16 Nisan 2017 tarihindeki Anayasa değişiklik referandum süreci ile başlayan, 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde, TBMM’nin yeni üyeleri ve Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ile birlikte, 9 Temmuz 2018 tarihinde yeni hükumetin kurulması akabinde Türk Devletinde resmen Cumhurbaşkanlığı hükumet yönetim sistemine geçilmiştir. Yeni yönetim sisteminin yürürlüğe girmesi ile birlikte bazı uygulamaları, tam olarak anlayamayan, anlamak istemeyen ve idrak edemeyenler tarafından tabii ki bazı eleştirilere ve eski sisteme acil olarak dönülmesi gerektiği yönünde açıklama ve ifadelere de şahit oluyoruz! Perki neden?! Kim veya kimler, yeni hükumet yönetim sisteminden rahatsızlık duymaktadır?! Kim veya kimler, eski sistemi özlemektedir?! Kim veya kimler, bürokratik oligarşi ve siyasal istikrarsızlığın bol olduğu bir dönemi arzu etmektedir? Kim veya kimler, 97 yıllık Cumhuriyet döneminde her on sekiz aya bir hükumetin düştüğü kaotik günleri özlemektedir?! Kim veya kimler, erkler arasındaki kavgalardan kaynaklı ekonominin duvara tosladığı günleri dört gözle beklemektedir? Kim veya kimler, erkler arasındaki krizlerin sebebiyet verdiği sosyal patlamaların doruğa ulaştığı günleri arzu etmektedir?! Kim veya kimler, yeni yönetim sistemi ile birlikte sistemin olmaz ise olmazı olan iki partili sistemden rahatsızlık duymakta, yüzlerce partinin ve uzlaşmanın olamadığı günleri beklemektedir?! Kim veya kimler, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasından sonraki süreçte, devlet, millet, ana muhalefet ve muhalefeti ile birlikte Yeni kapıda şahlanan Türk Üçgeni ve İttifak sürecinden rahatsızlık duymaktadır?! Kim veya kimler, devlet ve milletine karşı her türlü hainlik ve ihanet peşinde koşanların elini ve kolunu sallayarak meydanlarda gezdiği günleri bekleşmektedir?! Kim ve kimleri, sınırlarımız boyunca, küresel ve emperyalist güçler tarafından ulusal çıkarları uğruna kurmaya çalışılan kukla devletçik ve hibrid terör örgütlerine karşı, Türk Devletinin yeni yönetim sistemi ile birlikte her an teyakkuz halinde ve kararlı bir konumda olması rahatsız etmektedir?! Peki, kimdir bunlar?! Ve nereden gelmişlerdir?! Kim veya kimler adına bu tipler, Türk Devletinin bekası ve Türk Milletinin birliğini parçalamaya yönelik hangi küresel güçler ile işbirliği içinde bulunmaktadır?!
Peki, 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışmasının akabinde, 16 Nisan Anayasa değişiklik referandum süreci ile başlayan ve 24 Haziran seçimlerinde de resmen yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükumet yönetim sistemini kabaca incelemeye çalışalım! Cumhurbaşkanlığı hükumet yönetim sistemi; Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrım ve dengeye dayanan, yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde, yürütmenin iktidar imkanlarını genişleten bir hükumet yönetim sistemidir. Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminin en tanımlayıcı özelliği yürütmenin nasıl ve ne şekilde seçildiğidir. Cumhurbaşkanı bu sistemde doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde yürütme organı ile yasama organı iç içe geçmiş değildir. Sabit bir Cumhurbaşkanlığı süresi vardır. Seçimler planlanan tarihlerde yapılır. Bu nedenle yasama ve yürütme organın görev süreleri belli ve bu anlamda bir istikrardan söz edilebilir. Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde, yasama tarafından güvensizlik oyu ile hükumet düşürülüp, erken seçim düzenlenemez. Kabine üyeleri devlet başkanıyla birlikte çalışır ve yürütme ile yasama organlarının ilkelerini uygulamak zorundadır. Yürütme organı, güçlü yetkilerle donatılmış bir Cumhurbaşkanı devletin bekası ve milletin birliği adına tüm kararları ve değişiklikleri ivedilikle işleme koyar.
