Virüs ve Korku ile Ümit!..

2019 yılı Aralık ayında önce Çin’de görülen ve daha sonra da dünyayı saran ve etkisi altına alan korona virüs ile dünya insanlığı evlerine hapis ve esir olmuş bir durumdadır! Aslında hapis olmaktan ziyade,  virüs ile birlikte, insani  duygular   ve özellikle de sağlık ve gelecek kaygısı, endişe ve beklentiler, korku ve panik durumunun da  zirveye taşınması ile bir nevi gönüllü olarak insanlık  evlerine esir alınmıştır!. Peki, neden?! Hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde ise hayır vardır, fakat siz bilemesiniz, buyrulmaktadır!.  

Bazı medeni  ülkelerin sağlık konusunda ki durum ve işleyişi ise korku ve paniğin zirve yapmasında  çarpan etkisi  olmuştur!.  Ölen ölsün klan sağlar bizimdir durumunda ki ülkelerin devlet başkan ve yöneticilerine neler demeli?! Millet olmadan nasıl devlet olunabilirse!. Devlet, milleti için  var olmalı değil midir?! Peki, millet niçin vardır?! Aslında virüsün bulaşma  korkusu, panik  ve kaygısı ile, gelecek ve sağlık hakkındaki  insani beklentiler ve insanların  virüs hakkında devletin  verdiği talimatlara karşı duyarsızlığı da  evlerdeki hapis olma durumunun  uzamasına ve yaygınlaşmasına  sebebiyet vermektedir!.  

Peki, İnsani bir davranış ve duygu  olan korku ve panik nedir?! Korku, hayatta kalmada önemli rol oynayabilecek güçlü bir duygudur!. Korku ve panik halinde; kaslarımız gergin hale gelir, kalp atış hızı ve solunumunuz artar, zihniniz daha uyanık olur; vücudumuzu tehlikeden kaçmaya veya ayağa kalkmaya ve dövüşmeye zorlar!. Çevremizdeki tehditlere etkin bir şekilde başa çıkmaya hazır olduğumuzdan emin olmanıza yardımcı olur!. Korku ve panik;  acil bir tehdidin duygusal cevabıdır!

Korku ve panik karşısında ki diğer bir  insani duygu da ümit etmek ve ümitli olmaktır!. İman ehli insan, korku ile ümit arasında bulunur! Ümitsizlik ise imanı bir hastalıktır!.  Havf korku, reca ise ümit demektir! Kuranı Kerim ve Hadisi şeriflerde korku ve ümit arasında bulunmaya teşvik ve  tavsiye eden, hükümler  vardır!. Havf, korku,  gelecekle ilgilidir! İnsan ya başına hoşlanmadığı bir şeyin gelmesinden, ya da arzu ettiği bir şeyi elde edememekten korkar!. Reca da ileride meydana gelmesi  arzu edilen bir şeye kalbin duyduğu ilgidir!.

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah;  Zümer suresi 53. Ayeti kerimede şöyle buyuruyor! De ki: Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz!. Şüphe yok ki, Allah, şirk hariç,  bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir!.  Bu mübarek ayetler de, Allah müminler hakkındaki rahmetinin genişliğini ve ilahi mağfiretinin büyüklüğünü bildiriyor!

Ey Yüce Peygamber!. Mümin kullara de ki: Allah sizi müjdelemek istiyor! Ey nefisleri üzerine israfta ve zulümde bulunmuş, bir takım günahları işlemiş olan kullarım!. Allah’ın rahmetinden ve sizi mağfiretine kavuşturmasından ümitsizliğe düşmeyin ve asla ümidinizi kesmeyiniz! Çünkü Allah’ın rahmetinden  ümitsizlik insanı imansızlığa sevk edebilir!.

Şüphe yok ki, Yüce Allah,  şirkten kaçınan kullarına, diğer günahlarını dilerse hepsini bağışlar, onları örter ve onlar ile hesaba çekmez!  Kendi kusurunu bilip de tövbe eden ve af dileyen, Yüce zatına sığınan herhangi bir kulunu,  dilerse af ve mağfiret eder!.

Ve o müminler öyle kimselerdir ki:  Allah’a korku ve ümit ile dua ederler! Hem Yüce Allah’ın azabından korkarlar, hem de onun rahmetini ve şefkatini düşünerek ümitli bulunurlar!  Ve kendilerini  verdiğimiz şeylerden de,   ihtiyaç sahiplerine, fakirlere ve zayıflara infakta bulunur!. İsraf ve cimrilikten de kaçınarak Allah rızası için mallarını güzelce harcarlar! Sonsuz Rezzak olan Allah’a itimat ederek mali ibadette, infakta bulunmaktan geri durmazlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s;  Müminler, Allah’ın azabının miktarını bilselerdi, hiç biri Cennet`i ümit etmezdi! Kafirler de Allah’ın rahmetinin ne kadar geniş ve  çok olduğunu bilselerdi hiç biri Allah’ın rahmetinden ümit kesmez, buyurmaktadır!.   İnsana yakışan, her daim, Sonsuz Kudret, Rahmet ve Hikmet Sahibi Yüce Allah’a sığınmalı, hayatının her bir anında da korku ve ümit halinde olmalıdır!

Peki,  virüs üzerinden, kim veya kimler  tüm dünya insanlığını korku ve paniklemeye sevk etmektedir?! Virüs ve sonrasındaki, sinsi plan ve kirli hesapları nelerdir?! Virüs ve sonrasında insanlığı nasıl bir yeni dünya düzeni ve sistematiği beklemektedir?! Virüsün arkasında, hangi küresel, emperyalist ve hegemonyal güçler vardır?! Ya da doğrudan savaşamayan güçler virüsü mü bahane etmektedir?! Maliyeti düşük  olduğu için günümüzün asimetrik veya vekalet  savaş tekniği artık virüsler üzerinden mi yürütülecektir?! Bilemiyorum!.

Peki, beş bin yıllık devlet  ve insani medeniyet geleneği ve hafızası olan Türk Devleti ve Kadim Türk Devlet Aklının insanlık adına tüm bu küresel  sinsi ve kirli  planlara karşılık bir hesabı var mıdır?! Ya da olmalı mıdır?!  Yoksa başına geleceklere razı bir durumda mı beklemelidir?!

Dünya insanlığı ve özellikle de mazlum milletler,  bugün, Türk’ün  insanı yaşat ki, devlet yaşasın felsefesi ve medeniyet değerlerine muhtaç bir durum ve konumdadır!. Yani dünya insanlığına karşı Türk’ün tarihi, kültürel, insani, coğrafi, sosyal ve dini sorumlulukları vardır ve sorumluluklarını da yerine getirmelidir! Türk aynı zamanda  Adalet ve Hakikat namına Seyfullah olduğuna göre!.

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir