Savaş; teknolojinin gelişimi ile devam eden bir kavram olmuştur! Teknoloji alanındaki yenilikler her alanda olduğu gibi askeri alanı da etkilemiştir!
İnsanoğlu; ilk savaşını doğaya karşı vermiştir! Yerleşik hayata geçilmesi ile yaşam alanlarını korumaya geçerek klasik dönem savaşların temelini atmıştır!
Devletlerin ortaya çıkması ve tarihsel gelişime uygun olarak; ok, yay, piyade, süvari ve savaş arabaları şeklinde savaş silahları gelişmiştir!
Sanayi devrimi sonrasında modern dönem savaşlar; uzun menzilli füze, hava kuvvetleri ve tank birliklerinin dahil olduğu savaş uygulamalarına dönüşmüştür!
ABD’nin 1955 – 1975 yılları arasında, Vietnam Savaşında yaklaşık 5 milyon insan hayatını kaybetmiştir! Bu savaşta ABD’nin 58 bin askeri ölmüş, ölmeden ülkelerine dönen askerlerin bir çoğu ya intihar etmiş ya da psikolojik tedavi görmüştür!
11 Eylül saldırılarını bahane eden ABD öncülüğünde, müttefik devlet askerlerinden oluşan bir ordu, Afganistan ve Irak’ı, Özgürlük (!) getirmek adına, işgal etmiştir!
2001 yılından bu günlere, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’ye, nasıl bir Özgürlük geldiği bölge halklarının malumudur!
Küresel ve emperyalist güçler kurmuş oldukları vekalet orduları, ulusal askeri kayıp vermemek adına, milyonlarla ifade edilen insani ölümlere sebebiyet vermiş ve bölgeyi tarumar etmiştir!
Terör örgütleri, mafya, gizli servisler, özel kuvvetlerin kullanıldığı ve yumuşak güç savaşlarını ihtiva eden gayri nizami savaşlar; post – modern savaş yöntemleri içinde yerini almaktadır!
Barış ve savaş algılamalarının muğlaklaştığı, savaşan aktörlerin tespitinin güçleştiği, devlet dışı aktörlerin kullanıldığı, devletler arasında ve devletler içindeki hassasiyetlerin istismar edildiği, Vekâlet Savaşları ön plana çıkmıştır!
Hibrit savaşlarının en belirgin özelliği Vekalet savaşlarıdır! Mağdur ülke belli fakat bu ülkeyi çökertmek isteyen güçlerin kimlikleri belli değildir!
Hibrit savaşında; terör örgütleri aracılığı ile hedef ülkede kaos oluşturulur! Halkı ve polisleri hedef alan, sinsi ve haince planlanmış terör olayları uygulanır!
Bölgemizde ve Akdeniz havzasında ki ulusal çıkarları adına, küresel ve emperyalist güçler tarafından kurulan ve desteklenen vekalet örgütlerinin her gün bir operasyonuna şahit olmaktayız! Neden acaba?
Peki, bu operasyonlar vekalet terör örgütlerinin işine yaramayacağına göre; Kimlerin işine yaramaktadır? Bu vekalet terör örgütleri hangi küresel ve emperyalist güçler tarafından gazlanmakta ve desteklenmektedir? Peki, Neden?
Türkiye; Kırk yıldan fazladır, küresel ve emperyalist güçlerin lojistik destek verdikleri; PKK – YPG – SDG vb. vekalet terörü ile mücadele etmektedir! Bu mücadelede, milyarlarca dolar milli sermaye harcanmış, yüzbinlerle ifade edilene evladını, bu vatan uğruna, şehit vermiştir!
Vekâlet Savaşları; küresel, emperyalist ve bölgesel güçlerin ulusal çıkarları ve nüfuz alanlarını genişletmek için, kendi askeri unsurlarını kullanmaktan ziyade, hedef ülkelerdeki parçalanmış yapıları ve yandaşlarını cepheye sürmek suretiyle gerçekleştirdikleri operasyonlar olarak ifade edilmektedir!
Türk Devleti, Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde; Anadolu’daki varlığı ve bekası uğruna, sınırlarımız ve bölgemizde, küresel ve emperyalist güçler tarafından, varlığımıza yönelik tehdit kurulan tüm vekalet unsurlarına karşı çelikten bir duvar örmüştür! Tüm sinsi plan ve kirli hesaplar berhava edilmektedir!
Türk Devleti, verilenlerle yetinen ve söz dinleyen bir konumda olması, küresel ve emperyalist güçler tarafından beklenmektedir! Yenidünya düzeni, yüz yıl önce olduğu gibi yeniden bu bölgede kurulacaktır!
Yenidünya düzeni, hem sahada ve hem de masada aktif rol alan Türk Devleti olmadan kurulamayacaktır!
Türk Devleti, Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde, bağımsız politikalar geliştirmesi, bölgemizde, vekalet terör örgütleri maharetiyle operasyon yapan güçlerin zoruna gitmektedir!
Türk Devleti, bölgemizde, vekalet terör örgütlerinin varlığına ve terör devleti veya devletçiklerinin kurulmasına asla izin vermeyecektir!
Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı nezaretinde; Anadolu’daki bekası ve yirmi dört milyon kilometrekarelik gönül coğrafyasında; BARIŞ ve HUZUR adına, teyakkuz halinde olmak zorundadır!