Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük lider Mustafa Kemal Atatürk Samsun’dan başlamak sureti ile Anadolu halkı ile birlikte “Kurtuluş” mücadelesi yolunu açmıştır!
Peki, 19 Mayıs ruhu nedir diye bir soru ile karşılaşacak olursak! 19 Mayıs ruhu; Türk Milletinin var ve yok olmak arasında yüz yüze kaldığı, çok büyük sıkıntıları bertaraf edebileceğinin göstergesidir!
Dünyadaki ezilmiş ve işgale uğramış milletlerin umudu! Zulme, eziyete, işgal ve istilaya başkaldırışın simgesi! İstiklal, istikbal, bağımsızlık ve özgürlüğe duyulan inancın gücü ve asla vazgeçilmezliğidir! Teslimiyetin ve mandacılığın reddi, Türk milletinin şahlanışıdır!
Türk Milletinin, tarihten alınan ilham, geçmişe bağlılığın ve geleceğe olan umut, inanç ve sorumluluğunun doruk noktası ve milli onurun dirilişi! Türk Milletinin yeniden küllerinden doğuşunun başlangıcı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasının da müjdecisidir.
Türk Milleti, 19 Mayıs 1919 Kurtuluş ve Bağımsızlık mücadele sürecine gelirken Birinci Dünya Savaşı şartlarında, Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya arasında Sykes Picot anlaşması imzalanır!.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye’nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli bir antlaşmadır. Sykes Picot’un uygulanmasını engelleyen şey ise Rusya’daki Bolşevik Devriminin başarıya ulaşması olmuştur.
25 Ekim 1917’de Rusya’da iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin eline geçmesiyle sonuçlanmasından yaklaşık bir ay sonra Sovyetler Birliği Dışişleri Halk Komiseri olan Lev Troçki, Sykes Picot Antlaşmasını İzvestiya Gazetesi’nde yayınlatarak, Osmanlı Devleti’nin paylaşılmasına ilişkin bu gizli belgeyi tüm dünyaya duyurmuştur.
Peki, günümüze geldiğimizde neler olmaktadır? Bugün yaşadıklarımızın, yüz yıl öncekinden bir farkı var mıdır? Küresel ve emperyalist güçler bugün yine bir Sykes-Picot peşinde midir? Bugün Sykes- Picot anlaşması hangi bölgeler için planlanmaktadır? Bugün yeni bir Sykes – Picot anlaşması olmadığı için bölgemizdeki kaos artmakta mıdır?
Akdeniz, Doğu Akdeniz, Ege ve Kara denizdeki küresel ve emperyalist savaş gemileri neler yapmaktadır? Sınırlarımızdaki terör örgütlerine verilmekte olan lojistik ve eğitim desteklerine neler demeli ve nasıl izah etmeliyiz?! Küresel güçler, bölgemiz ve sınırlarımızda paylaşım adına yeniden anlaşabilmek için bilek güreşi mi girişmektedir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hinterlandının önemi, bölgesindeki yer altı ve yer üstü zenginlikleri kadar, tarihi İpek yolu ve bugün Bir Yol ve Kuşak projesinden kaynaklanmaktadır!
Peki, nedir bu tarihi İpek yolu ve bugünün 65 ülkenin birlikte kalkınma Bir Yol ve Kuşak projesi? Neden çok önemlidir? Küresel ve emperyalist güçler tarihi İpek yolu güzergâhındaki hem tüm zenginliklere, hem de birlikte kalkınma kuşak projesine çökmeyi, engel olmayı ya da tamamen kontrol altına almayı mı hedeflemektedir? Neden olmasın? Küresel güçlerin Beka meselesi de burası mıdır?!
İpek Yolu, medeniyetler arasında tarih boyunca bir ticaret güzergâhı olmasının yanında, farklı kültürlerin, dinlerin, dillerin, fikirlerin, birikimlerin, bilgilerini ve uygulamalarının aktarıldığı, tüccarların, gezginlerin, âlimlerin ve din adamlarının takip ettiği tarihi kervan yolu olarak görev yapmıştır. Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur.
Orta Çağda, ticaret kervanları, bugünün Çin’in Xian kentinden hareket ederek Özbekistan’ın Kaşgar kentine, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi’ne, diğeri ile de Karakurum Dağları’nı aşarak İran üzerinden Anadolu’ya ulaşıyor!
Anadolu, İpek Yolunun en önemli buluşma ve kavşak noktalarından birisidir! Türk tarihinde, Türk kültürünün temel unsurlarında İpek Yolu’nun önemi çok büyüktür. Türklerin yaşadığı geniş coğrafi bölgeleri bir birine bağlayan tek ulaşım yolu olan İpek Yolu, tüm Türk boylarını bir birine bağlarken, ticari ilişkilerini geliştirmiş, birlik ve beraberliklerini sağlamıştır!
Türklerin bu yola ne kadar önem verdikleri bir Özbek ata sözünde şöyle anlatılmaktadır. Kainatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, yeryüzünde ise İpek Yolu, şeklindedir. Tüm bu özelliklerinden dolayı, tarihi İpek yolu tarihte olduğu gibi bugün de Bir Yol ve Kuşak projesinin sıklet merkezi, ana karargah ve kavşak noktası konumundaki Anadolu, bir üçüncü Dünya savaşının çıkmasına sebebiyet verebilecek stratejik konumda çok önemli bir yeri bulunmaktadır!
Peki, tüm bunlar içeride ve sınırlarımızda cereyan ederken, Kadim Türk Devlet Aklı ve tarihi Türk Devlet geleneği neler yamaktadır? 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk’ün Samsun’a çıkması
ile başlayan bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesinde Kadim Türk Devlet aklı devrede midir?
Tüm bu işler Kadim Türk Devlet Aklının kontrol ve denetimi dışında mı olmuştur? Spontane ve öylesine gelişmeler midir? Atatürk’ü 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a Bandırma vapuru ile çıkmasına ve Kurtuluş mücadelesinin başlamasında da öncülük eden Kadim Türk Devlet Aklı!.
Peki, bugün de yüz yıl öncesinde olduğu gibi küresel ve emperyalist güçler yeni bir Sykes -Picot ile Anadolu ve hinterlandını da bölüşüm, paylaşım ve denetim için kapımıza dayanmış, savaş gemilerini denizlerimizde yüzdürür ve hain tüm plan ve hazırlıklarını yaparken, Kadim Türk Devlet Aklı eli kolu bağlı beklemekte ve gelişmeleri de sadece izlemekte midir? Tüm bunlar için stratejik ve taktik planları var mıdır? Ya da, Türk Devletinin içerisinde ve sınırlarımızdaki tüm gelişmelere yönelik, Kadim Türk Devlet Aklının hesap ve planları adım adım devreye alınmakta mıdır? Tabii ki neden olmasın!
Kadim Türk Devlet Aklı, Türk Devleti ebed müddet devam ülküsünün gereklerini yapacak ve yapmaktadır! Bugün Türk Devletindeki siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelere, Kadim Türk Devlet Aklı zaviyesinden bakabilirsek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası ve devlet ebed müddet devam ülküsü adına çok daha sağlıklı ve isabetli kararlar verebileceğimizi de düşünüyorum!