz Kudret sahibi yüce Allah, Zilzal suresinde kabaca nelerden bahsediyor! Kıyamet kopması sırasındaki şiddetli yer sarsıntısının ardından yaşanacak olan sıkıntı ve dehşet verici haller anlatılmaktadır!. Çünkü kıyamet sarsıntısı gerçekten çok büyük bir olaydır, ayetinde, yerin ağırlıklarını dışarı atması, ifadesi birkaç türlü yorumlanmıştır. a) İçindeki hazineleri dışarı çıkarması, b) Kabirlerdeki ölülerin dirilip dışarı çıkması, c) Yer altındaki madenler, gazlar ve lavların dışarı çıkması. Yer kürede meydana gelen bu dehşet verici olayları gören insan; Ne oluyor bu yere! Diyerek korku ve şaşkınlığını ifade eder. O gün yer, Rabbinin ona vahiy ettiği şekilde bütün haberlerini anlatır, mealindeki ayetler; Allah yere bir çeşit konuşma ve anlatma yeteneği verir, o da üzerinde olup bitenleri ve kimin neler yaptığını açık açık anlatır! Önemli olan arzın gerçek anlamda konuşup konuşmaması değil, dünya hayatının bittiği ve herkesin neler yaptığını açık açık ortaya koyması ve artık bundan sonra hiçbir şeyin saklı ve gizli kalmayacak olmasıdır!. Yüce Allah, bu ayeti kerime de; İnsanların yapmış olduğu gizli ve saklı her şeyin bir gün açığa çıkacağını, gerçeklerin de böyle bir özelliğinin olduğunu dikkate almak sureti ile iyi insan olmak yolunda bir hayat yaşamaları tavsiye edilmektedir!.
Zilzal Suresinin ayet meali ise şöyledir! 1. Yerin o zelzelesi. Yerin hareketi, dediğimiz zangır zangır sarsıntısıdır. 2. Yerin ağırlıklarını çıkardığı zaman. 3. O sarsıntı ve çıkarma olduğu ve insan, buna ne oluyor? Dediği zaman! Böyle denilmesi, korkunun büyüklüğünü tasvir içindir. Yani o zelzele ve çıkarmayı gören her insan, dehşetin büyüklüğünden şaşırarak, Bu yere ne oluyor?, Nedir bu hal? diye şaşkınlık ve telaşa düştüğü o sıkıntılı zaman! 4 – 5. Yani olaylar olduğu gün, yer bütün haberlerini bildirir ve havadislerini hal ile ve sözlü olarak haber verip anlatır. Çünkü Rabbın yere, vahiy etmiştir. Haber vermesini sürat le emir ve telkin etmiştir de o da haberleri söyler ve anlatır. 6. O gün insanlar bölük bölük, çeşitli durumda ortaya çıkacaklardır. Kimisi yüz aklığı ile ve kimisi yüz karasıyla, kimisi selametle, kimisi korkular ve dehşetler içinde, kimisi binitli ve kimisi yaya, kimisi serbest ve kimisi zincirlerle bağlı, hasılı kimisi mesut ve kimisi bedbaht bir şekilde!. 7 – 8. Amelleri kendilerine gösterilmek için. Ki hayır veya şer her ne işlemişlerse ona göre cezasını almak üzere amellerini hakkı ile görsünler, defterleriyle, ölçüleriyle hesaplarına vakıf olsunlar.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan BM’deki konuşmalarına; Hz. Mevlana; Adalet, her şeyi yerli yerine koymak demektir. Adaletsizlik ise bir şeyi layık olmadığı, kötü bir yere koymaktır, ifadeleri ile başlamıştır!. Türk demenin dünya insanlık tarihindeki karşılığı; Adaleti temsil eden ve Hakkaniyet dağıtan, Hakikat ehli ve mazlum milletlerin de hamisi demek olduğuna göre!. Yirmi dört milyon kilometrekarelik gönül coğrafyamıza ve tüm insanlığa hitaben bu minvaldeki konuşmalarının, dünyada yeni bir düzen ve sistematik kurulmasının eşiğinde olduğumuz dönemde, çok manidar olduğunu düşünüyorum!. Adalet ve Hakkaniyet olmadan, bugün dünyada tüm insanlığın huzur ve barışı adına yeni bir düzen kurulamaz! Dünya insanlığında, Adalet ve hakkaniyet demenin genel kabul görmüş karşılığı da Türk olduğuna göre! 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışmasından sonraki süreçte, Türk Devletinin Kadim Türk Devlet Kodlarına da döndüğünü yazılarımızda sürekli olarak ifade etmeye çalışıyoruz!. Peki, nedir bu Türk Devlet Kodları?! ADALET, HAKKANİYET, HAKİKAT EHLİ ve MAZLUM MİLLETLERİN de HAMİLİĞİ!..