Türkiye Cumhuriyeti Devleti, BM’nin 51. maddesinden kaynaklanan meşru hakları çerçevesinde, sınırlarımızdaki terör örgütlerinden gelen tehditlere yönelik olarak sınır bölgesine bir savaşı değil, bir harekatı başlatmıştır!. Öncelikle Türk ordumuzun Allah yar ve yardımcısı olsun!. Harekatta ki tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin!. Yaralı asker ve vatandaşlarımıza da acil şifalar versin!. Allah ailelerine sabırlar versin! Türk Milletinin başı sağ olsun!. BM 51. maddesi, üyelerden birinin silahlı saldırıya hedef olması, bireysel ve ortak savunma hakkının meşruiyetini vurguluyor!. Peki, bu maddeye rağmen BM üyeleri nerededir?! Türk Devletinin yanında, bugün değil de ne zaman yer alacaklardır?! Veya NATO üyeleri nerededir?! Üyesi olan Türk Devleti silahlı bir saldırıya hedef olmakta iken çatı kuruluş bu saldırıları görmezden gelmeye devam edecek midir?! Yoksa ulusal çıkarları böyle bir duruşa izin vermiyor mudur?! Peki, Türk Devletinin ulusal çıkarları ve ulusal güvenliği ne olacaktır?! Ya da sınır ötesinden gelen ve sivilleri hedef alan havan topları müttefiklerimiz tarafından Türkiye’nin barış pınarları harekâtındaki haklılığını ispatlamaya yetmiyor mudur?
Türk Devleti, 15 Temmuz hain kalkışma gecesinden itibaren devlet kademesindeki tüm sızıntı ve açıkları bir bir kapatmıştır!. Daha önceden Türk Devleti bir karar alma aşamasında iken dahi dış güçler, içimizdeki işbirlikçileri mahareti ile bunlardan anında haberdar oluyordu!. Şimdi ise Türk Devleti ve Türk Devlet Aklının yaptığı hiçbir çalışma ve aldığı karar artık belirli merkezlere uçmuyor ve erişemiyor! Hal böyle olunca da Türk Devleti, Varlık ve Bekasına yönelik içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü tehditlere karşı anında tepkisini ortaya koymaktadır!. Aksi halde Anadolu’da barınamayız! Aksi halde Anadolu coğrafyasındaki Varlık ve Bekamız sıkıntıya girer!.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda, geçtiğimiz günlerde başlayan Barış Pınarları Harekatı akabinde belirli merkezler ve içimizdeki işbirlikçilerden harekatın yanlış olduğuna ve sivillerin de öldürüldüğüne dair kara propaganda ve tehditler duymaya başladık!. Tabii ki herkes cibilliyetini icra edecektir! Eskilerin ifadesi ile İt ürüyecek ve kervan da yoluna salimen devam edecektir! Türk Devleti, Kadim Türk devlet geleneği ve Türk Devlet Aklının devreye girmesi ile birlikte, Anadolu’daki bin yıllık Varlık ve Bekasına yönelik olan tüm tehditlere karşı her an teyakkuz halinde olacak ve gerekli tüm aksiyonları da yerine getirecektir! Tüm dünyanın ve özellikle de işbirlikçilerin bunu artık idrak etmesi gerekmektedir!. Karşılarında eski Türkiye yok! Yeni Türk Devleti, Kadim Türk Devlet geleneği ve Türk Devlet Aklı vardır!
Daha önceki yazılarımızda, yeni dünya sistematiği ve yeni dünya düzeni çerçevesinde, içeride ve dışarıda bir Türk Üçgenin tesis edildiğinden, bu üçgenin en önemli ve baş aktörünün de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olduğunu sürekli olarak vurgulamıştım!. Barış Pınarları Harekatı akabinde, dünyadan gelen açıklamalar, BM’nin Avrupa devletleri tarafından acilen toplantıya çağrılması ve ret edilmesi, ABD Başkanı Trump ve Rusya lideri Putin’in açıklamalarına kabaca baktığımızda ne demek istediğimiz idrak edilecektir, diye düşünüyorum!.
