Son günlerde, neredeyse puzzle parçaları çözer gibi olaylar yaşamaktayız!. Normal bir vatandaş, bu gelişmelerden tabii ki kafası karışmaktadır! İstenilen, arzu edilen ve beklenilen de, devlet aklı tarafından, zaten böyle bir durum olabilir mi?! Neden olmasın?!
17 Nisan Anayasa değişiklik referandum süreci ile iki partili bir dönemin başladığını sürekli olarak yazılarımızda vurgulamaya çalışıyoruz!. Siyasi yelpaze ve vatandaşlar ideolojik olarak parçalanmış ve bölünmüş siyaset kurumunu nasıl iki partili bir düzene ve sisteme evireceksiniz?!
Toplum aşağıdan mı dönüştürülür?! Yoksa, Devlet tarafından doğrudan ve tepeden mi?!. Hangisi?!. Peki, bir ülke için sağlıklı olan hangisidir?! Bu değişim ve dönüşüm kolay bir süreç midir?! Tabii ki çok zordur!
24 Haziran 2018 genel seçimleri ve 31 Mart mahalli seçimlerinde, olmaz dediğimiz ve asla mümkün değil denilen, bir ideolojik partinin kalıplaşmış seçmen kitlesi, karşıt ideolojik bir başka partiye oy verebilir gelişmelere şahit olduk!. Peki, tüm bunlar nasıl oldu?!
Devlet Aklı neyi hedeflemekte ve nereye varmayı planlamaktadır?! Ya da bunlar sıradan ve spontane gelişmeler midir?! Veya gerçekten de Devlet Aklının bir planı var mıdır?! Olmalı mıdır?! Ve tüm bu gelişmeler bir sonraki seçimde neyin habercisidir?!
17 Nisan Anayasa değişiklik referandum süreci ve 24 Haziran genel seçimleri ile birlikte Cumhurbaşkanlığı hükümet yönetim sistemine resmen geçtik!. Sistemin tüm kurum ve kuruluşları ile devlet kademesinde tam olarak oturması elbette ki zaman alacaktır!.
Peki, bu sistemin olmaz ise olmazı iki partili bir sistemi seksen milyona nasıl kabul ettirecek ve uygulayacaksınız?! Sosyal olarak topumda parçalanma , bölünme ve bir kaosa da sebebiyet vermeden nasıl yürürlüğe koyabileceksiniz?! İşte tam burada Devlet Aklının devreye girmekte olduğunu düşünüyorum! Peki, neden?!
Devletin Bekası adına olabilir mi?! Ya da Devleti ebed müddet devam ülküsü çerçevesinde olabilir mi?! Tabii birileri kabul etmese de! Peki, neden ve niçin diye bir soru hemen aklımıza gelebilir?!
Dünya tarihinde iki bin beş yüz yıllık bir Devlet geleneği olan başka millet var mıdır?! Olmadığına göre! Tabii ki, Devlet Aklı, yeni yönetim sistemin selameti, Devletin bekası ve 2023 – 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda, böyle bir operasyona girişmektedir, kanaatindeyim!.
Peki, tüm bu yaşananlar bir yansıma olabilir mi?! Yani izlediğimiz bir sinema veya tiyatro perdesinden ibaret olabilir mi?! Ya da perdenin arkasını ve oyun kurucuları da göremediğimiz için olay ve olguları çözmekte zorlanıyor olabilir miyiz?!
Perdenin arkasında kim veya kimler vardır?! Perde önündekiler sadece oyundaki rollerini mi icra ediyor?! Neden olmasın?! Oyuna ve yönetmese sadık olmayanlar ise bir bir oyun dışına mı itilmektedir?!
Peki, perde nedir?! Perde; İki yeri birbirinden ayıran bölme! Ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer!. Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri!. Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi!
Doğruyu görmeye engel olan şey! Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü!. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey!.
Perdelemek ise; Bir şeyin önüne perde çekmek, perde ile örtmek!. Bir durumun, bir olayın anlaşılmasına engel olmak veya gizlemek!. Basketbolda rakibin önüne geçerek top ve sayı almasını engellemek!.
Şimdi de yakın tarihe gidelim ve hafızalarımızı tazeleyelim! Ve bugünleri de daha net anlamaya, anlamlandırmaya ve neden böyle olduğuna dair projeksiyon ve öngörülerde bulunmaya çalışalım!
Türkiye Hükumeti tarafından 24 Ocak 1980 tarihinde ekonomik literatüre geçen ve yapısal dönüşümleri içeren 24 Ocak ekonomik program paketi açıklanmıştır!.
Süleyman Demirel, 1979 yılında, Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirdiği Turgut Özal’a yeni bir ekonomik istikrar programı hazırlama görevini vermiş ve bu program kısa sürede hazırlanmıştır. Paketin doğruluğu veya yanlışlığını burada tartışacak durumumuz yoktur!.
24 Ocak kararlarından dokuz ay sonra bir askeri darbesi ile asker yönetime el koymuştur!. Askeri yönetim, hükumet üyelerini bir bir tasfiye ve yargılama süreci de devam ederken, 24 Ocak ekonomik kararlarını alan ve uygulayan Turgut Özal ile darbeden sonra üç yıl birlikte uyum içinde çalışmıştır! Neden?!
1983 tarihinde genel seçimlerin yapılması ve Turgut Özal’ın parti kurması fakat askeri yönetimin de kendi yol arkadaşlarından bir generale parti kurdurması, desteklemesi ve siyasi arenaya çıkarmalarını nasıl okumalıyız?! Aslında askeri yönetim ve devlet, Turgut Özal’a mı çalışmıştır?! Arka planda, devlet, Turgut Özal’ın seçilmesini mi arzu etmiştir?!.
Askeri yönetim ve devlet, bu yöntem ile Turgut Özal ve partisinin işbaşına gelmesi mi istemektedir?! Neden olmasın?! Bugün yaşamakta olduğumuz siyasi süreç ve siyasi çalkantı da Türk Devlet Aklı tarafından yeni hükumet sisteminin olmaz ise olmazı iki partili sistem ve kurucu irade iki partiye de yakın ve uygun bir aday hazırlanmakta olduğunu düşünüyorum!.