DÜNYA; SAFLARA – BLOKLARA ve KUTUPLARA, Bölünürken!

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Kur’an-ı Kerimde; “ Biz her şeyi çift yarattık ” ayeti ve “ Her şey zıddıyla bilinir ve kaimdir ” gerçeğini, ifade etmektedir.

Her şey zıddı ile kaim olduğuna göre! Dün olduğu gibi EKOL ve GÜÇLER arasında, Zıtlar üzerinden yeni bir DENGE mi kurulmaktadır?

Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlar daha güzel bir uyum doğar! Düzen bir çatışma sonucunda meydana gelmektedir!

Eskilerin ifadesinde olduğu gibi; Fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğar, neyi ve neleri anlatmaktadır?

Yaratılış gereği, Zıtların birlikteliğinden bir düzen ve denge meydana gelmektedir!

Zıtlar ve Zıtların birlikteliğinden doğan mükemmel düzeni; anlamayı, anlamlandırmayı, idrak edebilmeyi ve yorumlamayı dilerim! Aksi halde sürekli olarak, KAVGA ve KAOS görmekten hiçbir şeyi göremez bir duruma düşeriz!

  1. Dünya Savaşı’nın mirası, Almanya ve Japonya’da; Rus ve Çin saldırganlığı karşısında, askerî gücü artırma ve ABD’ye bağımlılığı azaltma konusundaki sesler, artık daha yüksek çıkmaktadır! Neden acaba?

Almanya ve Japonya, II. Dünya Savaşı’nın ardından bir daha Savaşa başvurmama yaklaşımını benimsemiştir! Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Çin’in tehditkâr tutumu bu konuda bir dönüşümü beraberinde getirmektedir!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bir dönüm noktasına işaret ediyor. Savaş sonrası düzenimizin tamamını tehdit ediyor, diyor!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; o anı ( Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ) ‘tarihi bir dönüm noktası’ ( Zeitenwende ) olarak nitelendirmektedir!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; Almanya’nın ihmal edilen askerî gücünü artırmak ve Almanya’nın askerî bütçesini NATO’nun gerekliliğine uygun olarak GSYİH’nın % 2’sinin üzerine çıkarmak için 100 milyar Euro’luk bir fon kullanacağı, taahhüdünde bulunmuştur!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz; Foreign Affairs dergisi için kaleme aldığı ve KÜRESEL MİLAT temalı makalesinde; ülkesinin “Avrupa güvenliğinin garantörü” olmak için adımlar attığını ve yeni güvenlik stratejisinin ana hedeflerini ortaya koymuştur!

Dünyanın kutuplaşmasına ve bloklara ayrılmasına karşı olduğunu! Dünyada yeni ortaklıklar oluşturulması için gereken her türlü çabanın harcanmasını ve Batı’nın demokratik değerleri sonuna kadar savunması gerektiğini! Fakat bunu yaparken dünyayı yeniden bloklara bölme hevesinden kaçınılması gerektiğini, ifade etmektedir!

Peki, Dünyayı yeniden BLOKLARA bölme hevesinde olan kim ya da hangi güçler ve devletledir?

Japonya’da, Tamori adlı ünlü bir komedyen; ‘yeni savaş öncesi durum’ ifadesini kullanmaktadır! Peki, neden? Savaş tamtamları, kimler için ve neden çalmaktadır?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin her iki ülkeyi de ( Almanya ve Japonya ) kendi askerî hazır olma durumlarını daha ciddiye almaya zorladığını, vurgulamaktadır! Neden Acaba?

Japonya Başbakanı Fumio Kişida; Ukrayna’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmiş! II. Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikalı hukukçular tarafından hazırlanan pasifist anayasa her ne kadar kısıtlıyor olsa da, önümüzdeki beş yıl içinde savunma harcamalarını % 50 artırmaya ve Japonya’ya saldırılması durumunda düşman hedeflerini vurabilecek füzeler edinme sözünü vermektedir! Peki, Neden ve Neler oluyor?

Bu tedbirler, iki eski Mihver güç ( Almanya, İtalya ve Japonya ) – Mihver Devletlerin 2. Dünya Savaşında Müttefik Devletler ( İngiltere – ABD ve Sovyetler Birliği ) bloğuna karşı; II. Dünya Savaşı’ndaki savaşçı yöntemlerine geri döndüğü anlamına mı gelmektedir? Peki, Dünya, bir üçüncü dünya savaşına mı hazırlanıyor? Ya da yeniden BLOKLARA mı bölünüyor?

  1. Dünya Savaşı öncesi ve akabinde ki; Mihver Devletler ve Müttefik Devletler, bugün, safları neden sıkılaştırmaktadır? Bir Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri mi gelmektedir? Ya da Savaş gelmeden veya Savaşa girmeden, SOĞUK SAVAŞ benzeri, yeni bir DENGE mi kurulmaktadır?

Mihver ve Müttefik Devletler bloklarının safları netleşirken ve tüm dünya Devletlerine de, safların ve konumlarını belirlemeleri konusunda dolaylı olarak bir zorlama mı vardır?

  1. Dünya Savaşı’nda iki ana ittifak yer almıştır: Mihver kuvvetleri ve Müttefik kuvvetler!

Mihver ittifakı olarak adlandırılan ittifakın üç büyük ortağı; Almanya, İtalya ve Japonya! Bu ülkeler, Alman diktatör Adolf Hitler, İtalyan diktatör Benito Mussolini ve Japonya İmparatoru Hirohito tarafından yönetiliyordu. Eylül 1940’ta bu üç ülke, Üçlü Pakt ile ittifaklarını resmî hâle getirmiştir! Daha sonra beş ülke daha; Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Romanya ve Slovakya, Mihver kuvvetlerine katılmıştır! Almanya’nın Avrupa’daki Mihver kuvvetleri arasında yer alan altı müttefiki de Yahudileri katlederek ya da katledilmek üzere Nazilere teslim ederek Holokost’a katkıda bulunmuştur!

Müttefik Devletler; İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nden oluşuyor! Bu ülkeler; İngiltere Başbakanı Winston Churchill, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ve Sovyetler Birliği Lideri Joseph Stalin tarafından yönetiliyor!. Bu ülkeler, 1 Ocak 1942’de Birleşmiş Milletler Bildirgesi’ni imzalayarak resmî bir ittifak kurmuştur! Aynı tarihte on beş bağımsız devlet daha söz konusu bildirgeyi imzalamıştır! Bildirge, o sırada Mihver kuvvetleri tarafından işgal altında olan sekiz devletin sürgündeki hükûmetleri tarafından imzalanmıştır! Mart 1945’te yirmi bir devlet daha Almanya’ya savaş açmış ve bildirgeyi imzalamıştır!

Müttefik kuvvetlerin aksine Mihver kuvvetleri, hiçbir zaman dış politikayı koordine etmeye ya da ortak askerî harekâtları yönetmeye yönelik kurumlar kurmamıştır!

  1. Dünya Savaşının akabinde, 2. Dünya Savaşının galipleri tarafından, Soğuk Savaş olarak ifade edilen bir DENGE çerçevesinde iki askeri blok kurulmuştur!
  • 1 -) Kuzey Atlantik Antlaşması; 4 Nisan 1949’da Washington’da imzalanan ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nü ( NATO ) kuran antlaşma.

Kuzey Atlantik Antlaşması; NATO’nun temel bir bileşeni olarak, II. Dünya Savaşı sonrası devletler arası gerilimli ilişkileri önlemek isteyen ABD’nin bir ürünü ve Avrupa’da çok taraflılığı sağlamıştır! Antlaşma, ABD’nin Avrupa güçleriyle olan kolektif savunma düzenlemesinin bir parçası, uzun ve düşünceli bir süreci takip eder. Antlaşma, Sovyetler Birliği’nin Batı Avrupa’ya saldırısıyla ilgili bir silahlı saldırısına karşı göz önünde bulundurularak oluşturulmuş olsa da, Soğuk Savaş sırasında karşılıklı savunma maddesi hiçbir zaman devreye sokulmamıştır.

Kuzey Atlantik Antlaşmasını; on iki devlet, antlaşmayı imzalayarak NATO’nun kurucu üyeleri haline gelmiştir! Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, Birleşik Krallık ve ABD.

NATO; İttifakın özünü ortaya koyan 5. maddeye göre; taraflar, içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırıyı bütün üyelere yöneltilmiş olarak değerlendirecektir!

Üyeler bir saldırı durumunda BM şartında tanınan meşru müdafaa hakkını kullanarak, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere, saldırıya uğrayan taraflara yardım edeceklerini taahhüt etmiştir!

NATO antlaşmanın 5. maddesine göre; üyelerini dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı korumak iken, Soğuk Savaş sonrası dönemde özellikle insani krizlere müdahale ile başlayan alan dışı misyonlar NATO’nun geleneksel misyonunun neredeyse yerini almıştır! Söz konusu dönüşüm, ilk olarak 1999 Stratejik Konseptinde resmi olarak kabul edilmiş, 2010 Stratejik Konseptinde teyit edilmiştir!