Geçtiğimiz günlerde bir TV programına katılan İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu; Bir gazetecinin, Harekata Amerika izin vermese yapmayacak mıydık, sorusu üzerine, Türkiye bu iş için gözünü kararttı!. Türkiye bunu yapmak zorunda! Eğer bunu yapmazsak bizden sonra gelecek nesiller buradan daha büyük bir belayla karşı karşıya kalacak!. Dün daha PKK terör örgütü içimizdeydi. Bugün tam da alt koridorumuzda devlet kurmak istiyor!. Uluslararası toplumun bir kısmı ve müttefiklerimiz tarafından destekleniyor!. ‘PKK’ dediler, tutmadı!. ‘PYD’ dediler, tutmadı!. ‘SDG’ dediler, tutmadı!. Her gün yeni bir kılıf ve yeni bir elbise bunlara giydirmeye çalışıyorlar!. Bir kere dünya şunu kabul etmeli!. Bu meseleler eğer kaynaklarında çözülmezse, Sudan Sudan’da, Afganistan Afganistan’da, Pakistan Pakistan’da çözülmezse, bütün dünya 21. asrı göç meselesiyle uğraşmakla geçirecektir!. Bunu artık tutabilmek mümkün olmayacaktır!. İnsanlar neden gelsinler? İnsanlar, ölüme koşuyorlar. Bunu yapmamız gerekiyor. Güvenli bölge tam da bu mesele!. Sorunların kaynağında düzeltilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu!.
Peki, Propaganda ve kara propaganda nedir?! Kabaca izah etmeye çalışalım!. Propaganda çok sayıda insanın duygu, düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış mesajlar bütünüdür. Propaganda tarafsız bilgi sağlama yerine, en temelde kendi kitlesini ve diğer ülke halklarını etkileyecek bilgi sunar!. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü dengeli bir şekilde sunmayabilir!. Propaganda savaşta çok güçlü bir silahtır!. Propaganda bir bakıma psikolojik savaş yöntemlerinden biridir!. Kara propaganda ise, yalan, yanlış ve abartılı bilgiler kullanmak sureti ile duyguları istismar etmek ve kitlelerin bir çıkar grubunun arzu ettiği gibi düşünmesini ve davranmasını sağlayacak iletişim faaliyetleridir!. Bush yönetiminin Irak Savaşı öncesinde Saddam Hüseyin‘in kimyasal silah ürettiği ve bütün dünyayı tehdit ettiği fikrini yayması, daha sonra İngiltere Devlet başkanının da açıkladığı gibi aslı astarı olmayan koca bir yalan ve kara propagandadır!. Nazilerin iktidarı ele geçirmesinin ardından, 1933’te, Hitler’in Joseph Goebbels‘in başkanlığında “Kamuoyu Aydınlanma ve Propaganda Devlet Bakanlığı’nı” kurması da tarihteki en büyük ve en ölümcül propaganda çalışmalarından birine örnektir!. Soğuk Savaş sırasındaki filmler, televizyon ve radyo programları ile kendi halklarını ve diğer ülkeleri etkilemeleri tarihteki en meşhur propaganda savaşları arasında yer alır!. Bu dönemdeki George Orwell’in Hayvan Çiftliği ve 1984 isimli romanları açık olarak propaganda ve kara propaganda amaçlı kullanılmıştır.
Dünya insanlığı, barış, güvenlik ve huzur adına bir kaosa doğru sürüklenmektedir! Günümüzde ise küresel ve emperyalist güçler, vekalet orduları ve savaşları üzerinden yeni bir dizayn operasyonuna girişmiştir! Fakat tutmadı, tutmaz da!. Çünkü bölgenin dokusunu ve ruhunu anlamayanlar, bölgenin sorunlarına çözüm üretemez!. Bölgeyi tanımayanlar on bin kilometre öteden barışı, güveni ve huzuru getiremez!. Silahların gölgesinde barış, güven ve huzur tesis edilemiyor!. Dünyanın iki süper devleti, Türk Devleti öncülüğünde, yirmi dört milyon kilometrekarelik alandaki Türk Milletinin tarihi gönül bağları, stratejik Türk Devlet Aklı, tarihi, kültürel ve coğrafya aklı ile ancak barış ve huzurun tesis edilebileceğini anlamıştır!. Barış Pınarları harekatına bir de bu zaviyeden bakmakta faya olacağını düşünüyorum!. Avrasya ve Orta Doğudaki kan ve kaos, bölge insanlarının huzur ve güvenliği, dünyanın da barışı için başkaca bir çözüm yolu kesinlikle yoktur!. Aksi halde Dünya YANMAYA devam edecektir!.