Güven, bireysel ve toplumsal sürdürülebilir sağlıklı bir ilişkinin en önemli unsurudur.
Güvenin olmadığı her durumda; kaygı, tereddüt, kuşku ve şüphe var demektir.
Güven, yalnızca bir duygudan ibaret değildir.
Güven; dürüstlük, açıklık, şeffaflık, tutarlılık, sadakat, yakınlık, bağlılık ve tahmin edilebilirlik gibi kavramdan oluşan çok kapsamlı bir olgudur.
Güven duygusu, kendimiz, karşı taraf ve ilişkiler hakkında olumlu düşünce ve duyguların oluşmasını sağlar.
Güven, ilişkilerdeki sorun ve çatışmaların çözümünü kolaylaştırır.
Güven ile güvensizlik arasındaki ince çizgi, bir kere geçtikten sonra geri dönülemez.
Sosyal barış, huzur, istikrar ve adaletin tesisi için hem emin ve güvenilir olmaktan dem vuracağız, hem de rotasız ve belirsiz bir minvalde, emanet ve güveni zedeleyen sözler ve davranışlar sergileyeceğiz.
Peki, böyle bir durumda, sosyal barış, ekonomik ve ulusal güvenlik ne olacaktır?
Siyaset kurumu ve ekonomiye olan güven; Sosyal, siyasi ve ekonomik istikrarı, ulusal güvenliği de beraberinde getirecektir.
Peki, bugün siyaset kurumuna güven var mıdır?
Peki, Siyaset Kurumuna GÜVEN olmadığından ülke genelinde SOSYAL BARIŞ ve HUZUR ortamı var mıdır?
Peki, Siyaset Kurumuna GÜVEN olmadığından hem EKONOMİK İSTİKRAR ve hem de ULUSAL GÜVENLİK tehlike altıda mıdır?
Toplum genelinde GÜVEN bunalımı yaşayan ya da GÜVEN kavramını kaybeden Siyaset kurumunun böyle bir durumda neler yapması beklenir?
Siyaset kurumuna güveni tazelemenin demokrasilerdeki yolu ve yöntemi, normal sürecinde ya da erken bir genel seçimdir.
Günümüzde, Ekonomi istikrar ve ulusal güvenlik tartışmaların temel konularından biri haline gelmiştir. Ekonomik istikrar ve güvenlik aynı zamanda ulusal güvenlik demektir.
Ulusal güvenlik; Ekonomik, askeri, politik, sosyal ve teknolojik unsurların tamamını kapsamaktadır.
Ekonomik istikrar ve güvenliği tesis edemeyen ülkeler, ulusal güvenliğini de tesis edemez.
Güvenliğin askeri yönü, ulusal güvenliğin tek unsuru olmamakla, önemli bir bileşenidir.
Ekonomik güvenlik; Bir ülkenin refahı ve ekonomik sisteminin işleyişini tehlikeye atabilecek potansiyele sahip, ekonomisine yönelmiş tehditlerle ilgilidir.
Peki, Ülkemizde, Ekonomi Güvenlik sorunu var mıdır?
Günümüz dünyasında tehdidin nereden geldiği ve düşmanın kim olduğunun net olmaması, güvenlik tanımının muğlaklaşması, ekonomik güvenlik alanında da hissedilmektedir.
Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez! Güven, tek kullanımlıktır.
Hiçbir şey güvenden daha önemli değildir! Güven duygusu bir kere kaybedilir ve sonrası hep şüphedir.
Ekonomik güvensizlik, insanları; işleri ve gelecek konusunda, endişeli, gergin ve kaygılı hale getirmektedir.
Endişeli, Gergin ve Kaygılı bir toplumda, her alanda; KAOS – KARMAŞA ve KARGAŞA var demektir.
KAOS – KARMAŞA ve KARGAŞANIN hakim olduğu toplumlarda, SOSYAL BARIŞ – HUZUR, EKONOMİK İSTİKRAR ve ULUSAL GÜVENLİK tesis edilemez.