Yüz kırk iki yıllık bir tecrübe ve deneyimi olan Parlamenter sistem; 1876 tarihli Kanun-i Esasi ile ilk yasama organı olan Meclis-i Umumi kurulmuş ve bu yolda siyasi tarihimizde ilk adım atılmıştır. 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve 1921 tarihinde yapılan Anayasa ile yasama ve yürütme yetkilerinin birleştiği, meclis hükumet sistemi ile yönetim sürdürülmüştür. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan Anayasa değişikliği ile parlamenter hükumet sistemi benimsenmiştir. Sonrasında yapılan anayasa değişiklikleri ile meclis ve cumhurbaşkanının yetkilerinde değişikliğe gidilmiş, 1982 Anayasası ile cumhurbaşkanının yetkileri kısmen arttırılmıştır. 2007 yılındaki Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi süreci başlamıştır. Böylelikle parlamenter sistemdeki devlet başkanının meclis tarafından seçilme uygulaması son bulmuş ve parlamenter sistemden uzaklaşılmıştır. Parlamenter Sistemde, Hükumet yasama organından kaynaklanır, yani yasama organı tarafından güven oyu ile seçilir. Hükumet yasama organına karşı sorumludur. Yürütme organı iki yapılıdır; Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Bakanlar kurulu olmak üzere! Aynı kişi hem yürütme hem de yasama da görev alabilir. Bakanlar kurulu yasama organının çalışmalarına da katılır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli; 15 Temmuz tarihinde fiilen ömrünü dolduran parlamenter sistemin zaaf ve zayıflıkları, reformcu ve demokratik bir mücadelenin ilhamıyla aşılmış, yeni bir sistemin kurulması sonucunda da kalıcı olarak telafi edilmiştir. Türk Devleti ve Türk Milleti için Cumhurbaşkanlığı Hükumet yönetim sistemi, macera değil, mecburiyettir. Kim hangi yalanı söylerse söylesin, nasıl bir yanlışa düşerse düşsün, muhafaza etmek zorunda olduğumuz bir bekamızın olduğu kuşkusuzdur. Cumhurbaşkanlığı Hükumet yönetim sistemi, milli bekamıza yönelik saldırıların engellenebilmesi, ülkemizin içine girdiği karanlık tünel ve çok sarsıntılı türbülanstan çıkabilmesi için inşa ve ihya edilmiştir. Bu sayede tıkanan, tekleyen, yozlaşan eski yönetim sistemi yenisiyle değiştirilmiştir. Aziz milletimiz istikbalini Cumhurbaşkanlığı Hükumet yönetim sistemi ile tayin ve temin edecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükumet yönetim sistemi varoluş gayemizin milli ve stratejik güvencesi, büyük Türkiye hedefinin hukuki ve ahlaki güç kaynağıdır. Türkiye’nin karşısında saf saf dizilen karanlık çevrelerin koro halinde ve ağız birliği içinde Cumhurbaşkanlığı Hükumet yönetim Sistemini karalamaları boşuna değildir. Maksat arızalıdır ve ahlaken çarpıktır, vurgularının, Parlamenter sitemdeki arızalar ve Türk Devletinin yeni Cumhurbaşkanlığı hükumet yönetim sistemi ile yolculuğuna devam edeceği, artık bu topraklarda parlamenter sisteme asla dönülemeyeceği ve bu sistem ile birlikte Anadolu coğrafyasında üçüncü Cumhuriyet döneminin resmen başladığı, Kadim Türk Devlet ülküsü; Türk Devleti, ebed müddet devam ilkesi ve 20223, 2053 ve 2071 hedefleri çerçevesinde, kadim Türk Devlet aklı ile birlikte beka yolculuğuna devam edeceğini düşünüyorum!.