Hafta sonu Konya SMMM Odası seçimli genel kuruluna iletişimci ve gazeteci olarak katıldım. Biz bu yazıyı kalem aldığımız ve gazete baskıya verildiği saatlerde seçim sonuçları daha açıklanmamıştı. Beş adayın yarıştığı Konya SMMM Oda başkanlık seçimlerinin öncelikle seçilen başkan ve yönetim ekibine, Konya Meslek Odasına, Oda meslek mensuplarına, şehrimize ve ülkemize hayırlara vesile olmasını dilerim.
Konya SMMM odası seçimli genel kurulunda, beş aday ve diğer şehirlerden gelen misafir oda başkanları, TÜRMOB başkanı, siyasiler ve milletvekili, genel kurula hitaben yapmış oldukları konuşmalarında, meslek ve meslektaşlarının haklarını savunmaları ve diğer meslek gruplarının sahip olduğu yasal haklar çerçevesindeki tatlı rekabete dayalı ifade ve serzenişlerine de şahit oldum. Yani, diğer meslek grupları şu şu yasal hakları alabilirken, bizim meslek neden alamıyor ve meslektaşlarımız için de bu hakların mücadelesini verelim, TBMM ve diğer siyaset düzeyinde çalışma ve lobi faaliyetlerine hız verelim şeklinde, devam edip gitti! Öncelikle bir İletişim mensubu ve gazeteci olarak meslek oda başkan adayları ve tarafların bu ifadelerinden memnun oldum ve gurur duydum! Bir İletişim Uzmanı ve çalışan Gazeteci olarak da İletişim mesleğinin neden meslek tanımının olmadığına da gerçekten çok üzüldüm!
Peki, Meslek nedir? Yasal olarak Meslek tanımı nedir? Bir işin Meslek olabilmesi için yasal düzenleme gerekli midir? Yasal düzenleme olmadığı zaman bir iş meslek olur mu? Meslek, kişinin yaşamını sürdürmesi ve geçimini sağlaması için yaptığı sürekli bir iştir. Meslek para kazanmanın ötesinde, kapasiteyi kullanma ve kendini gerçekleştirme yoludur. Ancak yapılan her iş, yasalarca meslek olarak kabul edilemez! Bir uğraşın ve işin meslek özelliği taşıması için, yasal düzenlemesi, belli bir eğitimi, kuralları, statüsü ve kullandığı belli araç ve gereçleri olmalıdır.
Bu durumda meslek, İnsanlara yararlı mal ve hizmet üretmek, karşılığında para kazanmak için yapılan, belli bir eğitimle kazanılan, sistemli bilgi ve becerilere dayalı, kuralları yasalarla belirlenmiş etkinlikler bütünüdür. Meslek, İnsana toplum içinde belli bir yer sağlar, kişiye sorumluluk ve mesleki olgunluk yükler. Meslek odaları ise üye meslektaşların mesleki yolda yaptıkları işleri kolaylaştırmak, mesleğin menfaatlerini korumak ve ihtiyaçlarını karşılamayı, aynı mesleği yapan meslektaşlar arasında iletişim ve yardımlaşmayı amaçlar. Türkiye’de tüm meslek gruplarının bir odası vardır. Yasalara ve kanunlara göre hareket eder ve ona göre davranır. Odalar, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Şehrimizde KONESOB Esnaf odaları bünyesinde her meslek mensubunu temsil eden seksen üzerinde ve Türkiye genelinde ise Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonuna (TESK ) bağlı dört bine yakın meslek odası bulunmaktadır!.
Yazımızın başlığına dönelim ve İLETİŞİM bir meslek midir, değil midir? Hadi oradan İletişim diye bir meslek mi olurmuş?! İletişim öğrenmek için dört yıllık fakülte okumaya ne gerek var, dediğinizi de duyar gibiyim! İletişim diye bir meslek için yasal düzenleme mi olur?! İletişim
diye bir meslek mi olur ve böyle bir meslek tabii ki de yok ise, elbette ki yasal olarak Meslek tanımının da yapılmasına hiç gerek yoktur! Böyle bir mantıkta bulunan tüm etkili ve
yetkililere de şu soruyu sormak gerekir! Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
Hükümet sistemi ile birlikte Cumhurbaşkanlığı bünyesinde ”İletişim Başkanlığı”
neden kurulmuştur?! Hem de İletişim Başkanının eski bir İletişim Fakültesi Dekanı olduğu bir ülkede!
Türkiye’de yetmişi aşkın İletişim fakültesinin tanıtım yazısında; Ulusal ve uluslararası bilim dünyası tarafından kabul gören kuramsal ve uygulamalı araştırmalar gerçekleştirmek, geleceğin iletişimcilerinin yetişmesine elverişli bilimsel bir ortam sunmak! İletişim mesleği ve sektörün ihtiyaç duyduğu, nitelikli, etik ve toplumsal değerlere bağlı mezunlar vermek, küresel rekabet ortamında iletişim mesleği ve sektörünün gereksinimlerine uygun vasıfları taşıyan, bilgiye kolay erişebilen, üretebilen ve paylaşabilen, yerinde ve doğru karar alma becerisine sahip İletişimci bireyler yetiştirmek temel misyonu, diyor!
Dedik ya, Türkiye’de sayısı 70 ‘i aşkın İletişim Fakültesi ve her sene On bin dolayında işsizler kervanına katılan dört yıllık eğitimli iletişim Fakültesi Mezunu bulunmaktadır! Halen yeni İletişim Fakülteleri açılmaya da devam ediyor ve binlerce yeni İletişim Fakülteleri mezunları da iş piyasasına umutsuz, mesleksiz ve sahipsiz bir şekilde salınıyor! Peki, neden?! Türkiye’deki İletişim fakültelerinin varlığı kırk yılı aşmasına rağmen mesleki olarak herhangi bir bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarınca muhatap alınmamaktadır! Acaba neden?!
Ülkemizdeki tüm diğer fakülteler, çeşitli bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilendirilmesine, kamusal statü verilen meslek odaları çevresinde toplanmasına ve mesleki yasal çerçeveleri çizilmesine rağmen, kurulduğu günden bu yana İletişim Fakülteleri ve mezunları da adeta yok sayılmakta ve görmezden gelinmektedir! Neden?! İletişim Fakültesi Mezunları kamu nezdinde muhatap bulamadığı ve mesleki yasal çerçevesi de çizilmediği için özel sektörde mesleki olarak tanınması mümkün olmamaktadır! Genel kanı ve uygulama olan, İletişim Fakültesi mezunlarının kurumlar ya da firmaların girişlerindeki bakımlı ve güzel giyimli bay veya bayan Halkla İlişkiler elemanları hiç değildir! Bu şekilde düşünüldüğü için zaten İmam Hatip lisesi ve İlahiyat eğitim almış kişiler tüm kamu kurumlarındaki İletişim birimlerine müdür veya koordinatör olarak atanmaktadır! Bu belirsizlik, İletişim Fakültesi Mezunlarının haksızlığa uğraması ve mağdur edilmesi anlamına gelmektedir! İletişim Fakültesi Mezunlarının karşı karşıya kaldığı muhatapsızdık, mesleki yasal tanımsızlık, yaşadıkları istihdam sorunları ve iş piyasasındaki itilmişliği, kakılmışlığı öncelikle mesleki yasal düzenlemelerin yapılamamış olmasından kaynaklanmaktadır, diye düşünüyorum!.
Şimdi diyeceksiniz ki; Bu kadar Üniversite rektörü, yönetim kademesi, yetmiş kadar İletişim fakültesi dekanı ve fakülte yönetimleri, İletişim fakültelerindeki binlerce iletişim eğitimi veren öğretim üyesi neler yapmaktadır?! İletişim Fakültelerinden mezun etmekte oldukları öğrenciler için yasal olarak bir İLETİŞİM MESLEK tanımı yapılmalıdır, şeklinde bir dertleri ve lobi faaliyetleri var mıdır? Tabii ki hiç sanmıyorum! Eğer İletişim Fakültelerinin bulunduğu üniversitelerdeki üniversite rektörü, üniversite yönetimleri ve iletişim öğretim üyelerinin böyle bir dert ve gayeleri olsa isi, kırk yıl önce kurulan İletişim fakülteleri ve İletişim mezunları için şimdiye kadar yasal bir MESLEK tanımı olması gerekirdi, şeklinde düşünüyorum!