Adalet, mülkün temelidir! Adalet güneşi batarsa, insanlar için yeryüzünde yaşamanın bir anlamı kalmayacaktır! Peki, böyle bir olaya vesile olanlar vebalden kurtulabilir mi?
Hz. Peygamber (sav) efendimiz; Ben ADİL bir sultanın devrinde doğdum! Hz. Ömer (ra); Bilesin ki; Ben, Nuşirevan’dan daha az ADİL değilim, buyurmaktadır!
Devlet, adalet ile sonsuzlaşır ve adaletsizlikle yıkılır! Fakire ekmek yoksa zengine huzur yoktur! Peki, fakirin ekmeğini, zenginler ya da devlete çöreklenmiş üç beş ehliyetsiz – liyakatsiz – kifayetsiz babalar ve babaların çapsız oğulları, kızları ve yakınları tarafından dolaylı olarak çalınıyorsa!
Sonsuz Hikmet Sahibi Yüce Allah; Nisa Suresi 58. Ayetinde; Tüm insanlar, özellikle İman ehli ve yönetici konumunda bulunanlara hitaben; Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder! Allah size ne güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir, buyurmaktadır!
Müfessirler bu ayetin iniş sebebi ve tefsirini şu şekilde ifade etmektedir! Hz. Peygamber ( sav ) efendimiz; Mekke’yi fethedince, Kureyş kabilesinin çeşitli ailelerinde bulunan bazı salâhiyet ve vazifeleri yeniden düzenlemiş, bir kısmını kaldırmıştır! Kaldırmadığı hizmetler arasında Mescidi-i Haram ve çevresinin hizmeti ile su işleri de bulunmaktadır!
Birinci hizmet, Abdüddar oğulları adına Osman b. Talha’da, ikinci hizmet ise Haşim oğullarından, Hz. Peygamber’in amcası Abbas’ta bulunuyordu! Hz. Peygamber, vazifelerle ilgili yeni bir düzenleme yapmak üzere, Kâbe’nin anahtarını Osman’dan almış ve amcası Abbas bu hizmetin de kendisine verilmesini talep eder! Bunun üzerine yukarıda ki EMANET AYETİ GELİR ve ANAHTAR YİNE OSMAN B. TALHA’YA TESLİM EDİLMİŞTİR!
Emanetin yerine getirilmesi, ehline verilmesi ve insanlar arasında adaletle hükmedilmesi yönündeki emirlerin muhatapları genel olarak tüm insanlar, özel olarak müminler ve daha özel olarak da yöneticiler; EMANET ve ADALETTEN KAMU ADINA SORUMLU OLAN ŞAHISLARDIR!
Tarih boyunca insanların huzur ve barış içinde yaşamaları iki sebeple kazanılmış veya kaybedilmiştir; Emanet ve Adalet!
Emanetler ehline verildiği ve adalete riayet edildiği müddetçe toplumda huzur ve barış olmuştur!
Hıyanet ve haksızlık ise huzursuzlukların, kavgaların, savaşların, servet ve neslin helâk olmasının baş sebepleri arasında yer almıştır!
Adalet; eşitlik ve dengeyi sağlamak, demektir. Burada eşitlikten maksat, herkese aynı şeyi, aynı vasıf ve miktarda vermek değildir! Herkesin hakkını, hak ettiğini, lâyık olduğunu almada eşit olmasıdır! Güçlü de olsa haksızın, güçsüz de olsa haklı ile hukuk karşısında eşit muamele görmesidir!
Bilgi eksik, ölçü bozuk olunca; düzen, hukuk ve mahkeme olsa bile, adalet gerçekleşmez! İnsanı ve kâinatı yaratan Yüce Allah mizanı koymuştur! Mizan; maddî ve manevi alanlarda denge, hakkaniyet ve adalet ölçüsü, demektir!
Hz. Mevlana; Adalet nedir? Ağaçlara su vermek! Zulüm nedir? Dikeni sulamak. Adalet, bir nimeti yerine koymaktır, her su isteyen tohumu sulamak değil! Zulüm nedir? Bir şeyi, yerinde kullanmamak, lavık olmayan vere kovmaktır! Bu da ancak belâya kaynak olur, buyurmaktadır!
Birileri; Emanetleri Ehline vermemek sureti ile hem sosyal adalet terazisini ve hem de sosyal barışın bozulmasına sebebiyet veren davranış ve ihanetlerinden dolayı hem kendi sonlarını, hem bu âlemde ve hem de diğer âlemde ki ceza ve belalarını hazırlamaktadır! Her seçim bir vazgeçiş olduğuna göre!
Çalışmadan ve hak etmeden dünyalık nimet elde edenler; tabii ki cezaya çarptırılacaktır! Hem burada ve hem de diğer tarafta!
Peki, DEVLET dediğimiz kurum ne yapmalıdır? Devlete matuf yapılan tüm hata ve ihanetlerin bir hesabı, kitabı, cezası ve belası da olmayacak mıdır? Aksi halde DEVLET dediğimiz kurum varlığını İDAME ettiremez!