İnsan denilen varlık, yaratılış gereği, hem kemal ve hem de sefil – sefih olmak gibi bir özelliği vardır! Kemal yolundakilerin nitelikleri ve Sefihlerin yolundan gidenlerin cibilliyet ve özellikleri de ehlince malumdur!
Nemrut, Firavun ve Karun olmak yolundan gidenler; dünyalık makam, mevki, para, güç ve iktidar için yapamayacakları zulüm yoktur!
Mezkûr tipler için HAYAT sadece bu dünyada vardır! Diğer âlem de HAYAT diye bir kavram asla yoktur! Onlar için Dünya; bir İMTİHAN yeri değil, OYUN – OYNAŞ – EĞLENCE, KEYİF ÇATMA, CAKA satma ve HAVA atmak yeridir!
Vaktiyle Cavlak-iye tarikine mensup olmaya hazırlanan bir derviş berbere gidip: – Vur usturayı Berber efendi, der!
… Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar, bir tarafı bitirir ve diğer tarafa tam usturayı vuracakken, MAHALLENİN KABADAYISI içeri girer!
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak: – Kalk bakalım KABAK, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır!
Dövene elsiz, sövene dilsiz, olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder! Fakat KABADAYININ tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: KABAK AŞAĞI, KABAK YUKARI!
Nihayet tıraş biter, KABADAYI dükkândan çıkar! Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek KABADAYIYI altına alıp sürükler! Arabanın oku göğsüne saplanan KABADAYI oracıkta feci şekilde can verir! Gürültüye hızla dışarı fırlayan Berber; gördüğü manzara karşısında afallayarak dönüp dervişe bakar, sorar: – Biraz fazla olmadı mı, derviş efendi?
DERVİŞ; DÜŞÜNCELİ BİR ŞEKİLDE CEVAP VERİR: – VALLAHİ GÜCENMEDİM ONA! HAKKIMI DA HELAL ETMİŞTİM! GEL GÖR Kİ, KABAĞIN DA BİR SAHİBİ VAR. O GÜCENMİŞ OLMALI!
Eskilerin ifadesi ile Alma MAZLUMUN AHINI, Çıkar AHESTE AHESTE! Modern dünyada, ah kimin umurunda ki?! Mazlum da neymiş? Kişi; dünyalık OYUN – OYNAŞ – EĞLENCE; makam- mevki – güç – iktidar ve PARA için yapamayacağı FIRILDAK ve ZULUM kalmamış! Dünyalıkları halledelim, diğer tarafı nasıl olsa bir şekilde SATIN alırız noktasına gelmiştir!
Hz. Mevlana; Ağaca su vermek ADALET, dikene su vermek ZULÜMDÜR! ADALET BİR NİMETİ YERİNE KOYMAK, ZULÜM İSE YERİNDEN SÖKÜP ALMAKTIR, buyurmaktadır!
Hz. Mevlânâ, burada; “adâlet” de, “zulüm” de birer tohumdur! Vakti saati gelince muhakkak yeşerecektir! Binâenaleyh, iyiler sevinsin, kötüler de korksun! Çünkü gül diken gül derecek, rüzgâr eken de fırtına biçecektir, diyor!
Yunus Emre; Her Şeyin Bir Vakti Vardır, diyor!
Umursama dünya gelse üstüne, İçinde büyüyen bir ahın olsun!
Elbet bir gün devran döner tersine, Tahammül en büyük silahın olsun!
Boş ver hayallerin gerçek olmasın, Yeşersin yeter ki umut solmasın!
Derde talip ol ki dertli kalmasın, Garibin gözyaşı günahın olsun!
Olsun be aldırma Yaradan yardır! Sanma ki zalimin ettiği kardır!
Mazlumun ahı, indirir şahı! Her şeyin bir vakti vardır!
Hz. Peygamber (sav) efendimiz; Bir an adâlette bulunmak, altmış yıl, ibadetten hayırlıdır, buyurmaktadır! Neden acaba?