  • 2 -) Varşova Paktı ya da resmi olarak Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması, 14 Mayıs 1955 tarihinde Varşova’da, sekiz sosyalist ülkenin imzası ile kurulan askeri ve siyasal birlik!

Varşova Paktı Antlaşmayı; Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve SSCB imzalayan ülkeler! Anlaşma, daha önceleri SSCB ile Çekoslovakya (1943); Polonya (1945); Bulgaristan, Macaristan ve Romanya (1948) arasında imzalanan ikili anlaşmaları bütünlüyor! Pakt, Macaristan, Çekoslovakya ve Afganistan’ın işgalleri gibi önemli siyasal olaylarda askeri unsur olarak yer almıştır!

Sosyalist ülkeleri, karşılıklı bağlarını bir pakt içinde güçlendirmeye yönelten başlıca neden; sosyalist ülkelere ve sosyalizmin yayılmasına karşı 1949’da kurulan NATO’nun, askeri etkinliklerini artırması ve silahlanmaya hız vermesidir!

Birliğin kuruluşuna ilişkin ilk adım, 29 Kasım – 2 Aralık 1954 tarihleri arasında sekiz sosyalist ülkenin katılımıyla, ortak güvenliğin ve barışın korunması konusunda ve Moskova’da düzenlenen konferansta atılmıştır!

Varşova Paktı, Londra ve Paris Antlaşmaları ile Federal Almanya’nın NATO’ya girmesi ve NATO’ya bağlı olarak Batı Avrupa Birliği’nin kurulmasıyla Avrupa’da doğan ve giderek artan savaş tehlikesine karşı biçimlenmiştir!

Varşova Paktı kurucularına göre bu gelişmeler, barışsever devletlerin güvenliği bakımından bir tehdit oluşturuyor ve savunma sağlayıcı karşı önlemlerin alınmasını gerektiriyor!

1991 yılında SSCB’nin dağılması ve üye devletlerde sosyalist rejimden çok partili parlamenter sisteme geçilmesi, Avrupa’nın iki bloklu yapısını siyasal bakımdan ortadan kaldırmıştır!

Varşova Paktı, 1 Temmuz 1991’de dağıtıldı ve böylece savaş sonrası Avrupa’sının iki kutuplu yapısı askeri bakımdan da tarihe karışmış oldu!

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Kuzey Kore ve Vietnam ziyaretlerini ve yapılan askeri anlaşmaları, bu çerçevede okumak ve değerlendirmek gerekir!

Dünya bir üçüncü Dünya Savaşına doğru evrilirken; Saflar – Bloklar ve Kutuplar netleşirken; Safları – Blokları – Tarafları ve Kutupları belli olan bir ülkeye yöneltilecek silahlı bir saldırı, bütün üyelere yöneltilmiş olarak değerlendirilecektir!

  • 3 -) Peki, 2. Dünya Savaşında olduğu gibi 3. Dünya Savaşının ayak sesleri gelirken, Mihver ve Müttefik Devlet Blokları netleşirken, Dünya insanlığının Vicdanı konumunda ki; Türkler – TÜRK BİRLEŞİK DEVLETLERİ, neler yapmakta neler ile meşgul olmaktadır?

Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve KIBRIS TÜRK DEVLETİ, ( 7 DEVLET – 1 MİLLET ) 21. Yüzyılın en güçlü EKSENİ ve BLOKU olarak karşımıza çıkmaktadır!

1 -) https://ahmetunver.com.tr/2021/04/22/turk-birlesik-devletler-orgutu/

2 -) https://ahmetunver.com.tr/2022/10/02/21-yuzyil-ve-turk-asri/

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; TÜRK BİRLEŞİK DEVLETLERİ oluşumu adına, jeo-politik ve jeo-stratejik hamleler yapmaktadır!

Türkiye ve Türk Birleşik Devletleri olmadan Dünya’da Barış ve Huzur tesis edilemez! Türk; Adalet Dağıtan, Hakikatin Temsilcisi ve Mazlum Halkların da hamisidir!

Türk; Turan – Kızıl Elma ülküsü ve Nizam-ı Alem hedefleri çerçevesinde, İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın medeniyet mefkûresi doğrultusunda, Dünya insanlığının Barış ve Huzuru adına hareket etmektedir!

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir