Bundan 250 yıl geriye giderseniz dünya tarihinde Amerikalı bulamazsınız! 700 yıl geriye giderseniz Rus bulamazsınız! 1200 yıl geriye giderseniz İngiliz, 1300 yıl geriye giderseniz Fransız, 1500 yıl geriye giderseniz Alman ve 2200 yıl geriye giderseniz de İtalyan bulamazsınız! Fakat 5000 yıl geriye gitseniz tarihte mutlaka TÜRK`E rastlarsınız! Tarihten TÜRKÜ çıkarırsanız geriye insanlık adına hiç bir şey kalmaz ve bulamazsınız! Tabii ki bu geriye gidiş sadece kalıtsal olarak değildir! Türk Devlet yönetim geleneği, hafızası, adalet, hakkaniyet, kültür ve medeniyet eserlerini de elbette ki görürsünüz! Şimdi böyle tarihi bir gerçek karşımızda dururken ve Avrupalı tarih bilimciler de bu konuda konsensüs sağlamış iken, bugün Türk Devletinde meydana gelen siyasi ve diğer gelişmeler için kendiliğinden oluyor diyebilir misiniz? Tüm bu olaylar ve gelişmelerin arka planında Türk Devlet Aklı ve kadim Türk Devlet hafızası yok mudur, diyeceksiniz?! Olabilir mi böyle bir şey?! Saldım çayıra Mevla kayıra, kabilinden, öyle mi?! Türk demek, Adalet ve Hakkaniyet olduğuna göre! Türk Devleti ve Türk Milleti insanlık için sıradan bir devlet ve millet de olmadığına göre!
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; 23 Haziran İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlık seçimleri akabinde yapmış olduğu açıklamasında; Bizim için her seçim, aziz milletimize hesap verdiğimiz bir imtihandır ve milletimizin iradesi her zaman, her şeyin üstündedir. AK Parti olarak bundan önce olduğu gibi önümüzdeki süreçte de demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, ülkemizin barış, refah ve istikrarından taviz vermeden, Cumhur İttifak ilkeleri çerçevesinde, birlik ve beraberlik içinde 2023 hedeflerine yürüyeceğiz. Bugün ”yeni bir dönemin” eşiğindeyiz. Birlikte yürünecek daha çok yolumuz, bu eşsiz vatanı ve aziz İstanbul’u taşıyacak daha çok hedefimiz var” ifadelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışmasından sonraki süreçte, Yeni Kapı Ruhu ile perçinlenen, 16 Nisan Anayasa değişiklik referandum süreci ile başlayan ve 24 Haziran 2018 genel seçimler ile de tamamen yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı yeni Hükümet yönetim sistemi.. Dev ekonomi, dijital dönüşüm, bilimsel atılım, sosyal devlet ve lider ülke anlayışıyla harmanlanan, hızlı, modern ve birlikte yönetim modeli ile daha şeffaf bir yapıya kavuşuyor. Yeni yönetim modeli; yalın ve makamların azaldığı, yeniliklere hızlı adapte olan ve insan kaynağının gelişmesine imkân sağlayan, dijital dönüşümü gerçekleştiren, karar alma süreçlerini hızlandıran ve küresel rekabet gücünü yükselten, ortak aklı kurumsallaştıran, yetki ve sorumlulukları net bir yapı ortaya koyuyor. Yeni hukümet yönetim modeli ile ”Küresel Güç ve Hedef 2023″ sloganıyla dizayn edilen sosyal devlet ve lider ülke “Güçlü Hükümet, Güçlü Meclis ve Güçlü Türkiye” hedefini taşıyor.
23 Haziran 2019 tarihinde yenilenen İstanbul seçimlerinde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, ” Bu seçim herkesin ”yeni ve ortak bir sayfa” açması anlamına geldiğini ve bu ”yeni sayfada” İstanbul’da artık adalet, eşitlik, sevgi ve hoşgörü olacağını! Sevinmek bir başka kimsenin kalbini kırmak anlamına asla gelmez. ”Bu bir zafer değildir, yeni bir başlangıçtır!” Partiler kutsal yapılar değildir, tabu değildir! Yani partiler bir amaç değil, hizmette araçtır! Partiler gibi liderleri de kutsal değildir! Bir parti başkanı, bir belediye başkanı ya da bir cumhurbaşkanı, fark etmez, onları kutsallaştırmak ve milletin üzerinde bir yere konumlandırmak asla doğru değildir! Liderlerin yeri milletlerin üstü değil, içinde olmayı gerektirir! En büyük millettir, çünkü egemenlik kayıtsız şartsız sadece ve sadece milletindir! Milyonlarca oy almak, çok büyük sevgi gösterilerine mahzar olmak, iltifatlar duymak liderlerin ayaklarını yerden asla kesmemeli! Başta kendim gösterilen bu ilgi ve büyük sevgi karşısında ancak boynumu bükerim. Rahmetli dedem ”makamın büyüdükçe boynun bükülsün” derdi. Yolum o yoldur. Milyonlarca insana mahcup olmamak için çok çalışacağım” ifadelerinin çok manidar olduğunu ve yeni dönemin de işaret fişekleri olduğunu düşünüyorum!.
23 Haziran 2019 tarihindeki İstanbul Büyük Şehir Belediyesi başkanlık seçim süreci ve sonrasında yaşadıklarımız, 3 Kasım 2002 tarihindeki genel seçimlere giderken, 11 Eylül saldırıları akabinde, ABD ve şürekası, bölgemizde özellikle IRAK ve Afganistan’a operasyonlar yapmak için bahaneler aradığı ve bölge insanlarına da demokrasi getirmek için girişimler de bulunduğu hengameli dönem, film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gitti!. Şimdi, Türk devletindeki yerel seçimler ve özellikle de İstanbul Büyük Şehir belediyesi Başkanlık seçimlerinin yirmi yıl önceki olaylar zinciri ve bölgemize getirilen kanlı ve çok pahalı demokrasi, sınırlarımız boyunca kurulmak istenen kukla devletçikler ve özellikle de Doğu Akdeniz ve Kıbrıs açıklarında ki paylaşım gelişmeleri ile ne alakası var, dediğinizi de duyar gibiyim?! Tabii ki hiçbir ilgi ve alakası da yoktur!.
ABD, bugün de sınır komşumuz İRAN’A karşı yaptırım, ambargo ve başkaca operasyonlar için BM nezdinde ve yandaşı bölge ülkeler ile görüşmelerde bulunmaktadır! Peki, neden? Dünyanın sıklet ve güç merkezinin Batıdan Doğuya doğru kaymakta olduğunu, 65 ülkenin birlikte kalkınma ve kazan kazan hamlesinin ana kavşak ve merkez noktasının da Türk Devleti olduğuna göre! Türk Devletinin İstanbul ölçeğindeki bir seçim çok önemlidir! AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 23 Haziran İstanbul başkanlık seçimleri akabinde ‘Yeni bir dönemin başında’ olduğumuzu vurgulamaktadır! Yeni bir dönem, ne demektir?! Peki, İstanbul Büyük Şehir’in çiçeği burnundaki başkanı, seçim akşamı yapmış oldukları açıklamalarına da kulak verelim! Bu seçim, ‘yeni bir ortak sayfa ve yeni bir başlangıç’, olduğunu ifade etmiştir! Yani, yeni bir dönem, yeni bir başlangıç ve yeni bir sayfadan ne anlamalı ve nasıl okumalıyız?! Şimdi şöyle mi değerlendireceğiz veya düşüneceğiz?! AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçim gecesi ve daha sonraki benzeşen ve aynı anlamları çağrıştıran ifadelerinin bir rastlantı ve tesadüfen olduğunu ya da bu ifadeler ile sadece pişti oldukları gibi sıradan ve avam bir zaviyeden mi değerlendirmeliyiz?! Tabii ki hayır! Tüm bu ifadeler ve gelişmelerin arka planında, büyük bir plan, strateji, taktik olarak Türk Devlet Aklı ve kadim Türk Devlet hafızasının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebed müddet devam ilkesi ve 2023, 2053 ve 2071 vizyonu çerçevesindeki, 16 Nisan Anayasa değişiklik referandum süreci ile başlayan ve 24 Haziran 2018 genel seçimleri ile birlikte yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sisteminin olmaz ise olmazı iki partili bir siyaset sistemine tüm parti ve vatandaşlarımıza yumuşak bir geçişin, mührü ve tezahürü olarak değerlendiriyorum!.