Suriyelileri Toptan Gönderelim!

Küresel Sistem,  Dünya üzerinde ve özellikle de Orta Doğu bölgesinde ki 100 yıllık plan ve hesapları, hiçbir değişikliğe uğramaksızın devam etmektedir.  Bu planlarda sadece küçük değişiklikler ve ertelemeler olabilir. Fakat Küresel sistem bu planlarından hiçbir zaman vazgeçmediler.  100 yıllık planları çerçevesinde önce Tunus’ta meydana gelen Arap Baharı olayları ile liderler ve iktidarlar düşmeye, küresel sitemin arzu ettiği şekilde değişimler olmaya başlamıştı.  Küresel sistem, Tunus, Libya, Yemen ve Mısır da istedikleri değişimleri çok kolay bir şekilde yaptılar. Mısır biraz sıkıntılı olsa da yine de değişim kanlı bir darbe ile hedefine ulaştırıldı.   Mısır kanlı darbesini hatırlamayan dostlarımız için kabaca bir bilgi verelim.. Seçimle işbaşına gelen bir liderin tutuklanmasının akabinde, destekçilerinin meydanlarda demokrasi nöbeti tutmasına dahi tahammül edemeyen ve izin veremeyen darbe yönetimi,  meydanlarda bekleyen kendi vatandaşlarına, tanklar ve uçaksavarlarla mermi yağdırmaktan ve öldürmekten hiç çekinmediler..  Küresel sistemden aldıkları talimat bu yönde olduğu için..   Çünkü Küresel sistem ve işbirlikçilerinin tek bir hedefi ve ideali vardı; Bu bölgede,  100 yıllık plan dâhilinde ki devletlerin liderleri, idareleri ve sınırları mutlaka değişmeliydi.

Ne zaman ki Küresel sistemin 100 yıllık plan ve hesapları Suriye’ye geldi dayandı,  bir el Arap baharına bu bölgede dur dedi.  Arap Baharı,  bahar olmaktan çıkmış bölge devletleri ve halkları için kış, hatta dondurucu soğuklar esmeye başlamıştı..  Bir güç; Artık devam edemezsiniz, Buraya kadar!  Yeter, demek zorunda kaldılar!   Buraya kadar olan plan ve hesaplarına,  yüz binlerce masum insanın canından ve vatanından olmasına seyirci kalan, dünyanın ve bölgenin diğer güçleri, sıranın kendilerine doğru gelmekte olduğunun farkına varınca, Suriye’deki değişime,  yeter ve dur demek zorunda kaldılar. Yarın çok geç olabilirdi. Bu gün müdahale edilmesi gerekiyordu!

Suriye’deki gelişmeler,  Küresel sistemin plan ve talepleri doğrultusunda ilerlemeyince, Dünyanın her bir bölgesinden paralı askerlerin bu ülkeye taşınması suretiyle,  iç karışıklıklar ve iç çatışmalar kendini göstermeye başladı. Dünya küresel ve bölgesel güçleri, birbirleri ile karşı karşıya gelmekten çekindikleri için kendi kurmuş oldukları terör örgütleri üzerinden bir başka vatan toprağı olan Suriye’de kendi güçlerini denemeye başladılar. Bu örgütler mi?  DAEŞ olur, PKK olur, YPG olur, olur, YPJ olur, isimler hiç fark etmezdi yani!  Yeter ki kullanışlı olsunlar ve küresel sistemin emir ve talimatları doğrultusunda hedeflenen ülkelerde ki planlanan iç çatışmalar ve karışıklıkları meydana getirebilsinler ve bu örgütlerin konuşlandırıldığı ülke ve bölgeler sadece Dış müdahale için ortamı hazır hale gelebilsin!

 2011 yılında Suriye’deki bu olaylar ve çatışmalar nüksetmeye başlayınca; Dini,  Canı, Malı, Aklı, Namusu ve Nesil emniyetinin güvence de olmadığını düşünen Suriyeli vatandaşlarımız ülkemize akın etmeye başladılar.  Dünya üzerinde her bir mazlum milletin ve vatandaşın ülkesinde meydana gelebilecek her bir iç çatışmalar ve karışıklıklardan sonra,  güvenli bir yurt ve emin bir liman olarak gidebileceği Dünya üzerinde ki tek ülke sürekli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti olmuştur. Dünya mazlum milletlerin bu asil millete ve devletimize olan güven duygusu ile ne kadar övünç duysak azdır, diye düşünüyorum.  

Suriyeli vatandaşlarımızın ülkemize ve şehrimize gelmesi ile birlikte sanayide ve diğer iş alanlarında istihdam edecek personel bulmakta zorluk çeken iş adamlarımız için de bir can simidi olmuştur.  Ülkesinde ki iç karışıklıklardan bizlere sığınan, bu insanların büyük bir kısmı zaten nitelikli iş gücüdür.  Konya göçmen bürosuna resmi olarak kayıtlı halen 130 bin, diğer şehirlerden de günlük göçler halinde olmak üzere toplam da 200 bin Suriyeli vatandaşımız ile birlikte bu şehirde yaşamaktayız.  Şikâyeti olan var mıdır? Sıkıntı yaşayanımız var mıdır? Olabilir ve olacaktır da! Olması kadar doğal bir şey de yoktur.  200 bin insanın içinde iyileri de kötüleri de tabii ki olacaktır. İstihbarat örgütleri ile irtibat halinde olan ve art niyetlerle gelenler de olabilir mi? Elbette ki olabilir! Toptancı mantığında bir yaklaşım tarzı doğru olmasa gerekir.  Bu vatandaşlarımızın hepsine kötü demek de doğru da değildir. İşinde gücünde olanları da ayrı tutmak gerekir. Şehrimizde halen tekstil sektöründe çalışan büyük bir iş gücü tamamen Suriyeli göçmen vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. Devletimiz, Suriyeli vatandaşlarımızı toplumun her bir bölgesine ve şehirlere yayılması noktasında bir eksiklik ve hataları olmuş mudur?  Olmuştur. Şehirlerin belirli bir bölgelerine yerleştirilmeleri, denetim ve kontrolleri yapılabilir miydi? Yapılabilirdi.  Bu zikrettiğimiz şartlar yapılmadığı ve oluşmadığına göre, medeni bir insan gibi birlikte yaşamanın şartlarını ve kurallarını geliştirmek gerektiğinin, kanaatindeyim.

Suriye’deki iç çatışmalar ve karışıklıklardan dolayı güvenli bir liman ve emin bir millet olarak bizlere sığınan vatandaşlarımıza karşı son günlerde yapılanlara ne demelidir? Bu nasıl bir insanlıktır? Size sığınan insana zulmetmek! Ne farkımız kalır elin conisinden o zaman! Dün Irak ve Bosna’da neler yaşadıklarını ne çabuk unutuverdik?  Suriyelinin, Iraklının, Bosnalının veya Dünyanın bir başka bölgesindeki Mazlumların sığınabileceği güvenli bir liman Türkiye ve milletimizi, böyle bir sıkıntılı durum karşısında hangi devlet ve millet kucak açacaktır? Aklımızı başımıza alalım! Küresel sistem ve ülkemizdeki yabancı istihbarat örgütlerinin provokasyonları sonucu suç işleyen ve suça karışan göçmenler yüzünden, temiz bir duygu ve niyetlerle,  sadece canını ve namusunu korumak adına bizlere sığınan mazlumların da günahını almayalım? Farkında olmadan,  bu ülke ve millet, Anadolu diyarında rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamanın zekâtını veriyordur, tüm Dünya Mazlum milletleri adına, Bilemiyorum…

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir